T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO      : 2016 / 232

          KARAR NO  : 2016 / 275

          KARAR TR   : 09.05.2016

 

 

 

 

ÖZET : Türk Telekomünikasyon A.Ş.’de çalışırken Kurumun özelleştirilmesi nedeniyle başka kuruma nakledilen davacının, maaş nakil ilmuhaberinin düzeltilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

 

            Davacı             :H.A.K.   

            Vekili              :Av.Ü.K.   

            Davalı             :Türk Telekomünikasyon A.Ş.

            Vekili              :Av. Z.A.Ö.

            O  L  A  Y      : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, İstanbul İl Telekom Müdürlüğü Bağcılar Şube Müdürlüğü’nde 399 sayılı KHK’ ya tabi kapsam dışı (2. tip) memur unvanı ile görev yapmakta iken kurumun özelleştirilme kapsamına alınması neticesinde 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’ un 22. maddesi uyarınca 31.08.2009 tarihinde, istihdam fazlası personel olarak Devlet Personel Başkanlığı’ na bildirildiğini, akabinde 25.03.2010  tarihinde Malatya Vergi Dairesi Başkanlığı Beydağı Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne atandığını, nakil sırasında düzenlenen maaş nakil bildiriminde İstanbul il Telekom Müdürlüğü tarafından düzenlenen maaş nakil bildiriminin 5473 Sayılı Kanun ile verilen ek ödemeleri kapsamadığının görüldüğünü, bu hususta kuruma yaptığı 04.11.2010 tarihli başvurusunun kurumca cevap verilmeyerek, zımnen reddedildiğini belirterek; İstanbul İl Telekom Müdürlüğü’ nün dava konusu yapılan işlemlerinin iptal edilmesine, 25.03.2010 tarihli yer değiştirme suretiyle atamalarda aylık bildirim tablosunun, Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından yeniden düzenlenerek ( müvekkilin Devlet Personel Başkanlığı’ na bildirildiği 31.08.2009 tarihindeki ek ödeme tutarının, %28, 9500x0,05592x28 - 149,00 TL ) atamanın yapıldığı Malatya Vergi Dairesi Başkanlığı Beydağı Vergi dairesi Müdürlüğü’ ne bildirilmesine, İptal sonucu düzenlenecek nakil maaş bildiriminden doğacak maaş farklarının kuruma yaptığı başvuru tarihinden itibaren geriye dönük gün sayısını kapsayacak şekilde, yasal faiziyle birlikte davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından karşılanmasına; (5473 sayılı Kanun ile kamu personeline 01.01.2006 tarihinden geçerli olmak üzere verilen aylık 40 TL ve yine 01.07.2006 tarihinden itibaren ise 40 TL olmak üzere toplam 80 TL, 08.05.2006 tarih ve 2006/T-17 sayılı Yüksek Planlama Kurulu kararının 9. maddesinde yer alan 80 TL ek ödemenin 82,5 TL denge tazminatının (ek ödeme), 16.08.2008 tarih ve 26969 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2008/14012 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ve T.C. Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü’ nün 22.10.2008 tarih ve 16352 sayılı Genelgeleri gereğince 15.08.2008 tarihinden geçerli olmak üzere 5793 sayılı kanun ile EK ÖDEME olarak değiştirilen ve Devlet Personel Başkanlığına Bildirildiği 31.08.2009 tarihinde (%28, 9500x0,05592x28 = 149,00 TL) olarak ön görülen ek ödeme miktarının ( yasal faizi ile birlikte ) davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle 15.03.2011 tarihinde idari yargıda dava açmıştır.

            İstanbul 4.İdare Mahkemesi: 31.03.2011 gün ve 2011/469 Esas, 2011/608 Karar sayılı kararı ile: davacının Malatya Vergi Dairesi Başkanlığı Beydağı Vergi Dairesinde memur olarak görev yaptığından bahisle; 2577 sayılı Kanun’un 15/1-a maddesi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının yetkili Malatya İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

            Malatya İdare Mahkemesi: 01.07.2011 tarih ve 2011/2931 Esas, 2011/1544 Karar sayılı kararı ile özetle; uyuşmazlıkta, davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon Genel Müdürlüğü’nün olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz edilemeyeceğinden; uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğunu, nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 07.06.2010 gün ve E:2010/272, K:2010/129 sayılı kararının da bu yönde olduğunu gerekçe göstererek; davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-a maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar davacı vekiline 02.08.2011 tarihinde, davalıya 24.02.2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup, yasal süresi içinde temyiz edilmediğinden 28.02.2012 tarihinde kesinleşmiş, karara bu şekilde şerh edilmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı gerekçelerle; davacının 25.03.2010 tarihli yer değiştirme suretiyle atamalarda aylık bildirim tablosunun, Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından yeniden düzenlenerek atamanın yapıldığı 31.08.2009 tarihinde 149.00 TL olan ek ödeme miktarının ilave edilmesi ile (davacının Devlet Personel Başkanlığı’ na bildirildiği 31.08.2009 tarihindeki ek ödeme tutarının, %28, 9500x0,05592x28 = 149,00 TL ) atamanın yapıldığı Malatya Vergi Dairesi Başkanlığı Beydağı Vergi dairesi Müdürlüğü’ ne bildirilmesine, ek ödemelerin ödenmeye başlandığı 01.01.2006 ile sözleşmenin feshedildiği 31.08.2009 tarihleri arasında, davacıya ödenmeyen ek ödemelerin fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile 4.000,00 TL’ sının talep tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber tahsiline karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmış, davası Bakırköy 6.İş Mahkemesi’nin 2011/537 sayılı esasına kaydedilmiştir.

Davacı vekili 31.08.2009 ile 25.03.2010 tarihleri arasında davacıya ödenmeyen ek ödemelerin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 980,00 TL’sinin talep tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tazmini için ayrıca dava açmış ve bu dava Bakırköy 5.İş Mahkemesi’nin 2012/667 esasına kaydedilmiştir.

Bakırköy 5.İş Mahkemesi: 21.12.2012 gün ve 2012/667 Esas, 2012/739 Karar sayılı kararı ile; “…Bakırköy 6.İş Mahkemesi’nin 2011/537 Esas sayılı dosyası incelendiğinde davacının Hava Akdoğan davalının Türk Telekomünikasyon A.Ş. olduğu ve davacının yer değiştirme sureti ile atamasında 01/01/2006-31/08/2009 tarihleri arasında davacıya ödenmeyen ek ödemelerin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 4000 TL sinin davalıdan alınmasına karar verilmesini talep edildiği görülmüş ve bu dosya ile Bakırköy 6.İş Mahkemesinin 2011/537 E.sayılı dosyası arasında fiili ve hukuki bağlantı olduğu görülerek mahkememiz dosyasının Bakırköy 6 İş Mahkemesinin 2011/537 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine” şeklindeki gerekçesi ile mahkeme dosyasının Bakırköy 6.İş Mahkemesinin 2011/537 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.

Davacı vekili yargılama devam ederken 10.06.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile; asıl dava yönünden, ek ödemenin toplam 4.416,16 TL olarak, birleşen dava yönünden ek ödeme miktarının toplam 1.029,50 TL olarak ıslah ettiğini, ıslahtan kaynaklanan bakiye alacak talebini, asıl dava yönünden 416,16 TL, birleşen dava yönünden 49,50 TL olmak üzere toplam 465,66 TL olduğunu belirterek; ıslah talebi dikkate alınarak kabulüne, ıslah edilen miktara ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Bakırköy 6.İş Mahkemesi: 17.12.2013 gün ve 2011/537 Esas, 2013/691 Karar sayılı kararı ile; “…Dava konusu uyuşmazlığın görülmesinde iş mahkemelerinin görevli olmadığı, iş mahkemelerinde açılacak davaların iş kanununda belirtildiği ve böyle bir dava türünün yargılamasını yapması konusunda iş mahkemesinin görevli olmadığından asıl ve birleşen dava yönünden idare mahkemesinin görevli olduğu kanaatine varılmış olup yargı yolu yanlışlığı nedeni ile dava dilekçesinin usulden reddine karar vermek gerekmiş” şeklindeki gerekçesi ile asıl dava ve birleşen dava yönünden, İdare Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle HMK 114/1-b maddesine göre yargı yolu yanlışlığı nedeni ile dava dilekçesinin usulden reddine karar vermiş, verilen karar 17.12.2013 tarihinde taraflara tefhim edilmiş, süresi içerisinde yasal yollara başvurulmadığından kesinleşmiştir.

Davacı vekili, idari ve adli yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 09.05.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:

Davalı Türk Telekom A.Ş. yönünden dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15.maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği, usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı kurumda görev yapmakta iken,406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22.maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen, sonrasında başka bir kamu kurumu emrine atanan davacı tarafından, maaş nakil ilmühaberinin yanlış düzenlendiği iddiasıyla yeniden düzenlenmesi ve bundan kaynaklı olduğu iddia olunan zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

1953 tarih ve 6145 sayılı Yasa ile, Türkiye Cumhuriyeti Posta, Telgraf ve Telefon İşletmesi kurulmuş; 1924 tarih ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun 10.6.1994 tarih ve 4000 sayılı Yasa’yla değiştirilen 1. maddesi ile, posta ve telgraf tesis ve işletmesine ilişkin hizmetler, Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü’nce (P.İ), telekomünikasyon hizmetleri ise, “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Şirket)” tarafından yürütülecek şekilde yeniden yapılandırılmıştır.

27.1.2000 tarih ve 4502 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile, 406 sayılı Yasa’nın 1. maddesine eklenen dokuzuncu fıkrada, “Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Kamu İktisadi Teşebbüslerinin kuruluş, teşkilât ve faaliyetleri ile ilgili mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz. Sadece, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır” denilmiş; anılan fıkra hükmü, 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile değiştirilmiş ve “Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere, kamu iktisadi teşebbüsleri de dahil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz. Sermayesinin yarısından fazlası kamuda kaldığı sürece, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimine ilişkin 2.4.1987 tarihli ve 3346 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi hükümleri uygulanır. 16.7.1965 tarihli ve 697 sayılı Kanun ile milli güvenlik ve kamu düzeniyle sıkıyönetim ve seferberlik hallerinde telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin özel kanunların hükümleri saklıdır”; Ek 29. maddesinin 3.7.2005 gün ve 5398 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile değişik birinci fıkrasında, “Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekomda ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen aslî ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden yüzseksen gün aylıksız izinli sayılır…” denilmiştir.

Öte yandan; 406 sayılı Yasa’nın 4502 sayılı Yasa ile değişik 2. maddesinin (c) bendinin birinci alt bendinin birinci cümlesinde, “Türk Telekom; telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini, 31.12.2003 tarihine kadar bu Kanun ve görev sözleşmesi çerçevesinde tekel olarak yürütür” denildikten sonra, anılan (c) bendinin birinci alt bendine 12.5.2001 tarih ve 4673 sayılı Yasa ile eklenen üçüncü cümlede, “Ancak, Türk Telekom’daki kamu payı %50’nin altına düştüğünde, Türk Telekom’un tüm tekel hakları 31.12.2003 tarihinden önce de olsa ortadan kalkmış olur” denilmiş; 4502 sayılı Yasa’nın Geçici 3. maddesi ile de Türk Telekomünikasyon A.Ş., 233 sayılı KHK’nin ekindeki “B-Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK)” bölümünde yer alan kuruluşlar listesinden çıkarılmıştır.

Bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar “tekel” olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekom’un, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, ancak kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.

Özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i, Bakanlar Kurulu’nun 25.7.2005 tarih ve 2005/9146 sayılı   “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Türk Telekom)’nin  % 55 Oranındaki Hissesinin Blok Olarak Satışına İlişkin Nihai Devir İşlemlerine Dair Kararın Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar”ı uyarınca, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile (6.550.000.000 USD. bedelle) Ojer Telekomünikasyon A.Ş.’ne satılmıştır.

Bu sürece paralel olarak Türk Telekom personelinin durumu incelendiğinde:

            Türk Telekom A.Ş., 4502 sayılı Yasa’nın 29.1.2000 tarih ve 23948 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alındığında, 29.1.2000 tarihi itibariyle 233 sayılı KHK kapsamı dışında kalmış ve anılan KHK eki cetvellerden çıkarılmış olması nedeniyle, Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 22.1.1996 gün ve E:1995/1, K:1996/1 sayılı ve özelleştirme kapsamında bulunan kamu iktisadi  teşebbüslerinde sözleşmeli veya kapsam dışı statüde çalışan personelin kurumları ile olan ilişkilerinden doğan anlaşmazlıkların çözüm yerinin idari yargı olduğu yolundaki İlke Kararı kapsamı dışında değerlendirilmesi gerekmektedir.    

Anılan 4502 sayılı Yasa’nın 13. maddesi ile 406 sayılı Yasa’ya eklenen Ek 22. maddenin (a) bendinde, “a) Personelin statüsü: Telekomünikasyon hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler telekomünikasyon alanında sekiz yıl tecrübeye sahip ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görmüş bir genel müdür ile kadro, unvan, derece ve sayıları Yönetim Kurulunun önerisi ve Bakanlığın teklifi üzerine bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yüzseksen gün içerisinde Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen kadrolarda istihdam edilen personel eliyle yürütülür.  Bu personel hakkında bu Kanunda öngörülen hükümler saklı kalmak üzere 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanır. Bunların dışında kalan personel iş mevzuatı uyarınca istihdam edilir. İş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartlar Yönetim Kurulu tarafından tayin olunur” hükmüne yer verilmiş; bu bent hükmü, 4673 ve 5189 sayılı Yasalarla yapılan değişiklikler sonucunda; “a) Personelin statüsü: (Ek ibare: 12.5.2001-4673/6. md.) Türk Telekomdaki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar, Türk Telekom Yönetim Kurulu üyeliklerine atanacaklarda Devlet memurluğuna atanabilme genel şartlarına sahip olma ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görme şartları aranır. (Mülga ikinci ve üçüncü cümle: 16.6.2004-5189/12 md.) Bunların dışında kalan personel iş mevzuatı uyarınca istihdam edilir. İş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartlar Yönetim Kurulu tarafından tayin olunur” hükmünü almış; aynı maddenin (b) bendinin ikinci paragrafında da iş mevzuatına tabi olan Türk Telekom çalışanlarının aylık ücretlerinin kendilerini atamaya yetkili olan Yönetim Kurulu tarafından tespit olunacağı kurala bağlanmıştır.

406 sayılı Yasa’nın anılan Ek 22. maddesi uyarınca, Türk Telekom A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne ait asli ve sürekli kadrolar belirlenerek 4.4.2000 tarih ve 24010 (Mükerrer) sayılı R.G. de yayımlanan 31.3.2000 tarih ve 2000/331 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ekinde yer alan listede: merkez teşkilatı için 100 ve taşra teşkilatı için 100 (6 Bölge Müdürü, 12 Bölge Müdür Yardımcısı ve 82 İl Telekom Müdürü) kadro ihdas edilmiş; öte yandan, aynı Yasa maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hazırlanan “Türk Telekomünikasyon A.Ş. Kapsam Dışı Personel Yönetmeliği” adı altındaki düzenleme, Yönetim Kurulunun 31.8.2000 tarih ve 407 sayılı kararıyla kabul edilmek suretiyle yürürlüğe konulmuştur.

Kanunla, Kurumda görev yapan personelden asli ve sürekli görev yapacak olanları kadro unvanı itibariyle belirlemek konusunda Bakanlar Kurulu'na yetki verildiği açıktır. Bu yetki 4502 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 29.1.2000 tarihi ile 5189 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 2.7.2004 tarihleri arasında geçerli olmuştur.

Anayasa’nın 128. maddesinde, “Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür” denilmiştir.

406 sayılı Yasa’nın Ek 29. maddesinin 3.7.2005 tarih ve 5398 sayılı Kanun’la değişik birinci fıkrasında, “Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekomda ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen asli ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden yüzseksen gün aylıksız izinli sayılır. Bu personel belirtilen süre içinde Türk Telekomda çalışmaya devam eder ve hisse devir tarihinden nakli için Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihe kadarki aylık ücret, harcırah, sağlık giderleri, cenaze giderleri ve ölüm yardımı ile diğer mali ve özlük hakları Türk Telekom tarafından karşılanır…” denilerek, yasakoyucu tarafından Türk Telekom’da 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ile kapsam dışı personel, kamu personeli sayılmıştır.

Olayda, davalının hisse devir (14.11.2005) tarihinde davalı kurum nezdinde memur olarak  çalışmakta iken, 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilen ve sonrasında başka bir kamu kurumu emrine atanan davacı tarafından, 5473 sayılı Yasadan kaynaklanan ek ödemenin hesaplanmaması nedeniyle almaktan mahrum kaldığı ek ödenekler nedeni ile uğradığı zararın tazmini istemiyle; İstanbul 4.İdare Mahkemesi’ne dava açıldığı; İstanbul 4.İdare Mahkemesi’nin 31.03.2011 gün ve 2011/469 Esas, 2011/608 Karar sayılı kararı ile yetkisizlik kararı verdiği, dosyanın Malatya İdare Mahkemesi’ne gönderildiği, Malatya İdare Mahkemesi’nin 01.07.2011 tarih ve 2011/2931 Esas, 2011/1544 Karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verildiği, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, bunun üzerine Bakırköy 6.İş Mahkemesi’nde dava açıldığı, davanın Bakırköy 6.İş Mahkemesi’nin 2011/537 sayılı esasına kaydedildiği, aynı olaya ilişkin olarak davacı tarafından davanın Bakırköy 5.İş Mahkemesi’nin 2012/667 esasına kaydedildiği ve Bakırköy 5.İş Mahkemesi’nin 21.12.2012 gün ve 2012/667 Esas, 2012/739 Karar sayılı kararı dava dosyasının Bakırköy 6.İş Mahkemesinin 2011/537 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, davaya Bakırköy 6.İş Mahkemesinin 2011/537 sayılı esası üzerinden devam edildiği, Bakırköy 6.İş Mahkemesi’nin 17.12.2013 gün ve 2011/537 Esas, 2013/691 Karar sayılı kararı ile davada idari yargı kolunun görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verildiği ve kararın taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleştiği, davacının 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesi uyarınca oluşan olumsuz görev uyuşmazlığı nedeni ile görevli mahkemenin belirlenmesi için mahkememize müracaat ettiği anlaşılmıştır.

Mahkememizce yapılan değerlendirme neticesinde;

            2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde:

            “a) (Değişik: 8.6.2000-4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

            c) (Değişik: 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” idari dava türleri olarak sayılmış olup; kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabilir.

Buna göre, iptali istenilen işlemin tesis edildiği ve dava açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan;  uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Belirtilen nedenlerle, Bakırköy 6.İş Mahkemesi’nin 17.12.2013 gün ve 2011/537 Esas, 2013/691 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bakırköy 6.İş Mahkemesi’nin 17.12.2013 gün ve 2011/537 Esas, 2013/691 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 09.05.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN