T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

            ESAS   NO : 2018 / 721

            KARAR NO : 2018 / 778

            KARAR TR: 26.11.2018

ÖZET : Davalı Karayolları Genel Müdürlüğünün sorumluluk alanında meydana gelen trafik kazasında yaralanan davacının, kusurlu olduğunu ileri sürdüğü davalı kurumdan maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

              KARA R                  

 

 

          Davacı   : C. A.

          Vekilleri : Av. Ö. H. Av. H. G.

          Davalı   : Karayolları Genel Müdürlüğü

          Vekilleri   : Av. D. A. U. Av. H. K. Ö.

 

          O L A Y                        : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı M. Su Armatürleri İnşaat Malzemeleri San. Tic. Ltd. Şti. İşçisi iken 11/10/2012 günü saat 11:00 sıralarında sevk ve idaresindeki 41 . 9... plakalı araç ile Balıkesir-Savaştepe ilçesi istikametinden Manisa-Soma istikametine seyir halinde iken yolun 47.400 m'sine gelindiğinde yol yapım çalışmalarının oluşu ve ikaz levhalarının olmayışının nedeni ile ayrıca yola yeni dökülen mıcır sebebiyle direksiyon hakimiyetini kaybettiğini, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik - iş kazası meydana geldiğini, olay sırasında müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, olayda Karayolları Genel Müdürlüğü'nün kusuru bulunduğunu, müvekkilinin söz konusu dönemde 1.500,00 TL ücret aldığını beyan ederek hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemiyle 10/04/2016 tarihinde A. Sigorta A.Ş, M. Su Armatürleri İnşaat Malzemeleri San.Tic.Ltd.Şti ve Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine adli yargı yerinde dava açmıştır.

          İSTANBUL 18.İŞ MAHKEMESİ : 21.04.2016 gün, E:2014/227 K:2016/196 sayılı dosyasında; " ...Dosyada yapılan bilirkişi incelemesinde kazanın meydana gelmesinde Karayolları Genel Müdürlüğü'nün yol çalışmasını yapması için anlaşmış olduğu kurum ve firmanın %25 oranında kusurlu olduğu, davacının %75 oranında kusuru bulunduğunu, davalı M. Su Armatürleri şirketinin de kusurunun olmadığı belirtilmiştir. Meydana gelen kazadan dolayı davalı M. Su Armatörleri şirketinin kusurunun bulunmaması nedeniyle bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Kazanın meydana geldiği araç davalı şirkete ait olup davalı şirketin kusurunun bulunmaması nedeniyle de davalı sigorta şirketine de dava yöneltilemeyeceğinden dolayı bu sigorta şirketi yönünden de davanın reddine karar verilmiştir.

          Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı da dava açılmış ise de, bu müdürlüğün kamu kurumu niteliğinde olduğu, kazanın meydana geldiği karayolunun yapım, bakım ve korumasının kurumun görevleri arasında yer aldığı, kamu tesisinin gerek yapılmamasındaki gerekse kullanılması ve korunmasındaki kusurdan doğan zararlar idari işlem ve eylemden doğan zararlar niteliğinden olduğundan dolayı bu kurumlara yönelik idari yargıda tam yargı davasını açılması gerektiği, adli yargıda dava açılamayacağı" gerekçesiyle "davanın davalı Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden yargı yolu nedeniyle usulden, davalılar Axa Sigorta AŞ ve M. Su Armatürleri ve İnş. Malzemeleri San. Tic. Ltd. Şti yönünden esastan reddine dair verdiği karartemyizde onanarak 13/03/2018 tarihinde kesinleşmiştir.

          Davacı vekili bu kez aynı taleple Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı idari yargı yerine müracaat etmiştir.

          BALIKESİR İDARE MAHKEMESİ : 19/09/2018 gün, 2018/903 esas sayılı; "...2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun; 13.maddesinin ilk paragrafında, "Karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşlar, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlüdür." hükmüne; 11.01.2011 tarihinde kabul edilen 6099 Sayılı Kanun'un 14.maddesi ile değişen ve 19/01/2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, değişik 110. maddesinde, "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır." hükmüne; 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 21. maddesinde, "Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz." kuralına yer verilmiştir.

          Dava dosyasının incelenmesinden, "M. Su Armatürleri İnşaat Malzemeleri San. Tic. Ltd. Şti. de şoför olarak çalışmakta olan davacının, sevk ve idaresindeki 41 L 9951 plakalı araç ile Savaştepe (Balıkesir) istikametinden Soma (Manisa) istikametine seyri esnasında yolun 47.400 km'sinde yol yapım çalışmaları devam eden ve ikaz levhalarının olmadığı belirtilen yola yeni dökülen mıcır sebebiyle direksiyon hakimiyetini kaybettiğinden bahisle meydana gelen yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik iş kazasında davalı Karayolları Genel Müdürlüğü'nün hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek maddi ve manevi zararın tazmin edilmesi istemiyle ilk olarak İstanbul 18. İş Mahkemesine E:2014/227 esasına kayden dava açıldığı, bu davada anılan Mahkemenin 21/04/2016 tarih ve K:2016/196 sayılı kararıyla idari yargının görevli olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiği, anılan kararın Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 13/03/2018 tarih ve E:2016/18284, K:2018/2218 sayılı kararı ile onanması üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

          Olayda, davalı idarenin yapımı ve bakımı ile sorumlu olduğu yol üzerinde gerçekleşen trafik kazasının, davalı idarenin sorumluluk sahasında kalan yolda meydana geldiği, bu nedenle de işbu uyuşmazlığın 2918 sayılı Kanun'dan doğan bir sorumluluk davası niteliğinde olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde anılan Kanun'un yukarıda aktarılan 110. maddesi uyarınca adli yargının görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

          Nitekim, emsal bir dosyada, Uyuşmazlık Mahkemesinin 11/04/2016 tarih, E:2016/163, 2016/210 K. bir kararında, "...Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.'' gerekçesiyle adli yargının görevli olduğu yönünde karar verilmiştir.

          Açıklanan nedenlerle davanın adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye kadar ertelenmesine" karar vererek her iki dava dosyasını 05.10.2018 tarih ve 2018/903 E. Sayılı üst yazı ile Mahkememize göndermiş, başvuru 18.10.2018 tarihinde kaydedilmiştir.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 26.11.2018 günlü toplantısında:

          l-İLK İNCELEME :

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, ekindeki adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Engin SELİMOĞLU'nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ'nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava; davalı Karayolları Genel Müdürlüğünün sorumluluk alanında meydana gelen trafik kazasında yaralanan davacının, kusurlu olduğunu ileri sürdüğü davalı kurumdan maddi ve manevi tazminat istemiyle açılmıştır.

          2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

          Aynı Kanunun, “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

          a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

          b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

          c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)

          d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

          e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

          f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

          g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

          h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

          j) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

          k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır” hükmüne yer verilmiştir.

          Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

          Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

          2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

          Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

          Bu durumda,2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Balıkesir İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile İstanbul 18. İş Mahkemesinin 21.04.2016 gün ve E:2014/227, K:2016/196 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

          S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Balıkesir İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile İstanbul 18. İş Mahkemesinin 21.04.2016 gün ve E:2014/227, K:2016/196 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.11.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

       Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol     

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER         

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye   

                                         Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                               AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ