Hukuk Bölümü         2009/196 E.  ,  2009/350 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : M.D.

Davalı            : Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı & Antalya Emniyet Müdürlüğü

                       (Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü)

 O L A Y          : Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 12/01/2009 günlü, Kabahat Defteri No:2009/64, Karar Numarası: 2009/124 sayılı kararı ile daha önce iki kez alkollü araç kullandığı tespit edilen davacının; iki yıllık yasak süresi içinde 3. kez alkollü olarak araç kullanmak suretiyle 2918 sayılı Yasaya aykırı hareket ettiğinin 03/01/2009 günlü ve 352671 sayılı "Trafik Suç Tutanağı”ndan anlaşıldığından bahisle davacının eylemine uyan 2918 sayılı Yasa'nın 48/5. maddesinde öngörülen 6 ay hafif hapis cezasının, TCK’nun 52. maddesi gereğince, günlüğü takdiren 28,00TL hesabıyla paraya çevrilerek 5.040,00TL idari para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Davacı, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının vermiş olduğu para cezasının iptali istemiyle  adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

ANTALYA 2. SULH CEZA MAHKEMESİ: 17.02.2009 gün ve Müt. E: 2009/150, Müt. K:2009/150 sayı ile, itiraz konusu idari para cezasının 2918 Sayılı Kanunun 48/5 maddesine dayalı olarak düzenlendiği; 5326 sayılı Kabahatler Kanunun 3. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 01/03/2006 tarih 2005/108 E. 2006/35 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği ve 6 aylık yürürlüğe girme üzere yeniden düzenlenme yönünden süre verildiği ve 5560 sayılı Kanunun 31. maddesi gereğince 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3. maddesinin;  bu Kanunun; a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) Diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanacağı şeklinde değiştirildiği ve yasanın 19.12.2006 tarih 26381 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiği;  2918 Sayılı Kanunun 48/5 maddesinin,  idari para cezası yönünden ehliyetin 1. ve 2. kez alkollü kullanmaktan dolayı, 1.sinde 6 ay süreli, 2. seferinde 2 yıl süreli ve 3.seferinde 5 yıl süreli geri alınması hükmünü de içerdiği; 5326 Sayılı Kabahatler Kanununun (5560 sayılı kanunla değişik) 27/8 maddesinin, idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararın da verilmiş olması halinde, idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının bu işlemin iptali talebi ile birlikte idari yargı yolunda görüleceğini açıkça hükme bağladığı ve itiraz konusu idari para cezasının yanında, ehliyetin de geçici geri alınması hükmünde ehliyetin bu işleme dayalı olarak iade edilip edilmeyeceğinin idari yargının görevine girdiğinin açık olduğu; idari para cezası, itiraz dilekçesi ve dosya kapsamına göre, mahkemelerin görevinin kamu düzeni ile ilgili olduğundan ve yargılamanın her aşamasında verilebileceğinden, re’sen görev yönü ile itiraz dosyasının ele alınıp incelendiği, yukarıda açıklanan sebeplerle yapılan itirazı değerlendirme ve sonuçlandırma görevinin İdare Mahkemesi olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş ve bu karar kesinleşmiştir.

Davacı bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANTALYA 2. İDARE MAHKEMESİ: 24.06.2009 gün ve E: 2009/463 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 118.maddesinin, 4662 sayılı Kanunun 4. maddesiyle değişik, son fıkrasında; "Bu madde ve diğer ilgili maddelerdeki hükümlere göre sürücü belgeleri geri alınanlardan, geri alma süresi içinde araç kullandığı tespit edilenler, bu Kanunun 36. maddesinin, üçüncü fıkrasına göre cezalandırılır."hükmüne yer verilmiş, maddede atıf yapılan 36. maddesinin, yine 4662 sayılı Kanunun 4. maddesiyle değişik, 3 fıkrasında; "Sürücü belgesi olmadan trafiğe çıkanlara ilk tespitte bir aydan iki aya kadar, tekrarı halinde iki aydan üç aya kadar hafif hapis cezası verilir. Ayrıca bu kişiler her defasında 7.200,00.- TL hafif para cezasıyla cezalandırılır... " hükmünün öngörülmüş olduğu; aynı Kanunun 112. maddesinin, 4550 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değişik, 1. fıkrasında; sürücü belgesinin geçici olarak geri alınması hariç olmak üzere bu Kanundaki; hafif para cezasını veya bununla birlikte hafif hapis cezasını, belgelerin geri alınması ve iptali veya işyerinin kapatılması cezasını gerektiren suçlarla ilgili davalara trafik mahkemelerinde, bunların bulunmadığı yerlerde yetki verilen sulh ceza mahkemelerinde bakılacağı belirtilmiş,  114. maddesinin, 3. fıkrasında ise; yargı yetkisine göre suçlarla ilgili tutanağın bir suretinin ilgili mahkemeye 7 iş günü içinde gönderileceğinin kurala bağlanmış bulunduğu; öte yandan, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun "Cumhuriyet savcısının karar verme yetkisi" başlığını taşıyan 23. maddesinin, "(1) Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde bir kabahat dolayısıyla idari yaptırım kararı vermeye yetkilidir.

(2)Bir suç dolayısıyla başlatılan soruşturma kapsamında bir kabahatin işlendiğini öğrenmesi halinde Cumhuriyet savcısı durumu ilgili kamu kurumu ve kuruluşuna bildirebileceği gibi, kendisi de idari yaptırım kararı verebilir.

(3)Soruşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde Cumhuriyet savcısı bu nedenle idari yaptırım kararı verir.Ancak, bunun için ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından idari yaptırım kararı verilmemiş olması gerekir" hükmünü taşıdığı;  Kabahatler Kanununun 06/12/2006 günlü, 5560 sayılı Yasa'nın 31.maddesi ile değişik 3. maddesinde;    " (1) Bu Kanunun;

a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

uygulanır" denilmiş; 27. maddesinde, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabileceğinin belirtilmiş olduğu;  19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre, Kabahatler Kanununun idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterildiği durumunda ise uygulanmayacağının anlaşıldığı;  dava dosyasının incelenmesinden, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 12/01/2009 günlü, 2009/124 sayılı kararı ile daha önce iki kez alkollü araç kullandığı tespit edilen davacının iki yıllık yasal süresi içinde 3. kez alkollü olarak araç kullanmak suretiyle 2918 sayılı Yasaya aykırı hareket ettiği 03/01/2009 günlü ve 352671 sayılı "trafik suç tutanağından'' anlaşıldığından bahisle davacının eylemine uyan 2918 sayılı Yasa'nın 48/5. maddesinde öngörülen 6 ay hafif hapis cezasının TCK-mm 52. maddesi gereğince günlüğü takdiren 28,00.-TL hesabıyla paraya çevrilerek 5.040,00.- TL idari para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, davacının bu karara karşı yaptığı itirazın da, Antalya 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/02/2009 günlü ve Müt.E:2009/150, Müt.K:2009/150 sayılı kararıyla idari yaptırım kararına yönelik itirazın inceleme merci idari mahkemesi olduğundan bahisle görev yönünden reddi üzerine bu defa 31/03/2009 tarihinde mahkemelerinde bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı;  bu durumda, trafik suç tutanağına istinaden Cumhuriyet savcısı tarafından verilen para cezasının, 5326 sayılı Kanun'un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu ve Kabahatler Kanununun 5560 sayılı Kanunla değişik 3.maddesinde belirtildiği üzere idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli bulunduğu; ancak, daha önce Antalya 2'nci Sulh Ceza Mahkemesince görevsizlik kararı verilip, bu karar kesinleştiğinden görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru zorunluluğunun doğduğu gerekçesiyle;   2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19'ncu maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, bu konuda verilecek karara değin davanın incelenmesinin ertelenmesine karar vermiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE :

            Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Erdoğan BUYURGAN, Ramazan TUNÇ, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Gürbüz GÜMÜŞAY ve Coşkun GÜNGÖR’ün katılımlarıyla yapılan 28.12.2009 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

İdare Mahkemesince anılan Yasanın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

            II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 2918 sayılı Yasa’nın 48/5. maddesine aykırılık nedeniyle  Cumhuriyet Savcısı tarafından verilen para cezasının iptali istemiyle açılmıştır.

13.10.1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Amaç” başlıklı 1. maddesinde, “Bu kanunun amacı, karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemektir” denilmiş; 48. maddesinin beşinci fıkrasında(Değişik: 8/1/2003 - 4785/3 md), “Yönetmelik ile belirtilen miktarların üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücülerin, suçun işlendiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde; birinci defasında sürücü belgeleri altı ay süreyle geri alınır ve haklarında 265 300 000 lira para cezası uygulanır. İkinci defasında sürücü belgeleri iki yıl süreyle geri alınır ve haklarında 332 600 000 lira para cezası uygulanır ve bu sürücüler Sağlık Bakanlığınca, esas ve usulleri Sağlık ve İçişleri Bakanlıklarınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilen sürücü davranışlarını geliştirme eğitimine tabi tutulurlar, eğitimi başarıyla tamamlayanların belgeleri süresi sonunda iade edilir. Üç veya üçten fazlasında ise, sürücü belgeleri beş yıl süreyle geri alınır ve altı aydan aşağı olmamak üzere hafif hapis cezası ile birlikte 532 600 000 lira hafif para cezası uygulanır. Ayrıca, psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesine tabi tutulurlar. Bu değerlendirme ve muayene sonrasında uygun görülenlere, geri alma süresi sonunda sürücü belgeleri iade edilir. Psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesinin yapılmasına dair esas ve usuller yönetmelikte gösterilir” hükmü yer almış; 112. maddesinde(Değişik birinci fıkra : 8/3/2000 - 4550/2 md.), sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması hariç olmak üzere bu Kanundaki; hafif para cezasını veya bununla birlikte hafif hapis cezasını, belgelerin geri alınması ve iptali veya işyerlerinin kapatılması cezasını gerektiren suçlarla ilgili davalara trafik mahkemelerinde, bunların bulunmadığı yerlerde yetki verilen sulh ceza mahkemelerinde bakılacağı belirtilmiştir.

4/11/2004 gün ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un “Hafif hapis ve hafif para cezalarının idari para cezasına dönüştürülmesi” başlığını taşıyan 7. maddesinde(Değişik: 11/5/2005 – 5349/3 md.), “(1) Kanunlarda, "hafif hapis" veya "hafif para" cezası olarak öngörülen yaptırımlar, idari para cezasına dönüştürülmüştür. İdari para cezasının hesaplanmasında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesi hükümleri uygulanır. İlgili kanunda "hafif hapis" cezasının üst sınırının belirtilmediği hallerde, idari para cezasının hesaplanmasında esas alınacak gün sayısının üst sınırı, yediyüzotuzdur.

(2) Kanunlarda, "hafif hapis cezası" ile "hafif para cezası"nın seçimlik olarak veya birlikte öngörüldüğü hallerde, idari para cezası yaptırımının belirlenmesinde "hafif hapis cezası" esas alınır.

(3) Kanunlarda, sadece "hafif para cezası"nın öngörüldüğü ve cezanın alt veya üst sınırının belirtilmediği hallerde, idari para cezası, yüzyirmimilyon Türk Lirasından az, onsekizmilyar Türk Lirasından fazla olamaz.

(4) Bu madde hükmüne göre idari para cezasına karar vermeye Cumhuriyet savcısı yetkilidir” hükmüne yer verilmiştir.

30.3.2005 gün ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Cumhuriyet savcısının karar verme yetkisi” başlığını taşıyan 23. maddesinde, “(1) Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde bir kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir.

(2) Bir suç dolayısıyla başlatılan soruşturma kapsamında bir kabahatin işlendiğini öğrenmesi halinde Cumhuriyet savcısı durumu ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirebileceği gibi, kendisi de idarî yaptırım kararı verebilir.

(3) Soruşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde Cumhuriyet savcısı bu nedenle idarî yaptırım kararı verir. Ancak, bunun için ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından idarî yaptırım kararı verilmemiş olması gerekir” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, Cumhuriyet Savcısı tarafından; daha önce iki kez alkollü araç kullandığı tespit edilen failin/davacının; iki yıllık yasak süresi içinde 3. kez alkollü olarak araç kullanmak suretiyle 2918 sayılı Yasaya aykırı hareket ettiğinin 03/01/2009 günlü ve 352671 sayılı "Trafik Suç Tutanağı”ndan anlaşıldığından bahisle, eylemine uyan 2918 sayılı Yasa'nın 48/5. maddesinde öngörülen 6 ay hafif hapis cezasının, TCK’nun 52. maddesi gereğince, günlüğü takdiren 28,00TL hesabıyla paraya çevrilerek 5.040,00TL idari para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

1.6.2005 tarihinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girmesi üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nce, sözü edilen Kanun’un diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımlar ile bunlara karşı yapılacak itirazlara ilişkin görev hükümleri üzerindeki etkisinin incelenmesi sonucunda: diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımın, dayanağı olan yasanın amacı dikkate alınarak; Kabahatler Kanunu’nun 1., 2., 16. ve 19. maddelerinde belirtilen koşulları taşıması,  27. maddenin (1) numaralı bendinde belirtilen idari yaptırımlardan olması halinde, idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin olanlarına karşı 1.6.2005 tarihinden sonra yapılacak itirazlarda sulh ceza mahkemelerinin genel görevli kılındığına ve bu nedenle doğan görev uyuşmazlıklarında adli yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.

Daha sonra,  30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde        " (1) Bu Kanunun;

            a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

            b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

            uygulanır." denilmiştir.      

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre,  Kabahatler Kanunu’nun; İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterildiği durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

            Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

            Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

 İncelenen uyuşmazlıkta, 11.5.2005 gün ve 5349 sayılı Kanun ile değişik 5252 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile, Kanunlarda, hafif hapis veya hafif para cezası olarak öngörülen yaptırımlar idari para cezasına dönüştürüldüğünden, davacıya, 3. kez alkollü araç kullandığından bahisle 2918 sayılı Kanun’un 48/5. maddesi uyarınca 6 ay hafif hapis cezası karşılığı 5.040,00TL idari para cezası verilmiştir.

Bu durumda, 5349 sayılı Kanun ile değişik 5252 sayılı Kanun’un 7. ve 5326 sayılı Kanun’un 23. maddesine  dayanılarak Savcı tarafından davacıya verilen idari para cezasının, 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu ve  Kabahatler  Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması  halinde  uygulanacağı nedeniyle, görevli  mahkemenin  belirlenmesinde  5326

sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.       

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Antalya 2. İdare Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile Antalya 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilen 17.02.2009 gün ve Müt. E: 2009/150, Müt. K:2009/150 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.12.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.