Hukuk Bölümü 2006/234 E., 2006/269 K.

  • OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI
  • 394 S. HAFTA TATİLİ HAKKINDA KANUN [ Madde 9 ]
  • 394 S. HAFTA TATİLİ HAKKINDA KANUN [ Madde 10 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 14 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 15 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • "İçtihat Metni"

    O L A Y: Sarımazı Belediyesi Encümeni'nin 7.10.2003 gün ve 11 sayılı kararı ile, hafta sonu ve tatil günlerinde çalışma ruhsatı bulunmadığı halde tatil gününde faaliyet gösterdiğinin tespit edildiğinden bahisle 1608 sayılı Yasa, 394 sayılı Haftasonu ve Tatil Günlerinde Çalışma Kanunu ve 1580 sayılı Belediye Yasası'nın diğer ilgili Yasalarına istinaden davacıya idari para cezası ile birlikte 10 gün işyeri kapatma cezası verilmiştir.

    Davacı vekili, söz konusu Encümen kararının tebliği üzerine adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

    CEYHAN SULH CEZA MAHKEMESİ; 22.10.2003 gün ve E:2003/443 D.İş sayı ile, itiraz eden vekilinin, Ceyhan Sarımazı Kasabası Belediye Encümeni'nin 08.10.2003 gün ve 334 sayılı kararı ile şirketin işyeri hakkında 10 gün kapatma cezası verildiği, bu kararın haksız olduğundan iptali ve tedbiren de infazının durdurulması yolunda itirazda bulunduğu, davacı iddiası ve dilekçesindeki davalı idareye ait Encümen kararı içeriğinden, davalı idarenin aldığı kararın idari tasarruf ve eylemi olması nedeniyle, idarenin bu eylem ve tasarruflarına karşı yapılan itirazın idari yargıda görülmesi gereken davalardan olduğu, iş bu itirazın da Adana İdare Mahkemesi'nin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    Davacı vekili, bu kez, Encümen kararının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

    ADANA 2. İDARE MAHKEMESİ; 22.6.2004 gün ve E:2003/1156; K:2004/864 sayı ile, davanın, Adana İli, Ceyhan İlçesi, Sarımazı Beldesi, Toros Mahallesi, Toros Gübre Fabrikası karşısında bulunan davacı şirkete ait işyerinin hafta sonu ve tatil günlerinde çalışma ruhsatı bulunmadığı nedeniyle 1608 sayılı Yasa'ya, 394 sayılı Hafta Sonu ve Tatil Günlerinde Çalışma Kanunu'na ve 1580 sayılı Belediye Kanunu'nun ilgili maddelerine istinaden 86.700.000.-lira para cezası ve 10 gün süre ile kapatma cezası verilmesine ilişkin 7.10.2003 günlü, 11 sayılı Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açıldığının anlaşıldığı, 1608 sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 tarih ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil Kanun'un 2575 sayılı Kanun'la değişik 5. maddesinde, ceza kararlarına tebliği tarihinden itibaren beş gün içinde mahsus hakimlere ve bulunmayan yerlerde sulh hakimliğine müracaatla şifahi veya yazılı itiraz olunabileceği, itiraz şifahi ise bir zabıt tutularak muterize imza ettirileceğinin hükme bağlandığı, 394 sayılı Hafta Tatili Hakkında Kanun'un 10. maddesinde ise, "İşbu kanunun ahkamına muhalefet eden dükkan ve mağaza ve müessese sahip veya müdürlerinden beş liradan beş yüz liraya kadar cezayınakdi alınır ve müessese sahipleri malen mesuldürler. Sulh mahkemeleri işbu eşhasın muhakemelerini müstacelen icraya ve esbabı kanuniye olmadıkça nihayet bir hafta zarfında intaca mecburdurlar. Verilen kararlar ancak kabili temyizdir." hükmünün mevcut olduğu, anılan Yasa'da sözü edilen "mahsus hakim" ibaresinden, sadece belediye işleriyle ilgili cezalara yapılan itirazları çözümlemekle görevli olacak özel hakimlerin amaçlandığı anlaşılmakta olup, şifahi itirazları da kabul ederek inceleyebileceği ve gerektiğinde itiraz edeni çağırıp dinleyebileceği belirtilen mahsus hakimin, yazılı yargılama usulünü uygulayan idare mahkemesi olarak anlaşılmasına olanak bulunmadığı, öte yandan, Yasa'da, mahsus hakimin bulunmadığı yerde sulh hakimliğine başvurulacağına işaret edilmiş olması karşısında, bu tür cezalara karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği, yine Hafta Tatili Hakkında Kanun'un 10. maddesinde, bu maddede yazılı para cezalarının 1608 sayılı Kanun'a göre verilip tahsil olunacağı belirtildiğinden, bu cezaların görüm ve çözümünün de adli yargının görevine girdiği, olayda, dava konusu işlemle 1608 ve 394 sayılı Kanunlar uyarınca verilen işyeri kapatma ve idari para cezasına itiraz edildiğinin görüldüğü, bu durumda, dava konusu işlemle verilen cezalara karşı açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, DANIŞTAY SEKİZİNCİ DAİRESİ'nin, 13.12.2005 gün ve E:2004/5888; K:2005/5142 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

    Bunun üzerine, davacı vekili, yeniden söz konusu Encümen kararına karşı adli yargıda itirazda bulunmuştur.

    CEYHAN SULH CEZA MAHKEMESİ; 29.3.2006 gün ve E:2006/126 D.İş sayı ile, işin esasını inceleyerek Encümen kararının iptaline karar vermiş; ancak, bu karar, CEYHAN AĞIR CEZA MAHKEMESİ'nin 17.4.2006 gün ve 2006/408 D.İş sayılı kararıyla, öncelikle olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesinin icap ettiği gerekçesiyle kaldırılmıştır.

    CEYHAN SULH CEZA MAHKEMESİ; 26.4.2006 gün ve 2006/126 D.İş sayı ile, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

    Davacı vekili, Sulh Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile, görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesini istemiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE:

    Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Ahmet VELİOĞLU, Z. Nurhan YÜCEL, Esen EROL, Abdullah ARSLAN ve Levent ÖZÇELİK'in katılımlarıyla yapılan 25.12.2006 günlü toplantısında;

    I-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

    Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu'nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, "2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, 'ceza uyuşmazlıkları' ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının 'hukuk uyuşmazlığı' sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar 'ceza davası' olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…

    …"açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

    Adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine Sulh Ceza Mahkemesince Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

    II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ'un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU'nun, davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    Dava, 394 ve 1608 sayılı Yasalar uyarınca verilen para cezası ile 10 gün işyeri kapatma cezasına ilişkin Encümen kararının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

    394 sayılı Hafta Tatili Hakkında Kanun'un 9. maddesinde, "İşbu kanunun ahkamına muhalif olarak Pazar günleri açılan dükkan ve müessese, zabıta memurları tarafından kapattırılmakla beraber keyfiyeti mübeyyin bir zabıt varakası tanzim edilerek belediye başkanlığına tevdi olunur. Bu baptaki zabıt varakaları aksi sabit oluncaya kadar mamulünbih ve muteberdir." ve 10.maddesinde, "İşbu Kanunun ahkamına muhalefet eden dükkan ve mağaza ve müessese sahip veya müdürlerinden seksenyedimilyon lira idarî para cezası alınır ve müessese sahipleri malen mesuldürler. Sulh mahkemeleri işbu eşhasın muhakemelerini müstacelen icraya ve esbabı kanuniye olmadıkça nihayet bir hafta zarfında intaca mecburdurlar. Verilen kararlar ancak kabili temyizdir" hükmü yer almıştır.

    Öte yandan, Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 (1924) Tarih ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil 15.5.1930 tarih ve 1608 sayılı Kanun'un, 3.1.1940 tarih ve 3764 sayılı Kanun'la değişik 1. maddesi "Belediye meclis ve encümenlerinin kendilerine kanun, nizam ve talimatnamelerin verdiği vazife ve salahiyet dairesinde ittihaz ettikleri kararlara muhalif hareket edenlerle belediye kanun ve nizam ve talimatnamelerinin men veya emrettiği fiilleri işleyenlere veya yapmayanlara elli liraya kadar hafif para cezası tertibine üç günden onbeş güne kadar ticaret ve sanat icrasından men'e ve Türk Ceza Kanununun 536,538,557,559 ve 577. maddeleriyle 553.maddesinin birinci fıkrasında yazılı cezaları tayine belediye encümenleri salahiyettardır. Şubelere ayrılan belediyelerde bu cezaları encümen namına ve yerine şube müdürleri tayin ederler."; 5.7.1934 tarih ve 2575 sayılı Yasa ile değişik 5. maddesinin birinci fıkrasında "Ceza kararlarına tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde mahsus hakimlere ve bulunmayan yerlerde sulh hakimliğine müracaatla şifahi veya yazılı itiraz olunabilir. İtiraz şifahi ise bir zabıt tutularak muterize imza ettirilir. " denilmekte; 6. maddesinde de itiraz üzerine tetkikatın evrak üstünde yapılacağı, itirazlar varit ise hakimin ceza kararını iptal ve para cezası alınmış ise belediyenin geri vermesine hükmedeceği, itiraz varit görülmezse kararın tasdik olunacağı, itirazın otuz gün içinde neticelendirilmesinin mecburi olduğu, hakimin izahat almak üzere lüzum görürse muterizi veya vekilini celbederek dinleyebileceği belirtilmekte ve 7. madde ile, yazılı emir ile bozma yolu saklı kalmak kaydıyla, itiraz sonucunda hakim tarafından verilecek kararların kesin olduğuna ve temyiz edilemeyeceğine işaret edilmektedir.

    Anılan Yasa ile, belediyeyi ilgilendiren yasal düzenlemelerin emrettiği fiilleri yapmayanlara veya yasakladığı fiilleri işleyenlere 1. maddede yazılı diğer cezaların yanı sıra üç günden onbeş güne kadar ticaret ve sanat icrasından men cezası verilmesi konusunda belediye encümeni yetkili kılınmış ve bu cezalara itiraz edilmesi üzerine uygulanacak usul ve esaslar özel olarak düzenlenmiş olup, uyuşmazlığa konu edilen davada görevli yargı yerinin belirlenebilmesi için söz konusu itiraz yolunun açıklanması gerekmektedir.

    1924 tarih ve 486 sayılı Yasa'da, belediye cezalarına karşı hiçbir yargı merciine başvurulamayacağı kabul edilmiş iken, bu Yasanın 6. ve 7. maddelerini tadil eden 1927 tarih ve 959 sayılı Yasa ile bu cezalara idare heyetleri önünde itiraz edilebilmesine olanak tanınmış iken, daha sonra yasa koyucu tarafından, idare heyetlerinin kuruluş, nitelik ve görevleri bakımından uygun görülmeyen bu uygulamadan vazgeçilerek, 1930 tarih ve 1608 sayılı Yasa ile, konuya daha uygun bir çözüm şekli getirmek amacıyla, itirazların öncelikle bir "mahsus hakim" tarafından, bulunmayan yerlerde ise, sulh hakimi tarafından incelenebilmesini olanaklı kılan bir düzenleme yapılmıştır.

    Bu açıklamalara göre, Yasa'da sözü edilen "mahsus hakim" ibaresinden, sadece belediye işleriyle ilgili cezalara yapılan itirazları çözümlemekle görevli olacak özel hakimlerin amaçlandığı; ancak, mahsus hakimin bulunmadığı yerlerde sulh hakimliğine başvurulacağının açıkça belirtilmiş olması karşısında, bu tür cezalara karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği açıktır.

    Öte yandan; 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun Geçici 2. maddesinde, "Bu Kanun hükümleri, yürürlüğe girdiği tarih itibariyle idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen idari yaptırım kararları hakkında uygulanmaz" denildiğinden, 2003 yılında idari yargı yerinde açılan davada, 5326 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanmayacağı açıktır.

    Açıklanan nedenlerle, 394 ve 1608 sayılı Yasa'ya göre Belediye Encümenince verilen para cezası ile 10 gün işyeri kapatma cezasına karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Sulh Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

    SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ceyhan Sulh Ceza Mahkemesi'nce verilen 22.10.2003 gün ve E:2003/443 D.İş sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.12.2006 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.