T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2020/702

KARAR NO  : 2020/758      

KARAR TR  : 14/12/2020

 

ÖZET: İcra ve İflas Kanununun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K A R A R

 

Davacı                            : E.Turizm Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi

Vekilleri                      : Av.S.H. Koç Av. N.Ö.

Davalı                         : Bingöl Belediye Başkanlığı

 

 

O L A Y                       :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirkete ait ve seyir halinde bulunan 34 V... plakalı aracın yolda bulunan rögar kapağının yerinden çıkması sonucu hasara uğradığını, davalı tarafın bu zarardan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'na bağlı yönetmeliğin 16. Md. Gereğince % 100 kusurlu bulunduğunu, davalı tarafın araçta oluşan hasarı ödememesi nedeni ile Anadolu 12. İcra Dairesinin 2017/33647 esas sayılı dosyası ile takip açıldığını, davalının söz konusu dosyaya yapmış olduğu haksız itiraz ile takibin durduğunu, davalının yaptığı haksız itirazın iptalini ve takibin devamına karar verilmesi istemiyle karşı adli yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL (ANADOLU) 32. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 05.04.2019 gün ve E:2019/349, K:2019/78 sayılı dosyada “kamu tüzel kişileri, kamu hizmeti görmekle yükümlü bulunmaları nedeniyle kamu hizmetleri sırasında verdikleri iddia olunan zararlardan dolayı oluşan sorumlulukları özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir" görüşüyle "yargı yolu caiz olmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine" dair verdiği karar istinaf başvurusunun kesin olarak reddedilmesiyle 11.06.2020 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez aynı taleple idari yargı yerinde dava açmıştır.

ERZURUM 2. İDARE MAHKEMESİ: 29.09.2020 gün ve E:2020/1042 sayılı kararı ile “...2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, İkincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali ve borçlunun itirazının haksızlığına binaen en az %20 uygun bir tazminatla mahkûm edilmesi istemli olarak dava açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkûm edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.) Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra: 2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkâr tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır." hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur5' denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak, tahdidi biçimde sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu'nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; davacı şirkete ait 34 V... plakalı aracın, 21/05/2015 tarihinde Bingöl Merkez Genç Caddesi'nde seyir halindeyken, yolda bulunan rögar kapağının sağ tekerlek üstünden geçerken yerinden çıkması neticesinde araçta maddi hasar oluştuğu, olay günü tutulan tespit tutanağında rögar kapağının menteşesinin önceden kırık olduğundan bahisle Bingöl Belediyesi'nin yolun yapım ve bakımından sorumlu olduğu, bu sebeple uğranan 1.062,40 TL maddi zararı ödenmesi talebiyle İstanbul Anadolu 12. İcra Müdürlüğünde Bingöl Belediyesi aleyhine takip başlatıldığı, takibe karşı Bingöl Belediyesinin itirazı neticesinde, davacı şirketin itirazın iptali istemiyle başvurduğu İstanbul Anadolu 32. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2019/249 K:2019/78 sayılı ve 10/04/2019 günlü kararıyla dava şartı yokluğundan reddi ve idari yargı merciinde tam yargı davası açılması gerektiği yönündeki kararı verildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince anılan karara ilişkin istinaf talebinin E:2020/926 K:2020/506 sayılı ve 06/07/2020 günlü kararıyla reddedildiği ve bu haliyle kararın kesinleştiği, bunun üzerine harca esas değer 1.307,86 TL olmak üzere itirazın iptali, takibin davalıya gönderilen ödeme ihtar tebliğ tarihinden itibaren yıllık yasal faiziyle birlikte devamı ve davalının haksız icra inkar tazminatına mahkum edilmesi istemiyle Mahkememizde, 22/09/2020 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin aynı konuda E:2019/208 K:2019/319 sayılı kararıyla, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğuna ilişkin kararı gözetildiğinde, İcra ve İflas Kanunu'nun değişik 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali davalarının görüm ve çözüm yerinin adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; adli yargının görev alanına giren davada Mahkememizin görevli olmadığına, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda uyuşmazlık mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine" karar vererek, 02/11/2020 gün, 2020/1042 esas no'lu üst yazı ile Mahkememize başvurmuş, başvuru 20/11/2020 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesinin Burhan ÜSTÜN’ün başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 14.12.2020 tarihli toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete aitaracın, 21/05/2015 tarihinde seyir halindeyken, yolda bulunan rögar kapağının sağ tekerlek üstünden geçerken yerinden çıkması neticesinde meydana gelen kaza sonucu oluşan hasar bedelinin, tahsili amacıyla olayın oluşumunda kusuru olduğu iddia edilen davalı Belediye aleyhine İstanbul (Anadolu) 12. İcra Müdürlüğünün 2017/33647 esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, ödeme emrine itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durdurulduğu belirtilerek, davalı idarenin yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş, değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde: Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkûm edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Erzurum 2. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile İstanbul (Anadolu) 32. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05.04.2019 gün ve E:2019/349, K:2019/78 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

           

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle, Erzurum 2. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul (Anadolu) 32. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05.04.2019 gün ve E:2019/349, K:2019/78 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 14.12.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

Başkan

Burhan

ÜSTÜN

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Mehmet

AKSU

Üye

Birol

SONER

 

 

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

  Ahmet

ARSLAN