Hukuk Bölümü         2004/20 E.  ,  2004/16 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : Türk Telekomünikasyon A.Ş.

Vekili              : Av. Y.Y.

Davalı            : İçişleri Bakanlığı

Vekili              : Av. A.T.

O  L  A  Y       : Bingöl Telefon Müdürlüğü emrinde işçi olarak çalışan R.V.’un, Yayladere İç Şebeke bakım ve Onarım çalışmaları için görevli bulunduğu şantiyeyi basan teröristlerce öldürülmesi nedeniyle mirasçıları tarafından PTT İşletmesi aleyhine açılan maddi tazminat davası Ankara 9. İş Mahkemesi’nin 28.3.1995 gün ve E:1993/2210, K:1995/227 sayılı kararıyla reddedilmiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Daha sonra Türk Telekom A.Ş. aleyhine açılan tazminat davasında ise, Ankara 5. İş Mahkemesi, 24.10.2000 gün ve E: 2000/729, K:2000/916 sayı ile, davacıların yakınının kurum işçisi olması nedeniyle davalının görev ve  husumet itirazının reddi ile, olayın meydana gelmesinde çalışanların güvenliğini temin ve tesis yönünden görevlerini yerine getirmeyen işverenliğin % 20 ve kasdi eylem türündeki terör olayının kusura yönelik muhatabı teröristlerin ise % 80 oranında kusurlu bulundukları yolundaki bilirkişi raporunun benimsendiğinden bahisle, ölenin eşi ve çocukları için talep edilen toplam 6.000.000.000.-TL. manevi tazminatın ölüm tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ve maddi tazminat isteminin kesin hüküm nedeniyle reddine karar vermiş; bu karar, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’ nin 16.11.2000 gün ve E:2000/8286, K:2000/8115 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

            Anılan yargı kararı gereğince haksahiplerine 24.613.735.000.-TL. ödemede bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin vekili, olaydaki sorumluluğun terörist saldırılara karşı önlem almakla görevli İçişleri Bakanlığına ait bulunduğunu ileri sürerek, kurumlarınca ödenen miktarın ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte İçişleri Bakanlığından rücuen tahsiline hükmedilmesi istemiyle, 2.2.2001 gününde adli yargı yerinde alacak davası açmıştır.

   ANKARA 15. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 24.6.2002 gün ve E:2001/89, K:2002/426 sayı ile, davanın reddine karar vermiştir.

            Davacı vekilince anılan kararın temyiz edilmesi üzerine YARGITAY 4.HUKUK DAİRESİ; 27.1.2003 gün ve E:2002/10537, K:2003/777 sayı ile, “Dava, Devletin Anayasadan kaynaklanan can ve mal güvenliğini sağlama ödevinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, dava reddedilmiştir.

            Dava sebebi anlamında, davaya konu yapılan maddi olgular, devletin genel anlamda huzur ve güveni sağlama ödevine ilişkindir. Kural olarak, devletin güvenliğe ilişkin ödevi, asli, sürekli ve bölünemez niteliktedir. Bu ödevin, gerektiği gibi yerine getirilmediğinin ileri sürülmesi ise, sonuç olarak hizmet kusuruna ilişkindir. Hizmet kusuruna dayalı tazminat istemleri de tam yargı davasının konusunu oluşturur ve 2577 sayılı Yasa m.2 hükmü gereğince, idari yargı yerinde çözüme kavuşturulabilir. Mahkemece, davanın yargı yolu bakımından reddi yerine, işin esasının çözümlenmesinin, usul ve yasaya aykırı” olduğu gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar vermiştir.

            ANKARA 15. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 13.5.2003 gün ve E:2003/329, K:2003/316 sayı ile, anılan Yargıtay bozma kararına uymak suretiyle yeniden yapılan yargılama sonunda, bozma kararında belirtilen gerekçelerle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

            Davacı vekili, aynı istekle, 17.9.2003 gününde idari yargı yerinde dava açmıştır.

            MALATYA İDARE MAHKEMESİ, 22.1.2004 gün ve E:2003/2666 sayı ile, davacı Türk Telekom A.Ş.’nin, adli yargı yerinde açılan dava sonucunda ilgililere ödediği tazminatın davalı İçişleri Bakanlığına izafe edilen kusura tekabül eden kısmının ödenmesine ilişkin davanın, bir rücu davası niteliğinde olduğu ve Borçlar Kanunu hükümlerine göre adli yargı yerince çözümlenmesi gerektiği ancak daha önce bu yargı yerince görevsizlik kararı verildiğinden bahisle, görevli yargı yerinin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına, bu konuda karar verilinceye değin işin incelenmesinin ertelenmesine karar vermiştir.

 İNCELEME VE GEREKÇE  : Uyuşmazlık     Mahkemesi   Hukuk   Bölümü’nün,  Tülay TUĞCU’nun  Başkanlığında,   Üyeler:  Dr.   Atalay   ÖZDEMİR,   M.  Lütfü   ÜÇKARDEŞLER,

Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Turgut ARIBAL  ve  Abdullah ARSLAN’ın  katılımlarıyla yapılan 1/3/2004 günlü toplantısında, Raportör- Hakim İsa YEĞENOĞLU’ nun  davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile  dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Tülin ÖZGENÇ’in davada adli yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

             USULE İLİŞKİN İNCELEME  :

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesi’nce anılan Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

 ESASA İLİŞKİN İNCELEME :

Dava, yargı kararı ile tazminle yükümlü tutulan Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından, kurumlarınca tazminat ve yargılama giderleri olarak ödenen tutarın, olayda güvenliği sağlama ödevi nedeniyle sorumlu olduğu ileri sürülen  İçişleri Bakanlığından rücuen tahsili isteminden ibarettir.

             Olayda, görevi esnasında teröristlerce öldürülen kurum işçisinin mirasçıları tarafından,Türk Telekomünikasyon A.Ş. aleyhine tazminat davası açıldığı, Mahkemece hükmolunan tazminatın davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş.'ne yüklendiği ve bu yoldaki kararın derecattan geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Tazminat davasına bakan Mahkemece, bilirkişi raporu ile saptanan kusur ve sorumluluk oranları esas alınarak davanın konusu bakımından bir tefrik yapılmayıp zararın idare hukuku ilkelerine göre idari yargı yerinde saptanmasının gerekeceği yolunda bir görevsizlik kararı verilmediğine ve hükmolunan  tazminat da tamamen ödenmiş olduğuna göre, olayda adli yargı yerince hükmolunan tazminata ilişkin olarak  zarar gören taraf yönünden,ortada tazminat davasında giderilmemiş bir alacak bulunduğundan sözedilemeyeceği gibi , 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde belirtilen "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında, zarar gören tarafından açılmış bir dava da değildir.

Öte yandan,ortada, Devlete, il özel idarelerine ve belediyelere ait akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışındaki alacakların tahsil usulünü düzenleyen 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren bir kamu alacağı da bulunmamaktadır.

            Belirtilen tüm bu hususlara göre, tam yargı davası niteliği taşımayan ve konusu bir kamu alacağı olmayan rücu davasının, Borçlar Kanunu hükümlerine göre adli yargı yerince çözümlenmesi; bu nedenle, İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

           SONUÇ         : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Malatya İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 15. Asliye Hukuk 13.5.2003 gün ve E:2003/329, K:2003/316 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 1.3.2004 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ  İLE karar verildi.