T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2016 / 265

            KARAR NO : 2016 / 324

            KARAR TR  : 6.6.2016

ÖZET: Davacının taşınmazının bir bölümüne davalı Menemen Belediye Başkanlığı’nca park yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı anlaşıldığından; bu nedenle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı            : M.K.

            Vekili              : Av. Y. U.

            Davalılar        : 1- Menemen Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. G. M.

  2- Milli Eğitim Bakanlığı

Vekili              : Av. V.Y.

  3- İzmir Valiliği İl Özel İdaresi

Vekili              : Av. E. E.

                                                                        

O L A Y         : Davacı vekili Menemen Belediye Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve İzmir Valiliği İl Özel İdaresi’ni davalı olarak göstermek suretiyle mahkemeye sunduğu dava dilekçesinde özetle; davacının , İzmir İli, Menemen İlçesi, Esatpaşa Mahallesinde bulunan ve tapunun 5232 ada, 1 parselinde kayıtlı taşınmazın hissedarlarından olduğunu, mer’i imar planında taşınmazın okul alanında kalmakla birlikte, fiilen yol, yaya kaldırımı ve park (yeşil alan) yapılarak kamulaştırmasız olarak el atılmış olduğunu, dava konusu taşınmazın imar planında “eğitim alanında” kaldığından, belediyenin el koymasının geçici olduğu kabul edilerek, taşınmazın bedelinin ilgili davalı kurumdan (Milli Eğitim Bakanlığı ve İzmir Valiliği İl Özel İdare Müdürlüğünden) tahsiline karar verilmesi gerektiğini belirterek, davalı idarelerce kamulaştırmasız olarak el konulduğu iddia edilen taşınmazın davacı hissesine düşen bedelinin şimdilik 20.000,00 TL’lik kısmının tazminine, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkının saklı tutulmasına, tazminine karar verilen bedele dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Menemen Asliye Hukuk Mahkemesi: 8.6.2012 gün ve E:2011/303, K:2012/557 sayılı kararı ile özetle; davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-b maddesi kapsamında tam yargı davası olarak değerlendirilmesi ve uyuşmazlığın idari yargıda çözümlenmesi gerektiğinden bahisle, davanın HMK’nun 114-115 maddeleri gereğince yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle reddine karar vermiştir.

İşbu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 5.Hukuk Dairesi 17.01.2013 gün ve E:2012/19635, K:2013/404 sayılı ilamı ile; “…işin esasına girilerek taşınmazın imar planında ilkokul alanı olarak ayrıldığı tarih de belirlenip gerekli inceleme ve keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurmak gerektiği gözetilmeden yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.’’ demek suretiyle hükmün BOZULMASINA karar vermiş, davalılardan Menemen Belediye Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı vekilinin süresi içerisinde Karar Düzeltme isteminde bulunması üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 24.02.2014 gün ve E:2013/29778, K:2014/4639 sayılı ilamı ile özetle; “Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada idari yargı görevli olduğundan davanın reddine dair verilen hüküm, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce bozulmuş, bu karara karşı davalı idareler vekillerince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.

Davalı Menemen Belediye Başkanlığı yönünden yapılan incelemede;

Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmazın imar planında ilkokul alanı olarak ayrıldığı, fiilen park alanı olarak kullanıldığı ancak, park olarak kullanımına ilişkin davacı ile davalı Menemen Belediye Başkanlığı arasında 14.06.2007 tarihli protokol ile kira ilişkisi kurulduğu ve halen bu protokol gereğince kira ilişkisinin devam etmekte olduğu anlaşılmıştır.

Davacı, dava konusu taşınmazda Menemen Belediye Başkanlığı’nca fiilen park kullanımı nedeniyle tasarrufta bulunamıyor ise de, davalı belediyenin bu kullanımı kamulaştırmasız el atmaya değil kira sözleşmesine dayandığından davanın esastan reddi yerine yazılı şekilde idari yargının görevli olduğu yönünden davanın reddi yönüne karar verilmesi sonucu itibariyle doğrudur.

Diğer davalılar Milli Eğitim Bakanlığı ile İl özel idaresi yönünden yapılan incelemede ise;

Dava konusu taşınmaz imar planında ilkokul alanı olarak ayrılmış ise de; mahallinde yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporlarına göre, taşınmaza davalı idarelerce fiilen el atılmadığı anlaşılmıştır.

11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde yapılan değişiklik ile; “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.” hükmü getirilmiştir.

Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 25.09.2013 gün 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı ilamında da; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edilmiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden, Mahkemece bu davalılar yönünden idari yargı görevli olduğundan davanın reddine karar verilmesi doğrudur.

Davalı idareler vekillerinin karar düzeltme istemlerinin kabulü ile Dairemizin 17.01.2013 gün ve 2012/19635-2013/404 sayılı bozma ilamının kaldırılmasına karar verilmesine karar verildikten sonra, yapılan incelemede;

Mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA’’ karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle bu kez sadece Milli Eğitim Bakanlığı’nı davalı olarak göstermek suretiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İzmir 1. İdare Mahkemesi: 15.03.2016 gün ve E:2014/933 sayı ile özetle; “2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinin değişik 1. numaralı bendinde; "a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar." idari dava türleri olarak sayılmıştır.

Belediyelerin, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu, bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır.

Öte yandan, idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yollan, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerlerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden, Mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, imar planında ilkokul alanında kalan dava konusu 5232 ada, 1 parselin fiilen park olarak kullanıldığının belirtildiği görülmekle, taşınmaza kamulaştırılmasız olarak el atılması karşısında, bundan doğan zararın tazmini istemine yönelik davanın haksız fiillere ilişkin özel hükümlerine göre adli yargı yerince görüm ve çözümü gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Mahkememizin bu davaya bakmakla görevli olmadığına, uyuşmazlığın çözümünün adli yargı yerinin görevinde olduğuna, görevli yargı yerinin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulmasına, görevli yargı yeri belirleninceye kadar beklenilmesine.” şeklinde karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 6.6.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında davalı Milli Eğitim Bakanlığı bakımından 2247 sayılı yasa’nın 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargıya ilişkin dava dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının hissedar olduğu İzmir İli, Menemen İlçesi, Esatpaşa Mahallesinde bulunan ve tapunun 5232 ada, 1 parselinde kayıtlı taşınmaza, imar planında “ilkokul alanı” olarak ayrılmak suretiyle, el atıldığı iddiası ile meydana geldiği belirtilen zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

Adli yargı dosyası üzerinde yapılan incelemede; dosya kapsamındaki 14.6.2007 tarihli protokolde Menemen Belediye Başkanı ile Esatpaşa Mahallesi 5232 ada, 1 parselde kayıtlı mülkiyet sahipleri M.K., L. Y., Ş. Y. mirasçıları S. Y., E.D., U. Ç. mirasçıları N. Ç. (A.), F. Ç., F. Ç., F.Ç. arasında İzmir İli, Menemen İlçesi, Esatpaşa Mahallesi, 5232 ada, 1 parselde kayıtlı taşınmazın 30.000 TL bedelle kiralanması konusunda anlaşma yapıldığı anlaşılmıştır.

Yine adli yargı dosyası üzerinde yapılan incelemede; 29.03.2011 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “dava konusu taşınmaz dosyada mevcut tapu kaydına göre İzmir Menemen Esatpaşa mahallesi Kıraç mevkii 5232 ada 1 parselde 2987,00 m² alan ile arsa olarak davacı adına 32/64 hisse ile kayıtlıdır. Taşınmaz üzerinde 20.04.2005 tarih 2530 yevmiye nosu ile Menemen Belediyesi lehine istimlak şerhi bulunmaktadır.

Menemen Belediye Başkanlığı’nın 09.06.2011 tarih 470 sayılı yazılarında 5232 ada 1 parsel nolu taşınmaz uygulama imar planında ilkokul kullanımında 3194 sayılı yasanın 13.maddesi hükümlerine tabi olduğunu, parsele okul yapılması sırasında ilgili kurum tarafından kamulaştırılması yapılacaktır denilmektedir.

Menemen Belediyesi’nin 05.08.2011 tarihli yazılarında 5232 ada 1 numaralı parselin 1/1000 ölçekli uygulama imar planında okul alanında kaldığı söz konusu planın 09.10.1985 tarihinde Bayındırlık İskan Bakanlığı tarafından onaylandığı bildirilmiştir.

Davaya konu taşınmazlar tapuda arsa olarak kayıtlıdır. İmar planı içerisinde olup tüm belediye hizmetlerinden yararlanmakta ve tarımsal amaçla kullanılmaktadır.

Davaya konu taşınmazın arsa metrekare değeri 375 TL/m², davacının hissesine düşen kamulaştırma bedeli 560.062,50 TL’dir” demek suretiyle dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin belirlendiği anlaşılmaktadır.

İdari yargı dosyası üzerinde yapılan incelemede; 17.02.2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Dava konusu parselin fiilen park olarak kullanılmasına karşın taşınmazın davalı idare tarafından değil,  Menemen Belediyesince park olarak kullanıldığı anlaşıldığından davalı idarece yapılan fiili el atma yoktur.

5232 ada 1 parselin tamamının 09.10.1985 tarihinde Bayındır ve İskan Bakanlığı’nca onaylanan ve dava dosyasındaki bilgi ve belgelerden halen yürürlükte olduğu kanaatine varılan uygulama imar planında “ilkokul” kullanımına ayrıldığı belirlenmiştir.’’ denilmiştir.

Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, davalı Bakanlıkça, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde,  “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, davalı idarece kamulaştırma yapılmaksızın taşınmazın bir kısmına park yapılmak suretiyle el atılması karşısında, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunduğundan, İzmir 1.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Menemen Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Menemen Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 8.6.2012 gün ve E:2011/303, K:2012/557 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.6.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN