T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO      : 2017 / 518

          KARAR NO : 2017 / 559

          KARAR TR   : 25.09.2017

ÖZET : Davalı idarenin sorumluluk sahasında kalan yolda meydana gelen kaza sonucu oluştuğu öne sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk

 

  

K  A  R  A  R

 

Davacı          : İ. B.

Vekili           : Av. A. A.

Davalı         : Elazığ Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av. E. S.(Adli Yargıda)

                         

   O L A Y    :  Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı tarafından kullanılan 23 … 504 plakalı aracın 26.10.2012 tarihinde Elazığ ili Zübeyde Hanım Caddesi istikametinden, Elazığ İli Çaydaçıra Kavşağı istikametine doğru seyir halinde iken yolun sağ şeridinde bulunan yarı açık rögar kapağına çarpması sonucu meydana gelen tek taraflı maddi hasarlı trafik kazasında, davalı idarenin yolun onarım, bakım ve denetim yükümlülüğünü yerine getirmediğinden bahisle araçta meydana gelen zarara karşılık 15.000,00TL, aracın çekici ile götürülme masrafı olarak 50,00TL ve adli yargıda açılan tespit davası için yapılan 618,80TL yargılama masrafı olmak üzere toplam 15.770,00TL'nin kaza tarihi olan 26.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tazmini istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır. 

ELAZIĞ 1. İDARE MAHKEMESİ: 18.12.2012 gün ve E:2012/2167, K:2012/2047 sayılı kararı ile “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 6099 sayılı Yasanın 14 üncü maddesiyle değişik 110 uncu maddesinde; "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." kuralına yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından kullanılan 23 FN 504 plakalı aracın 26.10.2012 tarihinde Elazığ İli Zübeyde Hanım Caddesi istikametinden, Elazığ İli Çaydaçıra Kavşağı istikametine doğru seyir halinde iken yolun sağ şeridinde bulunan yarı açık rögar kapağına çarpması sonucu meydana gelen tek taraflı maddi hasarlı trafik kazasında, davalı idarenin yolun onarım, bakım ve denetim yükümlülüğünü yerine getirmediğinden bahisle araçta meydana gelen zarara karşılık 15.000,00 TL, aracın çekici ile götürülme masrafı olarak 50,00 TL ve adli yargıda açılan tespit davası için yapılan 618,00 TL yargılama masrafı olmak üzere toplam 15.770,00 TL'nin kaza tarihi olan 26.10.2012 tarihinden itibaren ipleyecek ticari faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmakta olup, 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinde 6099 sayılı Yasanın 14 üncü maddesiyle yapılan değişiklik ile, işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları da dâhil olmak üzere, bu Kanundan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği belirtildiğinden, 2918 sayılı Kanundan doğan sorumluluk davası niteliğinde bulunan iş bu davanın, görüm ve çözümünde Adli Yargının görevli olduğu ve işin esasının Mahkememizce incelenme olanağının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesinin 04.06.2012 tarihli, E.2012/107, K.2012/134 ve 04.06.2012 tarihli, E.2012/101, K.2012/133 sayılı kararları da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı Yasa'nın 15.maddesinin l/a bendi uyarınca davanın Görev Yönünden Reddine” karar vermiş, taraflarca itiraz edilmeyen kararın 25.01.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacı vekili, bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ELAZIĞ 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:23.02.2017 gün ve E:2016/312, K:2017/45 sayılı kararı ile “Mahkememizce yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/227 esas 2016/716 karar nolu ilamı ile "... Davacı vekili tarafından, davalı Elazığ Belediye Başkanlığına hizmet kusuru nedeniyle husumet yöneltilmiştir. Zira dava dilekçesinde davacının kullandığı aracın açık olan rögar kapağına çarpması nedeniyle kazanın meydana geldiği iddia edilmiştir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan idareler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar, niteliği itibarıyla hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanunun 2. Maddesi uyarınca idari yargı mahkemelerinde tam yargı davası açılması gerekmektedir. (HGK. 4. 11. 2015 Tarih 2015/17-86 E-2364 K ve 5 adet emsal dosya) Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re'sen) dikkate alınması zorunludur. Bu nedenle mahkemece, adli yargının yargı yolu bakımından görevsiz olması nedeniyle 6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunun 114/1 -b ve 115/2. Maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Dosyaya sunulan Elazığ 1. İdare Mahkemesi'nin 2012/2167 Esas ve 2012/2047 Karar sayılı ilam örneklerinde davanın daha önce idari yargıda açıldığı ve adli yargının görevli olduğuna dair karar verildiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece, Elazığ 1. İdare Mahkemesi’nin 2012/2167 Esas ve 2012/2047 Karar sayılı dosyasının bulunduğu yerden getirtilerek görevsizlik kararının kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması, Elazığ 1.İdare Mahkemesi'nin kararının kesinleşmiş olması halinde görülmekte olan dava dosyasındaki yargılamayı durdurmak suretiyle (2247 sayılı UMK m. 19/1), her iki dosyanın kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi amacıyla Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin kararı beklenilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bozma neden ve şekline göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir..." gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.

Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş ve Elazığ 1. İdare Mahkemesinin 2012/2167 esas sayılı dosyasının onaylı bir suretinin gönderildiği, buna göre davacı İbrahim Barut vekili tarafından davalı Elazığ Belediye Başkanlığı aleyhine alacak davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonunda; 18/12/2012 tarihinde davanın görev yönünden reddine karar verildiği, kararın 25/01/2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Yapılan yargılama sonucunda tüm dosya kapsamı ve uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamına göre; davacının davasının davalı Elazığ Belediye Başkanlığının hizmet kusuruna dayandırıldığı anlaşılmakla, idarenin hizmet kusuruna yönelik davaların tam yargı davası olarak İdari Yargı mercilerinde görülmesi gerektiği” görüşüyle davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile dava şartı yokluğundan Usulden Reddine karar vermiş, aleyhine istinaf yoluna başvurulmayan karar 21/04/2017 tarihi itibarıyla kesinleştirilmiştir.

Davacı vekili oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için 24.02.2017 tarihli dilekçeyle Mahkememize başvurmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 25.09.2017 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı idarenin sorumluluk sahasında kalan yolda meydana gelen kaza nedeniyle oluştuğu öne sürülen zararın kusur oranında davalı Belediyeden rücuan tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu Kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, seyir halindeyken yolda bulunan yarı açık rögar kapağına çarparak kaza yapan araçta meydana gelen zararın kusurlu olduğu ileri sürülen idareden tazmini talebiyle davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Elazığ 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 23.02.2017 gün ve E:2016/312, K:2017/45 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Elazığ 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 23.02.2017 gün ve E:2016/312, K:2017/45 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 25.09.2017 gününde, Üyelerden Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.  

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

Üye

Turgay Tuncay

VARLI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

      KARŞI OY

 

03.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtilmiş olan düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz. 25.09.2017

                                                                                   

 

                                                                                                    

                                          Üye                                                      Üye

                           Süleyman Hilmi AYDIN                      Turgay Tuncay VARLI