Hukuk Bölümü         2013/1075 E.  ,  2013/1545 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : M.E.

Vekili      : Av. A.K.

Davalı      : Altındağ Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av. N.I.K. 

O L A Y  : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının eski kadastral parsel numarası 1617 ada, 82 parsel, imar uygulaması sonrasında 23350 ada, 2 parsel olan taşınmazın üzerinde bulunan binanın ve müştemilatının ve ağaçlarının 28.9.2012 tarihinde Belediye Başkanlığı tarafından imar planında yol alanında kaldığı nedeniyle yıktırıldığını, davacının yıkılan binası, müştemilat ve ağaçları nedeniyle uğradığı zararın şimdilik 50.000,00 TL sinin dava tarihinden itibaren işleyecek kamu alacaklarına uygulanan yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı Altındağ Belediye Başkanlığı vekili süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesinde görev itirazında bulunmuştur.

ANKARA 24. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ ; 13.03.2013 gün E:2012/534 sayı ile, görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Davacıya ait ruhsatsız yapının imar planında yol alanında kalması ve imar planının uygulanmasına başlanılması nedeniyle yıktırılmasından dolayı maddi tazminat istemiyle açılan davada; davanın konusunun, kamu mevzuatı hükümleri çerçevesinde ve kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan uygulama işlemleri sonucunda davacıya ait yapı için bir bedel ödenip ödenmeyeceği, uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın giderilip giderilmeyeceği noktalarından kaynaklandığını; davanın,bir idari işlem olan, imar planına dayanılarak ruhsatsız yapının yıktırılmasından doğan zararın tazminine ilişkin olduğunu belirterek; uyuşmazlığın 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1 'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamına girdiğini,bu bakımdan, imar planının uygulanması sonucunda uğranıldığı öne sürülen zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde İdari Yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğini belirterek 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasanın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet  Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Davalı idare tarafından arsa üzerinde bulunan ruhsatsız ve gecekondu niteliğindeki yapının yıkımı için İmar Kanunun 42. maddeye dayanılarak yapı tatil tutanağı düzenlenerek, yıkımın gerçekleştirileceğinin anlaşıldığı, davacının tazminata temel aldığı yapının imar mevzuatına aykırı ve ruhsatsız olması nedeniyle 3194 Sayılı İmar Kanunun davalı idareye tanıdığı yetki kapsamında yıkıldığı, bu işlemin idarenin görev tanımı içinde idari nitelikte bir görevin yerine getirilmesi niteliğinde olduğunun anlaşıldığı, Anayasanın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı, uyuşmazlık konusu işlemin, imar planı ve buna dayalı imar kanunun uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı kanunun 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği, bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 Sayılı Yasanın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/534 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri Baydar, Ali Çolak, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU‘nun katılımlarıyla yapılan 11.11.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, davalı Altındağ Belediye Başkanlığı vekili bakımından 10.maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Ankara İli, Altındağ İlçesi, Solfasol Mahallesi, 1617 Ada, 82 Parselin imar uygulaması sonucu 23350 Ada 2 sayılı parsele şüyulandırılması nedeniyle, 82 parselin üzerinde bulunan davacıya ait ruhsatsız bina ve eklentileri ile ağaçların yıkımı kararı verildiği, kamulaştırmasız el atılarak yıkıldığı ileri sürülerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL'nın,  dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsili istemi ile açılmıştır.

Dava dosyanın incelenmesinden; Davacı tarafından zemin+2 katlı gecekondu yapıldığı, binanın halen iskan halinde olduğu ve binanın bir kısmını imar yolunda kaldığının tespit edildiği ve 15.5.2012 tarih ve A 00003 sayılı yapı tatil zaptı düzenlenerek tutanak altına alındığı, daha sonra konunun encümene intikal ettirildiği ve 6.6.2012 tarih ve 569 sayılı encümen kararı ile 3194 sayılı İmar Kanununun 32. maddesi uyarınca kaçak binanın yıkılmasına karar verildiği, kararın davacıya 13.6.2012 tarihinde mevzuat hükümlerine uygun olarak tebliğ edildiği davacı tarafından dava açılmayarak kararın kesinleştiği, böylece dava konusu binanın yıkılmasına ilişkin hukuki bir engelin bulunmadığı, dava konusu gecekondunun 1677 ada, 82 parsel üzerinde iken davacının hissesinin yapılan imar planı çalışmaları sonucunda 21046 ada, 5 parselden178 m², daha sonra yapılan yeni çalışma ile ise 23350 ada, 2 parsele şüyulandırıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, her ne kadar davacı tarafından bina, müştemilat ve ağaçlar için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bedel dava konusu edilmiş ise de, ortada idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmadığı, davanın anılan Yasanın 14. maddesinde işaret edilen bedel arttırma davası niteliğinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

Olayda, imar uygulaması sonucu 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca yıkım işlemi tesis edildiği,  davacıya ait tapulu hissenin başka imar parselinden karşılandığı anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, tapulu alan üzerinde ruhsatsız olarak yapılan yapılar için yapı maliyet bedeli ödenip ödenmeyeceğine, dolayısıyla imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Öte yandan, taşınmazın imar planında “dere mutlak koruma alanı” nda kalması nedeniyle taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanması nedenine dayalı olarak davacının Asliye Hukuk Mahkemesi nezlinde açtığı tazminat davasında, bu Mahkemece 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6 ncı maddesinin kimi fıkralarının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz başvurusunda; Anayasa Mahkemesi 25.9.2013 tarih ve E: 2013/93, K: 2013/101 sayılı kararında ”… Davacının mülkü üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanması, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planından kaynaklanmaktadır. Olayda, idarenin fiili el koyma niteliği taşıyan bir eylemi henüz bulunmamakta, aksine kanunen yapması gereken kamulaştırma işlemlerini yapmamak biçiminde tezahür eden bir eylemsizliği söz konusudur. Öte yandan kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerekmektedir. Oysa, mahkemede görülen davaya konu olayda olduğu gibi imar kısıtlamaları’nda taşınmaz zilyetliği malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kalması söz konusu olmaktadır. Sonuç olarak, davacının taşınmazının imar planlarında “ dere mutlak koruma alanı” nda bırakılması nedeniyle, tasarruf hakkının kısıtlanmasının kamulaştırmasız el atma sonucu olduğu ve tasarruf hakkının kısıtlanması sebebiyle doğan zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla bakılmakta olan dava, itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin görev alanına girmemektedir. Nitekim, Anayasanın 158. maddesi ile, adli, idari ve askeri yargı merciileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili kılınan Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar bulmuş içtihatları da bu yöndedir…” gerekçesiyle, Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvurusu, başvuran mahkemenin yetkisizliği nedeniyle oybirliğiyle reddedilmiştir. Yine taşınmazı imar planında “spor alanı” olarak ayrılan davacının Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında, davalı idarelerin görev itirazları nedeniyle Danıştay Başsavcılığınca çıkartılan olumlu görev uyuşmazlığında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce olumlu görev uyuşmazlığı talebinin kabulü ile ilgili Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması yolunda verilen karar nedeniyle, anayasal haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümünce 18.9.2013 tarihinde verilen kararda (Başvuru No: 2013/1586)  “…Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibariyle yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama, Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından usul şartlarına ve hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiş olup, başvurucu derece mahkemelerinde kendi delillerini ve iddialarını sunma fırsatını bulmuş ve bunlar Uyuşmazlık Mahkemesi’nce gereği gibi değerlendirilmiştir… Açıklanan nedenlerle, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarının kanun yolu şikayeti niteliğinde olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi kararının bariz bir şekilde keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin ‘açıkça dayanaktan yoksun olması’ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir…” gerekçesiyle, davacının başvurusu oybirliğiyle reddedilmiştir. (Resmi Gazete, 30.10.2013, Sayı:28806) Son olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.10.2013 tarih ve E.2013/603, K.2013/1503 sayılı kararıyla, imar planındaki kısıtlamalardan kaynaklanan ‘hukuki el atmalardan’ kaynaklanan tazminat istemli davaların idari yargının görevinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

Açıklanan nedenle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının,  Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ  : Davanın görüm ve çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ, Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.03.2013 gün E:2012/534 sayılı REDDİNE İLİŞKİN  KARARININ KALDIRILMASINA, 11.11.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.