Hukuk Bölümü         1993/21 E.  ,  1993/21 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacılar       : H.T ve S.T, Ays. ve A.R.

            Davalı             : E.İ.

             O L A Y          : Davanın tarafları anne bir baba ayrı kardeşlerdir. Annenin ölümü ile eş İskender Tuşe’de mirasçı olmuştur.

            Varislere kalan İzmir İli Bozyaka Mahallesi 381 pafta , 2645 ada, 18 parselde 7062 m2 yerden davalı E.İ.’un 58125/ 564960 payına 726.5 m2 isabet etmiştir.

            Davacılar dava konusu bu arsadan kadastro ve imar geçtiğini, teşekkül eden yeni parsellere ait tapuların sahiplerine dağıtıldığını, vârislerin aralarında yaptıkları özel parselasyon ve taksim sırasında davalı E.İ.’a hataen hissesinden fazla arsa devretmiş olduklarını daha sonra tapu kayıtlarından anladıklarını ileri sürerek 1987 yılında 2981 sayılı Kanun uyarınca yapılan imar ıslah çalışmaları sonunda tapunun 30073 sayfasında, 30423 ada, 21 parsel olarak yapılan yanlış kaydın terkini ve kendi adlarına tescil edilmesi istemiyle adli yargı yerinde 12.4.1983 tarihinde dava açmışlardır. İhtiyati tedbir istekleri de kabul edilmiştir.

            İZMİR ASLİYE 5. HUKUK MAHKEMESİ; 27.9.1990 gününde, E:89/382, K:90/765 sayıyla: incelediği dosyayı İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinde aynı konu ve sebeple açılmış olan ve 89/744 esasta kayıtlı dosyayla birleştirerek davaya konu edilen taşınmazların 2981 sayılı Kanun hükümleri gereğince imar ve ıslah çalışmaları sonucu teşekkül ettiği, bu uygulamanın belediye imar müdürlüğü tarafından yapıldığı, bu nedenle idari işlem niteliğinde olduğunun anlaşıldığı, Yargıtay’ın yerleşik görüşüne göre 2981 sayılı Kanuna ve değişiklik yapan kanunlara dayanılarak yapılan imar ıslah çalışmaları sonucu meydana gelen kayıtların düzeltilmesi veya iptali istemine ilişkin davaların, adli yargının değil idari yargının görevine girdiği görüşünün kabul edildiği gerekçesiyle davayı görev yönünden reddetmiş, temyiz edilen karar YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ’ nin 14.1.1991 gün ve 14694-24 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

            Davacılar, 11.2.1991 tarihinde idare mahkemesine başvurarak beş kardeş adına iştirak halinde verilmiş olan tapuların kendi özel parselasyon ve taksim anlaşmasını esas alarak İzmir 4. Tapu Sicil Müdürlüğünde her mirasçı için müstakil tapuya çevirttiklerini, bu arada davalı E.İ.’a bir kısım taşınmazın hataen fazla verilmesine sebep olduklarını, bunda idarenin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kendilerinin sebep olduğu matematiksel bir hatadan kaynaklandığını, nitekim müstakil tapuların verilişi sırasında tapulara ve miktarlara kimsenin itiraz etmediğini, bu şekilde haksız yere davalıya geçen taşınmazın “kendilerine geri verilmesi için gerekli olan işlemlerin yapılması”, bu arada görevsizlik kararı verilerek konunun Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesinin temini istemiyle İzmir Büyük Şehir Belediye Başkanlığına karşı dava açmışlardır.

            İZMİR 3. İDARE MAHKEMESİ; 17.2.1993 gün ve 91/125 sayıyla: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde idare mahkemelerinin görevlerinin neler olduğunun sayıldığı, Medeni Kanunun 935. maddesinde de ilgililerin yazılı muvafakatları dışında tapu sicilinde yapılacak değişikliklerin, mahkemenin bu konuda bir karar vermesine bağlı olduğu kuralının bulunduğu, bu açık hüküm karşısında tapu kayıtları üzerinde tescil, terkin tashih gibi işlemlere ilişkin davaların adli yargı yerinin görevine girdiği, dava dosyasında imar ıslah planlarından gelen bir yanlışlıktan söz edilmediği gibi bir idari işlemin iptalinin de istenilmediğinin anlaşıldığı belirtilerek, görevli mahkemenin belirlenmesi için 2247 sayılı Kanunun 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına karar vermiştir.

            İzmir 3. İdare Mahkemesinin 91/125, İzmir Asliye 5. Hukuk Mahkemesinin 89/382, İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 89/130 ve İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 89/44 sayılı dosyaları, İdare Mahkemesi Başkanının 13.4.1993 gün ve 91/125 sayılı yazıları ekinde Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE           :

Türk Milleti adına karar veren Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü; Mustafa ŞAHİN’in Başkanlığında: Şükrü Kaya EROL, Dr. Ekrem SERİM, Alp Yüksel FIRAT, Nurşen ÇATAL, İrfan ERDİNÇ ve Osman ŞİMŞEK’in   katılmaları ile yaptığı 24.5.1993  günlü toplantıda, Raportör- Hakim Ayten ANIL’ın raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; toplantıya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yerine katılan Savcı İsmet GÖKALP ile Danıştay Başsavcısı yerine katılan Savcı M. İlhan DİNÇ’in uyuşmazlığı çözmeye adli yargı yerinin görevli olduğuna dair  yazılı  düşünceleri doğrultusundaki sözlü açıklamaları  da dinlendikten  sonra, GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:  

Dava, vârislere verilen iştirak tapusunun müstakil tapulara çevrilmesi sırasında bu mustakil tapuların dayanağı olan özel taksim ve parsellerdeki hisse hesabının yanlış yapıldığı ve tapuya da böyle geçmiş olduğu ileri sürülerek bu hatanın düzeltilmesi istemiyle açılmıştır.

Adli yargıda açılan davada, üzerinde hissesinden fazla arsa kaydı yapılan vârise karşı tapu kaydının iptali; idare mahkemesinde ise, Belediye Başkanlığına karşı haksız yere vârislerden E.İ.’un adına kaydedilen taşınmaz hissesinin fazlasının kendilerine geri verilmesi istemiyle açılmıştır.

2247 sayılı Kanuna göre olumsuz bir görev uyuşmazlığından söz edilebilmesi için adli, idari ve askeri yargı yerlerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekmektedir. Olayda uygulanan 2247 sayılı Kanunun 19. maddesinde olumsuz görev uyuşmazlığının kısa yoldan çözümlenmesinde de aynı kuralların geçerli olduğunda kuşku yoktur.

Olayda konu ve sebep aynı olmakla beraber taraflar farklıdır. Ancak idare mahkemelerinde kamu kurumlarına karşı dava açılması mecburiyeti nedeniyle görevsizlik kararına istinaden belediyenin hasım gösterilmesi sonucu etkileyici nitelikte görülmemiştir.

Öte yandan davacılar vekilinin idare mahkemesine verdiği 12.2.1991 kayıt tarihli dava dilekçesinin sonuç kısmında: “davacıların kaybı olan 263 m2 gayrimenkulün kendilerine verilmesi için gerekli yasal işlemin mahkemece yerine getirilmesi” talebedilmekte, daha sonra verilen ek dilekçede de: tapuya yapılan kaydın, vârislerin hisse hesabını yanlış yapmalarından ileri geldiğini ve davalı olarak tespit ettikleri E.İ.’un üzerine yanlışlıkla kayıt edilmiş olan kendi hisselerinin geri verilmesini istedikleri Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararının yerinde olmadığı belirtilmektedir.

İlk dilekçedeki istemin ifade ediliş şekline göre, dilekçenin bir dava dilekçesi olduğu bu nedenle anlaşmazlıkta, 2247 sayılı Kanunun 14. ve 19. maddelerinde öngörülen olumsuz görev uyuşmazlığında aranan koşulların oluştuğu kabul edilmiştir.

Esasa gelince: davada tapuya yapılan tescilde, tarafların tapu kayıtlarından gelen hisse miktarlarının davacılar tarafından yapılan yanlış beyandan dolayı hatalı kayda sebep olunduğu ileri sürülerek imar ıslah çalışmaları öncesinde ve sonraki hisse miktarları incelenmek suretiyle, bir hissedar lehine yapılan hatanın giderilmesi istenmektedir. Diğer bir deyimle, tapu kayıtlarının düzeltilmesi talebedilmektedir. Bu nedenle anlaşmazlık mülkiyet iddiasına dayalı ve esasta tarafları gerçek kişi olan bir davadır. Hernekadar idare mahkemesinde belediye hasım gösterilmişse de bu, İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararının yarattığı mecburiyetten ileri gelmiştir. Davacılar tarafından gerçekte belediyeden bir istekte bulunulmamakta tapu kayıtlarının tashihine karar verilmesi hem adli ve hemde idari yargıdan istenilmektedir.

Medeni Kanunun 935. maddesinde: ilgililerin yazılı muvafakatları dışında tapu sicilinde yapılacak değişikliklerin, mahkemenin bu konuda bir karar vermesine bağlı olduğu belirtilmiştir. Buna göre, bir hata sonucu yapıldığı iddia edilen tapu kayıtlarında tescil, terkin ve tashih gibi işlemlere ilişkin davaların görüm ve çözümünün adli yargı yerine ait olması gerekeceğinden İzmir 3. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulüyle İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

 SONUÇ         :Anlaşmazlığın, niteliğine göre davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiğine, bu nedenle İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.9.1990 günlü E:89/382, K:90/765 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına, 24.5.1993 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ ile karar verildi.