T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2020 / 505

            KARAR NO  : 2020 / 502

            KARAR TR   : 28.9.2020

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı            : C. T.

Vekili               : Av. Ş.U.

Davalı             : Bitlis Belediye Başkanlığı

 

O L A Y          : Davacı vekili dilekçesinde; 21.07.2013 tarihinde 13 … 485 plakalı R.A.’ün sevk ve idaresindeki kömür yüklü kamyonun, Nur Caddesi istikametinden gelip Kızılmescit Caddesi’ne doğru seyri esnasında Vedaş Vezneleri önüne geldiği sırada, yolun sağındaki Kasımpaşa İlköğretim Okulu bahçesi tarafındaki duvarın aniden çökmesi sonucu kamyonun okulun bahçesine ve sağ yan tarafa devrildiğini; olayda sürücünün ve kamyon kasasında bulunan müvekkilinin ayrıca  yaya konumunda bulunan üç kişinin yaralanarak, yaralamalı ve hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 24.06.2014 tarihli kusur raporunda; sürücüsünün sevk ve idaresindeki kamyonun nizami kurallar dâhilinde seyrini sürdürmekte iken,  yolun bir bölümünün ön görülemeyecek şekilde çöktüğü, sürücünün ve olayda yaralanan müvekkilinin kusursuz olduğunun belirtildiğini; Bitlis 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından talep edilen 16.11.2016 tarihli bilirkişi raporunda; Kızılmescit Caddesi Vedaş Veznesi önündeki Kasımpaşa İlköğretim Okulu bahçe duvarının yapımını ve bakımını sağlayamayan ve dahi yolun can ve mal emniyetine uygun işletilmesinden sorumlu olan ve 2918 sayılı kanun 13.maddesi  “Karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşlar, karayolu yapışım, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlüdür " hükmünü ihlal eden kurumun kazanın meydana gelmesinde asli birinci derecede tek kusurlu olduğu, kazanın meydana geldiği, yerdeki yolun işletilmesinden ve bakımından sorumlu kurumun Bitlis Belediye Başkanlığı Fen İşleri Müdürlüğü olduğunun belirtildiğini ifade ederek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, 1.000,00 TL bakıcı gideri, 1.000,00 TL sürekli sakatlık, 1.000,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 50,000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

VAN 1.İDARE MAHKEMESİ: 31.1.2019 gün ve E:2018/197, K:2019/173 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1., 2., 13., 19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110.maddesi hükmüne yer verdikten sonra; “(…)2918 sayılı Kanunun anılan 110. maddesinin, karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini içerdiği, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu açıktır.

Bu durumda; anılan mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, davacının söz konusu olay nedeniyle yaralanması ile ilgili olarak davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle açılan iş bu davanın görüm ve çözümünde 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesi uyarınca adli yargı merciinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 15/02/2016 tarih ve E:2016/57, K:2016/92 sayılı kararı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesi uyarınca açılacak sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği içtihat haline getirilmiştir.

Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15. maddesinin l/a bendi uyarınca davanın görev yönünden reddine…” karar vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine Erzurum Bölge İdare Mahkemesi 2.İdari Dava Dairesi: 23.12.2019 gün ve E:2019/1195, K:2019/2448 sayı ile, İdare Mahkemesi kararının esasına ilişkin kısmının kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından kararın bu kısmı yönünden, istinaf başvurusunun reddine, kararın davacı aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesine ilişkin kısım yönünden istinaf başvurusunun kabulüne, kararın bu kısmının kaldırılmasına kesin olarak karar vermiş ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.  

BİTLİS ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 3.7.2020 gün ve E:2020/49 sayı ile, “(...)Davacı tarafından, 21.07.2013 tarihinde Rüknettin Açıkgöz'ün sevk ve idaresindeki 13 … 485 plakalı kömür yüklü kamyonun, Bitlis İli, Merkez Nur Caddesi Kızılmescit Caddesi'ne doğru seyri sırasında yolun sağında bulunan Kazımpaşa İlköğretim Okulu bahçesi tarafındaki duvarın aniden çökmesiyle kamyonun, okul bahçesine devrilmesi sonucu kamyonun kasasında bulunan davacının yaralanması olayında davalının hizmet kusuru iddiasına dayanılmaktadır. Davalı idare, kamu hizmeti vermektedir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan Bitlis Belediyesi, kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Hizmet kusurundan dolayı açılan davaların İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi uyarınca tam yargı davası olarak ikame edilmesi gerekmektedir. 2918 sayılı KTK'nın hukuki sorumluluğa ilişkin 85 ve devamı maddelerinde araç işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin yerleşik içtihatları ile Van 1. İdare Mahkemesinin 2018/197 E. Ve 2019/173K. Sayılı ilamı ile verilen görevsizlik kararı yerinde görülmeyip işin idari yargıda çözümlenmesi gerektiği kanaati ile yetkili ve görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

1-Dava konusu uyuşmazlığın, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu(İYUK)'nun 2/1-b maddesi gereğince İdari Yargı yerinde görülmesi(çözümlenmesi) gerektiği, mahkememizin yargılama konusunda görevsiz olduğu kanaati ile aynı konu hakkında Van 2. İdare Mahkemesi 2018/1001 E, 2018/2850 K. Nolu dosyası ile açılan davanın görevsizlik nedeniyle reddedilmiş olması ve kararın kesinleşmesi nedeniyle 2247 sayılı kanunun 19/1 Maddesi gereğince görevli merciin belirtilmesi için UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ'ne başvurulmasına,

2-Uyuşmazlık Mahkemesi kararının 2247 SK. 19/1 Maddesi gereği bekletici mesele yapılmasına..." karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Birol SONER, Suna TÜRE, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 28.9.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli yargı dosyasının Mahkemece, ekinde idari yargı dosyasının UYAP örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası nedeniyle oluşan zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu; Kanunun “Karayolu trafik güvenliği” başlıklı 13.maddesinde de,  karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşların, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlü oldukları  belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, 21/07/2013 tarihinde dava dışı sürücüsünün sevk ve idaresindeki kömür yüklü kamyonun kasasında bulunduğu sırada kamyonun, Nur Caddesi istikametinden Kızılmescit Caddesine doğru seyretmekte iken, yol kenarındaki duvarın ve (İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin raporuna göre,   yolun bir bölümünün)  çökmesi sonucu sağ yana/tarafa devrilmesi nedeniyle trafik kazası meydana geldiği; olayda davacının yanı sıra sürücünün ve yayaların yaralandığı; olayda ve oluşan zararda davalı idarenin kusur ve sorumluluğunun bulunduğu ileri sürülerek; şimdilik toplam 53.000,00TL maddi ve manevi  tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsili istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle Bitlis Asliye Hukuk Mahkemesinin 3.7.2020 gün ve E:2020/49 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bitlis Asliye Hukuk Mahkemesinin 3.7.2020 gün ve E:2020/49 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 28.9.2020 gününde Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

       Başkan                          Üye                                 Üye                                Üye                    

       Burhan                         Şükrü                              Birol                               Suna

      ÜSTÜN                       BOZER                          SONER                           TÜRE

 

 

 

                                             Üye                                 Üye                                  Üye                     

                                          Aydemir                          Nurdane                            Ahmet

                             TUNÇ                            TOPUZ                          ARSLAN    

 

 

 

 

 

                                                  KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.28.9.2020

                                                      ÜYE

                                             Ahmet ARSLAN