Hukuk Bölümü         1994/7 E.  ,  1994/20 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı                        : S.K.

Davalı                         : A.K.T. San. A.Ş.

 OLAY: Davacı, davalı Kamu İktisadi Teşebbüsünde sözleşmeli olarak ça­lışmaktayken  14.10.1991 tarihinde aldığı rapor geçersiz sayılarak Disiplin Kuru­lunca 1/8 oranında ücret kesilmesi suretiyle cezalandırıldığını; işyerinin 26.04.1991 tarihinde 28.05.1986 gün ve 3291 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Özelleşti­rilmesi Hakkında Yasa uyarınca özelleştirilmesinden sonra 1991 yılı sonunda hiz­met akdinin yenilenmeyeceğinin bildirildiğini ve kıdem tazminatı ödenmeden işine son verildiğini ileri sürerek, iş müfettişliğince hesap edilen kıdem tazminatının ve haksız yere kesilen ücretinin ödenmesi istemiyle 02.04.1992 tarihinde davalı şirkete karşı adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı şirket savunmasında; davacının 399 sayılı Kanun Hükmünde Karar­name kapsamında olan işyerinde sözleşmeli personel statüsünde çalışmakta iken belirli süreli sözleşmesi feshedilmiş bulunduğundan işçi sayılmayacağını, bu ne­denle davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

Adana 1. İş Mahkemesi; 09.03.1993 gün ve E. 92/876, K. 93/541 sayıyla: Davacının, davalı işyerinde sözleşmeli statüde ve Emekli Sandığına tabi olarak çalışmakta iken işyerinin özelleştirildiği ve 3291 sayılı Yasa’nın 16. maddesi uya­rınca Emekli Sandığı ile ilgisinin devam ettiği sırada iş akdinin feshedildiği, bu durumda işçi sayılmasının mümkün olamayacağı bu nedenle kıdem tazminatı ve cezaen kesilen ücretin ödenmesi istemiyle açılan davanın mahkemelerinin görevine girmediği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz istemi süre yönünden red­dedildiğinden karar kesinleşmiştir.

Davacı, aynı istekle 02.11.1993 tarihinde idare mahkemesine başvurmuştur.

Adana 1. İdare Mahkemesi: 31.03.1994 gün ve 93/1322 sayıyla; olayda, özelleştirilen kurum tarafından idari eylem ve işlem tesis edilmesinin mümkün bu­lunmadığını, bu itibarla 1475 sayılı İş Yasası’na dayalı isteme ilişkin davanın çö­zümünün adli yargının görevine girdiğini ve daha önce adli yargı yerince aynı konu hakkında görevsizlik kararı verilmiş olduğunu belirterek, 2247 Sayılı Yasa’nın 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına karar vermiş, dosya idare mahkemesince Uyuşmazlık Mahke­mesi’ne gönderilerek 3.5.1994 gün ve 31 sayıyla kayda alınmıştır.

İnceleme ve Gerekçe: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, Selçuk Tüzün’ün Başkanlığında, Şükrü Kaya Erol, Dr. Ekim Serim, Nurşen Çatal, Zafer Kantarcıoğlu, İrfan Erdinç ve Osman Şimşek’in katılmaları ile yaptığı 3.10.1994 günlü toplantıda, Rapörtör-Hâkim Ayten Anıl’ın raporu ile Yargıtay ve Danıştay Başsavcılarının anlaşmazlığın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği yönünde düşünce yazıları ve dosyadaki belgeler okunduktan; toplantıya Yargıtay Cumhuri­yet Başsavcısı yerine katılan Savcı İsmet Gökalp ile Danıştay Başsavcısı yerine katılan Savcı M. İlhan Dinç’in adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki yazılı düşünceler doğrultusundaki sözlü açıklamaları da alındıktan sonra gereği görüşü­lüp düşünüldü:

Dava, Kamu İktisadi Teşebbüsünde sözleşmeli personel statüsünde çalışan davacının, işyerinin özelleştirilmesinden sonra belirli süreli hizmet akdinin (sözleş­mesinin) tek taraflı olarak feshedilmesi sonunda kıdem tazminatının ve haksız ke­sildiği ileri sürülen ücretin ödenmesi istemiyle açılmıştır.

A.K.T. San. T.A.Ş. 233 sayılı Kanun Hükmünde Karar­name ile kurulmuş Kamu İktisadi Teşebbüsü (KİT) iken 28.5.1986 gün ve 3291 sayılı Yasa uyarınca özelleştirilmiştir. Bu Yasa’nın 14. maddesinin (a) bendinde özelleştirmesine karar verilen teşekkül, kuruluş, müessese, bağlı ortaklık, işletme birimlerinin: “…doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Devlete ait hisselerinin ta­mamı bedel alınmadan Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresine devredilmiş ve Türk Ticaret Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu ile ilgili diğer Kanunlardaki şartlar aranmaksızın anonim ortaklığa dönüşmüş sayılır… Bunların sermayelerindeki kamu payının %50 nin altına düşmesi halinde bu konudaki mevzuat hükümleri uygulanır...” denilmekte; aynı Yasa’nın 16. maddesinde: “... özelleştirilen kurumun anonim ortaklığa dönüştürülmesinden sonra kurumda Emekle Sandığına tabi olarak çalışan personelin, özelleştirme kararı tarihi ile özelleştirilen kurumun sermayesin­deki kamu payının %50 nin altına düşmesine kadar her türlü hakları ve vecibeleri devam eder. Bu payın %50 nin altına düşmesi halinde isteyenler T.C. Emekli San­dığı ile irtibatlandırırılırlar” hüküm yer almış bulunmaktadır. Başbakanlık Özelleş­tirme  İdaresi Başkanlığından ve A.K.T. San. A.Ş.den alınan 27.06.1994 gün ve 3558 sayılı; ve 04.07.1994 gün ve 570 sayılı cevabı yazılarından 26.04.1991 tarihinden itibaren kurumun kamu payının %50 nin altına düşmüş ol­duğu anlaşılmaktadır. Kurumda 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’na tabi sözleş­meli personelin işçi statüsüne, bu personelin sözleşmesinin de, belirli süreli hizmet aktine dönüştüğü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Adana Bölge Müdür­lüğü’nün 12.03.1992 tarihli yazılarında belirtilmiştir.

Diğer taraftan 1475 sayılı İş Yasası’nın 29.07.1983 gün ve 2869 sayılı Ya­sayla değişik 14. maddesinin 5. bendinde “... Emekli Sandığı Kanununa ve Sosyal Sigortalar Kanununa veya yalnız Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olarak sadece aynı ya da değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi suretiyle Sosyal Sigortalar Yasası’na göre yaşlılık veya malüllük aylığına ya da toptan ödemeye hak kazanan işçiye, bu kamu kuruluşlarında geçirdiği hizmet süre­leri toplamının üzerinden son kamu kuruluşu işverenince kıdem tazminatı ödenir… bu maddede geçen kamu kuruluşları deyimi, genel, katma ve özel bütçeli idareler ile 468 sayılı Yasa’nın 4. maddesinde sayılan kurumları kapsar...” denilmektedir.

Olayda kurumun özelleştirilmesi sonucu özel hukuk tüzel kişiliği kazandığı; sözleşmeli olan davacının da işçi statüsüne geçtiği tartışmasızdır. Davacı, 3291 sayılı Yasa’nın yukarda açıklanan 16. maddesine dayanarak Emekli Sandığı ile irtibatının devamını istemiştir. Ancak bu isteğin davacının sadece emeklilik döne­mindeki özlük hakları bakımından hukuki sonuç doğurucu nitelikte olduğunun ka­bulü gerekir. Nitelik 5434 sayılı Yasa’da bunun gibi istisna hükümleri mevcuttur. (geçici 191-192. maddeler) Davacının bir istisna hükmünden yararlanmış olması sözleşmeli personel sayılması için yeterli bir neden olmadığı gibi 1475 ve 3291 sayılı Yasalarda da bu konuda herhangi bir hüküm yer almış değildir.

Bu durumda özelleştirilme sonunda işçi statüsüne girmiş bulunan personelin 1475 sayılı İş Yasasına dayalı kıdem tazminatı istemine ilişkin davanın çözüm yeri adli yargı olmaktadır.

Nitekim 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde: İş Yasasına dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının İş Mahkemele­rinde çözümleneceği belirtilmiştir.

Sonuç itibariyle, davacının İş Yasası’na dayanarak istediği kıdem tazminatı ve diğer alacağına ilişkin davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi bu nedenle Adana 1. İdare Mahkemesi’nin 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun kabulüyle Adana 1. İş Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırıl­ması gerekmektedir.

SONUÇ: Anlaşmazlığın, niteliğine göre davanın adli yargı yerinde görül­mesi gerektiğine, bu nedenle Adana 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabu­lüyle Adana İş Mahkemesinin 09.03.1993 günlü, E.92/876, K.93/541 sayılı görev­sizlik kararının kaldırılmasına, 03.10.1994 gününde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.