T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS       NO : 2016/ 284

          KARAR   NO : 2016/ 331

          KARAR   TR  : 06.06.2016

 

ÖZET: Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nde usta öğretici olarak görev yapan davacının, 1998-2008 tarihleri arasında fiilen çalıştığı döneme ait kıdem ve ihbar tazminatı ile ücret alacağının ödenmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı             : A.Ö.

Vekili              : Av. H.K.

Davalı             : Melikgazi Belediye Başkanlığı

            Vekili              : Av. A.D.

 

            O L A Y         : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacının 20.11.1998-20.5.2008 tarihleri arasında davalı belediyeye bağlı Kültür ve Sanat İşleri Müdürlüğü bünyesinde açılan kurslarda Ev Tekstili ve Perdecilik Kurs öğretmeni olarak çalıştığını, asgari ücretin 1/3’ünün ödendiğini, işverence iş akdinin feshedildiğini, kıdem ve ihbar tazminatının ödenmediğini ve ücret alacağının bulunduğunu ileri sürerek 300,00 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

            Kayseri 2. İş Mahkemesi: 13.10.2011 gün ve E:2009/794, K:2011/423 sayı ile, dinlenen tanık beyanlarından davacının davalı belediyece düzenlenen kurslarda öğretmenlik yaptığı, okulların açıldığında işe başlayıp kapandığında işi bıraktığı, iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiği dosyada mevcut belgelerden anlaşılmakla, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanacağı, belediye tarafından dosyaya sunulan belgelerdeki ödeme miktarları mahsup edildiğinde asgari ücret üzerinden fark ücret alacağı bulunduğu, davalı vekilince görev itirazında bulunulmuş ise de işçinin işyerine onay-atama şeklinde statü hukukuna dayalı olarak değil hizmet akdine göre alınıp çalıştırıldığı anlaşıldığından, davanın kabulü ile, 4.005,30 TL kıdem tazminatının fesih tarihi olan 20/05/2008 itibariyle bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 1.135,68 TL ihbar tazminatından 100,00 TL’sinin dava 1.035,68 TL sinin ıslah tarihinden itibaren İşletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 12.142,61 TL ücret alacağının 100,00 TL’sinin dava 12.042,61 TL’sinin ıslah tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermiş; karar davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi: 25.12.2013 gün ve E:2011/49325 K:2013/34963 sayı ile, davacının görevlendirilmesinin ne şekilde yapıldığı ve statü hukukuna tabi olup olmadığı araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olduğundan temyiz olunan kararın bozulmasına karar vermiştir.

 KAYSERİ 2. İŞ MAHKEMESİ: 3.6.2014 gün ve E:2014/64, K:2014/316 sayı ile, mahkemece bozma kararına uyularak, Kocasinan Milli Eğitim Müdürlüğü ve Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünden davacının öğretici olarak çalışıp çalışmadığı çalışmış ise görevlendirilmesinin ne şekilde yapıldığı hususu sorulmuş cevabi yazıda davacının söz konusu tarihler arasında öğretici olarak hiç çalışmadığı bildirilmiş, davacı ile davalı arasında herhangi bir hizmet akdi bulunmadığı taraflar arasındaki ilişkinin hizmet akdine değil statü hukukuna dayandığının kabulü ile davanın idare mahkemesi görev alanına girdiği anlaşıldığından görev yönünden reddine, dosyanın karar kesinleştiğinde talep halinde yetkili ve görevli Kayseri İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi: 27.11.2014 gün ve E:2014/25772, K:2014/35888 sayı ile, Mahkemece davanın HMK. nun 114/b ve 115/2. Maddeleri uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile usulden reddine karar verilmesi gerekirken farklı yargı yollarına tabi mahkemeler arasında dosyanın gönderilmesine karar verilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde “Mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın karar kesinleştiğinde talep halinde yetkili ve görevli Kayseri İdare Mahkemesine gönderilmesine” karar verilmesi hatalı olup, bozma sebebi ise de bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün HMK. nun geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK. nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerektiği gerekçesiyle;  Hüküm fıkrasının ilk paragrafının çıkartılarak, yerine; “Davacının statü hukukuna tabi olup, idari yargının görevli olduğu anlaşıldığından davanın HMK. nun 114/b ve 115/2. Maddeleri uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeni usulden reddine” paragrafının yazılmasına, hükmün bu şekli ile düzeltilerek onanmasına karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Kayseri 2. İdare Mahkemesi: 23.3.2015 gün ve E:2015/163, K:2015/262 sayı ile, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin 1/b bendi uyarınca süre aşımı yönünden davanın reddine karar vermiş, davacı vekilince itirazda bulunulmuştur.

 Kayseri Bölge İdare Mahkemesi: 19.11.2015 gün ve E:2015/1337 sayı ile, davacının talep ettiği parasal hak ve tazminatların İş Kanunundan kaynaklanan haklardan olduğu ve işe alındığı tarihte yürürlükte olan 506 sayılı Kanunun 134. maddesi hükmü uyarınca bu uyuşmazlıkta İş Mahkemelerinin görevli bulunduğu hususu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle,   2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 20. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için adli yargı dosyası da temin edilerek dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 28.12.2015 gün ve E:2015/934, K:2015/958 sayı ile, 2247 sayılı Yasa’nın 20. maddesinden sözederek, bu madde kapsamında görev uyuşmazlığının çözümü için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru yapabilecek merciilerin temyiz incelemesi yapmaya yetkili Yüksek Mahkeme ve Bölge İdare Mahkemesinin Yasa metninde geçtiği şekilde yüksek mahkeme olarak kabulünün mümkün olmadığı; ancak 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi gereğince Uyuşmazlık Mahkemesine başvurmasında herhangi bir engel bulunmadığı; yapılan başvurunun kabulü ve incelenebilmesi için de, müracaatın Yasa’nın 19. maddesine göre yapılması gerektiği gerekçesiyle başvuruda 20. madde de belirtilen koşulların oluşmadığı anlaşıldığından aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar vermiştir.

Kayseri Bölge İdare Mahkemesi: 27.1.2016 gün ve E:2015/1337, K: 2016/167 sayı ile, Uyuşmazlık Mahkemesi kararı doğrultusunda; davacının talep ettiği parasal hak ve tazminatların İş Kanunundan kaynaklanan haklardan olduğu ve işe alındığı tarihte yürürlükte olan 506 sayılı Kanunun 134. maddesi hükmü uyarınca bu uyuşmazlıkta İş Mahkemelerinin görevli bulunduğu hususu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmış olup, bu itibarla davanın görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiği gerekçesiyle görev yönünden reddi gerekirken, görev hususu seçilerek davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle itirazın kabulüne, mahkeme kararının görev yönünden bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar vermiştir.

Kayseri 2. İdare Mahkemesi: 17.3.2016 gün ve E:2016/227 sayı ile, davacının talep ettiği parasal hak ve tazminatların İş Kanunundan kaynaklanan haklardan olduğu ve işe alındığı tarihte yürürlükte olan 506 sayılı Kanunun 134. maddesi hükmü uyarınca bu uyuşmazlıkta İş Mahkemelerinin görevli bulunduğu hususu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.   

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 06.06.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Melikgazi Belediye Başkanlığı Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğünde usta öğretici olarak görev yapan davacı tarafından, 1998-2008 tarihleri arasında fiilen çalıştığı günler karşılığı ücret alacağı, kıdem ve ihbar tazminatının en yüksek faizi ile birlikte ödenmesi  istemiyle açılmıştır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. Maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” Başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı  Kanunun  3.maddesinde;  kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79.madde ile başlayan  Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun 1.maddesinde,  Kanunun amacının,  işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan  “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında, kıdem tazminatı,  ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.

Bu mahkemeler:

A) (Mülga: 18/10/2012-6356/81 md.)

B) İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakarlar.

İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerdeki bu davalara o yerde görevlendirilecek mahkeme tarafından, temsilci üyeler alınmaksızın, bu kanundaki esas ve usullere göre bakılır.

Fiili ve hukuki imkânsızlıklar dolayısıyla iş mahkemesinin toplu olarak görevini yapamadığı hallerde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.

(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/39 md.) Birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir.” denilmiştir.

Dosya kapsamında yapılan incelemede; 1998-2008 yılları arasında Melikgazi Belediye Başkanlığı Kültür ve Sosyal İşleri Müdürlüğü tarafından düzenlenen mesleki eğitim kurslarında kurs eğitmeni (usta öğretici) olarak hizmet verdiği halde, belirtilen döneme ilişkin olarak asgari ücretin 2/3 oranında eksik ödenen kısmından oluşan 12.142,61.-TL bakiye ücret alacağı, 1.135,68.-TL ihbar tazminatı ve 4.005,30.-TL kıdem tazminatı olmak üzere toplam 17.283,59.-TL'nin iş sözleşmesinin feshedildiği tarihinden itibaren hesaplanacak bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte tarafına ödenmesi istemiyle davanın açıldığı anlaşılmıştır.

 Davacının, 506 sayılı Yasa yürürlükte iken çalıştığı, idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu, talep edilen kıdem ve ihbar tazminatı ile ücret alacağının iş kanunundan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Kayseri 2. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Kayseri 2. İş Mahkemesinin verdiği görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kayseri 2. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Kayseri 2. İş Mahkemesinin 3.6.2014 gün ve E:2014/64, K:2014/316 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 06.06.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN