T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2016 / 106

            KARAR NO : 2016 / 152

            KARAR TR  : 14.3.2016

ÖZET: İdarenin plân ve projeye dayalı olarak işi ihale ettiği firma eliyle yürüttüğü sel önleme projesi kapsamında davacının taşınmazına verilen zararın, tam yargı davası ikame edilmek suretiyle İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K  A  R  A  R

            Davacı            : A.E.

            Davalı             : Siirt İl Özel İdare Müdürlüğü

            Vekili              : Av. M.S.B.

O L A Y         : Davacı dava dilekçesinde; “Siirt İli Şirvan İlçesi Yedikapı Köyü halkındanım ve anılan yerde yerleşik durumdayım. Yılın belli bölümünde işlerim için İstanbul' da bulunuyorum, bahar mevsiminden itibaren yaz sonuna kadar da köyümde yaşamımı devam ettiriyorum.

Avrupa Birliği fonlarından alınan para da kullanılarak davalılardan Siirt İl Özel İdare Müdürlüğü kontrolü ve yönetiminde Sel Önleme Projesi kapsamında diğer davalı Hayranoğulları İnşaat Taahhüt Tic Ltd Şti unvanlı firma tarafından inşai faaliyetler yürütülmüş, bu faaliyetlerin devamı sırasında işin fen kurallarına, projeye, teknik şartnameye uygun yapılmadığı ve özel mülkiyetimde bulunan mallara zarar verildiğine yönelik olarak 8 ayrı dilekçe verdim, zararın olmayacağı, olması halinde giderileceği sözlü olarak tarafıma beyan edilmiş olmasına karşın tüm taleplerime rağmen yolsuz ve hukuka aykırı olarak yapılan inşaat faaliyetleri nedeniyle zararım meydana gelmiş, bu zararın bu güne kadar tazmin edilmemiştir.

Davalılardan Hayranoğulları İnşaat Taahhüt Tic Ltd Şti tarafından yürütülen inşaat faaliyetleri sırasında aşağıdaki zararım oluşmuştur.

Köy sınırları içinde bana ait arazi üzerinde 200 m uzunluğundaki derenin benim arazi tarafıma olan bölümünde çift duvar üzerine 2 m ara ile 1.5 m yüksekliğinde tel örgü bu inşaat faaliyetleri sırasında yıkılmıştır. Yine tarlamın güney tarafın olan derenin paralelinde yaklaşık 250 m boyunda çift duvar yapmıştım, bunun üzerine 2 m ara ile 1.5 m yüksekliğinde tel-çit çekmiştim. Bu da yıkılmıştır.

Aşağıda listesini verdiğim AĞAÇLARIM ZARAR GÖRMÜŞTÜR.

29 adet Fıstık Ağacı (3 yaş ve üzeri)

3 adet Selvi Çam (3 yaş)

2 adet Nar Ağacı (ayrı ayrı yerde bulunan iki ağaç)

1 adet Kiraz Ağacı (4 yaşında)

1 adet Erik Ağacı (4 yaşında)

134 adet Tefek Üzüm (2 yaş)

1 Adet Fıstık Ağacı (20 senelik)

Fıstık tezgahım tahrip edilmiştir. Kullanılamaz hale gelmiştir.

Zararıma neden olan inşai faaliyetin devamı sırasında 20 dönüm arazime girerek kullanmak olanağından yoksun kaldım. 3 katlı olarak devam ettirdiğim inşaatımı tamamlayamadım. Gecikme yaşadım.

Davalı müteahhit firmanın yapmış olduğu işlerin ardından inşaat enkazı ve molozlar köyümüzde, arazimizde bırakılmış olup, bunların temizlik işleri ve nakliye masrafları ile işçiliği tarafımızdan karşılanmıştır.

Yukarıda detaylı olarak anlatılmaya çalışılan ve tanık anlatımları ile keşif ve bilirkişi incelemesi sırasında ispatlanacak başkaca zarar doğuran olaylar neticesi davalıların haksız ve hukuka aykırı eylemleri sonucu maddi zararımız doğmuş olup, bu zararın tespit edilecek bölümüne mahsuben, FAZLAYA İLİŞKİN HAKLARIMIZ SAKLI KALMAK, ŞİMDİLİK KAYDI İLE KISMİ DAVA OLARAK alacağımızın 10.000 TL bölümünü talep ve dava konusu yapıyoruz.

Sonuç ve İstem: Yukarıda açıklanmaya çalışılan ve Sayın Hakimlikçe görevden ötürü göz önüne alınabilecek başkaca haklılık sebepleri ile davanın kabulüne dair karar verilmesini, FAZLAYA İLİŞKİN HAKLARIMIZ SAKLI KALMAK ÜZERE ŞİMDİLİK KAYDI İLE KISMİ DAVA OLARAK AÇILAN DAVADA TALEBİMİZ OLAN 10.000 TL alacağın 04.06.2011 tarihli yazılı dilekçem ile temerrüt olgusu gerçekleşmiş olduğundan bu tarihten itibaren Sayın Mahkemece aksi kanaat oluştuğu takdirde dava tarihinden itibaren ticari (reeskont) faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile tarafıma verilmesine, her türlü yargılama gideri ile avukatlık ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline dair hüküm kurulmasını saygı ile arz ve talep ederiz.” demek suretiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Siirt 2. Asliye Hukuk Mahkemesi: 15.04.2013 gün ve E:2013/69, K:2013/252 sayılı kararı ile özetle; “davanın haksız fiilden kaynaklı tazminat davası olduğu, davaya konu haksız fiilin Siirt İli, Şirvan İlçesi, Yedikapı Köyünde meydana geldiği hususunda taraflar arasında herhangi bir çekişme bulunmadığı, HMK 16. Maddesinde haksız fiilden doğan davalarda yetkili mahkemenin haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğunun düzenlendiği, davalının cevap süresi içerisinde yetki itirazında bulunduğu, yetkili mahkeme olarak Şirvan Mahkemelerini belirttiği de gözetilerek, Şirvan Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğuna karar verilmesi gerekmiştir.” şeklindeki gerekçesi ile davanın yetki yönünden reddine karar vermiştir.

Bu aşamadan sonra davacının 15.04.2013 havale tarihli dilekçesi ile dosyanın Şirvan Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmesi üzerine söz konusu dava dosyası Şirvan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/144 Esas sırasına kaydedilmiş, yargılama bu esas numarası üzerinden devam ederken 13.03.2014 tarihli 2. Celse’de “Kamu hizmetleri yürütülürken meydana gelen zararların hizmet hususu sayılacağı, bu zararların tazmininin idari yargının görev alanına girdiğinden bahisle dosyanın davalı İl Özel İdaresi açısından ayrı bir esasa kaydedilerek bu esas üzerinden yürütülmesine karar verilerek dava konusu dosya Siirt İl Özel İdaresi bakımından Şirvan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/333 Esas sırasına kaydedilmiştir.

Şirvan Asliye Hukuk Mahkemesi: 31.3.2014 gün ve E:2014/333, K:2014/115 sayılı kararı ile özetle; davanın haksız fiilden kaynaklanan tazminat davası olduğunu, davalı İl Özel İdaresi yönünden meydana gelen zararın hizmet kusuru sayılacağını, bu zararın giderilmesinin idari yargının görev alanına girdiğini belirterek davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı aynı istemle Siirt İl Özel İdaresi ve Hayranoğulları İnşaat Taahhüt Tic. Ltd. Şti.yi davalı göstermek suretiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Batman İdare Mahkemesi: 03.09.2015 gün ve E:2015/1018, K:2015/1832 sayılı kararı ile özetle; davada yetkili mahkemenin Siirt İdare Mahkemesi olduğundan bahisle 2577 sayılı Kanunun 15.maddesinin 1/a bendi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dosyanın yetkili Siirt İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Dava konusu dosya Siirt İdare Mahkemesinin 2015/176 Esas sırasına kaydedilmiştir.

Siirt İdare Mahkemesi: 26.01.2016 gün ve E:2015/176 sayı ile özetle; davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle, 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nin karar vermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 14.3.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında davalı Siirt İl Özel İdaresi bakımından 2247 sayılı yasa’nın 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve davalı Siirt İl Özel İdaresi açısından usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı Siirt İl Özel İdare Müdürlüğü kontrolü ve yönetiminde olup, Hayranoğulları İnşaat Taahhüt Tic.Ltd.Şti unvanlı firma tarafından üstlenilen “Yedikapı ve Yağcılar Köyü Grup Yolunun Sel Riskinden Korunma İşi” kapsamında yürütülen işin fen kurallarına, projeye, teknik şartnameye uygun yapılmaması sonucu 200 m uzunluğundaki derenin davacının taşınmazı tarafında olan bölümündeki çift duvar üzerine davacı tarafından çekilen tel-çitin yıkıldığı, ayrıca taşınmazın içinde yer alan davacının özel mülkiyetinde bulunan mallara zarar verildiğinden bahisle, söz konusu zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

Dosya kapsamında yapılan incelemede, Siirt İl Özel İdaresi Yol ve Ulaşım Müdürlüğü’nün 16.06.2010 günlü yazısında; “Yedikapı Köyü içinde idaremiz tarafından yürütülen çalışmalar esnasında şahsınıza ait bahçe ve araziye zarar verildiği bu zarar ve ziyan için bir inceleme ve tespit yapılıp bu inceleme ve tespit neticesinde mağduriyetinizin giderilmesi talep edilmektedir.

İdaremiz tarafından gerçekleştirilen sel riskinin azaltılması amaçlı projenin yürütülmesi esnasında, köy halkı olarak tarafınızdan tüm çalışmaların destekleneceği ve herhangi bir itirazın yapılmayacağı taahhüdüne rağmen inşa aşamasında karşılaşılan tüm zorluklara karşı dikkatli ve hasarsız bir çalışma yürütülmeye azami gayret gösterilmiş ve çalışmalar bu doğrultuda yürütülmüştür.

Dilekçenizde bahsi edilen konu ile ilgili olarak, idaremizce yürütülmüş olan bu çalışmaların ilk ve son durumlarının bulunduğu görsel kayıtlar üzerinde ve inşaat alanında gerekli inceleme ile tespitler yapılmıştır.

Yapılan bu tespitlerde inşasını köy içindeki mevcut dere yatağına gerçekleştirdiğimiz köy içi sel suyu deşarj kanalının bir kısmının tarafınıza ait arazinin dış sınırlarına teğet geçtiği anlaşılmıştır.

Yapılan incelemeler esnasındaki ilk ve son durum karşılaştırmalarında, aşağıda yazılan hususlar tespit edilmiştir.

-Dilekçenizde bahsi edilen taş duvarın belirttiğiniz metrajda olmadığı var olan metrajın ise yığma kuru taş yığınından ibaret olduğu drenaj kanalının geçtiği arazi sınırlarınızda bu taş yığınlarının yerine betonarme ve taş pereli yapının inşa edildiği,

-Araziniz ile kanalın aynı doğrultuda kesiştiği kısımlardaki arazi çitinin imalatlar öncesinde şahsınızın gözetiminde yüklenici marifeti ile hasarsız bir şekilde sökülüp toplatıldığı ve daha sonra tekrar kullanılmak üzere bırakıldığı,

-Araziniz ile aynı doğrultuda seyreden kanal inşaat alanında sözü edildiği kadar ağacın olmadığı ve bu kadar dar kesitte ve dere yamacında dilekçede bahsi edilen sayıda ağaç dikiminin mümkün olmadığı var olan bir kaç fidanın ise şahsınızın gözetiminde yüklenicinin iş makinesi ile talebiniz üzerine bahçenizin değişik yerlerine dikildiği,

-Dilekçede bahsi edilen kapı ve tezgaha bir müdahale yapılmadığı, bunlarla birlikte iddia edildiğinin aksine gerçekleştirmiş olduğumuz bu imalatlarla arazinizin dere yamaçlarının betonarme kanal duvarları ile aşınmaya karşı koruma altına alındığı ve arazilerde genişleme meydana geldiği tespit edilmiştir.

Sonuç olarak; tarafımızdan yapılan bu incelemeler neticesinde bahsi edildiği üzere tarafınıza herhangi bir zarar ve ziyanın gerçekleşmediği anlaşılmıştır.” denilmiştir.

Bu bağlamda, idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak davalar ile idarenin aynı plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetimi yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Anayasanın 125'inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

İdarece kamu gücüne dayanılarak, re'sen ve tek yanlı şekilde tesis edilen işlemlerden doğan zararın tazminine ilişkin bulunan ve davacının haklarını ihlal eden idari işlem veya eylem dolayısıyla, 2577 sayılı Yasa uyarınca açtığı tam yargı davasının, idare hukuku ilkelerine göre görüm ve çözümü İdari Yargı'nın görev alanına girmektedir.

Dava dilekçesinde, davacının taşınmazına “Yedikapı ve Yağcılar Köyü Grup Yolunun Sel Riskinden Korunma İşi” kapsamında yürütülen işin fen kurallarına, projeye, teknik şartnameye uygun yapılmadığı ve 200 m uzunluğundaki derenin davacının taşınmazı tarafında olan bölümünde çift duvar üzerine çektiği tel-çitin yıkılmasıyla, ayrıca ağaçlarının da zarar görmesi neticesinde özel mülkiyetinde bulunan mallara zarar verildiği ileri sürülmüştür.

Dosya kapsamında yer alan idare ile yapılan yazışmalardan anlaşıldığı üzere, idarenin zarara konu edilen çalışmalarının “Yedikapı ve Yağcılar Köyü Grup Yolunun Sel Riskinden Korunma İşi” kapsamında yapıldığı, bu çalışmalar esnasında davacının taşınmazına ve taşınmazında yer aldığı belirtilen çift, duvar ve ağaçlarına zarar verildiği iddia edildiği anlaşılmıştır.

Bu durumda; uyuşmazlığın, mülkiyeti davacıya ait taşınmazların davalı Siirt İl Özel İdare Müdürlüğü kontrolü ve yönetiminde olup, Hayranoğulları İnşaat Taahhüt Tic.Ltd.Şti unvanlı firma tarafından “Yedikapı ve Yağcılar Köyü Grup Yolunun Sel Riskinden Korunma İşi” kapsamında yürütülen işin yapımı esnasında meydana geldiği iddia olunan zarardan kaynaklandığı, davacı tarafından söz konusu zararın tazmininin istenildiği gözetildiğinde; davanın, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği anlaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; dava idari yargı yeri görevli bulunduğundan, Siirt İdare Mahkemesince yapılan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde İDARİ YARGI YERİNİN görevli olduğuna, bu nedenle Siirt İdare Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN REDDİNE, 14.3.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN