T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

         ESAS NO     : 2018 / 884

         KARAR NO : 2019 / 33

         KARAR TR  : 28.1.2019

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacılar   : 1-K. B. Ve diğ.

Vekilleri      : Av.M. Ş.Ş. -Av E.Ş. - Av E. D.

Davalı        : Karayolları Genel Müdürlüğü

 Vekili          : Av.A. K.

 

O L A Y         : Davacılar vekili dilekçesinde; 19/12/2016 tarihinde müvekkili Ünal Bozkurt' un kullandığı 67 … 601 plaka sayılı aracın Van istikametinden Erciş ilçesine seyir halinde iken ilçe girişinde Ağrı-Van Karayoluna çıkmak istediğini, daha önceden yapılan yol çalışması nedeniyle 5-6 ay kadar kapalı olan yoldan araç gelmeyeceğini düşünerek yola çıktığını, Van-Ağrı Karayolunun Erciş Toki girişi kavşağında köprü yapımı çalışması nedeniyle kaza tarihine kadarki sürede müvekkillerinin çıktığı yolda trafiğin kapalı olduğunu, gidişlerin Erciş Sahil yolundan yapıldığını, bu esnada yolun açık olduğunu belirten herhangi bir işaret veya ibarenin olmadığını, müvekkilinin yolda kimsenin olmadığını düşünerek yola çıktığını,  sol şeritte belediye halk otobüsünün geldiğini ve düz devam ederek müvekkilinin aracına çarptığını;  bu kaza neticesinde müvekkillerinin yaralandığını,  aracın pert olduğunu, müvekkilinin 8 gün iş göremez raporu aldığını ve işe gidemediğini, doktor olan müvekkili T. Ç.'in de kaza sırasında araçta olduğunu, acil serviste nöbet tuttuğu için maddi zarara uğradığını, doktor olan müvekkili Hüseyin Çıtak'ın da kaza sırasında araçta olduğunu,  sol göz çevresinde ve çenesinin altında kazaya bağlı olarak sabit iz oluştuğunu, bunun da mesleki olarak müvekkilini zor durumda bıraktığını;  müvekkili K. B.'un aracın sahibi olduğunu, aracının pert olduğunu ve maddi zararının olduğunu;  olay nedeniyle müvekkillerinin hem maddi hem de manevi olarak zarara uğradıklarını, bu kaza nedeniyle söz konusu kaza yerinde alınması gereken önlemleri almayarak 5-6 aydır kapalı olan yolun trafiğe açıldığına ilişkin olarak yol kenarına uyarıcı olarak herhangi bir işaret levhası veya ibare koymayan kurumun olayda kusurlu olduğunu ifade ederek; müvekkili T. Ç.için 1000 TL maddi, 10.000 TL manevi, müvekkili K. B. için 55.000 TL maddi, müvekkili Ü.B. için 1000 TL maddi 25.000 TL manevi, müvekkili H. Ç. için 1000 TL maddi 80.000 TL manevi olmak üzere toplam 173.000 TL maddi ve manevi tazminatın davalı kurumdan tahsiline karar verilmesi istemiyle 21.06.2017 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ERCİŞ 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 22.6.2017 gün ve E:2017/132, K: 2017/143 sayı ile, “(…) Somut olayda dava; 19/12/2016 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle kaza yerinde alınması gereken önlemleri almayarak 5-6 aydır kapalı olan yolun trafiğe açıldığına ilişkin yol kenarına uyarıcı olarak herhangi bir işaret levhası veya ibare konulmaması sebebiyle meydana gelen trafik kazası sebebiyle davalı idarenin kusurlu olduğuna ilişkin açılan maddi ve manevi tazminat davası olup, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10/03/2005 tarih ve 2014/5430 Esas 2005/2320 Karar sayılı ilamına göre; " Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Davalı Karayolları Genel Müdürlüğünün henüz yapımı tamamlanmayan yolu trafiğe açarak kazaya neden olduğu iddia edilmiştir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü genel müdürlüğün Karayollarının bakımı ve onarımı sırasında verdiği zararlar özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Hizmet kusurundan kaynaklanan davaların idari yargıda açılması gerekir... Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekili, hizmet kusuruna dayalı açılan davada yargı yolu itirazında bulunarak öncelikle görev ve esas yönünden davanın reddini savunmuştur... Hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden idare aleyhine tam yargı davasının idari yargı yerinde açılması gereklidir. Esasen, 2918 sayılı yasanın hukuki sorumluluğa ilişkin 85 ve onu izleyen maddelerinde araç işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur.", Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 27/11/2008 tarih ve 2008/3344 Esas 2008/14759 Karar sayılı ilamına göre;" Ölümle sonuçlanan trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkin davada; davalı Karayolları genel müdürlüğünün yol yapım hatası ve işaret eksiği nedenine dayalı kusuru idari yargı yerinde açılacak, tam yargı davasının konusunu oluşturur. Mahkemece yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının çözümlenmesi; usul ve yasaya aykırı olduğundan Karayolları Genel Müdürlüğü hakkındaki davanın bu nedenle bozulması gerekmiştir... Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü hakkındaki dava yol yapım hatası ve işaret eksiği nedenine dayanılarak açılmıştır. Davalı Karayolları genel Müdürlüğünün kamu kurumu niteliğinde olduğu; davaya konu yol yapımının bakım ve korunmasının da görevleri arasında bulunduğu açıktır. Diğer yandan bir kamu kurumu tarafından kamu yasaları uyarınca yapılmış olan tesislere bakma ve o tesisleri kullanma yükümlülüğü yine kamu yasalarından doğan bir yükümlülüktür. O halde anılan nitelikteki bir kamu tesisinin gerek yapımındaki gerekse kullanılması veya korunmasındaki kusurdan doğan zararlar; idari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunduğundan ödetilmesi istekleri 11/02/1959 günlü ve 17/15 sayılı YİBK 2. bendi hükmünce tam yargı davası konusunu oluştururlar... İdari yargılama usulü yasasının 2/1-b maddesi gereğince idareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir"

HMK madde 114 gereği yargı yolu dava şartı olup mahkeme dava şartları mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında resen araştırır. Mahkemece noksanlığı giderilemeyecek dava şartı eksikliğinin mevcut olduğunun tespit edilmesi halinde davanın usûlden reddine karar vermesi gerekmekte olup, iş bu dava yönünden davacının dava dilekçesi ile 19/12/2016 tarihinde Van-Ağrı Karayolunda meydana geldiğini iddia ettiği trafik kazasının davalı kurumun söz konusu kaza yerinde alması gereken önlemleri almayarak yapımı tamamlanmayan ve kapalı olduğu bilinen yolu herhangi bir uyarıcı trafik işareti koymaksızın açması neticesinde meydana geldiği ve davalı kurumun kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğu iddiası yukarıda bahsolunan Yargıtay içtihatları gereğince kamu hizmetinin görülmesinde idarenin hizmet kusuru niteliğindeki eylem veya eylemsizliği sonucu meydana gelen zararlara ilişkin açılan maddi manevi tazminat davası olduğu görülmekle iş bu davanın idari yargılama usulü kanunu gereğince tam yargı davası açmak suretiyle davalı kuruma karşı yöneltilmesi gerektiğinden, uyuşmazlığın yargı yolu itibariyle mahkememizin görevi dışında kaldığı anlaşıldığından davanın görev yönünden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:( Gerekçesi ayıklandığı üzere)

1-Davacı tarafın davalı Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine açtığı davanın yargı yolu itibariyle mahkememizin görevi dışında kaldığı anlaşıldığından GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE

2-Karar kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde talep halinde 6100 sayılı HMK'nun 20. Maddesine göre dosyanın görevli ve yetkili İDARE MAHKEMESİ'NE gönderilmesine, aksi takdirde mahkememizce Davanın Açılmamış Sayılacağının ihtarına…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiş ve daha sonra dosya İdare Mahkemesine gönderilmiştir.

Van 1.İdare Mahkemesi:28.12.2017 gün ve E:2017/2668, K:2017/2777 sayı ile, talep edilen toplam tazminat miktarının açık ve net bir şekilde ortaya konulamadığı, tüm davacılar yönünden zarar kalemlerinin ayrı ayrı ve açık bir şekilde belirtilmediği dava dilekçesinin bu haliyle tereddüte yol açtığı gerekçesiyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi gereğince bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (30) gün içinde bizzat veya bir avukat vasıtasıyla yukarıda belirtilen eksiklikler giderilmek suretiyle 3. maddeye uygun şekilde düzenlenerek yeniden dava açmakta serbest olmak üzere dava dilekçesinin reddine karar vermiştir.

Davacılar vekili bu kez, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere toplamda 153.000 maddi ve manevi tazminatın olayın gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

VAN 1.İDARE MAHKEMESİ: 28.11.2018 gün ve E:2018/702 sayı ile, “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesinde, "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." kuralına yer verilmiştir.

(…)

Konu ile ilgili benzer bir uyuşmazlıkta 08/05/2017 tarih ve E:2017/249 ve K:2017/294 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi kararı ile, "2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesinin benzer bir konuda İdare Mahkemesinin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır." gerekçesine yer verilerek adli yargı tarafından verilen görevsizlik kararı kaldırılmıştır.

Olayda, yukarıda yer verilen 2918 sayılı Kanunun 110. maddesi ile Uyuşmazlık Mahkemesinin kararı birlikte değerlendirildiğinde, Karayolları Trafik Mevzuatından kaynaklandığı açık olan bu uyuşmazlığın çözümünde adli yargı merciilerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; adli yargının görev alanına giren davada Mahkememizin görevli olmaması ve Erciş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilmiş olması nedeniyle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine ve işin incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 28.1.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığının doğduğu; idari yargı dosyasının Mahkemece, adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda seyir halindeyken meydana gelen trafik kazası nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararların, davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığından bahisle tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının  incelenmesinden; davacılardan Kemalettin Bozkurt'un maliki olduğu belirtilen ve Ü. B.'un sevk ve idaresinde olan 67 … 601 plaka sayılı aracın, 19.12.2016 tarihinde Van İli Erciş İlçesi - Ağrı İli karayolunda seyir halinde iken, belediye halk otobüsü ile çarpışması sonucu araçta bulunan davacıların yaralanması ve aracın hasara uğraması olayında;  davalı idarenin, söz konusu kaza yerinde alınması gereken önlemleri almadığı, 5-6 aydır kapalı olan yolun trafiğe açıldığına ilişkin olarak yol kenarına uyarıcı olarak herhangi bir işaret levhası veya ibare koymadığı, dolayısıyla zararın meydana gelmesinde kusurlu bulunduğu iddia edilerek; fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Van 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Erciş 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.6.2017 gün ve E:2017/132, K:2017/143 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Van 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Erciş 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.6.2017 gün ve E:2017/132, K:2017/143 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.1.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                 Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                            Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                 Üye                                 Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                  Aydemir                          Nurdane           

                            AYDIN                            TUNÇ                            TOPUZ