T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          CEZA BÖLÜMÜ

          ESAS     NO  : 2015 / 32

          KARAR NO  : 2015 / 39

          KARAR TR   : 28.12.2015

 

ÖZET: Asker kişi sanıklar hakkında, Askeri Ceza Kanunu’nun 135. maddesindeki atıf suretiyle askeri suç olan “rüşvet almak” suçu  nedeniyle açılan kamu davasının, suçun askeri suç olması nedeniyle ASKERİ YARGI yerinde  görülmesinin gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

 

 

            Davacı             : K.H.

            Sanıklar           : 1- M.T.

                                     2- H.D.

                         

OLAY                        : Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığınca  sanıklar M.T.,  H.D. ve yetmiş dokuz kişi hakkında 2008 yılında, 5607 sayılı Yasaya muhalefet, suç işlemek için örgüt kurmak, suç işlemek için kurulmuş örgüte üye olmak, suç işlemek için kurulmuş örgüte yardım etmek, fuhuş için aracılık etmek, rüşvet, göçmen kaçakçılığı yapmak suçları nedeniyle yürütülen soruşturma sırasında, Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığı 2.9.2010 gün ve Soruşturma No:2008/1051, K:2010/173 sayılı kararı ile, “…. şüpheliler olay tarihinde ve halen Piyade Uzman Çavuş olarak görev yaptıklarından 353 sayılı Yasanın 9 ve 12. maddesi hükümleri gereğince şüphelilerin üzerlerine atılı rüşvet almak suçu ile ilgili olarak yargılama yapma görevinin Askeri Ceza Mahkemesine ait olması sebebiyle belirtilen suçtan haklarındaki evrakın ayrılması gerektiği anlaşılmakta, şüpheliler H.D. ve M.T. hakkında rüşvet almak suçundan sürdürülen soruşturmanın iş bu dosyadan tefrik edilerek Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2010/3101 soruşturma sırasına kayıt edilmesine” denilerek ayırma kararı vermiş, 6.9.2010 gün ve Soruşturma No:2010/3101, K:2010/19 sayılı kararı ile, “şüphelilerden M.T.’un olay tarihinde ve halen Mardin 4. Hudut Alay Komutanlığına bağlı 3. Hudut Tabur Komutanlığı 10. Hudut Bölüğü bünyesinde bulunan Gürsel Karakolunda Uzman Çavuş olarak görev yaptığı, şüpheli  H.D.’ın da Mardin 4. Hudut Alay Komutanlığına bağlı 3. Hudut Tabur Komutanlığı 10. Hudut Bölüğü bünyesinde bulunan Mürsel Karakolunda Uzman Çavuş olarak  görev yaptığı, 353 sayılı Yasanın 9,12 ve 17. maddeleri ile 5237 sayılı Yasanın 5918 sayılı Yasa ile değişik 3. maddesi hükmü uyarınca şüphelilerin üzerlerine atılı rüşvet almak suçundan soruşturma yapma yetki ve görevinin Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığına ait olduğu görülmekle, Cumhuriyet Başsavcılığımızın görevsizliğine” denilerek görevsizlik kararı verilmesi üzerine;

7. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 27.7.2011 gün ve E:2011/208, K:2011/326 sayılı iddianamesiyle;

Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sanıklar M.T. ile H.D. hakkında yürütülen  soruşturma sonucunda, sivil kişi sanıklar F.S., M.K. ve H.Ç.’in,  Kızıltepe ve Nusaybin  grubu olarak adlandırılan suç örgütünün kurucusu ve yöneticisi oldukları,  belirtilen grubun örgüt faaliyetleri çerçevesinde işlemiş oldukları,  suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve  yönetmek,  5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet,  fuhuş için aracılık etmek ve göçmen kaçakçılığı suçlarını;

 Sivil kişi sanıklar E.A.,  V.D., R.D., Ö.S. ve  R.E.’in suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet,  fuhuş için aracılık etmek ve göçmen kaçakçılığı suçlarını;

  Mardin/Yeniköy  3.Hd. Tb. 10. Hd. Bl. Komutanlığı emrinde  Kızıltepe Gürsel Karakolunda Hd. Manga Komutanı olarak görevli sanık  P.Uzm. Çvş. M.T.’un  suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak, 5607 sayılı  Kaçakçılıkla  Mücadele  Kanunu’na muhalefet ve göçmen kaçakçılığı suçlarını, aynı Komutanlık  emrinde Kızıltepe Mürsel Karakolunda Hd. Manga Komutanı olarak görevli sanık P.Uzm. Çvş. H.D.’ın, suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet etmek suçlarını işledikleri ileri sürülerek bu suçlar nedeniyle cezalandırılmaları istemiyle, 3.9.2010 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Ceza Mahkemesine  dava açıldığı;

Aynı  soruşturma  kapsamında  sanıklar M.T. ile H.D.’ın olay tarihinde ve halen P.Uzm. Çvş. olarak görev yapmaları sebebiyle 353 sayılı Kanun’un 9 ve 12. maddeleri hükümleri gereğince, üzerlerine atılı rüşvet almak suçuyla ilgili olarak yargılama yapma görevinin askeri ceza mahkemesine ait olması sebebiyle soruşturma dosyasında  ayırma kararı verilerek, 6.9.2010 tarihinde bu sanıklar hakkında üzerlerine atılı “rüşvet almak” suçu açısından görevsizlik kararı verildiği ve dosyanın askeri savcılığa  gönderildiği açıklanarak;

Yukarıda isimleri geçen kişilerin 2008 yılı içersinde  sigara ve göçmen kaçakçılığı eylemlerini organize etmek için irtibat kurmak amacıyla sanıklar M.T. ve H.D.’a verdikleri telefon numaraları ile yapılan konuşmalar tek tek yazılmak suretiyle;

Soruşturma dosyası bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanıklar ile yukarıda isimleri geçen kişilerin 2008 yılı içersinde değişik tarihlerde birbirleriyle ve sanıklar M.T. ile H.D. arasında gerçekleşen telefon konuşmalarının  tespiti, teknik araçlarla inceleme,  fiziki takip yoluyla elde edilen deliller, sanık  beyanları ve dosya içerisinde  mevcut  tüm  delillerin  birlikte  değerlendirilmesi neticesinde, sanıklar M.T. ve H.D.’ın anlatılan şekilde (iddianamede tek tek gün ve konuşma içeriği yazılmak suretiyle gösterilmiş) “rüşvet almak” suçunu  işledikleri  sonucuna varıldığı ileri sürülerek, sanıklar M.T. ve H.D.’ın  eylemlerine uyan 1632 sayılı  Askeri Ceza Kanunu’nun  135. maddesinin yollamasıyla  5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 252/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları  istemiyle   7. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 27.7.2011 gün ve E:2011/208, K:2011/326 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.

 

7. KOLORDU KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 20.9.2011 gün ve E:2011/875, K:2011/475 sayıyla;  sanıklara yüklenen rüşvet almak suçuna konu eylemlerin, sanıklar hakkında adli yargı yerinde açılmış olan örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçların parçası olduğu, ayrıca sanıkların rüşvet almak suçuna konu eylemleri ile sivil şahıs sanıkların eylemleri arasında birliktelik olduğu, dolayısıyla sanıkların bu eylemlerinin askeri yargı yerinin  görev alanına  girecek şekilde ayrıca rüşvet almak suçuna vücut vermeyeceği, yüklenen eylemin askeri suçlarla illiyet bağının bulunmadığı açıklanarak, sanıkları  yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Kızıltepe 3. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

 

 

KIZILTEPE  3. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 5.9.2013 gün ve E:2013/426, K:2013/450 sayıyla; sanıklar hakkında adli yargı yerinde  açılmış olan örgüt faaliyeti kapsamında işlenen diğer suçlarla ilgili davanın Kızıltepe  1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/500 esas sayısında kayıtlı ve derdest olduğu ve bu davada yargılanan diğer sanıklar hakkında rüşvet suçu nedeniyle açılmış bir davanın bulunmadığı, şayet bulunsa idi rüşvet suçu nedeniyle bir müşterek suç durumundan bahsedilebilirdi, ancak askeri bir suç olan rüşvet suçu ile ilgili olarak  sadece asker kişi sanıklar hakkında dava açılmış olduğu ve 353 sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca asker kişi sanıkları işledikleri ileri sürülen askeri bir suç nedeniyle  yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle Mardin Ağır Ceza Mahkemesine itiraz yolu açık olmak üzere görevsizlik  kararı vermiş,  dava dosyası,  aynı Mahkemece, Mahkememize gönderilmiştir.

 

Mahkememize gönderilen dava dosyasında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce 26.1.2015 gün ve E:2015/1,  K:2015/1  sayılı karar  ile adli yargı yerince verilen görevsizlik kararı kesinleşmeden dava dosyası Mahkememize gönderildiğinden, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1 ve 14. maddesinde  belirtilen koşullar oluşmadığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilip dosyanın Mahkemesine gönderilmesinden sonra, dosyadaki eksiklik giderilip, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararı kesinleştirilerek dava dosyası, kendisine gelmekle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir.

 

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler; Şuayip ŞEN, Kenan YUMUŞAK, Osman ATALAY, Yusuf Tamer ÇETİN, Mehmet AVCIOĞLU ve Sevilay TEMİZYÜREK BATIR’ın katılımlarıyla yapılan 28.12.2015 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde askeri yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un askeri yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Engin KÜÇÜK’ün, davanın çözümünün askeri yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 

Anayasanın  “askeri yargı” yı düzenleyen 145 nci maddesinde asker kişilerin “askeri mahallerde” işledikleri suçlara bakmanın askeri mahkemelerin görevinde olduğu belirtilmişken; 12.9.2010 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilip, 23.9.2010 gün ve 27708 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Yasa’nın 15. maddesi ile yapılan değişiklik ile maddenin birinci fıkrasında, “Askeri yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür.  Bu   mahkemeler;  asker   kişiler   tarafından   işlenen  askerî  suçlar  ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür.

Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz” denilmek suretiyle  “askeri mahallerde” unsuru madde metninden çıkarılmıştır.

 

353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmekte iken, maddenin “….askeri mahallerde….” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 26.6.2012 tarih ve 28335 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.3.2012 gün ve E:2011/30, K:2012/36 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

“Askeri suç” ise, öğretide ve uygulamada;

            a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

            b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, 

            c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.

 

           1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'nun "Rüşvet" başlığını taşıyan 135. maddesinde; "Askeri şahıslardan herhangi biri Türk Ceza Kanunu'nun 3 üncü babının 3 üncü faslında yazılı suçlardan birini işlerse o fasıldaki cezalarla cezalandırılır" hükmü yer almaktadır. Böylece, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun üçüncü babının üçüncü faslında düzenlenen "Rüşvet" suçu; 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'nun 135. maddesindeki atıf suretiyle askeri suç haline getirilmiştir. 

 

          

           13.11.2004 gün ve 25642 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un, “Uyum Hükümleri” başlığı altında düzenlenen 3. maddesinde, “(1)Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan Türk Ceza Kanununa yapılan yollamalar, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelere yapılmış sayılır.

           (2)Mevzuatta, yürürlükten kaldırılmış Türk Ceza Kanununun kitap, bab ve fasıllarına yapılmış olan yollamalar, o kitap, bab ve fasıl içinde yer almış hükümlerin karşılığını oluşturan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun maddelerine yapılmış sayılır” denilmektedir.

 

            5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlığı altında 252. maddesinde de rüşvet suçu düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu durumda sanıklara yüklenen “rüşvet” suçunun askeri suç olduğu açıktır.

                                                                                                         

            353 sayılı Kanun'un “Müşterek Suçlar” başlığı altında düzenlenen 12. maddesinde ise, "Askeri mahkemelere ve adliye mahkemelerine tabi kişiler tarafından bir suçun müştereken işlenmesi halinde eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suç ise sanıkların yargılanmaları askeri  mahkemelere; eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan bir suç ise adliye mahkemelerine aittir" denilerek, Askeri Ceza Kanununda yazılı olan bir suçun müştereken işlenmesi halinde sanıkların yargılamalarının askeri mahkemelerde yapılacağı hükme bağlanmış iken, madde Anayasa Mahkemesi’nin 20.9.2012 gün ve E:2011/80, K:2012/122 sayılı kararı ile iptal edilmiş,1.6.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

 

Dosyanın incelenmesinde, Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığınca  sanıklar M.T.,  H.D. ve yetmiş dokuz kişi hakkında 2008 yılında, 5607 sayılı Yasaya muhalefet, suç işlemek için örgüt kurmak, suç işlemek için kurulmuş örgüte üye olmak, suç işlemek için kurulmuş örgüte yardım etmek, fuhuş için aracılık etmek, rüşvet, göçmen kaçakçılığı yapmak suçları nedeniyle yürütülen 2008/1051 sayılı soruşturma dosyasında; Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığının 3.9.2010 gün ve E:2010/1513, K:2010/718 sayılı iddianamesiyle,  sanıklar hakkında aynı suç kapsamında açılmış ve derdest olduğu belirtilen Kızıltepe  1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/500 esas sayısında kayıtlı kamu  davası  bulunduğu  anlaşıldığından,  dosya içinde bulunan bahsedilen iddianamenin  incelen-mesinde;  

“ Mardin İI Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü (KOM) ve Kızıltepe KOM Grup Amirliği görevlileri tarafından sınır kaçakçılığı yapan şahıslara yönelik olarak yapılan istihbarı çalışmalar sonucunda, Mardin ili Nusaybin ilçesinde ikamet eden Hüseyin Çetin’in sigara kaçakçılığı yaptığı, bu amaçla suç örgütü oluşturduğu, suç örgütü mensuplarının gümrük kaçağı sigaraları Şanlıurfa ili Ceylanpınar ilçesi Suriye sınırından, Mardin ili Kızıltepe ve Nusaybin ilçeleri Suriye sınırından ve Şırnak ili Uludere ilçesi Irak sınırından bu ülkelerdeki irtibatlı oldukları şahıslar aracılığı ile sınırdan sırtçılık tabir edilen yöntem ile ülkemiz topraklarına geçirdikleri, gümrük kaçağı sigaraları sınırdan geçirdikten sonra sınırda bekleyen araçların  zula tabir  edilen gizli bölmelerine yerleştirdikleri, buradan da gümrük kaçağı sigaraları ilimiz ve ilçeleri başta olmak üzere çeşitli il ve ilçelerde piyasaya dağıtımını yaptıkları, suç organizasyonu içerisinde yer alan bazı şahısların ise Suriye ülkesi üzerinden ülkemize yasa dışı yollardan kaçak göçmen getirerek göçmen kaçakçılığı yaptıkları, suç örgütü mensuplarının yukarıda belirtilen kaçakçılık eylemlerini gerçekleştirirken maddi menfaat karşılığında bazı kamu görevlilerinden de yardım aldıkları yönünde bilgiler elde edilmesi üzerine soruşturmaya başlanılmıştır.

Yapılan soruşturma neticesinde, eşya ve göçmen kaçakçılığı yapmak üzere Kızıltepe, Nusaybin ve Uludere’de suç örgütlerinin kurulduğu, bu suç örgütlerinin birbirlerinden bağımsız olmakla birlikte, gümrük kaçağı eşyaların temini, nakliyesi ve pazarlanması gibi konularda aralarında bağlantılar bulunduğu tespit edilmiştir.

Bu kapsamda;

1-) Şüpheli Mehmet Keleş tarafından Kızıltepe’de sigara ve göçmen kaçakçılığı yapmak amacıyla suç örgütü kurulduğu,

            2-) Şüpheli Hüseyin Çetin tarafından Nusaybin’de sigara, puro, çay ve göçmen kaçakçılığı yapmak amacıyla suç örgütü kurulduğu,

3-) Şüpheli Fikret Berk tarafından Uludere’de sigara başta olmak üzere çeşitli eşyaların gümrük kaçakçılığını yapmak amacıyla suç örgütü kurulduğu,

Belirlenmiş olup, iddianame içerisinde eşya ve göçmen kaçakçılığı yapmak üzere kurulan ve bu kapsamda  faaliyet  gösteren suç örgütleri yukarıda belirtilen numara sırasına göre Kızıltepe, Nusaybin ve Uludere grubu olarak adlandırılmıştır.

              SUÇ ÖRGÜTLERİNİN GENEL OLARAK EYLEMLERİNİ

                                    GERÇEKLEŞTİRME BİÇİMİ

Suç örgütleri gümrük kaçağı eşyaları, bazı eylemlerinde Irak ve Suriye ülkelerinde bulunan örgüt mensupları aracılığıyla sınırdan yasadışı yollarla Türkiye’ye sokmakta iken bazı eylemlerinde ise, örgüt mensubu olmayıp yasadışı yollarla ülkeye sokulmuş gümrük kaçağı eşyaları ellerinde bulunduran şahıslarla irtibat kurmak suretiyle temin etmektedirler. Böylece ülkeye sokulan gümrük kaçağı eşyalar suç örgütlerinin kurucu ve yöneticisi olan şahısların vermiş olduğu talimatlar doğrultusunda örgüt üyeleri tarafından nakledilip pazarlanmaktadır. Aynı şekilde göçmen kaçakçılığı eylemlerinde de suç örgütleri yurtdışında bulunan örgüt mensuplarının aracılığıyla yasa dışı yollarla Türkiye girmek isteyen şahısları bulup bunları sınırdan kaçak yollarla Türkiye’ye getirmektedirler.

            Kızıltepe ve Nusaybin grubu olarak adlandırılan suç örgütleri, Türkiye-Suriye sınırında bulunan hudut hattındaki karakollarda görev yapan ve mensupları olan asker şahısların yardımı ile eylemlerini gerçekleştirmektedirler. Örgüt üyesi olan asker şahıslar kendilerinin nöbetçi oldukları zamanları örgüt diğer mensuplarına bildirip kaçakçılık eylemleri gerçekleştirilirken sınırı izleyen termal kameraların görüntü kaydetmesini engellemek ve pusu olup olmadığı hususunda bilgi vermek suretiyle kaçakçılık eylemlerinde rol almaktadırlar.

Bilindiği üzere örgüt doğrudan veya dolaylı olarak kendilerine ya da başkalarına mali yahut başkaca bir maddi menfaat sağlamak amacıyla, önceden sayı ve niteliği belirsiz suçları işlemek için işlenecek suçlardan bağımsız olarak tam bir iş birliği ve eylemli paylaşım anlayışı içinde, en az üç mensubu bulunan ve bünyesinde hiyerarşik yapı barındıran bir oluşumdur.

İddianameye konu gruplara mensup şahısların da sürekli olarak, sayısı ve niteliği önceden belirlenmemiş olan suçları, beraberce ve belirli bir örgütsel hiyerarşi içerisinde işleme hususundaki kararlılıkları belirtilen grupların birer suç örgütü olduklarını göstermektedir.”  denilerek, Kızıltepe, Nusaybin ve Uludere grubu olarak adlandırılan grupların iletişim tespiti yoluyla, teknik araçlarla izleme yoluyla ve istihbari çalışmalar neticesinde elde edilen deliller tek tek belirtilmek suretiyle,  yukarıda adı geçen diğer sanıklar ve başka kişiler hakkında da hangi delile dayanılarak ileri sürüldüğü açıklanmak suretiyle,  5607 sayılı Yasaya muhalefet, suç işlemek için örgüt kurmak, suç işlemek için kurulmuş  örgüte üye olmak, suç işlemek için kurulmuş örgüte yardım etmek, fuhuş için aracılık etmek,  göçmen kaçakçılığı yapmak suçları nedeniyle kamu davaları açılmış;

 Şüpheli M.T.’un, şüpheli Mehmet Keleş’in kurup yönettiği Kızıltepe grubu olarak adlandırılan suç örgütünün üyesi olduğu, örgüt faaliyetleri kapsamında gerçekleştirilen göçmen kaçakçılığı ve sigara kaçakçılığı eylemlerinde rol aldığı belirtilerek, şüphelinin eylemine uyan;

 “a-) Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçundan Türk Ceza Kanunu’nun 220/2 ve 53. maddeleri

 b-) 23.7.2008 günü meydana gelen göçmen kaçakçılığı olayı ile ilgili olarak, Türk Ceza Kanunu’nun 79/1, 79/3 ve 53. maddeleri

 c-) 26.4.2008 tarihinde Kızıltepe’de 60.000 paket kaçak sigaranın yakalandığı olay ile ilgili olarak, Türk Ceza Kanunu’nun 37/1 ve 5607 sayılı Yasa’nın 4/6. maddesi delaletiyle 5607 sayılı Yasa’nın 3/1, 4/1, 4/4 ve Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddeleri”  uyarınca cezalandırılması,      

Şüpheli  H.D.’ın, Nusaybin grubu olarak adlandırılan suç örgütünün üyesi olduğu, örgüt faaliyetleri kapsamında 27.5.2008 günü gerçekleştirilen sigara kaçakçılığı eyleminde rol aldığı belirtilerek, şüphelinin eylemine uyan;

“a-) Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçundan Türk Ceza Kanunu’nun 220/2 ve 53. maddeleri

 b-) 27.5.2008 günü Nusaybin’de sınırdan yasadışı olarak yurda sokulan 29.200 paket kaçak sigaranın yakalanması olayı, Türk Ceza Kanunu’nun 37/1. maddesi ve 5607 sayılı Yasa’nın 4/6. maddeleri delaletiyle 5607 sayılı Yasa’nın 4/6, 3/1, 4/1, 4/4 ve Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddeleri” uyarınca cezalandırılması istemiyle  kamu davası açıldığı anlaşılmıştır.

 

Olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, askeri yargı yerince verilen görevsizlik kararında,  sanıklara yüklenen rüşvet almak suçuna konu eylemlerin, sanıklar hakkında adli yargı yerinde açılmış olan örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçların parçası olduğu, ayrıca sanıkların rüşvet almak suçuna konu eylemleri ile sivil şahıs sanıkların eylemleri arasında birliktelik olduğu, dolayısıyla sanıkların bu eylemlerinin askeri yargı yerinin  görev alanına  girecek şekilde ayrıca rüşvet almak suçuna vücut vermeyeceği, yüklenen eylemin askeri suçlarla illiyet bağının bulunmadığı açıklanarak, sanıkları yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de; tüm dosya kapsamı ile Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığının 3.9.2010 gün ve E:2010/1513, K:2010/718 sayılı iddianamesinin incelenmesinden, sanıklara yüklenen, olumsuz  görev  uyuşmaz-lığının  konusunu oluşturan ve “rüşvet almak” suçunu oluşturduğu ileri sürülerek kamu davası açılan eylemler hakkında  adli yargı yerinde (Kızıltepe  1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde) açılmış bir kamu davası bulunmadığı gibi, sanıklara yüklenen, adli yargı yerinde açılan ve halen derdest olduğu anlaşılan kamu davasının konusunu oluşturan  eylemler nedeniyle de askeri yargı yerinde açılmış bir kamu davası olmadığının anlaşılması karşısında, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararının gerekçesinde, 353 sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca asker kişi sanıkları işledikleri ileri sürülen askeri bir suç nedeniyle  yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğunun değerlendirildiği gözetildiğinde, Kızıltepe  3. Asliye Ceza Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararı hukuka uygun bulunmuştur.

 

          Bu durumda,  asker  kişi sanıklar  M.T. ile H.D.  hakkında  suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu kapsamında  adli yargı yerinde görülen  diğer suçlardan bağımsız olarak ve ayrı eylemler hakkında açılan “rüşvet almak” suçunun  “askeri suç” olması nedeniyle, asker kişi sanıkların  353 sayılı Yasa'nın 9. maddesi uyarınca askeri yargı yerinde yargılanacakları kuşkusuzdur.  

 

Açıklanan nedenlerle, asker kişi sanıklar hakkında  askeri suç olan “rüşvet almak” suçu nedeniyle açılan kamu davasının askeri  yargı yerinde görülmesi ve 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

SONUÇ: Davanın çözümünde ASKERİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin 20.9.2011 gün ve E:2011/875, K:2011/475 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.12.2015 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

           Başkan

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Şuayip ŞEN

 

                           

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Yusuf Tamer ÇETİN

Üye

Kenan YUMUŞAK

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet AVCIOĞLU      

 

Üye

Osman ATALAY

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Sevilay TEMİZYÜREK BATIR