T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

         

            ESAS NO    : 2020 / 562

            KARAR NO: 2020 / 624

            KARAR TR : 26.10.2020                  

 

 

 

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Kanun'un 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

KARAR

 

 

          Davacı                              : A. A. Türk Sigorta Şirketi

          Vekili                             : Av. H. L. P.

          Davalı                          : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

          Vekili                             : Av. F. C.A.

 

          O L A Y                        : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının kasko sigorta poliçesi ile sigortaladığı 34 ... 61 plakalı aracın 30.6.2011 tarihinde Arnavutköy İlçesi, Bolluca-İhsaniye Yolu istikametinde seyir halindeyken yol üzerindeki rogar kapağının fırlaması sonucu davalının kusuru neticesinde kaza meydana geldiğinden bahisle, kaza nedeniyle oluştuğu ve sigortalı vasıta sahibine ödendiği belirtilen 7.638,00 TL hasar bedelinin davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, masraf ve avukatlık ücreti ile davalıdan tahsiline karar verilmesi istemleriyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

          İSTANBUL 4. İDARE MAHKEMESİ: E:2012/761 sayılı dosyasında "... davalı idarenin gerekli tedbirleri almadığı iddiasıyla 2918 Sayılı Kanun uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünün 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110. maddesi hükmü uyarınca adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine, ..." dair 23.5.2012 gün, K:2012/973 sayılı kararına itiraz üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi'nce itirazın reddine, kararın onanmasına dair 7.11.2012 tarihinde verilen karara karşı karar düzeltme talebinde bulunulmuş, talebin reddine dair karar taraflara tebliğ edilerek kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacı vekili, aynı yöndeki taleple bu kez adli yargı yerinde dava açmıştır.

          İSTANBUL 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: E:2013/278 sayılı dosyasında "... Yapılan yargılama, toplanan deliller , dosyadaki delillere uygun ,ayrıntılı ve gerekçelik düzenlenen ve bu nedenle itibar edilen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile, meydana gelen kazada davalı idarenin kusurlu olduğunu, hasar miktarının 6.161,13 TL olarak hesaplandığı, davalıya 06/02/2012 tarihinde bir ay süre verilereködeme konusunda ihtarname keşide edildiği, 13/02/2012 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmış, davanın kısmen kabulü ile, 6.161,13 TL 'nin 13/03/2012temerrüd tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdantahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine ..." dair 25.9.2014 gün, K:2014/289 sayılı kararına karışı temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nce, hizmet kusuruna dayanılarak davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine açılan bu davada adli yargının yargı yolu bakımından görevsiz bulunması nedeniyle dava dilekçesinin yargı yolu nedeniyle usulden reddine hükmedilmesi gerektiğinden bahisle, hükmün bozulmasına 19.11.2015 tarihinde karar verilmiştir.

          İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce E:2016/187 sayı ile kaydedilen dosyada "... Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.

Dosyanın incelenmesinde, davalının bir kamu kurumu olduğu ve kamu hizmeti yerine getirmekle görevli olduğu, davacı şirket nezdinde kasko poliçesi kapsamında sigortalı   olan 34 BBC 61 plakalı aracın 30/06/2011 tarihinde İstanbul Arnavutköy Bolluca istikametinde Mavi Göl Caddesinde yolda bulunan logar ızgarasına çarpıp hasarlanması nedeniyle zarar gördüğü gerekçesiyle rücuen tazminat talebi ile işbu davanın açıldığı, davanın hukuki sebebinin trafik kazası olmadığı, davalının 2918 sayılı yasa anlamında işleten veya sürücü olmadığı, dolayısıyla 2918 Sayılı Yasa'nın 110. maddesinin uygulanma alanının bulunmadığı, zira, 2918 Sayılı Yasa ile getirilen hukuki sorumluluğun işleten, sürücü ve sigortacı yönünden olduğu, yol düzenlenmesine ilişkin hukuki sorumluluğun bu kapsamda olmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2016/1163 Karar sayılı ilamında da bu hususun açıkça vurgulandığı ve buna göre tam yargı davasına konu olacak uyuşmazlıkta idare mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla, davanın usulden reddi gerektiği vicdani kanaat hasıl olmuş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

Hüküm:

1-Davacının davasının idari yargının görev alanına girmesi nedeniyle usulden reddine, ..." dair 29.12.2016 gün, K:2016/354 sayılı kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurulmuş, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nce, kendisine ikinci dava açılan İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin E:2012/761, K:2012/973 sayılı dosyasının bulunduğu yerden getirtilerek görevsizlik kararının kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması, İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin kararının kesinleşmiş olması halinde elinde derdest bulunan dava dosyasındaki yargılamanın durdurulmak suretiyle, dosyanın kül halinde, yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi açısından Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesi, verilecek kararın beklenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinden bahisle, hükmün bozulmasına 30.5.2019 tarihinde karar verilmiştir.

          İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce E:2019/285 sayı ile kaydedilen dosyada yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi için Mahkememize başvurulmasına ve verilecek kararın sonucunun beklenmesine 15.9.2020 tarihli 2. Celsede karar verilerek 16.9.2020 gün, E:2019/285 sayılı yazı ile Mahkememize müracaat edilmiş, başvuru 25.9.2020 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

          İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 26.10.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME:

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Burak Cenk İLHAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava; davalı tarafın, oluşumundan sorumlu olduğu belirtilen kaza neticesinde ortaya çıkan zararın davacı şirketçe karşılandığından bahisle rücuen tazminat istemiyle açılmıştır.

          2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Kanun'un 19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir"; Geçici 21. maddesinde de "Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz" denilmiştir.

2918 sayılı Kanun'un 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: "… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…" (Any. Mah.nin 26/12/2013 tarih ve E. 2013/68, K. 2013/165 sayılı kararı; R.G. 27/3/2014, Sayı: 28954, s. 136-147.)

Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında "Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır." denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,2918 sayılı Kanun'un 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 26.10.2020 gününde, OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

    Başkan                        Üye                                Üye                               Üye                  

    Burhan                       Şükrü                           Mehmet                           Birol      

    ÜSTÜN                    BOZER                          AKSU                          SONER          

 

 

 

                                          Üye                                Üye                               Üye                  

                                      Aydemir                         Nurdane                           Bilal

                                        TUNÇ                           TOPUZ                      ÇALIŞKAN