T.C.

      UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO        : 2020/691

KARAR NO   : 2020/747

KARAR TR    : 14.12.2020              

 

ÖZET: Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunan davacının, yapılması gereken kapalı/açık görüş hakkının kullandırılmaması suretiyle maruz kalınan haksız uygulamalar nedeniyle oluştuğu öne sürülen maddi ve  manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlen-mesi gerektiği hk.

   

 

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

           

                                                                                                                                

Davacı            : E.Y.

Davalı             : Adalet Bakanlığı

Vekili              : Av. G.A.

                                         

O L A Y         :  Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Ereğli/Konya T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda 22/07/2016 tarihinden beri tutuklu bulunan davacı, 27.08.2019- 31.08.2019 tarihleri arasında yapılması gereken kapalı/açık görüş haklarının kullandırılmadığı, 30.08.1019 günü Ankara’dan gelen eşi ve çocuklarıyla görüştürülmediğini belirterek, haksız uygulamalara  maruz kaldığından bahisle, 200,00 TL maddi ve  30.000,00 TL manevi zararın tazmini istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 5. İDARE MAHKEMESİ: 01.11.2019 gün ve E:2019/1956, K:2019/2110 sayı ile, dava konusu uyuşmazlığın 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu ile düzenlenmiş olduğunu belirterek, bir hakkın ihlali iddiasına dayalı tazminat istemiyle açılan davanın  görüm ve çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, davacı tarafından yapılan istinaf talebi, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesinin 18.02.2020 gün ve E:2020/312, K:2020/293 sayılı  kararı ile reddedilerek, anılan kararın onanmasına karar verilmiştir.  

Davacı, bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

EREĞLİ (KONYA) İNFAZ HAKİMLİĞİ: 14.09.2020 gün ve E:2020/1007, K:2020/1088 sayı ile, açılan tazminat davasının hizmet kusuruna ve özellikle de hizmetin işleyişi noktasında cezaevindeki hatalı işlemlere dayandığı belirtilerek, cezaevinde infaz işlemi sırasında yapılan uygulamaların, yargılama faaliyeti kapsamında olmayıp idari bir eylem ve işlem niteliğinde olduğu, bu nedenle tam yargı davasının konusunu oluşturduğu,  infaz hakimliğinin talep konusunda herhangi bir görev ve yetkisinin bulunmadığı, bu konudaki uyuşmazlıkların çözümünün idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle yargı yolunun caiz olmaması  nedeniyle talebin reddine karar vermiş, yapılan itiraz Ereğli (Konya) Ağır Ceza Mahkemesinin 07.10.2010 gün ve D. İş:2020/1385 sayılı kararı ile kesin olarak reddedilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesinin Burhan ÜSTÜN’ün başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 14.12.2020 tarihli toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

İdari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece, 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak idari yargı dosyası da temin  edilerek Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin adli yargının  Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava,  Ereğli/Konya T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunan davacının, 27.08.2019- 31.08.2019 tarihleri arasında yapılması gereken kapalı/açık görüş hakkının kullandırılmaması suretiyle maruz kalınan haksız uygulamalar nedeniyle oluştuğu öne sürülen  200,00 TL maddi ve  30.000,00 TL manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde idari dava türleri, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak tanımlanmıştır.

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’un, “Tutukluların  hakları” başlıklı 114. maddesinde, “ (1) Tutuklulardan çalışmaları istenebilir; ancak, buna  mecbur tutulamazlar. Tutuklular istediklerinde idare, barındırıldıkları odalarda çalışmalarına izin verebilir. Odada çalışma imkânı yoksa, tutukluların iş yerlerinde çalışmalarına da izin verilebilir. Bu takdirde kendileri hakkında çalışmakta olan hükümlülere ait rejim uygulanır.

(2) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinde tutuklular, kurumun bu husustaki genel düzenine uymak suretiyle ziyaretçi kabul edebilirler. Ancak soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde hâkim veya mahkeme, soruşturmanın veya davanın selameti bakımından tutuklunun ziyaretçi kabulünü yasaklayabilir veya bu hususta kısıtlamalar koyabilir.

(3) Tutukluların yazılı haberleşmeleri ile telefonla görüşmeleri, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde hâkim  veya mahkemesince kısıtlanabilir. 

(4) Tutuklu, savunması için istediği müdafii seçmek ve görevlendirmek hakkına sahiptir. Her dereceden kurum görevlileri bu hususta tutukluya tavsiyelerde bulunamaz.

(5) Tutuklunun müdafii ile olan haberleşmesine ve kurum düzeni çerçevesinde temas ve görüşmelerine hiçbir suretle engel olunamaz ve kısıtlamalar konulamaz.

(6) Özel kanunda yer alan hükümler saklıdır.”denilmiş;

“Kısıtlayıcı önlemler” başlıklı 115. maddesinde, “ (1) Tehlikeli hâlde bulunan, delil karartma tehlikesi olan, soruşturmanın amacını veya tutukevinin güvenliğini tehlikeye düşüren veya suçun tekrarına olanak verecek  davranışlarda bulunan tutuklulara soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde hâkim  veya mahkemesince aşağıdaki tedbirler uygulanabilir:

a) Tutuklunun tek başına, sıkı bir rejim altında muhafaza edilmesi ve kaldığı odanın kamera ile izlenmesi.

b) Belirli süre ile dışarıyla ilişkisinin, ziyaretçi kabulünün ve telefon görüşmelerinin kısıtlanması.

c) Gerekiyorsa kendisine veya başkalarına zarar vermesini önleyici biçimde hazırlanmış özel bir odada barındırılması ve kaldığı odanın kamera ile izlenmesi.

d) Saldırganlık göstermesi hâlinde belirli süreyle kelepçelenmesi veya hareketlerinin engellenmesi.

e) Yüksek güvenlikli bir kuruma nakledilmesi.” hükmü yer almış;

“Yönetmelikler” başlıklı 121. maddesinde, “Bu Kanun gereğince çıkarılması gereken yönetmelikler, Cumhurbaşkanı veya ilgili bakanlıklar tarafından çıkarılır.”;

“Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmeliğin, “Temel ilkeler” başlıklı 5. maddesinde de, “Hükümlü ve tutukluların görüşmeleri aşağıdaki esaslara göre gerçekleştirilir:

a) Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma ve hücreye koyma disiplin cezası kesinleşmiş olup da bu cezaları infaz edilmekte olan hükümlü ve tutuklular dışında kalan hükümlü ve tutuklular ziyaretçiler ile görüşebilir. Ancak; ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası infaz edilmekte olanların resmî ve yetkili merciler ile avukatları ve kanunî temsilcileriyle; hücreye koyma cezası infaz edilmekte olanların,  resmî ve yetkili merciler ve avukatlarıyla görüşmeleri engellenemez.

b) Odaya kapatma disiplin cezası almış olsa dahi çocukların; annesi, babası, kardeşleri, avukatı, resmî ve yetkili merciler ile yasal temsilcisiyle görüşmesi engellenemez.

c) Görüşler kapalı ve açık olmak üzere iki biçimde yaptırılır.

d) (Değişik:RG-13/9/2017-30179) Kurum idaresinin uygun göreceği bir hafta açık görüş, ayın diğer haftaları kapalı görüş olmak üzere, hükümlü ve tutuklular bu Yönetmelikte belirtilen yakınları ile haftada bir kez olacak şekilde görüşme yapabilir.

e) (Ek:RG-18/8/2016-29805) Kurum mevcudu, güvenliği ve düzeni dikkate alınmak suretiyle 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan, hükümlü ve tutuklular için ceza infaz kurumlarındaki açık görüşler idare ve gözlem kurulu kararıyla iki ayda bir yaptırılabilir.

(…..)”;

 “Tutuklulara ilişkin uygulamalar” başlıklı 42. maddesinde, “Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde hâkim veya mahkeme, soruşturmanın veya davanın selameti bakımından tutuklunun ziyaretçi kabulünü yasaklayabilir veya bu hususta kısıtlamalar koyabilir.”denilmiştir.

4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu’nun “Amaç ve kapsam” başlıklı 1. maddesinde, bu Kanun’un, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere yönelik şikâyetleri incelemek, karara bağlamak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere kurulan infaz hâkimliklerine ilişkin hükümleri kapsadığı, “İnfaz Hâkimliklerinin Görevleri” başlıklı 4. maddesinde; hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin saplanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemenin ve karara bağlamanın infaz hâkimliklerinin görevleri arasında olduğu, “İnfaz hâkimliğine şikâyet ve usulü” başlıklı 5. maddesinde, ceza infaz kurumları ve  tutukevlerinde hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin kanun veya diğer mevzuat hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle bu işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren on beş gün, herhalde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabileceği hükmü ve “İnfaz Hâkimliğince Şikâyet Üzerine Verilen Kararlar” başlıklı 6. maddesinin üçüncü fıkrasında, “İnfaz hâkimi, inceleme sonunda şikâyeti yerinde görmezse reddine; yerinde görürse, yapılan işlemin iptaline ya da faaliyetin durdurulmasına veya ertelenmesine karar verir” hükmü ve son fıkrasında “İtiraz, infaz hâkimliğinin kurulduğu yer ağır ceza mahkemesine yapılır. İnfaz hâkimi aynı zamanda bu mahkemenin üyesi olduğu takdirde itirazla ilgili karara katılamaz” hükümlerine yer verilmiştir.             

Dosyanın incelenmesinden, davacının, 27.08.2019- 31.08.2019 tarihleri arasında yapılması gereken kapalı/açık görüş haklarının kullandırılmadığı, 30.08.1019 günü Ankara’dan gelen eşi ve çocuklarıyla görüştürülmediğini belirterek, haksız uygulamalara maruz kaldığından bahisle, 05.08.2019 tarihli Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’ne yazmış olduğu aynı  konu ve talebine ilişkin dilekçesine, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’nün 10.10.2019 tarihli yazısı ile idareye atfedilebilecek hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk durumunun bulunmaması nedeniyle tazminat talebinin sulh kapsamında karşılanmasının mümkün görülmediğinin belirtildiği, bunun üzerine maddi ve manevi tazminat istemiyle davaların açıldığı anlaşılmıştır.

Olayda, davacının iddiasının, yukarıda hükümlerine yer verilen 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu’nun 4. maddesinde yer alan “...dışarıyla ilişkileri…. gibi işlem ve faaliyetlere” ilişkin şikayetleri incelemenin ve karara bağlamanın İnfaz Hâkimliği’nin görevinde olduğu düzenlemesine istinaden, bu konulardaki şikayetlere bakmakla adli yargı yerinin görevli olduğu belirlenmiş olup,  aynı şikayetten kaynaklanan manevi tazminat istemli davalara da adli yargı yerinde bakılacağı, ancak Mahkememizin adli yargı içerisinde hangi yargı merciinin bu davalara bakmakla görevli olduğu hususunda karar verme yetkisi bulunmadığı gözetildiğinde, bu belirlemenin ilgili yargı kolunun kendi içerisinde yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Ereğli (Konya) İnfaz Hâkimliğinin 14.09.2020 gün ve E:2020/1007, K:2020/1088 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Ereğli (Konya) İnfaz Hâkimliğinin 14.09.2020 gün ve E:2020/1007, K:2020/1088 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 14.12.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

Başkan

Burhan

ÜSTÜN

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Mehmet

AKSU

Üye

Birol

SONER

 

 

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ahmet

ARSLAN