T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS    NO  : 2014 / 71

          KARAR NO  : 2014 / 157

          KARAR TR   : 3.3.2014       

   

 

 

ÖZET : Davacının taşınmazı üzerinde konulan kısıtlamanın (hukuki el atmanın) yol açtığı öne sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın imar planından kaynaklanan tazminat davaları kapsamında, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacılar    :1. N.B.

                        2.M.B.

Birleştirilen

Dosya Davacıları:

1.H.K.

                        2.H.B.

                        R.B. mirasçıları:

                        3.F.A.

                        4.Mu.B.

                        5.H.B.

                        6.F.K.

                        7.H.K.

Birleştirilen

Dosya Davacıları:

1.F.Ka.

2.A.B.

3.A.F.

4.C.K.

Vekili              : Av. A.E.

Davalılar        :1.İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili            : Av.Ö.A.

                                   2.Bağcılar Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av.İ.Ü.

 

O L A Y          : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin İstanbul İli, Bağcılar İlçesi, Mahmutbey Mahallesi, 2087 Ada, 1 Parselde kain taşınmazın hisseli malikleri olduklarını, taşınmaza davalı idarelerce kamulaştırmasız olarak el atıldığını, bu nedenle davacıların zarara uğradıklarını belirterek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine ve taşınmazın yol olarak terkinine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekili 13.04.2013 tarihinde Bakırköy 7.Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunduğu cevap dilekçesinde özetle; görev itirazında bulunmuştur.

Bakırköy 7.Asliye Hukuk Mahkemesi; 07.05.2012 tarih ve 2012/106 Esas, 2012/206 Karar sayılı kararı ile mahkemelerinde görülen dava ile Bakırköy 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/91 Esas sayılı dosyası üzerinden görülmekte olan dava arasında, 6100 sayılı HMK.nun 57/b-c bentleri ile 166/4 maddesi anlamında şahsi-fiili ve hukuki irtibat bulunduğu gerekçesi ile dava dosyalarının birleştirilmesine karar vermiştir.

Davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekili 21.03.2012 tarihinde Bakırköy 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunduğu cevap dilekçesinde özetle; görev itirazında bulunmuştur.

Bakırköy 5.Asliye Hukuk Mahkemesi: 14.05.2013 tarih ve 2012/91 Esas sayılı kararı ile Davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekili 05.04.2012 tarihli Bakırköy 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunduğu cevap dilekçesinde ve mahkemenin 16.07.2013 tarihli celsedeki beyanında, davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili mahkemenin 16.07.2013 tarihli celsedeki beyanında özetle; görev itirazında bulunmuşlardır.

Bakırköy 1.Asliye Hukuk Mahkemesi: 16.07.2013 gün ve 2012/100 Esas sayılı kararı ile, davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekili ile davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazlarının reddine, 17.07.2013 tarih ve 2012/100 Esas sayılı kararı ile davanın hukuki ve fiili irtibat bulunduğu gerekçesi ile Bakırköy 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/91 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar vermiştir.

Davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekilinin, Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/91 Esas sayılı dosyasına, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması istemi ile verdiği 23.05.2013 tarihli dilekçe üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

Danıştay Başsavcısı: İdarelerin 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8'inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemler, "idari işlem, bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri yani, bu konudaki hareketsizliklerin de, idari eylem niteliği taşıdığını belirterek, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği belirtilerek, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca, davanın taşınmazın bedelinin tazminat olarak hüküm altına alınması istemine ilişkin kısmı yönünden, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 3.3.2014 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekilinin anılan Yasanın 10/2.maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve dahi 12/1.maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı açısından, davanın taşınmazın bedelinin tazminat olarak hüküm altına alınması istemine ilişkin kısmı yönünden, 10.maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

Dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde; Bakırköy 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 14.05.2013 tarih ve 2012/91 Esas sayılı kararı ile görev itirazının reddine karar verilmesi ve davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı’nın 23.05.2013 tarihli dilekçesi ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılmasının istenilmesinden sonra, Bakırköy 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 16.07.2013 gün ve 2012/100 Esas sayılı kararı ile bu dosyada davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının reddine ve dosyanın Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/91 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verdiği, bu itibarla mahkememize olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması istemi ile sadece Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/91 Esas sayılı dosyasında verilen 14.05.2013 tarihli görev itirazının reddine ilişkin karara karşı başvuru yapıldığı tespit edilmekle, Mahkememizce de değerlendirme sadece bu karara ilişkin olarak yapılmıştır.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıların hisseli şekilde maliki oldukları taşınmaza davalı idarelerce kamulaştırmasız el atılmasından dolayı fazlaya ait talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL’nin davalı idarelerce dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara ödenmesine ve taşınmazın yol olarak terkinine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Mahkememizce, Bakırköy 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’ne yazılan 15.01.2014 tarihli müzekkereye verilen 17.01.2014 tarihli yazı cevabında; dava konusu taşınmazda keşif yapılmadığının, bilirkişi raporunun aldırılmadığının bildirildiği görülmüştür.

Dosya kapsamında bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın 16.04.2012 gün ve 393453 sayılı cevabi yazısı; yine Bağcılar Belediye Başkanlığı’nın 04.04.2012 gün ve 10262 sayılı, 15.08.2012 gün ve 76643 sayılı yazı cevaplarından dava konusu taşınmaz üzerine davalı idarelerce yapılan bir uygulama ve işgal bulunmadığının bildirildiği tespit edilmiştir.

Ayrıca, her ne kadar davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın 27.03.2012 gün ve 2895 sayılı yazı cevabında; dava konusu alandan Nato Petrol Boru Hattının geçtiği belirtilmiş ise de; davacılar vekilinin münferit dava dilekçelerinde bu duruma ilişkin fiili el atma iddiası olmadığı, taşınmazın yola isabet eden kısmı yönü ile yola terk talebinde bulunduğu anlaşılmakla; mahkememizce bu husus fiili el atma olarak nitelendirilmemiştir.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde;  “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

            a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

            b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

            Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

            Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

            Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

           c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmüne yer verilmiştir.

            Olayda, imar planının uygulaması sonucu, uyuşmazlığa konu parselin 18.04.2008 onanlı Nazım İmar Planında ve 15.09.2008 onanlı Uygulama İmar Planında Park Alanında, bir önceki 13.11.2002 onanlı Nazım İmar Planında ve 19.10.2004 onanlı Uygulama İmar Planında ise kısmen Park Alanında kısmen Yönetim Merkezi Alanında kaldığı, davalı idarece fiilen el atılmadığı, kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği; davanın konusunun, davalı idarelerce 3194 sayılı Kanunu uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planlarında yer alan davacıların hissedar oldukları taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Öte yandan, taşınmazın imar planında “dere mutlak koruma alanı”nda kalması nedeniyle taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanması nedenine dayalı olarak davacının Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açtığı tazminat davasında, bu Mahkemece 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6 ncı maddesinin kimi fıkralarının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz başvurusunda; Anayasa Mahkemesi 25.9.2013 tarih ve E: 2013/93, K: 2013/101 sayılı kararında ”… Davacının mülkü üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanması, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planından kaynaklanmaktadır. Olayda, idarenin fiili el koyma niteliği taşıyan bir eylemi henüz bulunmamakta, aksine kanunen yapması gereken kamulaştırma işlemlerini yapmamak biçiminde tezahür eden bir eylemsizliği söz konusudur. Öte yandan kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerekmektedir. Oysa, mahkemede görülen davaya konu olayda olduğu gibi imar kısıtlamaları’nda taşınmaz zilyetliği malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kalması söz konusu olmaktadır. Sonuç olarak, davacının taşınmazının imar planlarında “ dere mutlak koruma alanı” nda bırakılması nedeniyle, tasarruf hakkının kısıtlanmasının kamulaştırmasız el atma sonucu olduğu ve tasarruf hakkının kısıtlanması sebebiyle doğan zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla bakılmakta olan dava, itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin görev alanına girmemektedir. Nitekim, Anayasanın 158. maddesi ile, adli, idari ve askeri yargı merciileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili kılınan Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar bulmuş içtihatları da bu yöndedir…” gerekçesiyle, Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvurusu, başvuran mahkemenin yetkisizliği nedeniyle oybirliğiyle reddedilmiştir. Yine taşınmazı imar planında “spor alanı” olarak ayrılan davacının Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında, davalı idarelerin görev itirazları nedeniyle Danıştay Başsavcılığınca çıkartılan olumlu görev uyuşmazlığında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce olumlu görev uyuşmazlığı talebinin kabulü ile ilgili Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması yolunda verilen karar nedeniyle, anayasal haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümünce 18.9.2013 tarihinde verilen kararda (Başvuru No: 2013/1586) “…Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibariyle yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama, Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından usul şartlarına ve hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiş olup, başvurucu derece mahkemelerinde kendi delillerini ve iddialarını sunma fırsatını bulmuş ve bunlar Uyuşmazlık Mahkemesi’nce gereği gibi değerlendirilmiştir… Açıklanan nedenlerle, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarının kanun yolu şikayeti niteliğinde olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi kararının bariz bir şekilde keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin ‘açıkça dayanaktan yoksun olması’ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir…” gerekçesiyle, davacının başvurusu oybirliğiyle reddedilmiştir. (Resmi Gazete, 30.10.2013, Sayı:28806) Son olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.10.2013 tarih ve E.2013/603, K.2013/1503 sayılı kararıyla, imar planındaki kısıtlamalardan kaynaklanan ‘hukuki el atmalardan’ kaynaklanan tazminat istemli davaların idari yargının görevinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının Bakırköy 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce reddine ilişkin kararın, tazminata ilişkin kısım yönünden kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın, BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN, Bakırköy 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 14.05.2013 tarih ve 2012/91 Esas sayılı KARARININ TAZMİNATA İLİŞKİN KISIM YÖNÜNDEN KALDIRILMASINA, 3.3.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar ÖZGÜLDÜR

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Sıddık

YILDIZ

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT