T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2014 / 1005

            KARAR NO  : 2014 / 1046

            KARAR TR    : 17.11.2014

ÖZET : İdarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacılar       : 1-M. E.

  2-S.T.

  3-S.E.

  4-S.D.

Vekilleri         : Av.A.A., Av. A. S.

Davalı            : Turgutlu Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av.M.S.

 

O L A Y          : Davacılar vekili dava dilekçesinde,  müvekkilinin murisi H. İ. E.'un hissedarı olduğu Turgutlu ilçesi, Selvilepe Mahallesi, 1269 Ada, 3 Parselde kayıtlı taşınmaza davalı tarafından kamulaştırma yapılmaksızın el konulduğunu, halen de Atatepe Park alanı olarak davalı belediyece bir çok sosyal tesis inşa edildiğini ifade ederek;  fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 500.000 TL kamulaştırmasız el koyma sebebiyle taşınmaz bedelinin davalıdan tahsili istemiyle 30.1.2009 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idare tarafından verilen cevap dilekçesinde; taşınmazın bulunduğu alanın uzun yıllardır imar planında Atatepe olarak yeşil alan olduğunu, bu parselin çoğunluk hissesinin belediyeye ait bulunduğunu, davacıların buraya tamamen malik olmadığını sadece hisse sahibi olduklarını, davacıların buradaki hisseye, yapılan imar uygulamasından sonra sahip olduklarını, davacılarla belediye arasında hisselerin satın alınması görüşmesi yapıldığını, varılan anlaşma gereği belediye encümenince satın alınmasına karar verilmiş olmasına rağmen davacıların tapu takriri vermediği için anlaşmanın sonuçlanamadığını ifade ettiği anlaşılmıştır.

Turgutlu 2.Asliye Hukuk Mahkemesi; 23.2.2010 gün ve E:2009/65, K:2010/101 sayı ile, davanın kabulüne karar vermiş; Yargıtay 5.Hukuk Dairesi; 30.3.2011 gün ve E:2010/22525, K:2011/5696 sayı ile işin esası yönünden kararı bozmuş;  Turgutlu 2.Asliye Hukuk Mahkemesi; 13.4.2012 gün ve E:2011/354, K:2012/211 sayı ile davanın kısmen kabulüne, tapu kaydının iptali ile davalı idare adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermiş; Yargıtay 5.Hukuk Dairesi; 22.1.2013 gün ve E:2012/24589, K:2013/812 sayı ile yine işin esasına ilişkin olarak hükmü bozmuştur.

Turgutlu 2.Asliye Hukuk Mahkemesi kapatıldığından, dosya Turgutlu 1.Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edilmiştir.

TURGUTLU 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 24.1.2014 gün ve E:2013/160, K:2014/46 sayı ile, “(…)Dava; kamulaştırmasız elatma nedeniyle tazminat talebine ilişkindir.

Dava konusu Manisa ili, Turgutlu ilçesi, Selvilitepe mah. 1269 ada, 3 parsel sayılı taşınmazın 1058/31812 oranındaki hissesi davacıların murisi H.İ.E.adına tapuya kayıtlı bulunmaktadır.

Dava konusu taşınmazın Turgutlu Belediyesi tarafından park haline getirilmiş, 14/03/2008 tarihinde kamulaştırılmasına karar verilmiş ancak kamulaştırma işlemi tamamlanamamıştır.

Mahkememizce deliller toplandıktan sonra mahallinde keşif yapılmış, bilirkişi kurulundan 12/01/2010 tarihli rapor alınmıştır. Bilirkişi raporu esas alınarak mahkememizce 23/02/2010 tarih ve 2009/65 esas, 2010/101 karar sayılı kararla davanın kabulüne ve 476.000.00.-TL'nin davalı belediyeden tahsiline karar verilmiştir.

Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5.Hukuk Dairesince 30/03/2011 tarih 2010/22525 esas, 2011/5696 karar sayılı ilamla hükmün bozulmasına karar verilmiş ve dosya mahkememize gönderilmiştir.

Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda taraflara emsal satışları bildirmeleri için süre verilmiş, ayrıca mahkememizce re'sen tapu müdürlüğünden emsal satışlara ilişkin taşınmazların tapu kayıtları celpedilmiş ve 21.12.2011 tarihinde bilirkişi kurulu ile keşif yapılmıştır. Keşif sonucunda bilirkişiler Ertan OTÇUOĞLU ve Avni Cenk ÇETİN'den alınan 28/12/2011 tarihli raporda dava konusu taşınmazın metrekare birim fiyatı 115,30.-TL olarak belirlenmiş ve davacıların murisine ait hisse 365.962,20.-TL olarak hesaplanmıştır. Bilirkişilerin raporu dava konusu ve emsal taşınmazların konumlarına ve özelliklerine göre uygun bulunduğundan mahkememizce davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkememizce davanın kısmen kabulüne dair verilen karar temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Başkanlığı'nın 22.01.2013 tarih 2012/24589 - 2013/812 E. Karar sayılı ilamıyla "dava tarihi 30.01.2009 olduğu halde, 16.16.2011 kabul edilerek değerlendirme tarihinden sonra yapılmış emsal satış esas alınmak suretiyle 16.16.2011 tarihi itibariyle m2 birim değeri belirlendiğinden rapor geçerli değildir. Bu durumda taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden değerlendirme tarihinden önce satışı yapılan özel amacı olmayan satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak alınacak rapor sonucu göre hüküm kurulması" gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş, Mahkememizce usul ve yasaya uygun kısmen bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.

Dava konusu taşınmaza emsal olabilecek taşınmazların tapu kayıtları celp edilmiştir.

Yapılan yargılama sonucunda; Davanın davalının taşınmazına imar planı uygulaması sonucunda kullanılamaz hale gelmesiyle açılan kamulaştırmasız el atma davasına ilişkin olduğu görülmektedir. Kamulaştırma kanunun geçici 6. Maddesinin 10. fıkrasında "Vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaştırmasız el koymadan dolayı bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce tazmin talebiyle dava açmış olanlar; bu madde hükümlerine göre uzlaşma yoluna gitmeyi isteyip istemediklerini bu maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde idareye ve mahkemeye verecekleri dilekçeler ile bildirebilirler. Uzlaşma talebi üzerine, uzlaşma görüşmelerinin neticesine kadar dava bekletilir; uzlaşılamaması hâlinde, uzlaşmazlık tutanağının mahkemeye sunulmasından sonra davaya devam edilir. Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı imar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır. Kararı kesinleşen davalara ise, bu maddenin yalnızca sekizinci fıkra hükümleri uygulanır." hükmü yer almaktadır. Anılan hüküm açıkça söz konusu uyuşmazlık için idari yargıyı görevli saymaktadır. Bu nedenle mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

Dava dilekçesinin görev nedeniyle REDDİNE, görevli mahkemenin idare mahkemeleri olduğuna,(…)” demek suretiyle görevsizlik kararı vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacılar vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

MANİSA 2.İDARE MAHKEMESİ: 15.4.2014 gün ve E:2014/222, K:2014/349 sayı ile, “(…)2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 1'inci maddesinde; bu Kanunun; kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz malların, Devlet ve kamu tüzelkişilerince kamulaştırılmasında yapılacak işlemleri, kamulaştırma bedelinin hesaplanmasını, taşınmaz malın ve irtifak hakkının idare adına tescilini, kullanılmayan taşınmaz malın geri alınmasını, idareler arasında taşınmaz malların devir işlemlerini, karşılıklı hak ve yükümlülükler ile bunlara dayalı uyuşmazlıkların çözüm usul ve yöntemlerini düzenlediği belirtilmiş, devam eden maddelerinde kamulaştırma usul ve esaslarına ilişkin hükümlere yer verilmiştir.

İdari usul ve esaslar dışında idarece bir ayni hakka müdahalede bulunulması, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atılması halinde meydana gelen zararın tazmini davalarının, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre Adli Yargı yerinde çözümleneceği yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Dosya arasında bulunan Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi kararlarında taşınmazın üzerine davalı belediyece büyük bir kompleks yapılmak suretiyle fiili el atmanın mevcut olduğu belirtilmiştir.

Benzer bir uyuşmazlıkta adli ve idari yargı mercileri arasında arasındaki olumlu görev uyuşmazlığını çözüme kavuşturan Uyuşmazlık Mahkemesinin 03.02.2014 tarih ve E.2014/53, K:2014/115 sayılı kararıyla da;

"Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanununda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmaza fiilen el atılması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men ’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay içtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E: 1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü istimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir. ” görüşüne yer verilmiştir.

Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü, adli yargı yerinin görevine girmektedir." gerekçesiyle bahse konu davada Adli Yargının görevli olduğuna karar verilmiş ve aksi yöndeki Danıştay Başsavcılığı başvurusu reddedilmiştir.

Bu bakımdan; davacının fiilen el atıldığı iddiası göz önünde bulundurulduğunda idarenin kamulaştırma işlemi gerçekleştirmeden uyuşmazlığa konu taşınmaza fiilen el atıp atmadığı hususu önem arz ettiğinden, bu haliyle uyuşmazlığın görüm ve çözümünün, Uyuşmazlık Mahkemesi içtihatları uyarınca Adli Yargı'nın görev alanına girdiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine,(…)” demek suretiyle görevsizlik kararı vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR,  Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 17.11.2014 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacılar vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıların hissedarı olduğu taşınmaza davalı idarece kamulaştırma yapılmaksızın, park yapılmak suretiyle el konulduğundan bahisle uğranılan zararlara karşılık, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 500.000 TL.nin  faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılmıştır

3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde;  “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

            b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

            Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

            Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

            Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

           İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

           c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmü yer almıştır.           

Adli Yargı dava dosyasında bulunan 12.1.2010 kayıt tarihli Bilirkişi Heyeti raporunda;  dava konusu taşınmazın, Tapuda Manisa İli Turgutlu ilçesi 5.ci mıntıka Ankara İzmir Karayolu üzerinde Selvitepe mahallesi 1269 Ada 3 parselde kayıtlı 31.812,00 m2 lik taşınmazın 1058/31.812,00 m2 lik hissesinin, davacıların murisi H.İ.E.adına kayıtlı olduğu;  25.07.1989 tarihinde Uygulamaya tabi tutulan dava konusu 1269 Ada,3 parselin bulunduğu bölgenin,  Uygulama esnasında İmar Planında Yeşil alan olarak görünüyor olmasına rağmen, bu parselin tescil harici bırakılması gerekir iken ortak katılım adası kabul edilerek mülkiyetler verilmiş olduğu;  bu parselin kadimden beri yeşil alan olduğunun,  davalı vekilinin dosyaya ibraz ettiği 13.04.2009 tarihli dilekçesinde de belirtildiği;  3194 İmar Kanunun 18 madde Uygulaması neticesinde alınan D.O.P ların dışında ilgililere tahsis edilmiş tüm arsaların vasfı park da olsa arsa m2 leri içerisinde mütala edilmesinin gerektiği; tapu kayıtları ve zeminde yapılan incelemede bu parselin hissedarlarının bazılarından gerek satış ve gerekse trampa yoluyla Turgutlu Belediyesi tarafından değişik tarihlerde alınmış olduğunun belirlendiği;  davalılara ait 1058/31.812,00 m2. lik hisse için Turgutlu Belediye Başkanlığının 14.03.2008 tarih ve 51 Nolu kararı ile bu hissenin tamamının 89.900,00 YTL bedelle Kamulaştırılmasına ve Kamulaştırma bedelinin 9 taksitte ödenmek üzere uzlaşma tutanağı tutulmasına karar verilmiş olduğu ancak Kamulaştırmanın gerçekleşmediğinin belirlendiği;  keşif mahallinde yapılan incelemede parsel üzerinde mevcut 2 katlı binanın 21/06/1983 tarihinde İmar affından yararlanarak Belediye Atatepe aile gazinosu olarak ruhsatlandırıldığının görüldüğü;  bu gazinonun zemin katında yemekhane, yönetim odaları, WC ve duş yerleri bulunduğu; üst katta ise 11 adet oda ve toplantı odası bulunduğu; bu 2 katlı Betonarme binanın Anıttepe Spor Tesisleri olarak kullanıldığı; ayrıca park içinde Turgutlu Belediyesi tarafından yapılan tek katlı, ahşaptan yapılmış ve Turgutlu Belediyesi tarafından kiraya verilmiş olan 150.00 m2.lik Kafeterya bulunduğu; park alanının, içinde çocuk oyun parkları, değişik yaşlarda Çam, Ahlat, Mazi, Ladin ve Dut ağaçlarının yanında çeşitli Süs bitkisi ile yeşillendirilmiş olduğu; neticede bu parselin tamamının,  Belediyeye ait olmadığı halde tüm alanın tek başına Belediyenin tasarrufunda olduğunun gözlemlendiği belirtilmiş; dolayısıyla, davaya konu taşınmaza fiilen el atıldığı anlaşılmıştır.

Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmaza fiilen el atılması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde,  “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü,  adli yargı yerinin görevine girmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Turgutlu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Turgutlu 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 24.1.2014 gün ve E:2013/160, K:2014/46 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 17.11.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT