T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO     : 2015 / 710

          KARAR NO : 2015 / 713

          KARAR TR  : 26.10.2015

ÖZET: İdare Mahkemesi kararının, adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı mahiyetini taşımaması karşısında; 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulu taşımayan BAŞVURUNUN, aynı yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı             : Y.K.Y.

Vekili              : Av. E.T.

            Davalı             : Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk – Kazak Üniversitesi Rektörlüğü

            Vekili              : Av.A.Ö.                  

                                     

            O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı işveren nezdinde 30.06.2010 tarihine kadar geçerli hizmet sözleşmesi ile Haberleşme Teknolojileri ve Fen Bilimleri Fakültesi Dekanı olarak çalıştığını, haklı bir gerekçe gösterilmeden 19.08.2008 tarihinde işten çıkarıldığını, günlük ücretinin 110 $ olarak belirlendiğini, son üç aylık ücretinin ve kıdem tazminatının ödenmediğini, ücretli izinlerinin kullandırılmadığını belirterek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 50 TL  kıdem tazminatı, 50 TL son üç aylık maaşa ait alacağı, 50 TL ihbar tazminatı, 50 TL resmi tatilde çalışma ücreti, 50 TL yıllık ücretli izin ücreti, 50 TL belirli süreli iş sözleşmesinin bitiş tarihi olan 2010 yılından önce sona erdirilmesinden ve bu süre sonuna kadar çalıştırılmamasından doğan zarar için tazminat talebinin faizleri ile birlikte tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 8. İŞ MAHKEMESİ: 19.04.2011 tarih ve E:2008/808 K:2011/228 sayılı kararında; “…taraflar arasında imzalanan "emekli olarak veya kadrosu başka bir kurumda bulunarak Kazakistan'da çalışanlar için hizmet sözleşmesi" ile taraflar arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu kanaatine varılmıştır. İş, ücret ve bağımlılık unsurları hizmet sözleşmesinin varlığı için yeterlidir. Her ne kadar geçici iş ilişkisi kurulduğu iddia edilmişse de toplanan delillerden iş akdinin 4857 SY tabi bağımsız hizmet sözleşmesi niteliğinde olduğu kanaatine varılmıştır. Sözleşmenin en fazla 3 yılla sınırlı olmak üzere 1 yıl belirli süreli olarak düzenlendiği, tarafların karşılıklı yazılı beyanları ile 01.09.2008-31.08.2009 dönemi için, yine bir yıl belirli süreli olarak uzatıldığını, ancak davalı üniversitenin 19.08.2008 tarihli yazısı ile uzatmaya yönelik kararından dönerek, akdin feshedildiği tespit edilmiştir. Davacının davalı nezdindeki hizmet süresi 01.09.2007-31.08.2008 tarihleri arasındadır.

Sözleşmenin 7.maddesinde, sözleşmeliye görevi karşılığında ücret adı altında herhangi bir ödeme yapılmayacağı, ücretinin bağlı olduğu kurumdan ( Aksaray Üniversitesi) almaya devam edeceği belirtilmiş, ancak 8. Md de, sözleşmeliye Türkiye'den Kazakistan' a hareket ettiği günden başlayarak, her gün için 110 USD günlüğü işveren tarafından ödeneceği düzenlenmiştir. Sözleşmede nitelendirme harcirah olarak yapılmış ise de; işveren tarafından ödenen günlük 110 USD tutarı ücret olarak kabul edilerek davacının 30 günlük ücretinin 3300 USD olduğu sonucuna varılmıştır.

Hizmet süresi ve aldığı ücrete göre davacı fesih tarihindeki tavan rakamı da dikkate alınarak brüt 2173,19 TL kıdem tazminatına hak kazanmıştır. Davacı belirli süreli hizmet akdi ile çalıştığından ihbar tazminat talebinin reddi gerekmiştir.

Bakiye ücret alacağı yönünden; davacı, son 3 aylık ücretinin ödenmediğini iddia etmiş, işveren ise bu ücretlerin ödendiğine ilişkin kayıt sunmamıştır. Sözleşmenin 8. Md si dikkate alınarak davacının son 3 aylık dönemde fiilen Kazakistan' da bulunduğu günler için günlük 110 USD üzerinden ödeme yapılması gerekmekte olup, sınır kayıtlarından, iddia konusu dönem içerisinde davacının 30.06.2008-22.08.2008 tarihleri arasında davacının Türkiye'de olduğu tespit edilmiş olup, bu süre hesaplama dışı bırakılmış ve davacının ücret talep edebileceği 38 gün için 5875,41 TL bakiye ücret alacağının bulunduğu tespit edilmiştir.

Davacı her ne kadar UBGT ücret alacağı talebinde bulunmuş ise de; davacının UBGT günlerinde çalıştırıldığına dair bir kanıt mevcut değildir. Bu nedenle bu talebin reddi gerekmiştir.

Bakiye süre ücret alacağı yönünden; taraflar 01.09.2007 başlangıç tarihli düzenlenen sözleşmeyi 1 yıl süreli olduğunu kararlaştırmışlar, daha sonra davacının talebine binaen davalı üniversitenin Aksaray üniversitene hitaben 19.06.2008 tarihli yazısından sözleşmenin 2008-2009 eğitim dönemi için uzatıldığı tespit edilmiştir. Ancak daha sonra davalı üniversite 19.08.2008 tarihli yazısı ile müfredat değişikliğini gerekçe göstererek sözleşmenin uzatılmasına yönelik karardan dönmüştür. Davacı, fakülte dekanı olarak çalışmış olup; müfredat değişikliğinin Üniversite Dekanına ihtiyaç kalmaması sonucunu doğurması mümkün değildir. Fesih haklı nedene dayalı olmayıp, BK 325. Md si ve 325/2 md. si mahkememizce dikkate alınmıştır. Davacının sözleşmenin uygulanmadığı dönemde işi yapmaması nedeni ile tasarruf ettiği veya elde etmekten imtina ettiği tutarlar için %50 oranında taktiren indirim uygulanmış olup, indirimli tutar net 28217,42 TL olarak tespit edilmiştir.

Davacı, 1 yıllık çalışması karşılığı 14 gün yıllık ücretli izin kullanma hakkına sahi olup, bu iznin kullandırıldığı ya da karşılığının ödendiği kanıtlanmadığından davacının net 2164,62 TL yıllık izin ücreti alacağının bulunduğu kanaatine varılmıştır…” şeklindeki gerekçe ile davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar vermiş ve verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ:26.09.2013 gün ve E:2011/27678 K:2013/24138 sayılı kararında; “…Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, 06.06.1991 tarihinde Kazakistan ülkesinin Türkistan şehrinde kurulmuş, her iki ülke hükümeti tarafından imzalanan anlaşma ile Uluslararası Türk-Kazak Devlet Üniversitesine dönüştürülmüş ve yönetimi tamamlanarak, 15.10.1993 tarihinde mütevelli heyetine devredilmiştir.

Somut olayda, davacının çalıştığı her iki üniversitenin de devlet üniversitesi olduğu sabit olmakla, davacının hizmet akdi ile değil statü hukukuna göre çalıştığı anlaşıldığından, uyuşmazlığa bakma görevinin idari yargıya ait olması nedeniyle davanın yargı yolu caiz olmadığından usulen reddine kararı verilmesi gerekirken işin esası hakkında karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir...” şeklindeki gerekçe ile hükmün bozulmasına karar vermiştir.

ANKARA 8. İŞ MAHKEMESİ: 23.01.2014 gün ve E:2013/1968 K:2014/47 sayılı kararında; “...davacı Aksaray Üniversitesinde öğretim üyesi iken 17/09/2007 tarihli Bakanlık Olur'u ile bir yıl süre ile davalı üniversitede görevlendirilmiş, 01/09/2008 tarihinden geçerli olmak üzere de süresi uzatılmıştır. Davacının daha önce Aksaray Üniversitesinde görev yaptığı, Aksaray Üniversitesinin bir devlet üniversitesi olduğu yine Aksaray Üniversitesinde görev yaparken bir yıl süreli olarak aylıklı izinli sayıldığı ve davalı Üniversitede görevlendirildiği, davalı üniversitenin de yine devlet üniversitesi olduğu çekişmesizdir. Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği gibi her ne kadar taraflar arasında bir hizmet sözleşmesi yapılmış ise de; bu sözleşmenin hizmet sözleşmesi niteliğinde olmadığı davacının çalışmasının statü hukukundan kaynaklandığı açıktır. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüm merci İdari Yargı olup davanın yargı yolu nedeniyle reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” şeklindeki gerekçe ile davanın yargı yolu nedeni ile usulden reddine karar vermiş ve verilen karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, hizmet sözleşmesinin feshi nedeniyle toplam 20.000,00 TL alacağın tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

            ANKARA 14. İDARE MAHKEMESİ:21.03.2014 gün ve E:2014/441 K:2014/238 sayılı kararında; “…2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde, idari dava türleri, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtemel olanlar tarfından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak belirlenmiştir.

İdari Yargılama Usulüne göre idari davaya konu edilebilecek idari işlemler ise; Türk idari makamları tarafından bir kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında kamu gücü kulanılarak tek taraflı iradeyle tesis edilen ve yürütülmesi zorunlu işlemlerdir.

Anayasanın "IV. İdare" bölümünde yer alan "idarenin Bütünlüğü ve Kamu Tüzel kişiliği" başlıklı 123. maddesinde, "idare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir."; "Merkezi İdare" başlıklı 126. maddesinde, "Türkiye, merkezi idare kuruluşu bakımından, coğrafya durumuna, ekonomik şartlara ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre, illere; illerde diğer kademeli bölümlere ayrılır."; "Mahalli idareler" başlıklı 127. maddesinde, "Mahalli İdareler; il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir." hükmü yer almıştır.

Anayasa hükümlerine ve yasal düzenlemelere dayanılarak oluşturulan Türk idari yapısında; "Genel İdare"; Cumhurbaşkanı ile Başbakan ve Bakanlar Kurulunun yer aldığı "Merkez Teşkilatı" ile il, ilçe ve bucak idaresinin yer aldığı "Taşra Teşkilatı" bulunmakta, "Yerel İdareler"; il özel idaresi, belediyeler ve köylerden oluşmakta, belirli bir toprak üzerinde yerleşmiş bir halk kitlesinin ortak ve genel gereksinimlerini karşılamak üzere oluşturulmuş birimler olarak tanımlanan bu kamu idarelerinin yanında, belirli bir ya da, birkaç kamu hizmetini ya da faaliyetini yürütmekle görevli, tüzel kişiliğe sahip idare teşkilatı birimi olarak tanımlanan ve "klasik", "iktisadi" "sosyal", bilimsel, teknik ve kültürel" olmak üzere dört katagoriye ayrılarak incelenmesi mümkün olan kamu kurumlan, Anayasa'nm 135. maddesinde yer verilen kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve siyasal organlardan bağımsız, temel hak ve özgürlüklerle ekonomik etkinliklerin duyarlı olduğu konularda ve alanlarda düzenleme, denetleme ve yönlendirme (regülasyon) görevi yapan, karar organları özel güvencelere sahip, mali özerkliği haiz, özerk bütçeli kamu tüzel kişileri olarak tanımlanan bağımsız idari otoritelerin de idari yapı içinde yer aldığı kabul edilmektedir.

Anayasanın 90. maddesi ve 244 sayılı Kanunda öngörülen prosedüre uygun olarak, 29/04/1993 tarihli ve 3904 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan ve 14/09/1993 tarih ve 21698 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 93/4734 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile onaylanan 31 Ekim 1992 tarihinde Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Hükümeti arasında Türkistan Şehrinde Uluslararası Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi Kurulmasına Dair Anlaşma"nm 1. maddesinde, akit tarafların Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesine dönüştürülmesini kararlaştırdıkları belirtilmiş, 5. maddesinde, anlaşmanın aktini takip eden bir ay içinde "Uluslararası Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak Universitesi'nin kuruluşuna ilişkin Tüzük ve diğer ayrıntıları tespit etmek üzere Türkistan Devlet Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi arasında bir " İşbirliği Protokolü" imzalanması öngörülmüştür.

15 Ekim 1993 tarih ve 21729 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 93/4848 sayılı Bakanlar Kurulu kararnamesi ile onaylanan 30/06/1993 tarihinde Almatı'da imzalanan Uluslararası Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi İşbirliği Sözleşmesi eki Uluslararası Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi Tüzüğünde, Kazakistan'ın Türkistan şehrinde kurulan tüzel kişiliğe sahip ve özerk Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Kazak-Türk Üniversitesi'nin teşkilatı, yönetimi ve eğitim-öğretimiyle ilgili usul ve esaslar belirlenmiş, anılan Tüzüğün 4. maddesinde, on kişilik Mütevelli Heyetinin, üniversitenin yönetimini sağlamak amacıyla ortak işletme, ortak idare prensibinden hareketle yüksek seviyeli bürokratlardan oluşacağı, bu on üyenin beşinin Türkiye Cumhuriyeti Hükümetince, üniversite rektörünün de içinde bulunduğu beş kişiyse Kazakistan Cumhuriyeti Hükümetince atanacağı, Mütevelli Heyeti Başkanının Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı tarafından, Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısının ise Kazakistan Cumhuriyeti Hükümetince atanacağı belirtilmiştir. Tüzüğün 13. maddesinde, Yüksek eğitim enstitüleri (Pedagoji Enstitüsü), fakülte ve yüksekokul yönetim kurulları rektörlerin, dekanın veya müdürlerin başkanlığında bölüm balkanları ile öğretim üye ve elemanlarının seçecekleri üç kişiden oluşacağı öngörülmüştür.

Dava dosyasının incelenmesinden, Aksaray Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapmakta iken 2547 sayılı Yasa'nın 39. maddesi uyarınca 01.09.2007 tarihinden itibaren Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Ûniversitesi'nde görevlendirilen davacının 19.08.2008 tarihinde hizmet sözleşmesinin feshi nedeniyle 2.000,00-TL kıdem tazminatı, 2.000,00-TL Haziran-Ağustos 2008 dönemine ait son üç aylık maaşı, 2.000,00-TL yıllık ücretli izin alacağı, 14.000,00-TL bakiye süre ücreti olmak üzere toplam 20.000,00-TL alacağın tarafına ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda; "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır." kuralının yer aldığı Anayasa'nın 125. maddesinde bahsi geçen "İdare"nin; idare hukukunda, yasama ve yürütme dışındaki faaliyetleri yapan, hizmetleri yerine getiren organ olarak tanımlanan ve "Türk idari Yapısı'' içinde yer alan bir kamu tüzel kişisi olduğu ve Türk hukukunda, işlemleri iptal davasına ve eylemleri tazminat talep edilmesine konu yapılabilecek makamların Türk idari teşkilatı içinde yer alması gerektiği kuşkusuz olup, işlemleri idare işlevine ilişkin olsa dahi bu kapsamda bulunmayan makamların işlemlerine karşı açılan davaların; Türk İdare Mahkemelerince, esasının incelenmesine hukuken imkan bulunmamaktadır...” şeklindeki gerekçe ile 2577 sayılı Kanun’un 15. maddesinin 1/b bendi uyarınca davanın incelenmeksizin reddine karar vermiş, verilen karara davacı vekili tarafından itiraz edilmiştir.

            ANKARA BÖLGE İDARE MAHKEMESİ 4. KURUL: 29.04.2015 gün ve E:2015/1735 K:2015/3021 sayılı kararı ile itirazın reddi ile anılan kararın onanmasına karar vermiş ve idari yargı kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 26.10.2015 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 

 

Anayasa’nın 158. Maddesinde, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili olduğu belirtilmiş; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, “ Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ela görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir…”, 14. maddesinde,  “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararın kesin veya kesinleşmiş olması gerekir. Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir.” denilmiştir. Aynı Yasa’nın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

            Olayda, adli ve idari yargı yerlerinde, Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk- Kazak Üniversitesi’nde çalışan davacının, hizmet sözleşmesinin feshi nedeniyle mahrum kaldığı parasal hakların davalıdan tahsili istemiyle davaların açıldığı anlaşılmaktadır.

Dosyalar üzerinde yapılan inceleme neticesinde; görev uyuşmazlığına konu Ankara 8. İş Mahkemesi’nin 23.01.2014 gün ve E:2013/1968 K:2014/47 sayılı kararında “ davaya bakmakla idari yargı yerleri görevli olduğundan davanın yargı yolu nedeni ile usulden reddine” karar verildiği ve kararın kesinleştiği; bu kararın ardından açılan dava sonucu Ankara 14. İdare Mahkemesi’nin 21.03.2014 gün ve E:2014/441 K.2014/238 sayılı kararında ise “ davanın incelenmeksizin reddine” karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.

 Görüldüğü üzere, Ankara 14. İdare Mahkemesi’nin kararı, davanın incelenmeksizin reddi gerektiğine ilişkin bulunduğundan ve anılan karar “yargı yolunu değiştiren ve adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı niteliğinde olmadığından”, idari ve adli yargı yerleri arasında, 2247 sayılı yasanın aradığı biçimde görev uyuşmazlığı oluştuğundan söz etmek mümkün değildir. 

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 26.10.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN