Hukuk Bölümü         2012/651 E.  ,  2013/132 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : S.U.

Vekilleri  : Av. S.U., Av. Z.Ö., Av. F.S.K., Av. S.U., Av. G.Y.

Davalı     : Kültür ve Turizm Bakanlığı

Vekili      : Haz.Av. Y.Ü.

O L A Y : Davacı vekili, müvekkilinin hissedar olduğu Ankara İli, Keçiören İlçesi, Ovacık Köyündeki; 452 parsel sayılı taşınmazın,  15.09.1987 tarihinde eski eser;  24.06.2002 tarihinde sit alanı; 20.03.2006 tarihinde de korunması gerekli kültür varlığı olarak kayıt ve tescil edildiğini; aradan geçen sürede müvekkili tarafından, çok sayıda girişimde bulunulmasına rağmen, taşınmazın kamulaştırılması yönünde somut hiçbir netice elde edilemediğini; bu nedenle, davacının taşınmazı kullanımının fiilen ve hukuken engellendiğini; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun emsal nitelikteki 2010/5-662 Esas, 2010/651 Karar ve tarihli kararının da gösterdiği gibi; davalı idarenin, davacının Anayasa ile koruma altına alınan temel haklarından mülkiyet hakkını uzun yıllar boyunca sınırladığını ve halen de kamulaştırma işlemlerini tamamlamayarak sınırlamaya devam ettiğini; anılan kararın gerekçesinde de, böyle bir durumda kamu yararından bahsedilemeyeceğinin açıklandığını;  bu doğrultuda, mülkiyet bedelinin karşılığının davalı tarafından davacıya ödenmesinin gerektiğini ifade ederek; kamulaştırmasız el koyma hükümleri gereğince, fazlaya dair ve sair tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000,00 TL'nin, dava tarihinden itibaren devlet alacaklarına uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemiyle,    adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idare vekili, süresinde verdiği savunma dilekçesinde görev itirazında bulunmuştur.

ANKARA 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:11.10.2012 gün ve E:2011/586 sayı ile, davalı tarafın yargı yolu nedeniyle görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı vekilinin, davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden bahisle idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Uygulama ve öğreti'de, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemlerin, "idari işlem"; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizliklerinin de, "idari eylem" olarak tanımlandığı; bu tanıma göre, idarelerin 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu hükümleri uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, sit alanı ilanına, eski eser olarak belirlemeye ilişkin kararlar ile bu kararlar uyarınca belirlenen alan için hazırlanan koruma amaçlı imar planları ve bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kesin inşaat yasağı getirilen taşınmaza yönelik kamulaştırma veya trampa gibi bireysel işlemlerin, "idari işlem"; anılan yasa uyarınca tesis edilen işlemler uyarınca yapmak zorunda oldukları uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizlikleri de, idari eylem niteliği taşıdığı; dosyanın incelenmesinden; dava dilekçesinde, arkeolojik sit alanı olarak belirlenen alanda kalan ve üzerindeki yapının eski eser olarak tescil edildiği taşınmazın bedelinin ödenmesine hükmedilmesinin istenildiğinin anlaşıldığı;  bu bilgiler karşısında; davanın, davacının taşınmazının, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 günlü, E:2010/5-662 K:2010/651 sayılı kararında "hukuki el atma" olarak nitelendirilen, 2863 sayılı Yasa uyarınca 1. derece arkeolojik sit alanı olarak belirlenmesi sebebiyle mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan kaynaklanan tazminat talebiyle açıldığı sonucuna ulaşılmış olduğu;  dava dilekçesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, mülkiyet hakkına getirildiği söylenen kısıtlamanın, taşınmazın malikleri yönünden zarar doğurucu sonuçlarının olabileceğinde kuşku bulunmadığı; ancak bu sonuç ya da sonuçların, bir idari işlem olan sit alanı ilanına ilişkin karar ve bu karar uyarınca tesis edilen genel ve düzenleyici nitelikte koruma amaçlı imar planında taşınmaza getirilen kesin inşaat yasağı sonucu anılan yasada öngörülen kamulaştırma programlarının veya trampa işlemlerinin zamanında yapılmamasından; başka anlatımla da, idari işlemlerden ve davalı idarelerin yapması gereken kamulaştırmalar konusundaki hareketsizliği şeklinde ortaya çıkan idari eylemlerden kaynaklanmakta olduğu; idari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin ise, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12 ve 13'üncü maddeleri uyarınca, idari Yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmeleri, anılan yasa hükümlerinin gereği olduğu;  bu bakımdan, hukuka uygunluklarının denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesi idari Yargı'nın görev alanında bulunan idari işlem ve eylemlerin hukuk düzeninde yaratmış oldukları etki ve sonuçların, "hukuki el atma" olarak nitelendirilmesine ve bu olumsuz sonuçlarla ilgili tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak tazminat davalarına konu edilmelerine, hukuken olanak bulunmadığı;  dolayısıyla, davanın 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1 'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği;  açıklanan nedenle, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın yazılı düşüncesi istenilmemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 14.1.2013 günlü toplantısında::

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Davacının hissedar olduğu taşınmazın arkeolojik sit alanı olarak belirlenen alanda kalması, üzerindeki yapının eski eser olarak tescil edilmesi  suretiyle taşınmaza, kamulaştırmasız el atıldığından bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla  şimdilik 10.000 TL’nin, faizi ile birlikte  tahsili  istemiyle açılmıştır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde; “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

                a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

                b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

                Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

                İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

                c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.”  hükmü yer almıştır.

                Dava dosyasında bulunan Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünün 12.01.2012 gün ve …13/167-117 sayılı yazısının incelenmesinden;  dava konusu Ankara İli, Keçiören İlçesi, Ovacak Mahallesi, Hamamtaşları Mevkiinde bulunan 452 parselin, Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 24.06.1988 gün ve 271 sayılı kararı ile 1.Derece arkeolojik sit olarak tescil edilen, Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 29.08.2006 gün ve 1739 sayılı kararı ile Koruma Amaçlı İmar planı onaylanan alan içinde kaldığı;  söz konusu 1.derece Arkeolojik sit alanında bulunan parsellerin tek ada ve tek parsel ( 34754 ada, 1 parsel) olarak birleştirilmesi talebi ile Keçiören Belediyesince hazırlanan parselasyon planının, Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun13.5.2011 gün ve 6035 sayılı kararı ile uygun bulunduğu anlaşılmıştır.

İdarelerin 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu hükümleri uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, sit alanı ilanına, eski eser olarak belirlemeye ilişkin kararlar ile bu kararlar uyarınca belirlenen alan için hazırlanan koruma amaçlı imar planları ve bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kesin inşaat yasağı getirilen taşınmaza yönelik kamulaştırma veya trampa gibi bireysel işlemler, "idari işlem"; anılan yasa uyarınca tesis edilen işlemler uyarınca yapmak zorunda oldukları uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizlikleri de, idari eylem niteliği taşımaktadır.

Olayda davacı tarafından; hissedar olduğu taşınmazın, eski eser,  sit alanı ve korunması gerekli kültür varlığı olarak kayıt ve tescil edildiğinin, aradan uzun süre geçmesine rağmen taşınmazın kamulaştırılmadığının, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun emsal nitelikteki kararından bahisle, davalı idarenin, Anayasa ile koruma altına alınan mülkiyet hakkını uzun yıllar boyunca sınırladığının ve halen de kamulaştırma işlemlerini tamamlamayarak sınırlamaya devam ettiğinin; taşınmaza kamulaştırmasız el konulması nedeniyle bedelinin tazmin edilmesi gerektiğinin iddia edildiği; davanın, bir idari işlem olan sit alanı ilanına ilişkin karar ve bu karar uyarınca tesis edilen genel ve düzenleyici nitelikte koruma amaçlı imar planında taşınmaza getirilen kesin inşaat yasağı sonucu 2863 sayılı yasada öngörülen kamulaştırma programlarının veya trampa işlemlerinin zamanında yapılmamasından; başka anlatımla da, idari işlemlerden ve davalı idarelerin yapması gereken kamulaştırmalar konusundaki hareketsizliği şeklinde ortaya çıkan idari eylemlerden kaynaklandığı anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre; davacının taşınmazının 2863 sayılı Yasa uyarınca 1. derece arkeolojik sit alanı olarak belirlenmesi sebebiyle mülkiyet hakkına getirilen kısıtlama sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı vekilinin görev itirazının, Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ     : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Ankara 12.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11.10.2012 gün ve E:2011/586 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 14.1.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.