T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO     : 2014 / 462

          KARAR NO  : 2014 / 514

          KARAR TR   : 5.5.2014

ÖZET : Davalı İdarenin, 2007 yılından itibaren Van-Gevaş-Bitlis Karayolu genişletme çalışmalarında, davacıya ait taşınmazdan,  dolgu malzemesi aldığı, ayrıca hafriyat da dökerek yapısını bozmak suretiyle taşınmazı kullanılamaz hale getirdiğinden bahisle, oluşan zararın davalı idareden tahsili istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

           

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı           : E.S.

            Vekili             : Av.M.S.Ş.

Davalı                        : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili              : Av.A.Y.

                                  

O L A Y          : Davacı vekili, müvekkiline ait bulunan Van İli Gevaş İlçesi Kuşluk Köyünde bulunan 149 ada 4 parsel numaralı taşınmazın,  müvekkilinin bilgisi ve izni dışında 2007 yılından beri karayolu genişletilmesi için davalı kurum tarafından haksız olarak el atmaya uğradığını;  davalı Kurumun, 2007 yılında yapımına başladığı Van-Gevaş-Bitlis karayolunun genişletme çalışmalarında müvekkilinin arazisinden faydalandığını, söz konusu yolun genişletilmesi çalışmaları nedeniyle yapmış olduğu dolgu için, taşınmazından dolgu malzemesi aldığını ve taşınmazın yapısını bozmak suretiyle kullanılamaz hale getirdiğini; davalı Kurumun, müvekkilinin taşınmazının tamamını bozduğunu, haksız olarak bozduktan sonra da ödeme yapmamış olduğunu;  anılan taşınmazın yola yakın, göl manzaralı ve son derece değerli olduğunu;  parsellenmeye ve yazlık yapmaya veya içerisinde işletme kurmaya son derece müsait iken, idarenin haksız fiili nedeniyle kullanılamaz hale geldiğini;  taşınmazdan bu şekliyle hiçbir şekilde tasarrufta bulunma imkanının kalmadığını; dolaysıyla müvekkilinin haksız olarak zarara uğratılmış olduğunu; belirtilen nedenlerle müvekkilinin mağduriyetinin giderilmesi için taşınmazın kamulaştırılıp bedelinin ödenmesinin gerektiğini; ayrıca davalı Kurumun, haksız olarak el attığı ve yapısını bozduğu süre boyunca müvekkilinin taşınmazından hiçbir şekilde faydalanamadığını, taşınmazın gelirinden yoksun kaldığını; bu nedenle, taşınmaza haksız olarak el atıldığı tarihten (2007 yılı) Mahkemenin karar vereceği tarihe kadarki süre zarfında, müvekkilinin araziden hiçbir şekilde faydalanamadığı gibi, tasarruf hakkının da kısıtlandığını; dolayısıyla yapılacak keşifte belirlenecek miktarın ödenmesinin gerektiğini; bu nedenlerden dolayı kamulaştırma kanunu ve diğer ilgili mevzuata göre müvekkilinin ecrimisil hakkının doğduğunu ifade ederek; fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalması koşulu ile, müvekkiline ait taşınmaz ile ilgili olarak, davalının haksız olarak el atmış olduğu süre ile taşınmazın kamulaştırılacağı süre arasında müvekkilinin taşınmazdan yararlanamaması nedeniyle şimdilik 500,00 TL ecrimisil bedelinin ve taşınmazın hukuka aykırı olarak el atılması nedeniyle kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan ve bilirkişilerce belirlenecek bedelden şimdilik 500,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL'nin taşınmaza el atma tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

GEVAŞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 17.9.2013 gün ve E:2011/156, K:2013/163 sayı ile, dava dilekçesini özetledikten sonra aynen; “(…) Davalı kuruma yazılan müzekkereye verilen cevapta; dava konusu taşınmaza yol genişletme sebebiyle idarelerince el atılmadığını, yol yapım işinin yüklenici şirkette olduğunu, yüklenici şirket ile sözleşme imza edildiğini ve işin tamamlandığını, taşınmazın yol kapsamı dışında olduğundan taşınmaz malikine herhangi bir ödeme yapılmadığı bildirilmiştir.

Dava konusu taşınmaza ait tapu kaydı, kadastro tutanağı ve çaplı krokisi dosyamız arasına alınmıştır. Belediye Başkanlığından aldırılan müzekkere cevabı ile; dava konusu taşınmazın mevzi imar planı sınırı dışında olduğunu, belediyenin yol, su ve elektrik gibi tüm hizmetlerinden yararlanmadığı bildirilmiştir.

Mahallinde 05/10/2012 tarihinde fen bilirkişisi, mülk bilirkişisi ve 2 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi heyeti ile keşif icra edilmiş, fen bilirkişisi 05/02/2013 tarihli krokili raporu ile; karayolları genel müdürlüğü tarafından kamulaştırılan 149 ada 4 nolu parselden A harfiyle gösterilen 832 m2'lik alanın Hafriyat alınan alan olduğu, B harfiyle gösterilen 1921,36 m2'lik alanın ise hafriyat (asfalt ve kaya parçalarının) döküldüğü yer olduğunu tesbit ettiğini bildirmiştir.

Teknik bilirkişiler 05/02/2013 tarihli raporlarında; dava konusu taşınmazda kamulaştırma bedelinin 217.567,00 TL olduğu, Ecrimisil değer kaybının 26.813,80 TL olduğunu, buna göre davacıya ödenmesi gereken toplam bedelin 243.813,80-TL olduğunu bildirmişlerdir.

Teknik bilirkişiler 15/05/2013 havale tarihli ek raporlarında dava konusu taşınmaz için ecrimisil değer kaybının ve kamulaştırma bedelini tekrar hesaplayarak söz konusu taşınmaz için kamulaştırma bedeli ve ecrimisil değer kaybının toplam 47.888,31 TL olarak hesaplamışlardır.

Keşifte yeminli dinlenen davacı tanığı OSMAN AKMEŞE beyanında; davacının taşınmazının yakınındaki karayolu yapılırken eski karayolundan çıkan hafriyatın davacının taşınmazına döküldüğünü ve ayrıca davacının taşınmazından kazılarak toprak alındığını, ancak kendisinin bu işlemin ne zaman yapıldığını net olarak hatırlamadığını, fakat yaz aylarında olduğunu, yılı tam olarak hatırlamadığını, fakat hafriyatın döküleli ve toprağın alınalı yaklaşık 4-5 sene olduğunu beyan etmiştir.

Keşifte yeminli dinlenen davacı tanığı OSMAN ANAHTAR beyanında; davacının taşınmazının yakınındaki karayolu yapılırken eski karayolundan çıkan hafriyatın davacının taşınmazına döküldüğünü ve ayrıca davacının taşınmazından kazılarak toprak alındığını, ancak kendisinin bu işlemin ne zaman yapıldığım net olarak hatırlamadığını, fakat yaz aylarında olduğunu, yılı tam olarak hatırlamadığını, fakat hafriyatın döküleli ve toprağın alınalı yaklaşık 4-5 sene olduğunu beyan etmiştir.

İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptalleri için menfaati ihlal edilenler tarafından açılacak davalar ile idarenin aynı plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yollan, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu...(Uyuşmazlık Mahkemesi-Hukuk Bölümü, 21/05/2012 tarihli, 2011/264 esas, 2012/105 karar sayılı kararı).

Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı idare tarafından bir plan ve proje kapsamında yapıldığı anlaşılan yol genişletme çalışmaları sırasında davacıya ait taşınmazda dolgu malzemesi aldığı anlaşılmakla davacının bu genişletme çalışmaları sırasında davalı idarenin taşınmazına oluşturduğunu iddia ettiği zararın tazmini için açılan davaya bakma görevinin idari yargı yerine ait olduğu değerlendirilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

Davanın Adli Yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle USÛLDEN REDDİNE,

İdari Yargı Yolunun görevli olduğunun TESPİTİNE (…)” karar vermiş;  bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, davanın safahatına yer verdikten sonra; fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalmak üzere, kamulaştırmasız el atma nedeni ile oluşan zarar bedeli miktarından şimdilik 1000 TL'nin artırım yapmak hakları saklı kalmak üzere, el atma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

VAN 2.İDARE MAHKEMESİ:3.3.2014 gün ve E:2013/1991 sayı ile, dosyanın incelenmesinden, davacıya ait Van İli, Gevaş İlçesi, Kuşluk Köyü, 149 ada 4 nolu parselde bulunan taşınmaza, 2007 yılında davalı idarece gerçekleştirilen yol yapım çalışmaları esnasında, taşınmazdan toprak alınmak ve hafriyat dökülmek suretiyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle Gevaş Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/156 esasına kayden tazminat davası açıldığı, anılan Mahkemece, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden bahisle davanın reddine yönelik olarak verilen 17.09.2013 gün ve 2013/163 sayılı kararın kesinleşmesinin ardından da aynı olay nedeniyle 1.000,00 TL tazminata hükmedilmesi istemiyle Mahkemelerinde bu davanın açıldığının anlaşıldığı; idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceğinin, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edildiği; nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11.2.1959 günlü, E: 1958/17, K: 1959/15 sayılı kararının, III. Bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir. Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır. Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır. Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur” denilmekte olduğu; bu sebeple, yol yapımı sırasında mülkiyeti davacıya ait ve idarenin proje kapsamında kamulaştırdığı alanın dışında kalan taşınmaza hafriyat dolduran ve yol yapımında kullanılmak üzere taşınmazdan toprak alan kamu idaresinin fiili nedeniyle meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılacağı ve özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği; davanın adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR,  Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 5.5.2014 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında, adli ve idari yargı yerleri arasında her iki yargı yerinde ortak talep olan “davacının taşınmazında kamulaştırmasız el atma nedeni ile oluştuğu iddia edilen zarar bedeli miktarından şimdilik 1000 TL'nin tazmini” istemi yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu; idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN’ın davada idari yargının,  Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün ise  adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıya ait Van İli, Gevaş İlçesi Kuşluk Köyü, 149 ada, 4 parsel sayılı taşınmazdan, davalı İdarenin 2007 yılından itibaren Van-Gevaş-Bitlis Karayolu genişletme çalışmalarında dolgu malzemesi aldığı, ayrıca hafriyat da dökerek yapısını bozmak suretiyle taşınmazı kullanılamaz hale getirdiğinden bahisle; fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla,  kamulaştırmasız el atma nedeni ile oluşan zarar bedeli miktarından şimdilik 1000 TL'nin, el atma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte  tahsili  istemiyle açılmıştır.

13.07.2010 tarih 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun’un,  “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. maddesinde; “Bu Kanunun amacı; karayolları ağının kalkınma planları, ulaştırma ana planı, stratejik plan ve programlar çerçevesinde ilgili diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde ulusal düzeyde geliştirilerek yaygınlaştırılmasını; karayolları ve karayollarıyla ilgili altyapı, diğer yatırımlar ve hizmetlerin, ekonomik ve sosyal gelişmenin gereklerine uygun, diğer ulaşım sistemleri ile uyumlu, güvenli ve çevreye duyarlı bir şekilde yapılması ve/veya yaptırılması ve Karayolları Genel Müdürlüğünün çalışma usul ve esasları ile teşkilat ve görevlerine ilişkin hükümleri düzenlemektir.” hükmüne;  “Görev ve Yetkiler” başlıklı 4. Maddesinde; “…c) Görev alanına giren karayolu ağlarının yapımı, bakımı, onarımı ve diğer hususlar hakkında teknik nitelik ve şartları tespit etmek veya ettirmek ve gerekli şartnameleri hazırlamak(…)

g) Karayollarının yapım, bakım ve onarımı ile emniyetle işlemesi için gerekli olan garaj ve atölyeleri, makine ve malzeme ambarları ile depolarını, servis ve akaryakıt tesislerini, laboratuvarlarını, deneme istasyonlarını, dinlenme yerlerini, bakım ve trafik emniyetini sağlamaya yönelik bina ve lojmanları, alıcı-verici telsiz istasyonları ile gerekli haberleşme şebekelerini, Genel Müdürlüğün görevlerini daha verimli şekilde yerine getirmesine yönelik eğitim tesisleri ile sosyal tesisleri ve diğer bütün yan tesisleri hazırlayacağı ve hazırlatacağı plan ve projelere göre yapmak, yaptırmak, donatmak, işletmek veya işlettirmek, bakım ve onarımını yapmak veya yaptırmak, kiralamak(…)” hükümlerine yer verilmiştir.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının, III. Bölümünde, “İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

 

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

            Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

            Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur” denilmektedir.

Dava dosyasında bulunan ve Gevaş Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan 5.2.2013 kayıt tarihli Teknik Bilirkişi Raporunda aynen, “Van ili, Gevaş ilçesi, Kuşluk köyü deşt mevkiinde kain, yüzölçümü 14.118,56m2 olan, Ada no. 149 ve 4 nolu parsel Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yatırım programı çerçevesinde 2006E040610DPT numarası ile yer alan 300-33 KGK Yol Kontrol ve kesim numaralı Van Gevaş Tatvan Devlet Yolu (Gevaş Tünel arası) acil eylem planı kapsamında taşınmazın bir kısmında hafriyat alındığı ve bir kısmına ise eski yol malzemesi dökülerek taşınmaz kullanılmaz hal aldığı, parselin dışında kalan alanın ATIL HALE DÜŞTÜĞÜ VE TARIMSAL VASFINI TAMAMEN YİTİRDİĞİ, bu nedenle 2007 yılında fiilen el atılmış olup, 05.10.2012 tarihinde mahkemece resen çağrılarak davalı parselde Mahkeme heyeti ve taraflarla birlikte keşif yapıldı.

Fen Bilirkişisi pafta verileri ile taşınmazın çaplı krokisi ve dava dosyasında bulunan belgeler okunarak bu bilgi ve belgeler ışığında, dava konusu taşınmaz ve komşu arazilerde yaptığımız incelemeler sonucu Teknik Bilirkişi olarak elde etiğimiz  bilgi ve bulguların değerlendirilmesi yapılmış ve yapılan incelemeler dikkatte esas alınarak, objektif değer ve bilimsel verilere dayalı hazırladığımız ve kanaatimizi içeren Teknik Bilirkişi Raporumuz Yüksek Mahkeme’nin Takdirine arz olunur.

Amaç ve Kapsamı: Davalı 149 ada 4 nolu parselin Tapu yüzölçümü 14118,56m2 olup, bu alanın Fen bilirkişi raporunda açıklandığı gibi ve krokisinde belirtildiği şekli ile A harfi ile gösterilen 832m2’lık alanda 3-5 metre yüksekliğinde yol yapı malzemesi için toprak alındığı bu yerin derin bir çukur haline geldiği B harfi ile gösterilen 11365,36m2’lik(bu alanın miktarı daha sonra 1921,21m2 olarak düzeltilmiştir) alanda ise Karayolu Bölge Müdürlüğü tarafında yol çalışması esnasında eski asfalt malzemesi çıkartılarak taşınmaza bırakıldığı ve çıkartılan malzeme taşınmazın tarımsal yapısını bozacak nitelik ve özellikte olan asfalt parçaları olduğu, bu nedenle taşınmazın tamamını doldurarak yol seviyesine getirildiği görüldü. Taşınmazın geri kalan kısmı(tapu alanı 14188,56m2- (toprak alınan alan 832m2+ yol asfalt malzemesi dökülen alan 11365,36m2 )= 1921,20m2 ise atıl duruma düştüğü taşınmazın tarımsal yapısının tamamen bozulduğu küçük parçalara dönüştüğü parselin bütünlüğünün %80-85 oranında yol dolgu malzemesi ve yol yapı malzemesi olan toprak, çakıl, asfalt parçaları vb. malzemeler doldurularak bütünsel yapısı bozulduğu gibi geri girilemez hal aldığı parselden geri kalan parçanın atıl duruma düştüğü ve parselin %13-15 olduğu bu nedenle taşınmaz geri getirilemez hal aldığı için parsellin tamamı kamulaştırmaya esas tutulmuştur

Aynı zamanda davalı taşınmaz hafriyat dökülmeden önce yolun alt kısmında ve kotasının yolla göre çok düşük olduğu (yol taşınmazdan yüksek kotta olduğu) için hafriyat dökülerek yol seviyesine getirildiği görüldü. Çünkü yol çalışması esnasında Karayolları tarafından işgal edilen kısım dolgu malzemesi doldurularak yapıldığı ve bu dolgu malzemesinin ve yol emniyetini sağlamak için yapıldığı düşünülmektedir. Hafriyatın dökülmesi (eski yola ait asfalt kalıntıları) taşınmazın tarımsal vasfını yitirmiş arz-talep edilemeyeceğini göstermektedir.

Bu nedenle yol dolgu malzemesi alınan ve hafriyat dökülen alanın tarımsal arazi olarak getirisi olmadığı, ıslah edilmesinin zor olduğu ayrıca geri kalan alanın küçük parça haline gelmesi tarımsal yapısı ve niteliğini yitirdiği için 149/4 nolu parselin tamamının kamulaştırmaya esas tutulmasına tamamen kanaat getirilmiştir. Bu kısmının kamulaştırması ise İdarenin lehine olacağı kurulumuzun kanaatidir, hafriyat dökülen alan, tarımsal vasfını yitirdiği, bu bölünmüş kısım karayollarınca işgal alanının sınır hattında ve yol emniyet sahasında kaldığı Fen Bilirkişi raporunda belirtilen A harfi ile belirtilen 832.m2 ile B harfi ile belirtilen 11365.36m2’si ve arta kalan 1921,20m2’ Kamulaştırması Kurulumuzca uygundur(…)” denilmiştir.

Karayolu yapımı sırasında mülkiyeti davacıya ait taşınmazdan, davalı idare tarafından, plan ve proje kapsamı haricinde, dolgu malzemesi alındığı, ayrıca hafriyat da dökülmek suretiyle taşınmazın yapısının bozulduğu iddiasıyla,   meydana gelen zararın tazmini söz konusu olduğundan,  davanın haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılacağı kuşkusuzdur.

Belirtilen duruma ve davanın niteliğine göre, idarenin ayni bir hakka müdahalesinin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi işin esasını teşkil etmekte olup, açılan dava ile bir idari tasarrufun iptalinin ya da böyle bir tasarruf nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenilmemiş bulunması karşısında, haksız fiilden doğan zararların tazmini davasının, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Van 2. İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile Gevaş Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Van 2.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ İLE, Gevaş Asliye Hukuk Mahkemesinin  17.9.2013 gün ve E:2011/156, K:2013/163 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 5.5.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Sıddık

YILDIZ

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT