T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2014 / 1077

            KARAR NO : 2014 / 1127

            KARAR TR   : 29.12.2014

 

ÖZET : İdare Mahkemesince verilmiş göreve ilişkin bir kararın mevcut olmaması ve sadece usule ilişkin bir dilekçe reddi kararının mevcudiyeti karşısında; 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen; “ adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmelerine” ilişkin koşulu taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk..

 

K  A  R  A  R

 

Davacı           : B. K.

Vekili              : Av. C.Y.                  

Davalılar       : 1-Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü

Vekili              : Av. H. K.

                          2-İşkaya Sanayi ve Tic. A.Ş.

Vekili             : Av. R. G.

                      

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait Yenişehir İlçesi, Çeltikli Köyü 113 ada 31, 32 ve 33 parsel nolu taşınmazlar üzerinde patates ve fasulye ekili alanların, davalı DSİ’nin yaptığı, bakım ve işletmesi davalı İşkaya İnşaat A.Ş. ye ait olan yeraltı sulama şebekesine ait vananın açık bırakılması suretiyle 05.06.2013 tarihinde su basması nedeniyle mahsulün zarar gördüğünü belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile hasar tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte dava öncesi tespit amacıyla yapmış olduğu 622,10 TL masrafın, tespit raporunda hesaplanan 11.709,60 TL zararın ve beklenen ancak elde edilmeyen gelirin ve bu alanlara harcadığı icar parası, gübre, ilaç, tohum, işçilik ve masrafların HMK 107 maddesi esaslarına göre hesaplanarak hasar tarihiden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

YENİŞEHİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 06.02.2014 gün ve E:2013/342, K:2014/35 sayılı kararında; “…İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptali için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak davalar ile, idarenin aynı plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu ve DSİ Genel Müdürlüğü, bir kamu kuruluşu olup yaptığı sulama şebekesinin de kamu hizmeti olduğu tartışmasızdır. Kamu hizmetini yürütmekle yükümlü kılınan bir kamu kuruluşunun, kamu hizmetini yürütürken kişilere verdiği zararın tazminine ilişkin davada, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuk kurallarına uygun olarak yürütülüp yürütülmediği, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediği, sonuçta, hizmet kusuru ve idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tayin ve tespiti idari yargı yerlerine ait olup, bunun yargısal denetiminin de 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde <idari dava türleri> arasında sayılan <idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası> kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır. Her ne kadar davalılardan bir tanesi özel şirket ise de; davalı şirketin bu faaliyetleri kamu kurumu olan DSİ adına yürüttüğü, yürütülen hizmetin kamu hizmeti olduğu, DSİ ile diğer davalı arasındaki ilişkinin kendi iç ilişkileri olduğu ve davacının bunlar karşısında pozisyonunu değiştirmeyeceği açıktır…” şeklindeki gerekçe ile görevsizlik kararı vermiş ve verilen bu karar  temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

            Davacı vekilinin talebi üzerine dosya Bursa İdare Mahkemesine gönderilmiştir.

BURSA 3. İDARE MAHKEMESİ: 23.07.2014 gün ve E:2014/831, K:2014/880 sayılı kararında;“… dava konusu maddi zararın tazmini istemiyle Yenişehir Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada 06.02.2014 tarih E:2013/342, K:2014/35 sayılı kararla “görevsizlik” kararı verildiği, akabinde Asliye Hukuk Mahkemesinden fiziki olarak gelen dava dosyasıyla İdari Yargıda davaya devam edilmek istenildiği görülmekte ise de; adli yargıda verilen görevsizlik kararı sonrası davanın yukarıda belirtilen mevzuat uyarınca yeniden hazırlanacak dava dilekçesi ile süresi içerisinde İdari Yargı yerine başvurularak açılması gerektiğinden, dava dilekçesi bu haliyle 2577 sayılı Kanunun 3. maddesine uygun bulunmamıştır…” şeklindeki gerekçe ile dava dilekçesinin 2577 sayılı İdari yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin 1. fıkrası(d) bendi gereğince kararın tebliği tarihini izleyen günden itibaren (30) gün içinde 3. maddeye uygun şekilde düzenlenerek yeniden dava açılmak üzere reddine karar vermiştir.

Davacı vekili, idari ve adli yargı yerlerince verilen kararlar nedeniyle doğan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi isteminde bulunması üzerine dosya Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 29.12.2014 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14. maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararın kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasa’nın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

Olayda; adli yargıda, davacıya ait ekili alanlarda sulama şebekesinin neden olduğu zararın davalılardan tahsili istemiyle açılan dava sonunda verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine; davacı vekilinin talebi ile dosyanın idari yargıya gönderildiği anlaşılmaktadır.

 

 

Adli yargıda yapılan yargılama sonucu görevsizlik kararı verilmiş ve kesinleşmiş ise de; idari yargıdaki uyuşmazlıkta, dava dilekçesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin 1. fıkrası (d) bendi gereğince kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (30) gün içinde aynı Kanunun 3. maddesine uygun şekilde düzenlenerek yeniden dava açılmak üzere dilekçenin reddine karar verilmiş olduğundan, ortada olumsuz görev uyuşmazlığı doğmasına neden olacak şekilde idari yargı yerince göreve ilişkin olarak verilmiş bir karar bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, anılan Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 29.12.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT