Hukuk Bölümü 2009/98 E., 2009/101 K.

  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 14 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • "İçtihat Metni"

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İzmir Bölge Müdürlüğü'nün 29.5.2008 gün ve 20811 sayılı işlemi ile, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 92. maddesine muhalefet edildiğinden bahisle 108. maddesine dayanılarak aynı Kanunun 107. maddesine göre para cezası verilmiştir.

    Davacı vekili, para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

    İZMİR 7. SULH CEZA MAHKEMESİ; 31.7.2008 gün ve Değişik İş:2008/140, K:2008/141 sayı ile, itirazcı vekili dilekçesinde, 2.5.2008 tarih ve 57 sayılı rapor gereğince müvekkili olduğu şirkete tahakkuk ettirilmiş olan 8.000,00YTL idari para cezasının iptalini talep ettiği, idari para cezasına konu olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İzmir Bölge Müdürlüğü'nden evrakların bir örneği istendiğinde itirazcı şirkette çalışan S. K. A. isimli işçinin şikayeti üzerine iş müfettişi tarafından evrakların incelenmek üzere istendiği, belirtilen süre içerisinde iş müfettişine evrakların teslim edilmediği, iş müfettişi Hasan Koca'nın raporu da göz önüne alındığında verilen idari para cezasının usul ve yasaya uygun olduğunun anlaşıldığı, bu nedenle, itirazcı Akmanoğlu Gümrük Müşavirliği Limited Şirketi'ne verilen idari para cezasının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, itirazcının itirazının reddine karar vermiş; bu karar, karara yapılan itirazın reddi suretiyle kesinleşmiştir.

    Davacı, bu kez, söz konusu idari para cezasının kaldırılması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

    İZMİR 1. İDARE MAHKEMESİ; 19.11.2008 gün ve E:2008/1879, K:2008/1783 sayı ile, davanın, davacı şirket adına 4857 sayılı İş Kanunu'nun 92/2 maddesine aykırılık nedeniyle 8.000,00YTL idari para cezası verilmesine ilişkin 29.05.2008 tarihli, B.13.0ÇGM.1.(660/03)251396.35-7 sayılı işlemin iptali istemiyle açıldığı, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 3. ve 27. maddelerinden söz ederek, bu duruma göre kendi özel kanununda görevli yargı yerinin belirlenmediği veya bu konuda sürekli yada geçici boşluk oluşan hallerde, kanun koyucunun bu konuda genel iradesini ve anlayışını yansıtan ve konuya ilişkin genel hükümler içeren Kabahatler Kanunu uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi gerektiği, 8.2.2008 günlü, 26781 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un" 578. maddesinin (öö) fıkrası ile 4857 sayılı Yasa'nın 108. maddesinin, idare mahkemesinin görevli mahkeme olarak gösterildiği 2. fıkrasının yürürlükten kaldırılmış olması nedeniyle bu tarihten itibaren anılan Yasada görevli mahkemeye ilişkin herhangi bir düzenleme kalmadığı, olayda, davacı şirket adına 4857 sayılı Yasa uyarınca 8.000,00YTL idari para cezası verilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı, bu durumda, davacıya 4857 sayılı Yasa uyarınca verildiği tartışmasız olan para cezasına ilişkin uyuşmazlığın görüm ye çözümünün, aynı Yasada görev konusunda bir düzenleme bulunmaması karşısında 5326 sayılı Yasa'nın anılan 3. maddesi uyarınca adli yargı yerinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE :

    Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK'ın katılımlarıyla yapılan 13.4.2009 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ'un 2247 sayılı Yasa'da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU'nun başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ

    Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre:

    Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, "2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, 'ceza uyuşmazlıkları' ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının 'hukuk uyuşmazlığı' sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar 'ceza davası' olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği..." açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

    2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 14. maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

    Davacı tarafından görev uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülerek giderilmesi istemiyle başvuruda bulunulmuş ise de; söz konusu Sulh Ceza Mahkemesi kararından, verilen idari para cezasının usul ve yasaya uygun olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle itirazcının itirazının reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

    Bu durumda, görev uyuşmazlığına konu edilen İzmir 7. Sulh Ceza Mahkemesi'nin kararı görev yönünden değil, davanın esası yönünden verilmiş bir karar olduğundan, 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.

    Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

    SONUÇ : 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 13.4.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.