Hukuk Bölümü Hüküm Uyuşmazlığı Olmadığına Dair         2011/234 E.  ,  2011/300 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Hüküm Uyuşmazlığının

            Giderilmesini İsteyen           : M.E.K.

            Vekili                                     : Av. Ö.F.Y.

            Davalı lar                   : 1- L.V.

                                                             2- A.D.

                                                             3- P.S.

            Vekili                                     : Av. L.E.

                                                             4- H.İ.

                                                             5- M.Ş.

            Vekili                                     : Av. N.K.

        O L A Y                                  : 1- M.E.K. tarafından M.A.’e karşı açılan davada, ANKARA/GÖLBAŞI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 2.4.1998 gün ve E:1996/684, K:1998/349 sayı ile, davacı vekilinin, dava dilekçesinde, müvekkilinin yasal şuf’a hakkı tanınarak, davalının satın alma ile adına yazılı paya ilişkin kaydın iptaliyle, öncelikle taşınmaz hisse değerinin daha düşük olan gerçek değeri üzerinden, mümkün olmadığına tapu satış değeri üzerinden müvekkili adına tapuya tescilini talep ettiği; davalı vekilinin, davaya karşı çıkarak reddini talep ettiği; davalının Altındağ 2. Noterliği 26635 yevmiye nolu 28.11.1996 günlü ihtarı ile davacıya satışı ihbar ettiği; davanın 19.12.1996 tarihinde açılmış olmakla süresinde açıldığı; davacının dava konusu 619 nolu parselde hissedar olduğu; 18.11.1996 tarihli ve 5990 yevmiye nolu tapudaki akit satış tablosunda diğer hissedar H.Ö. tarafından verilen vekaletname ile M.A.’in vekaleten H.Ö. hissesini davalıya temlik ettiği; tapuda satış değerinin 2.000.000.000 TL gösterildiği; ancak yapılan keşifte bilirkişiden alınan 22.2.1998 tarihli raporda H.Ö.’in hissesinin değerinin 1.113.700.000 TL olarak saptandığı; ortada muvazaa olmayıp bu değerin gerçek satış değeri olduğu; davalının taşınmazın gerçek değerinin şuf’a hakkını kullanması için fazla gösterdiği böylece sübut bulan davanın kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesiyle davacıya şuf’a hakkının tanınmasına ve Tuluntaş Köyünde kain 619 parsel sayılı tapudaki dava konusu H.Ö.’in M.A.’e olan satışının iptaline, (bu husustaki tapu kaydının iptaline) ve davacı M.E. adına tapuya tesciline karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

2- L.V., Ayten Demirci, P.S., H.İ., M.Ş. tarafından M.A.’e karşı açılan davada,

ANKARA/GÖLBAŞI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 9.7.1998 gün ve E:1998/122, K:1998/602 sayı ile, Davacılar vekilinin; dava dilekçesinde Ankara İli, Gölbaşı İlçesi, Tulumtaş Köyü 619 parselde hissedar H.Ö.'in sahip olduğu hissesini davalı M.A.’e sattığını, bu satışı diğer hissedarların tapu dairesine müşterek tapularını almak amacıyla gittiklerinde öğrendiklerini dermeyanla, davaya konu payın tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini talep ettiği; ilişikteki 1996/684 sayılı dosyada H.Ö.’in M.A.’e hisse satışı sebebiyle açılan şufa davasında H.Ö.'in tapu kaydının iptaline M.E.'ya tesciline karar verildiği; iş bu davada da M.A.’in davayı kabul ettiği davacıların icra harç ve masrafını yatırdıkları anlaşıldığından sübut bulan davanın kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesiyle, Tulumtaş köyünde kain 619 parsel sayılı tapudaki tapu maliki H.Ö.'den hisse alan M.A.’in iş bu hisse satışının iptaline, Davacıların şuf’a hakkı tanınarak H.Ö.’in hissesi 6/6 hisseye kabul edilerek 1/6 hissesinin M.E.K. adına, 1/6 hissesinin L.V. adına, 1/6 hissesinin A.D. adına, 1/6 hissesinin P.S. adına, 1/6 hissesinin H.İ. adına, 1/6 hissesinin M.Ş. adlarına tapuya tescillerine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı tarafından Uyuşmazlık Mahkemesi’ne hitaben verilen 29.9.2011 günlü dilekçede Gölbaşı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2.4.1998 gün ve E:1996/684, K:1998/349 sayılı kesinleşen kararı ile, Gölbaşı Asliye Hukuk Mahkemesinin 9.7.1998 gün ve E:1998/122, K:1998/602 sayılı kesinleşen kararı nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin imkansız hale geldiği ileri sürülerek karar uyuşmazlığının giderilmesi istenilmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 19.12.2011 günlü toplantısında; Raportör-Gülşen Akar PEHLİVAN’ın 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un “Mahkemenin görevi” başlığını taşıyan 1. maddesinde, “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir” denilmiş; 24. maddesinde(Değişik birinci fıkra: 21/1/1982 - 2592/7 md.) ise, 1 nci maddede gösterilen yargı mercilerinden en az ikisi tarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığının kabul edileceği belirtilmiştir.

Anılan hükme göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için:

a) Uyuşmazlık yaratan hükümlerin, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından verilmesi,

b) Konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,

c) Her iki kararın da kesinleşmiş olması,

d) Kararlarda davanın esasının hükme bağlanması,

e) Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.

Mehmet Efe Kara, 29.9.2011 günlü dilekçesi ile, Gölbaşı Asliye Hukuk Mahkemesince verilen iki ayrı karardan doğan hüküm uyuşmazlığının giderilmesini istemiş ise de; sözü edilen kararların aynı yargı düzeninde(adli yargı) yer alan mahkemelerce verilmiş olması karşısında, 2247 sayılı Kanun’un yukarıda sözü edilen maddelerine göre olayda hüküm uyuşmazlığının gerçekleştiğinden söz etmek mümkün değildir.

Açıklanan nedenlerle, hüküm uyuşmazlığının varlığı için 2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde öngörülen koşullar birlikte gerçekleşmediğinden, başvurunun reddi gerekmiştir.

 S O N U Ç  : 2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 19.12.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.