T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

         ESAS NO     : 2018 / 741

         KARAR NO : 2018 / 726

         KARAR TR : 26.11.2018

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı          : N. C.

Vekilleri         : Av. S.A.-Av. A. A.

Davalı          : Konya Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı

 

O L A Y       : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin 26 … 363 plakalı binek otomobili ile 20/06/2016 tarihinde Yunak İlçesi Eğrikuyu-Kıllar Mahallesi yolunda seyir halindeyken, tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; trafik ekipleri tarafından düzenlenen tutanakta,  müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığı, davalının birinci derece asli kusurlu olduğunun belirtildiğini; Eskişehir 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/46 D.İş numaralı dosyası üzerinden yapılan tespite göre,  müvekkilinin aracında yedek parça ve işçilik toplamı 12.120,34 TL hasar olduğunun bilirkişi raporuyla tespit edildiğini; zarar bedelinin ödenmesi için davalı tarafa yapılan başvurudan sonuç alınamadığını ifade ederek; 12.120,34 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemiyle 23.9.2016 tarihinde Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı adli yargı yerinde dava açmış; daha sonra Mahkemece Konya Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı yönünden taraf değişikliği yapılmıştır.

YUNAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:28.2.2018 gün ve E:2016/331, K:2018/99 sayı ile, “(…)Dava; hizmet kusuru sebebiyle meydana gelen tek taraflı yaralanmalı-maddi hasarlı trafik kazası sonucu açılan tazminat talebinden ibarettir.

Davaya konu olayda, karayolu üzerinde çalışma yapılması sebebiyle kazılmış vaziyette bulunan yolu fark edilmemesinden dolayı 20/06/2016 tarihinde meydana gelen tek taraflı yaralanmalı trafik kazasının; çalışma bölgesinde bulunan levhaların sayısının yetersiz olduğu, sürücülerin yol yapım çalışmasını fark ederek yeterli ve güvenli mesafede durabilmeleri için çalışma levhalarının yolun durumuna göre uygun şekilde yerleştirmeleri gerekirken mevcut levhaların çalışma alanının yakınında bulunduğu ve mesafenin emniyetli duruş mesafesinde olmaması nedeniyle kazanın meydana geldiği iddiası ile davalı Karayolları Genel Müdürlüğü’ne husumet yöneltilmiştir.

Karayolları Genel Müdürlüğü ve Yunak Belediye Başkanlığı’na yazılan müzekkere cevaplarında kazanın meydana gelen yolun tamamının Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın sorumluluk ağında kalan yol olduğu belirtilmiştir.

HMK'nun 124/3. maddesi uyarınca maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin kabulü için karşı tarafın rızası aranmaz. Aynı maddenin 4. fıkrasında da; “dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. ”

Buna göre davacı tarafından Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı yerine Karayolları Genel Müdürlüğü hakkında dava açılması, maddi hataya ve kabul edilebilir bir yanılgıya dayalı olup, dürüstlük kuralına da aykırı olmadığından davacının HMK'nun 124/3-4.maddesi uyarınca taraf değişikliği yapmak suretiyle bu yanlışlığı düzeltmesi mümkündür.

Mahkemece; talep ile, HMK'nun 124/3-4. maddesi uyarınca taraf değişikliği yaparak dava Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na yöneltilmiştir.

Görev konusu, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden (re'sen) dikkate alınması zorunludur.

Belediyelerin de içerisinde bulunduğu kamu tüzel kişilerinin kamu hizmeti görmekle yükümlü bulunmaları nedeniyle, kamu hizmetleri sırasında verdikleri iddia olunan zararlardan dolayı oluşan sorumlulukları özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanunun 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir. (H.G.K. 04.11.2015 tarih 2015/17-86-87-137-1869-25 Esas, 2015/2364-2365-2368-2369-2370 Karar, Yargıtay 1 7.HD 2015/15105 E, 2016/2969 K)

Mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak Konya Büyükşehir Belediyesi aleyhine açılan bu davanın HMK 114/1-b.maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş aşağıda gösterilen şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Dava konusu olaya ilişkin olarak görevli mahkemenin Konya Nöbetçi İdare Mahkemesi olması nedeniyle mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, (görev) dava şartı yokluğu nedeniyle davanın HMK’nın 115/2’nci maddesi gereğince usulden REDDİNE…”karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.  

KONYA 1.İDARE MAHKEMESİ:10.10.2018 gün ve E:2018/1100 sayı ile, “(…)2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmüne yer verilmiştir.

Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, davacının sevk ve idaresinde olan 26…363 plakalı otomobili ile 20/06/2016 tarihinde Yunak İlçesi Eğrikuyu-Kıllar Mahallesi yolunda seyir halinde iken tek taraflı maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, anılan kaza neticesinde trafik kazası tespit tutanağının düzenlendiği, davacı tarafından Yunak Asliye Hukuk Mahkemesinde E:2016/331, K:2018/99 sayılı dosyasında uğranılan zararın tazmini amacıyla dava açıldığı, anılan davada 28/02/2018 tarihinde "görevsizlik" kararı verildiği, anılan kararın 04/05/2018 tarihinde kesinleştiği, kararın kesinleşmesi üzerine dosyanın 07/05/2018 tarihli davacı vekili talebi üzerine doğrudan Mahkememize gönderildiği, Mahkememizin E:2018/864, K:2018/765 sayılı dosyasında 20/06/2018 tarihli dilekçe ret kararı üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve dava konusu olay birlikte değerlendirildiğinde; 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesinde, "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür." denilmekte olup Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı hizmet kusurundan dolayı açılacak sorumluluk davalarının da adli yargı merciilerinde görülmesi gerektiği açıktır.

Bu durumda; bakılmakta olan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesinin (Hukuk Bölümü) 24/10/2016 tarihli ve E.2016/500, K.2016/507 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli merciin belirlenmesi için dava dosyasının ve Yunak Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2016/331, K:2018/99 sayılı dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nin karar vermesine değin ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 26.11.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen tek taraflı maddi hasarlı trafik kazasında uğranılan maddi zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacının 26 … 363 plakalı binek otomobili ile 20/06/2016 tarihinde Yunak İlçesi Eğrikuyu-Kıllar Mahallesi yolunda seyir halindeyken, tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği; trafik ekipleri tarafından düzenlenen tutanakta,  davalının birinci derece asli kusurlu olduğunun belirtildiği; zarar bedelinin ödenmesi için davalı tarafa yapılan başvurudan sonuç alınamadığı iddiasıyla;   olay nedeniyle davacının aracında meydana gelen toplam 12.120,34 TL hasar bedelinin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

 

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Konya 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Yunak Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.2.2018 gün ve E:2016/331, K:2018/99 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Konya 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Yunak Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.2.2018 gün ve E:2016/331, K:2018/99 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.11.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                 Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                            Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                 Üye                                 Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                  Aydemir                          Nurdane           

                            AYDIN                            TUNÇ                            TOPUZ