Hukuk Bölümü         2011/104 E.  ,  2011/173 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

                       Davacı            : Z.T.

                       Vekili              : Av. D.Ş.

                        Davalı             : Siverek Nüfus Müdürlüğü

                       O  L  A  Y       : Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesi ile müvekkilinin Şanlıurfa İli, Siverek İlçesi, H., cilt no:003.03, aile sıra no:252 ve sıra no:2'de nüfusa kayıtlı olduğunu, müvekkilinin kızkardeşi A.T.'ın ise Şanlıurfa ili, Siverek İlçesi, Gülabibey Mahallesi, cilt no:2, hane no: 11'de nüfusa kayıtlı olduğunu, müvekkilinin kız kardeşinin çocuksuz olarak vefat ettiğini, A.T.'ın veraset ilamının çıkarılması sırasında, Nüfus Müdürlüğü'nün mahkemeye Şanlıurfa İli, Siverek İlçesinde 1978, 1981 ve 1985 yıllarında yersel yazım yapıldığı, yersel yazım yönetmeliği gereği yazım yapılırken yazım öncesi ölüm, evlenme, nakil gibi kapalı kayıtların yazımdan sonra oluşturulan aile kütüklerine alınmadığı, A.T.'ın ilçede yapılan 1978 yılı yersel yazımda eşi ile beraber tescil edildiği ve evlenerek geldiği yer belli olmadığından anne baba ve kardeş tespitinin yapılamadığının bildirdiğini, müvekkilinin A.T.'ın kız kardeşi olduğunu, diğer kardeşlerin H.T., R.T. H., S.T., S.D., S.G. olduğunu ve bu kişilerin babasının M.T., annelerinin ise Kudret Tatar olduğunu belirterek, A.T.'ın müvekkilinin kız kardeşi olduğunun tespitine, diğer kardeşler H.T., R.T. H., S.T., S.D., S.G., Z.T. ve A.T. ile kardeş olduklarının tespitine, bu kişilerin babasının M.T., annesinin ise K.T. olduğunun tespitine, tespit edilen bu durumun baba hanesine ve nüfus kütüklerine işlenmesine karar verilmesi istemiyle 17.9.2009 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 2.3.2010 gün ve E:2009/399, K:2010/39 sayı ile, Yargıtay 18. Hukuk Dairesi'nin 5.3.2007 tarih ve 2007/1094 Esas, 2007/1825 Karar sayılı bozma ilamı incelenerek, İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen kararın; yangın nedeniyle nüfus kayıtlarının yok olması üzerine yeniden yapılan yersel yazımda evlenerek gittiği için baba hanesine yazılamamış olan davacının isteminin; idari bir işlem olduğu dikkate alınarak, mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır", gerekçesi ile mahkeme kararının bozulduğunun görüldüğü, Mahkemelerinin 2.3.2010 tarihli oturumunda Cumhuriyet Savcısı mütalaasında; davacı iddiasının aynı mahiyette bir idari işlem olduğundan, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesini talep ve mütalaa ettiğini, davacı iddiasının idari bir işlem olduğundan idarece değerlendirilip sonuçlandırılması gereken talep olmakla dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Mahkeme kararı üzerine, 26.5.2010 tarihli dilekçe ile Siverek İlçe Nüfus Müdürlüğüne başvuran davacı hakkında, Siverek Nüfus Aile Kütüklerinin aşırı derecede fersude oluşu ve 19 Eylül 1975 tarih ve 15361 sayılı “Yenileme Yönetmeliği” hükümlerine göre yenilenmeleri mümkün olmadığından 14 Temmuz 1978 gün ve 16346 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Nüfus Yazım Yönetmeliği gereği İlçede 1978,1981 ve 1985 yıllarında ayrı ayrı Yersel Nüfus Yazımı yapıldığı, Yazım Yönetmeliği gereği de yazım öncesi Evlenerek, Boşanarak, Nesebi Düzelerek gidenler ile yazım öncesi ölü olan şahısların Yazım sonrası oluşturulan Nüfus Aile Kütüklerine alınmadığı, yapılan tetkik ve inceleme sonunda davacının ve kardeşlerinin İlçe de yapılan Yersel Nüfus Yazımları öncesi evlenerek gitmiş olmalarından dolayı tek hane başlığı altında baba hanelerinde kapalı kayıtlarına ulaşılmasının mümkün olmadığı, bu durumdaki vatandaşların Miras Hukuku bakımından hak mahrumiyetine uğramamaları için mahkemesi nezdinde tespit kararı almaları gerektiği yönünde 31.5.2010 gün ve 2466 sayılı işlem tesis edilmiştir.

Davacı bu kez, Siverek Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğünün 31.5.2010 gün ve 2466 sayılı işleminin iptali istemiyle 30.7.2010 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

ŞANLIURFA İDARE MAHKEMESİ: 31.8.2010 gün ve E:2010/1434, K:2010/1478 sayı ile, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 35. ve 36. maddelerinden sözedilerek nüfus kayıtlarında düzeltme taleplerine ilişkin olarak açılacak davalarda Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli kılınması karşısında, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde Mahkemelerinin görevli olmadığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili 1.12.2010 günlü dilekçesi ile görevli merciin belirtilmesi için Başkanlığımıza başvurmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, Sıddık YILDIZ, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 4.7.2011 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

      Anayasa’nın 158. maddesinde, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili olduğu belirtilmiş; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir…”; 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir…”; 19. maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler…” denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

      1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 7. maddesinde, diğer bir mahkeme yahut idari makam veya yargı merciinin görevine giren bir dava veya iş kendisine arz olunan mahkemenin, duruşma yapmadan görevsizlik kararı verebileceği gibi davanın her safhasında kendiliğinden görevli olmadığına da karar vereceği hükmü yer almıştır.

Asliye Hukuk Mahkemesince, davacının iddiasının idari bir işlem olduğu, idarece değerlendirilip, sonuçlandırılması gerektiği nedeniyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.

Görüldüğü üzere, Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı niteliğinde olmadığından, adli ve idari yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığı oluştuğundan söz etmek mümkün değildir. 

Bu durumda, olayda, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

 S O N U Ç : 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 4.7.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.