T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

         ESAS     NO : 2020 / 408

         KARAR NO : 2020 / 437

         KARAR TR  : 13.07.2020

 

 

 

 

 

 

ÖZET : Davacı şirketin, Müflis Asya Katılım Bankası A.Ş.nden  alacaklarının kısmen kabul edilip kısmen reddedildiğinden bahisle;  alacağın USD olarak tespiti ile sırasına kaydına karar verilmesi / alacaklarının reddine ilişkin kararının iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

 

Davacı          : E.K. Ü. San. ve Tic. Ltd. Şti.

Vekilleri        : Av. D. T. & Av. N.A.

Davalı           : Müflis Asya Katılım Bankası A.Ş. İflas İdaresi

  Vekili            : Av.V. A.A., Av.Ş. C.K.

 

O L A Y        : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilin, müflis bankadaki Cari/Katılım Hesapları sebebiyle 387.565-USD alacaklı olduğunu; İflas idaresine 11/12/2017 tarihinde alacak kaydı için verilen dilekçede 157 numara ile kayıt numarası aldığını, davalı iflas idaresi tarafından düzenlenen sıra cetvelinde, müvekkili şirkete ilişkin talebin sıra cetvelinin 3/3. sırasına kaydedildiğini, ancak banka kayıtlarına göre alacağın 1.346.057,41 TL.sinin kabul edildiğini, 159.090,02 TL.sinin ise reddedildiğini ve 28/05/2018 tarihinde yazılı olarak kendilerine bildirildiğini; müvekkilin banka hesaplarındaki katılım hesabı toplamının 387.565- Amerikan Doları olduğunu, alacak kaydı için verilen dilekçede bu miktarın bildirildiğini ve Türk Lirası karşılığının da gösterildiğini, başvuru tarihinde Türk lirası karşılığının 1.485.769,18-TL olduğunu; davalı iflas idaresine, toplam 1.505.147,43 TL alacak talebinde bulunulduğunu ve banka kayıtlarına göre alacağın 1.346.057,41 TL olduğunu, sunulu evrak ve banka kayıtlarına göre 159.090,02 TL.lik talebin reddedildiğine dair kararın kendilerine tebliğ edildiğini,  banka kayıtlarının sağlıklı tahkik ve tespit edilmediğini ve alacağın bir kısmının reddedilmesinin hatalı olduğunu ifade ederek; esas ve miktara ilişkin itirazlarının kabulü ile alacağın 387.565 USD olarak tespiti ile bu miktarda sırasına kaydına karar verilmesi istemiyle  adli yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ: 12.12.2018 gün ve E:2018/548, K:2018/1253 sayı ile,  “(…)Dava, İİK m. 235.’e dayalı olarak açılan kayıt kabul davasıdır.

(…)

Asya Katılım Bankası A.Ş'nin BDDK'nm ve Fon Kurulunun 29/05/2015 tarihli kararları doğrultusunda fona devredildiği, 22/07/2016 tarihli BDDK kararı ile, 5411 sayılı yasanın 107. maddesi uyarınca faaliyet izninin kaldırıldığı ve bu kararın 23/07/2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlandığı, daha sonra Fon Kurulunun 22/12/2016 tarihli kararıyla 5411 Sayılı Yasanın 106/3 maddesi uyarınca bankanın doğrudan iflasının mahkemeden talep edilmesine karar verildiği ve Mahkememizin 2017/41 Esasında kayıtlı olan dosya üzerinden 16/11/2017 tarihli 2017/942 K. sayılı kararla Asya Katılım Bankası A.Ş'nin iflasına kadar verildiği anlaşılmıştır.

5411 sayılı yasa hükümleri çerçevesinde iflasına karar verilen bankanın iflas tasfiyesinin TMSF tarafından gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

5411 sayılı yasanın 106/5. maddesinde "Fon bu kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı icra iflas kanununun 166 ıncı, 218 inci ,219 uncu, 223 üncü, 234 üncü, 236 ıncı, 249 uncu, 251 inci, 254 üncü maddelerindeki yetki ve görevler hariç olmak üzere iflas dairesi, alacaklılar toplantısı iflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye eder." şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Bunun dışında bankacılık yasası uyarınca iflasına karar verilen bankaların, iflas ve tasfiyesine ilişkin usul ve esasları düzenleyen yönetmelik bulunmaktadır. Faaliyet İzni Kaldırılan Bankalardaki Sigortalı Mevduat ve Sigortalı Katılım Fonunun Ödenmesi İle Bu Bankaların İflas ve Tasfiyesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 4. bölümünün, "iflas yoluyla tasfiye" başlığını taşıdığı ve 13. maddesinde, fonun iflas talebinin düzenlendiği, yönetmeliğin 14. maddesinde ise, 5411 sayılı yasasın 106/5 maddesindeki düzenlemeye paralel bir düzenleme yapıldığı görülmektedir. Anılan yönetmeliğin 14/1 maddesinde " 5411 sayılı kanunun 106. maddesi ile fona verilen 09/06/1932 tarihli 2004 sayılı icra iflas kanunun 166'ıncı, 218'inci, 219'uncu, 223'üncii, 234'üncü, 236'ıncı, 249'uncu, 251'inci ve 254'üncü maddeleri dışında kalan iflas dairesi, alacaklılar toplantısı ve iflas idaresi görev ve yetkileri, Fon adına Tasfiye Daire Başkanlığınca yerine getirilir. Tasfiye Daire Başkanlığının iflas idare memurlarının seçilmesinden sonraki görev ve yetkisi, iflas dairesi ve alacaklılar toplantısı yetki ve göreviyle sınırlıdır.

2-Fon Kurulu, Fonun alacaklılar toplantısı yetkisi kapsamında Tasfiye Daire Başkanlığının önerisi ile iflas idare memurlarının kısmen veya tamamen görevden almaya ve bunların yerine seçilecek adayları belirlemeye yetkilidir." denilmiştir.

Aynı yönetmeliğin 16/1 maddesinde "Banka hakkında iflas kararı verilmesi halinde, ilgili mahkemenin iflas kararını bildirmesini takiben Fon, 5411 sayılı yasanın 106. maddesi uyarınca 2004 sayılı kanun hükümleri gereğince işlem yapmak ve koordinasyonu sağlamak amacıyla tasfiye işlemlerine başlandığı hususunu İflas Müdürlüğüne bildirir. İflas Müdürlüğünden bu kapsamda yapılacak işlemler hakkında bilgi verilmesini talep eder.

2-Bankanın iflas tasfiyesinin başladığı 2004 sayılı kanun uyarınca iflas müdürlüğü tarafından yapılacak ilandan ayrık olarak Tasfiye Daire Başkanlığı tarafından ulusal çapta yayın yapan, en yüksek tirajlı beş gazetenin ikisinde ilan edilir. İlanda, iflas tasfiye işlemlerinin başladığı ve tasfiyenin 5411 sayılı kanun ve 2004 sayılı kanun hükümleri uyarınca fon tarafından yapılacağı hususları da yer alır." şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Ayrıca yönetmeliğin 19. maddesinde tasfiye şeklinin belirlenmesi, 20. maddede, iflas idaresinin seçimi ve alacaklılar toplantısı, 21. maddede iflas idaresinin görevleri belirtilmiştir.

5411 Sayılı Yasanın 106/5. ve Yönetmeliğin 14/1. maddesinde Fonun, icra iflas kanunun 166, 218, 219, 223, 234, 236, 249, 251 ve 254. maddelerindeki yetki ve görevler hariç olmak üzere iflas idaresi görev ve yetkilerine haiz olarak bankayı tasfiye edeceğinin belirtildiği görülmektedir. İİK. 166. maddesinin iflas kararının tebliği ve ilanı, 218. maddesinin basit tasfiye, 219. maddesinin ise adi tasfiyenin şekli ve ilanına ilişkin bulunduğu, İİK. 223. maddesinde iflas idaresi ve iflas dairesinin görevlerinin ve ne şekilde karar alacağının düzenlendiği, 234. maddesinin sıra cetvelinin iflas dairesine verileceği ve sıra cetvelinin ilanına ilişkin olduğu, 236. maddesinin geç kalan müracaatları düzenlendiği, 249. maddesinin pay cetvelinin iflas dairesine bırakılması yönündeki düzenlemeyi içerdiği, 251. maddesinin aciz vesikasının, 254. maddesinde ise iflasın kapanmasının düzenlendiği görülmektedir. Buna göre, Fon tarafından atanan iflas idaresinin bu maddelerde belirtilen işlemleri bizzat yapmayacağı anılan işlemlerin gerçekleştirilmesini iflas dairesinden isteyeceği ve somut olayda olduğu gibi anılan maddedeki tüm işlemlerin İstanbul 1. İflas Müdürlüğü tarafından yerine getirileceği anlaşılmaktadır. Bu durumunda neticeye 'bir etkisinin olmadığı zira alacaklılar toplantısı dahil tüm işlemlerin Fon adına iflas idaresi tarafından yapılacağı açıktır.

Mahkememizin 2017/41 E. sayılı dosyasında 16/11/2017 tarihinde 5411 sayılı yasanın 106. maddesi uyarınca Asya Katılım Bankası A.Ş'nin iflasına karar verilmiş ve iflas tasfiyesinin yürütüleceği Fona bildirimde bulunulmuştur.

TMSF Fon Kurulunun 17/11/2017 tarihli 2017/289 sayılı kararı ile, "5411 sayılı yasanın 106. maddesi ile bankaların iflas ve tasfiyesine ilişkin yönetmeliğin 20. maddesi gereğince iflas tasfiyesinin yürütülmesi bakımından iflas idare memuru adaylarının isimlerinin yazılarak isimlerinin belirlendiği, İİK. 218. maddesi uyarınca bankanın iflas tasfiyesinin adi şekilde yapılmasına ve gerekli koordinasyonun sağlanmasıyla ilgili Hukuk İşleri Daire Başkanlığının yetkili kılınmasına, birinci alacaklılar toplantısı yerine kaim olmak üzere karar verildiğinin" belirtildiği görülmüştür. Bu kapsamda, fon tarafından belirlenen iflas idare memuru adayları İstanbul 1. İflas Müdürlüğüne gönderilmiş ve anılan İflas Müdürlüğü tarafından İstanbul 15. İcra Hukuk Hakimliğine sunulmuş, anılan mahkemece 2017/7-6 D.İş sayılı 24/11/2017 tarihli kararla gösterilen adaylardan Murat Tanrıverdi, Serdar Kaleli ve Hasan Köroğlu'nu iflas idare memuru olarak seçilmelerine karar verilmiştir. Daha sonra iflas idare memuru Hasan Köroğlu'nun görevi kabul etmemesi nedeniyle İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/5 D.İş sayılı 27/03/2018 tarihli kararıyla istifa eden iflas idare memuru yerine yine Fon tarafından bildirilen Av. Mehmet Nihat Arcagök'ün iflas idare memuru olarak tayin edildiği anlaşılmıştır.

Müflis Asya Katılım Bankası A.Ş'nin iflas tasfiyesinin 5411 sayılı yasanın 106/5 ve buna dayalı olarak çıkarılan yönetmelik çerçevesinde Fon tarafından yürütüldüğü açıktır. Fonun İflas idaresi görev ve yetkilerini haiz olarak iflas tasfiyesini yürüttüğü anlaşıldığına göre bu sıfatla fon tarafından atanan iflas idare memurları tarafından düzenlenen sıra cetvelinin de TMSF'nin bankacılık kanunu uyarınca tek yanlı olarak aldığı idari nitelikte bir işlem olduğu kabul edilmelidir. Her ne kadar bankacılık yasasında ve tasfiyeye ilişkin yönetmelikte, icra iflas kanununda iflas idaresinin haiz olduğu yetkilerin Fona ait olduğu anlaşılsa da, icra iflas kanunundan kaynaklanan yetkilerin fon tarafından kullanılmasının neticeye bir etkisinin olamayacağı, iflas idare memurlarının tamamının Fon tarafından önerilen adaylar arasından seçildiği, dolayısıyla iflas idaresinin Fon adına tasfiyeyi yürüttüğü görülmektedir. Fon, tüzel kişiliği haiz bir kamu kurumu olup, icra iflas kanunundaki bir kısım hükümlere göre ve esasında bankacılık yasası ve iflas eden bankaların tasfiyesine ilişkin yönetmelik çerçevesinde oluşturduğu sıra cetvelinin idari işlem niteliğinde bulunduğu sonucuna varılmalıdır. İflas tasfiyesi fon tarafından yürütüldüğünden davalı müflis bankanın iflas idaresinin esasında fon adına hareket ettiği ve gerçek hasmın Fon olduğu kabul edilmelidir. Buna göre davacının alacak kaydı için masaya başvurduğu ve bu alacağın Fon tarafından atanan iflas idare memurlarınca alınan kararla kısmen reddedildiği anlaşılmakla, idari nitelikte bulunan bu karara karşı davacının iddia ettiği şekilde müflis bankadan alacaklı olup olmadığı ve reddedilen miktar kadar alacağının sıra cetvelinde yer alıp almayacağı konusunda inceleme yapılarak karar verilmesi görevinin idari yargı görev alanında bulunduğu kanaatine varılmıştır.

Nitekim Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/7272 E. , 2015/3936 K. sayılı 26/052015 tarihli, 2015/7876 E. 2016/650 K. 10/02/2016 tarihli ve 2015/4757 E. 2016/1217 K. 29/02/2016 tarihli kararları da bu doğrultudadır.

HMK 114. maddesinde, dava şartları sayılmış ve mahkemenin görevli olması hususu da dava şartı olduğu ifade edilmiştir. HMK 115. maddesinde dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerektiği açıklanmıştır. Anılan düzenlemeler çerçevesinde işbu davaya bakma görevinin adli yargıya ait olmayıp idari yargının görev alanında bulunduğu anlaşılmakla davanın dava şartı - görev yönünden usulden reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;

Davanın görev-yargı yolu-dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE…” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesince; 19.9.2019 gün ve E: 2019/1738, K:2019/1572 sayı ile, “(…) 1-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/548 Esas, 2018/1253 Karar ve 12/12/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b/l bendi gereğince REDDİNE…” karar verilmiş;  temyiz yoluna gidilmesi üzerine Yargıtay 23.Hukuk Dairesince, 23.12.2019 gün ve E:2019/3277, K:2019/5512 sayı ile, ile hükmün onanmasına karar verilmiş ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez; davalı İflas İdaresi’nin banka kayıtlarına göre müvekkili şirketin alacağının 1.346.057,41 TL olduğuna ve 159.090,02 TL lik talebin reddedildiğine dair kararının iptali ile alacaklarının müflis kayıtlarına göre 394.508,91 USD karşılığı 1.510.108,27-TL olduğunun tespitine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 4.İdare Mahkemesi: 28.1.2020 gün ve E:2020/106, K:2020/131 sayı ile, “(…) 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 3.maddesine aykırılığı sebebiyle aynı Kanunun 15.maddesinin l/d bendi uyarınca bu kararın bildirim tarihini izleyen günden itibaren (30) gün içinde belirtilen noksanlar tamamlanarak usulüne uygun biçimde düzenlenecek iki örnek dilekçe ile yeniden dava açılabilmek üzere DİLEKÇENİN REDDİNE…” karar vermiştir.

Davacı vekili bu kez yenileme dilekçesi ile; davalı İflas İdaresi’nin banka kayıtlarına göre müvekkili şirket alacağının 1.346.057,41 TL olduğuna ve 159.090,02 TL.lik talebin reddine dair kararının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 4.İDARE MAHKEMESİ: 13.3.2020 gün ve E:2020/542 sayı ile, “(…) 6) Davacı tarafından İstanbul İdare Mahkemesi Başkanlığına hitaben verilen ve Mahkememizde kayıt alan 09/03/2020 tarihli dava dilekçesiyle "Kayıt kabul davası" olarak ikame edilen davada; davacı tarafça müflis Asya Katılım Bankasından olan alacağı için yaptığı kayıt başvurusunun İflas İdaresince kısmen reddedilmesine ilişkin işlemin iptali talep edilmiştir.

(…)

III) UYUŞMAZLIKLA İLGİLİ MEVZUAT:

8.2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 16. maddesinde, Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabileceği, şikayetin bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılacağı, bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabileceği; 140. maddesinde; Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemiye yetmezse icra dairesinin alacaklıların bir sıra cetvelini yapacağı; 142. maddesinde; Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel münderecatına itiraz edebileceği, davanın basit muhakeme usulüyle görüleceği, itiraz alacağın esas ve miktarına taallûk etmeyip yalnız sıraya dairse şikayet yoluyla icra mahkemesine arzolunacağı; 226. maddesinde; Masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu; 227. maddesinde, Kanun'un 16.Maddesinde, icra dairelerine ilişkin hükümlerin iflas idareleri hakkında da uygulanacağı; hükümlerine yer verilmiştir.

IV) BAŞVURUNUN GEREKÇESİ:

9.İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının; idari dava türlerinden biri olduğu idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.

10.Özet tanımıyla, idari işlem; idari makamların, yürütmekte oldukları kamu hizmetlerine (idari işlevlerine) ilişkin olarak kamu gücüne dayalı ve tek taraflı olarak tesis ettiği kişiler hakkında sonuç doğuran tasarruflardır.

11.Adli makamların; idare hukuku kurallarına göre kamu gücü ve kudretini kullanmak suretiyle tek taraflı olarak kişiler hakkında yaptıkları tasarruflar idari işlem mahiyetinde iken, yargısal faaliyetleri kapsamında yaptıkları iş ve işlemler adli işlem mahiyetindedir.

12.Adli makamların; idari işlemlerine karşı açılan davalarda idari yargı mahkemelerinin görevli olduğunda bir şüphe yok iken, adli makamların yargısal faaliyetleri çerçevesinde yaptıkları adli işlem mahiyetindeki iş ve işlemlerinin idari davaya konu yapılması olanaksızdır.

13.Bu bağlamda; mahkememiz ile adli yargı arasındaki görev uyuşmazlığının çözümü: davacı tarafından, dava konusu yapılan uyuşmazlığın, idari bir makam tarafından tesis edilmiş idari bir işlemden mi, yoksa adli bir işlemden mi kaynaklandığı hususunun ortaya konulmasına bağlıdır.

14.Mevcut olayda, her ne kadar, adli yargı mahkemesince verilen kararın gerekçesinde "uyuşmazlığın idari işlem mahiyetinde olan sıra cetvelinden kaynaklandığı" belirtilmek suretiyle yargı yolu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, karar gerekçesinde bahsedildiği gibi ortada Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yapılmış bir sıra cetveli söz konusu olmayıp, 2004 sayılı İcra İflas Kanun hükümleri uyarınca İstanbul 1.İflas Dairesi tarafından oluşturulan ve adli işlem mahiyetine olan bir sıra cetveli mevcut olup, iflas dairesi tarafından oluşturulan sıra cetvelini idari bir işlem olarak kabul etmek mümkün değildir.

15.Kaldı ki, davacı tarafından, adli yargı yerine verilen dilekçede, iflas idaresi tarafından oluşturulan sıra cetveline karşı 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 142. maddesi uyarınca itiraz edildiği, Mahkememize hitaben verilen dilekçede ise, sıra cetvelinin iptali talebinde bulunulmayıp, bu davayı "kayıt kabul davası” olarak açtığı görülmekte olup, idari dava türleri arasında böyle bir dava türü bulunmamaktadır.

16.Özetle; 2004 sayılı İcra İflas Kanun hükümlerine göre iflas müdürlüğü tarafından oluşturulan ve adli işlem mahiyetinde olan sıra cetveline karşı yapılan itirazdan kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

TALEP:

17.Açıklanan nedenlerle;

a.Mahkememizin görevine girmeyen ve İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesince de görevsizlik verilen bu davada görevli mahkemenin belirlenmesi için 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına,

b.Uyuşmazlık Mahkemesince bir karar verilinceye kadar yargılamanın ertelenmesine.

c.İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin E:2018/548.K:2018/1253 sayılı dosyası getirtildikten sonra görevli yargı yerinin belirlemesi amacıyla dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Birol SONER, Suna TÜRE, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 13.07.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirketin, Müflis Asya Katılım Bankası A.Ş.nden 1.505.147,43 TL alacağı olduğu, masaya bu miktar alacak için başvuru yapılmasına rağmen, Müflis Asya Katılım Bankası A.Ş. İflas İdaresi tarafından 1.346.057,41 TL'sinin kabul edildiği, bakiye 159.090,02 TL'sinin reddedildiğinden bahisle; adli yargı yerinde,  alacağın 387.565 USD olarak tespiti ile bu miktarda sırasına kaydına karar verilmesi; / idari yargı yerinde ise,  davalı İflas İdaresinin banka kayıtlarına göre davacı şirket alacağının 1.346.057,41 TL olduğuna ve 159.090,02 TL.lik talebin reddine dair kararının iptali istemiyle açılmıştır.

Olayda; Asya Katılım Bankası A.Ş.'nin, BDDK'nın ve TMSF Fon Kurulu'nun 29/05/2015 tarihli kararları doğrultusunda TMSF'ye devredildiği;  22/07/2016 tarihli BDDK kararı ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 107. maddesi uyarınca faaliyet izninin kaldırıldığı,  kararın 23/07/2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlandığı;  Fon Kurulu'nun 22/12/2016 tarihli kararı ile 5411 sayılı Yasanın 106/3 maddesi uyarınca Bankanın doğrudan iflasının mahkemeden talep edilmesine karar verildiği;  İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davada Mahkemece 16/11/2017 gün ve E: 2017/41, K:2017/942 sayı ile,  5411 sayılı Yasanın 106. maddesi uyarınca Asya Katılım Bankası A.Ş.'nin iflasına karar verildiği  anlaşılmıştır.

5411 sayılı Bankacılık Kanununun "Faaliyet izninin kaldırılması veya Fona devir" başlıklı 71. maddesinde, “Denetlemeler sonucunda bir bankayla ilgili olarak;

a) Bu Kanunun 70 inci maddesi kapsamında alınması istenen tedbirlerin Kurul tarafından verilen süre içerisinde ya da her halükârda en geç oniki ay içinde kısmen ya da tamamen alınmaması ya da bu tedbirleri kısmen veya tamamen almış olmasına rağmen, malî bünyesinin güçlendirilmesine imkân bulunmadığı veya bu tedbirler alınmış olsa dahi malî bünyesinin güçlendirilemeyeceğinin tespit edilmesi,

b) Faaliyetine devamının mevduat ve katılım fonu sahiplerinin hakları ve malî sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arz ettiğinin ortaya çıkması,

c) Yükümlülüklerini vadesinde yerine getiremediğinin tespit edilmesi,

d) Yükümlülüklerinin toplam değerinin varlıklarının toplam değerini aşması,

e) Hâkim ortaklarının veya yöneticilerinin, banka kaynaklarını, bankanın emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek biçimde doğrudan veya dolaylı veya dolanlı olarak kendi lehlerine kullanması veya dolanlı olarak kaynak kullandırması ve bankayı bu suretle zarara uğratması,

Hâllerinden bir veya birkaçının varlığı durumunda Kurul, en az beş üyesinin aynı yöndeki oyuyla alınan kararla bankanın faaliyet iznini kaldırmaya ya da kredi kuruluşunun temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimini, zararın mevcut ortakların sermayesinden indirilmesi kaydıyla kısmen veya tamamen devri, satışı veya birleştirilmesi amacıyla Fona devretmeye yetkilidir.

Faaliyet izni kaldırılan kredi kuruluşları bu Kanunda yer alan hükümlere göre, kalkınma ve yatırım bankaları ise genel hükümlere göre tasfiye edilir.

Bu madde kapsamında alınan Kurul kararları Resmî Gazete’de yayımlanır. Yayım tarihi ilgililer bakımından tebliğ tarihi olarak kabul edilir.” hükmü;

Aynı Kanunun “Faaliyet izninin kaldırılması” başlıklı  106. maddesinin 5. fıkrasında " Yönetim ve denetimi Fona intikal eden banka hakkında iflas kararı verilmesi hâlinde Fon, iflas masasına 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesinde yer alan üçüncü sıradaki tüm imtiyazlı alacaklılardan önce, ancak Devletin ve sosyal güvenlik kuruluşlarının 6183 sayılı Kanun kapsamındaki alacaklarından sonra gelmek üzere imtiyazlı alacaklı sıfatıyla iştirak eder. Fon, bu Kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 166 ncı, 218 inci, 219 uncu, 223 üncü, 234 üncü, 236 ncı, 249 uncu, 251 inci ve 254 üncü maddelerindeki yetki ve görevler hariç olmak üzere iflas dairesi, alacaklılar toplantısı ve iflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye eder." hükmü;

Kanunun " Fona devredilen bankalar ile ilgili hükümler” başlıklı 107.maddesinde;  “Fon, bu Kanunun 71 inci maddesi hükümlerine göre ortaklarının temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi kendisine devredilen bankalarla ilgili yetkilerini maliyet etkinliğini sağlama ve malî sistemin güven ve istikrarını koruma ilkeleri doğrultusunda kullanır.

Fon, bu Kanunun 71 inci maddesi hükümlerine göre ortaklarının temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi kendisine devredilen bankanın faaliyetlerini Fon Kurulunca belirlenecek süre ile geçici olarak durdurmaya ve/veya devir tarihi itibarıyla düzenlenecek bilançosunu esas almak suretiyle;

a) Uygun göreceği aktiflerini, teşkilatını ve aksine talebi olmayan personeli ile devir tarihi itibarıyla mevduat bankaları bakımından mevduat toplamları en yüksek beş bankaca uygulanan faiz oranları ortalamasını, katılım bankaları bakımından katılım fonu toplamları en yüksek üç bankaca uygulanan getiri oranları ortalamasını geçmemek üzere işlemiş faiz ve getirileri ile birlikte sigortaya tâbi tasarruf mevduatı ve katılım fonlarını ve pasifte yer alan karşılık kalemlerini, kurulacak bir bankaya ya da mevcut bankalardan istekli olanlara devretmeye ve aktif ve pasifi kısmen veya tamamen devredilen bankanın faaliyet izninin kaldırılmasını Kuruldan istemeye,

b) Hisselerine sahip olmak kaydıyla ve sigorta kapsamındaki mevduat ve katılım fonu tutarını aşmamak koşuluyla malî yardım sağlamaya ve kendisine intikal eden hisseleri temsil eden sermayeye karşılık gelen zararları devralmaya,

c) Devralınacak zararlar sonucunda hisselerinin tamamına sahip olunamaması hâlinde, zararın ödenmiş sermaye tutarından düşülmesi suretiyle hesaplanacak sermaye esas alınmak üzere bulunacak hisse bedelinin Fon Kurulunca belirlenecek süre içinde banka hissedarlarına ödenmesi karşılığında hisselerini devralmaya,

d) Faaliyet izninin kaldırılmasını Kuruldan istemeye,

Yetkilidir.

Devralınan zararlara istinaden yapılacak ödemelerin karşılığını temsil eden hisseler, üzerindeki her türlü hak ve takyidattan arî olarak Fona intikal eder.

Hakkında bu maddenin ikinci fıkrasının (a) bendi hükümleri uygulanan bankanın devredilen aktiflerinin toplamının devredilen pasiflerinin toplamını karşılamaması hâlinde aradaki fark sigorta kapsamındaki mevduat ve katılım fonu tutarını aşmamak kaydıyla Fon tarafından ödenir. Bu halde ve hakkında bu maddenin ikinci fıkrasının (a) bendi hükümleri uygulanan bankanın faaliyet izninin kaldırılması durumunda bu Kanunun 106 ncı maddesinin ikinci ve 109 uncu maddesinin üçüncü fıkraları uygulanmaz. Bu Kanunun 106 ncı maddesine göre iflas masaları kurulması hâlinde, Fon ödediği tutar kadar iflas masasına 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesinde yer alan üçüncü sırasındaki tüm imtiyazlı alacaklılardan önce, ancak Devletin ve sosyal güvenlik kuruluşlarının 6183 sayılı Kanun kapsamındaki alacaklarından sonra gelmek üzere imtiyazlı alacaklı sıfatıyla iştirak eder.

Fon, hisselerinin çoğunluğu veya tamamı kendisine intikal eden bankanın;

a) Gerektiğinde malî ve teknik yardım da sağlamak suretiyle, varlık ve yükümlülüklerini kısmen veya tamamen, mevcut bankalardan istekli olanlara ya da kurulacak bir bankaya devretmeye veya bankayı istekli olan başka bir bankayla birleştirmeye,

b) Fon Kurulunca gerekli görülen hallerle sınırlı olmak üzere, malî bünyenin güçlendirilmesi ve yeniden yapılandırılması için gerektiğinde;

1) Sermayesini artırmaya,

2) Zorunlu karşılık ve umumi disponibilite yükümlülüklerinden kaynaklanan cezaî faizlerini kaldırmaya,

3) İştirak, gayrimenkul ve diğer aktiflerini satın almaya veya bunları teminat olarak alıp karşılığında avans vermeye,

4) Likidite ihtiyacını gidermek üzere mevduat koymaya,

5) Alacaklarını veya zararlarını devralmaya,

6) Varlık ve yükümlülükleri ile ilgili her türlü işlemi yapmaya ve nakde tahvilini sağlamaya,

c) Sahip olduğu aktifleri iskonto uygulayarak veya sair suretlerle üçüncü kişilere satmaya ve gerekli göreceği her türlü tedbiri almaya,

d) Hisselerini bu Kanunun 7 ve 8 inci maddelerindeki hükümlere istinaden Kuruldan izin alınmak kaydıyla ve Fon Kurulu tarafından belirlenecek usûl ve esaslar dahilinde üçüncü kişilere devretmeye,

Yetkilidir.

Bu madde hükümlerine göre yapılan devir işlemlerinde alacaklı ve borçluların rızası aranmaz.

71 inci madde kapsamında temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi kendisine devredilen bankaların, malî bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi ve satışı ile ilgili süreç devrin yapıldığı tarihten itibaren en geç dokuz aylık bir süre içerisinde tamamlanır. Fon Kurulu kararı ile bu süre üç ayı geçmemek üzere uzatılabilir. Bu süre içinde devir, birleşme veya satışın tamamlanamamış olması hâlinde Fonun talebi üzerine Kurul bankanın faaliyet iznini kaldırır." hükmü;

Kanun'un “Sıra cetveline itiraz ve neticeleri” başlıklı 132. maddesinin 9. fıkrasında " Bu Kanunun 107 nci maddesi uyarınca devralınan alacaklar nedeniyle Fona borçlu olanların iflası hâlinde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 221 inci maddesindeki iflas bürosu Fon temsilcisinin katılımıyla teşekkül eder. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 223 üncü maddesindeki iflas idaresinin, Fonun talep etmesi hâlinde üyelerinden en az biri, Fonun göstereceği iki kat aday arasından icra tetkik mercii tarafından seçilir. Fon, alacağının tahsili bakımından gerekli görürse iflas idaresinin en az iki üyesinin önereceği iki katı aday arasından seçilmesini talep etmeye yetkilidir. Bu durumda, icra tetkik mercii iflas idaresinin asgarî iki üyesini Fonun önereceği adaylar arasından seçer. Fon bir üye seçtirmişse icra tetkik mercii diğer bir üyeyi alacak tutarı itibarıyla çoğunlukta olanların göstereceği iki aday arasından, bir üyeyi de alacaklı sayısı itibarıyla çoğunlukta olanların göstereceği adaylar arasından seçer. Fon iki üye seçtirmişse, diğer bir üye icra tetkik mercii tarafından alacaklı sayısı itibarıyla çoğunlukta olanların göstereceği iki aday arasından seçilir.” " hükmü;

Faaliyet İzni Kaldırılan Bankalardaki Sigortalı Mevduat ve Sigortalı Katılım Fonunun Ödenmesi ile Bu Bankaların İflas ve Tasfiyesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'in 13. maddesinin 1. fıkrasında "Ödenen sigortalı mevduat ve sigortalı katılım fonu için, Hukuk İşleri Daire Başkanlığının görüşü de alınarak Tasfiye Dairesi Başkanlığının önerisi ile banka hakkında doğrudan doğruya iflas talebinde bulunulmasına Fon Kurulu tarafından karar verilir." hükmü yer almaktadır.

5411 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 16. maddesinin 4. fıkrasında ise "İflas kararı alınması halinde Fon, iflas masasına imtiyazlı alacaklı sıfatıyla iştirak eder ve bu Kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda yazılı iflas dairesi ve alacaklılar toplantısı ile iflas idaresi görev ve yetkilerine de sahip olarak bankayı anılan Kanun hükümleri çerçevesinde tasfiye eder." hükmü yer almıştır.

Görüldüğü üzere, mülga 4389 sayılı Kanun'da; iflas kararı alınması halinde Fon'un bu Kanunun uygulanması ile sınırlı olarak İcra İflas Kanunu'nda yazılı iflas dairesi ve alacaklılar toplantısı ile iflas idaresi görev ve yetkilerine de sahip olarak bankayı anılan Kanun hükümleri çerçevesinde tasfiye edeceği belirtilmişken, 5411 sayılı Kanun'da bu yetkinin kapsamı daraltılarak İcra ve İflas Kanununun 166., 218., 219., 223., 234., 236., 249., 251. ve 254. maddelerindeki yetki ve görevler hariç olmak üzere iflas dairesinin, alacaklılar toplantısı ve iflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye edebileceği belirtilmiştir.

Öte yandan, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun "İflas masası" başlıklı 184. maddesinde; " İflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunur. İflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen mallar masaya girer.

Müflis namına gelen mektuplar iflas idaresi tarafından açılır ve sair mevrudelerin de masaya gönderilmesi posta idaresine bildirilir."hükmüne;

2004 sayılı Kanunun “İflas idaresi ve iflas dairesinin vazifeleri” başlıklı 223. maddesinde, "(Değişik: 6/6/1985-3222/26 md.)

İflas idaresi üç kişiden oluşur. Toplanan alacaklıların yapacağı seçimde, bu sayının iki katı, bu konuda yeterli bilgi ve tecrübeye sahip kişi aday gösterilir. Bu adaylardan dört adedi alacak tutarına göre ekseriyeti teşkil edenlerce, iki adedi ise alacaklılar sayısı itibariyle ekseriyeti teşkil edenlerce seçilir ve icra mahkemesine bildirilir. İcra mahkemesi, iflas idaresini teşkil edecek üç kişiden ikisini alacak ekseriyetine sahip olanların gösterdiği dört aday, birini ise alacaklı ekseriyetinin gösterdiği iki aday arasından seçer.

Tasfiye, iflas dairesince, yukarıdaki fıkraya göre teşkil edilen iflas idaresine havale olunur.

(Değişik üçüncü fıkra: 17/7/2003-4949/54 md.) İflâs idaresi toplantıları, idare memurlarının veya herhangi bir alacaklının gündem belirlemek suretiyle yapacağı talep üzerine iflâs dairesi müdürünün toplantı gününden en az yedi gün önce göndereceği çağrı üzerine yapılır. İflâs idaresi, kararlarını çoğunlukla alır; ancak toplantıya her üç iflâs idare memurunun da katılmaması hâlinde iflâs dairesi müdürü iflâs idaresinin görevini yüklenir ve iflâs idaresi adına tek başına karar alır. Toplantıya iflâs idaresi memurlarından birinin veya ikisinin iştiraki hâlinde iflâs dairesi müdürü de bu toplantıya katılır. Karar alınamaması hâlinde iflâs dairesi müdürünün oyu doğrultusunda işlem yapılır. İflâs masasına alacaklı olarak müracaat eden alacaklılar, tebligata elverişli adres göstermek ve Adalet Bakanlığınca çıkarılacak tarifede gösterilecek yazı ve tebliğ masrafları için avans vermek suretiyle iflâs idaresince alınacak kararların kendilerine tebliğini isteyebilirler. Bu muameleyi yaptırmış alacaklılar hakkında iflâs idare memurunun kararlarına karşı kanun yolları kendilerine tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar.

İflas idaresine, Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve iki yılda bir yenilenen ücret tarifesine göre ücret ödenir.

İflas idaresi iflas dairesinin murakabesi altındadır. Bu halde iflas dairesi aşağıdaki görevleri yerine getirir:

1. Alacaklılar toplantısının kararlarına, alacaklıların menfaatine uygun görmediği bütün tedbirlere ve idarece kabul edilen alacaklar ile istihkak iddialarının kabulüne dair olan kararlardan kanuna ve hadiseye uygun görmediklerine yedi gün içinde icra mahkemesine müracaatla itiraz etmek.

2. İflası idare edenlerin ücretleriyle masrafları da dahil olmak üzere hesap pusulalarını icra mahkemesinin tasdikine arz etmek.”hükmüne;

2004 sayılı Kanun'un “İflas idaresinin vazifesi” başlıklı 226. maddesinin 1. fıkrasında, "Masanın kanuni mümessili iflas idaresidir. İdare masanın menfaatlerini gözetmek ve tasfiyeyi yapmakla mükelleftir.”hükmüne;

2004 sayılı Kanunu'nun "İflas idaresinin vazife ve mes'uliyeti" başlıklı 227. maddesinde, "(Değişik: 6/6/1985-3222/28 md.)

8 inci maddenin bir ve ikinci fıkraları ve 9,11,16 ve 359 uncu maddelerin icra dairelerine ait hükümleri iflas idaresi hakkında da uygulanır. (Ek cümle: 28/2/2018-7101/9 md.) İflâs idaresi, iflâs masasına kabul edilen alacaklılara, talepleri hâlinde iflâs tasfiyesinin seyri ile müteakip işlemlerin planı ve takvimi hakkında bilgi vermekle yükümlüdür.

(Ek ikinci fıkra: 9/11/1988-3494/46 md.; Mülga: 2/3/2005-5311/28 md.)

İcra mahkemesi, iflas idaresi üzerinde gözetim yetkisine sahip olup gerektiğinde iflas idaresini teşkil edenlerin görevine son verebilir. İcra mahkemesi, görevine son verilen veya istifa edenin yerine, önceki adaylar arasından 223 üncü maddedeki esaslar dairesinde yenisini seçer.

İflas idaresini teşkil edenler kusurlarından ileri gelen zarardan sorumludurlar. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır.

İflas idaresini teşkil edenler Türk Ceza Kanununun uygulanmasında memur sayılırlar."hükmüne;

2004 sayılı Kanunun "Alacaklılar sıra cetvelinin müddet ve şekli" başlıklı 232. maddesinde, "– (Değişik: 28/2/2018-7101/10 md.)

Alacakların kaydı için muayyen müracaat müddeti geçtikten sonra ve iflâs idaresinin seçilmesinden itibaren en geç iki ay içinde iflâs idaresi tarafından 206 ncı ve 207 nci maddelerde yazılı hükümlere göre alacaklıların sırasını gösteren bir cetvel yapılır ve iflâs dairesine bırakılır. Zorunlu hâllerde iki ayın hitamından önce iflâs idaresinin icra mahkemesine başvurması hâlinde icra mahkemesi bir defaya mahsus olmak üzere bu süreyi en çok iki ay daha uzatabilir. Süresi içinde sıra cetvelinin verilmemesi hâlinde iflâs dairesinin durumu icra mahkemesine intikal ettirmesi üzerine iflâs idaresi üyelerinin vazifesine son verilir ve sebketmiş hizmetleri için kendilerine bir ücret tahakkuk ettirilmez. Mahkeme ayrıca bu üyelerin bir yıldan az olmamak ve üç yılı geçmemek kaydıyla herhangi bir iflâs idaresinde görev almalarını yasaklayabilir, bu karar kesindir."hükmüne;

2004 sayılı Kanunun “Alacaklılar sıra cetveli, ilan ve ihbar” başlıklı 234. maddesinde, (Değişik birinci fıkra: 6/6/1985-3222/29 md.) İflas idaresi sıra cetvelini iflas dairesine verir ve alacaklıları 166 ncı maddenin 2 nci fıkrasındaki usule göre ilan yoluyla haberdar eder.

İddialarının tamamı veya bir kısmı reddedilen yahut iddia ettikleri sıraya kabul edilmiyen alacaklılara doğrudan doğruya haber verilir." hükmüne;

2004 sayılı Kanunu'nun "Sıra cetveline itiraz ve neticeleri" başlıklı 235. maddesinde, “(Değişik: 9/11/1988-3494/49 md.) Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. 223 üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmü mahfuzdur. Bu davaya bakan mahkeme, davacının isteği halinde ikinci alacaklılar toplantısına katılıp katılmaması ve ne nisbette katılması gerektiği konusunda 302 nci maddenin altıncı fıkrasına kıyasen onbeş gün zarfında karar verir.

İtiraz eden, talebinin haksız olarak ret veya tenzil edildiğini iddia ederse dava masaya karşı açılır. Muteriz başkasının kabul edilen alacağına veya ona verilen sıraya itiraz ediyorsa davasını o alacaklı aleyhine açar.

Bir alacağın terkini hakkında açılan dava kazanılırsa, bu alacağa tahsis edilen hisse dava masrafları da dahil olduğu halde sıraya bakılmaksızın alacağı nisbetinde itiraz edene verilir ve artanı da diğer alacaklılara sıra cetveline göre dağıtılır. Dava basit yargılama usulü ile görülür.

Ancak, itiraz alacağın esas veya miktarına taallük etmeyip yalnız sıraya dair ise şikayet yoliyle icra mahkemesine arz olunur.”hükmüne yer verilmiştir.

Somut olayda, Asya Katılım Bankası A.Ş.'nin, BDDK'nın kararı ile 5411 sayılı Kanun uyarınca Fona devredildiği, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 16.11.2017 tarihli kararı ile 5411 sayılı Kanun uyarınca anılan Bankanın iflasına karar verildiği, Müflis Asya Katılım Bankası A.Ş. İflas İdaresi'nin 2004 sayılı Kanun gereği üç kişiden oluştuğu ve üyelerinin, gösterilen adaylar arasından icra tetkik merciince seçildiği anlaşılmış olup; açılan davada, müflis Bankanın 5411 sayılı Kanun uyarınca Fon'a devredilmesi, bu Kanunun 106. maddesinin 5. fıkrasında Fon'un yetki ve görevlerine getirilen sınırlamalar, 2004 sayılı Kanunun 235. maddesinin 1. fıkrasının sıra cetveline itiraz ile ilgili davaların iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine açılacağına dair hükmü ve üyeleri, gösterilen adaylar arasından icra tetkik merciince seçilen müflis bankanın iflas idaresinin dava konusu işleminin idare hukuku kapsamında "idari işlem" olarak nitelendirilemeyeceği hususları bir arada değerlendirildiğinde; davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 4. İdare Mahkemesi'nin başvurusunun kabulü ile İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.12.2018 gün ve E:2018/548, K:2018/1253 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 4. İdare Mahkemesi'nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.12.2018 gün ve E:2018/548, K:2018/1253 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 13.07.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Hicabi

DURSUN

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Birol

SONER

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ahmet

ARSLAN