Hukuk Bölümü         2013/367 E.  ,  2013/446 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : E.H.G.

Davalı      : İstanbul Valiliği                              

 O L A Y : Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünce yapılan incelemede 34 YA 3639 plaka sayılı aracın yasa dışı taşımacılık yaptığının tespit edildiğinden bahisle; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 2/3. madde ve fıkrası uyarınca, davacı adına 30.10.2012 tarih ve GP-509786 seri-sıra numaralı Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı düzenlenerek 1.950,00 TL idari para cezası verilmiş ve ayrıca bu tutanağa istinaden düzenlenen 30.10.2012 tarih ve 220069 sayılı Araç Trafikten Men Tutanağı ile araç 60 gün süre ile trafikten men edilerek muhafaza altına alınmıştır.

                Davacı, idari para cezası ile araç trafikten men tutanağına adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

İSTANBUL 3. SULH CEZA MAHKEMESİ: 15.11.2012 gün ve D. İş: 2012/5975, K:2012/5975 sayıyla; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27/8. maddesine göre idari para cezası yanında idari yargının görev alanına giren kararın da verilmiş olması nedeniyle davanın çözümünün idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle asliye ceza mahkemesine itirazı kabil olmak üzere görevsizlik kararı vermiş, davacı aynı istemle asliye ceza mahkemesine dava açmıştır.

İSTANBUL 13. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 10.12.2012 gün ve D. İş:2012/240 sayıyla; idari para cezası ile birlikte trafik men cezası da verildiğinden ve her iki karara itiraz edildiğinden, 5326 sayılı Kanun’un 27/8. maddesi uyarınca idari yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle itirazın reddine kesin olarak karar vermiştir.

Davacının, İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin  D.İş:2012/5975, K: 2012/5975  sayılı kararı ile İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/240 D. İş sayılı kararı arasında oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesini talep etmesi üzerine, dava dosyası İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nce, Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Zehra Ayla PERKTAŞ’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 11.3.2013 günlü toplantısında; Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir”, 19. maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.

(Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 – 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir” denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

                Olayda, davacının 2918 sayılı Kanun’un Ek 2/3. maddesi uyarınca düzenlenen Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı ile Araç Trafikten Men Tutanağının kaldırılması istemiyle adli yargı yerine (sulh ceza mahkemesi) itirazda bulunduğu ve Mahkemece, davanın çözümünün idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, bunun üzerine davacının aynı istemle asliye ceza mahkemesine verdiği dava dilekçesi Asliye Ceza Mahkemesi’nce,  sulh ceza mahkemesinin verdiği görevsizlik kararına itiraz dilekçesi olarak kabul edilip, yapılan itirazın reddine karar verildiği, dosya içersinde aynı tutanaklar ile ilgili olarak davacının idari yargı yerine dava açıp açmadığı konusunda bir bilgi olmadığı gibi, idari yargı yerince verilmiş bir görevsizlik kararı da olmadığı, davacının da yukarıda anlatılan sulh ceza mahkemesi ile asliye ceza mahkemesi kararları arasında doğduğunu ileri sürdüğü görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle Mahkememize başvurduğu anlaşılmıştır.

Bu durumda, adli ve idari yargı yerlerince tarafları, konusu ve sebebi aynı olan dava sebebiyle verilmiş iki ayrı görevsizlik kararı bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa’nın 14 ve 19. maddelerinde belirtilen koşulların oluşmaması nedeniyle, başvurunun aynı Kanun’un 27. maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ     : 2247  sayılı Yasa’nın 14 ve 19.  maddelerinde  öngörülen  koşulları  taşımayan  BAŞVURUNUN,  aynı  Yasanın  27.  maddesi  uyarınca  REDDİNE,  11.3.2013  gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.