T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS    NO : 2014 / 757

          KARAR NO : 2014 / 810

          KARAR TR  : 14.07.2014

ÖZET : Davacının davalı idarenin sorumluluk sahasında kalan yolda meydana gelen kaza nedeniyle oluştuğunu öne sürdüğü maddi ve manevi zararın giderilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

            Davacı       :  F.Y. kendisine asaleten

                                  çocukları Ş.Y. ve Ş.Y.’a velayeten

Vekili        :  Av. M.C.

Davalı      : Karayolları Genel Müdürlüğü     

Vekili        : Av. N.B.B.

 

 

O L A Y :  Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi Ayhan Yurttaş’ın 11/11/2011 tarihinde davalı sigorta şirketinde sigortalı araçta sürücü olarak bulunduğu sırada Hüsamettin Aygün'ün sürücüsü olduğu aracın müvekkili aracına çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybettiğini, konu ile ilgili Turhal Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldığını, kazanın meydana geldiği yerin şehirlerarası karayolu olduğunu, bu karayolunun bakımının, onarımının, denetiminin davalı kuruma ait olduğunu, gereğini yapmadığı için davalı kurumun kusurlu ve sorumlu olduğunu, müvekkillerinin murisinin kazada kusurunun bulunmadığını, müvekkili ve çocuklarının eş ve babaları olan Ayhan'ı kaybetmeleri nedeni ile onun maddi desteğini kaybettiklerini ve manen de yıkıldıklarını, bu nedenle davacı anne ve eş için şimdilik 10.000,00 TL maddi, 40.000,00 TL manevi, davacı çocuklar için ayrı ayrı 10.000,00 TL maddi, 25.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 30.000,00 TL maddi, 90.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

TURHAL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ : 11.2.2013 gün ve E:2012/671, K:2013/70 sayı ile, davacı vekili tarafından mahkemelerinde açılan davanın, idarenin hizmet kusuruna dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, kamu görevlilerinin veya bunların kullandıkları araç ve gereçlerin kusur, ihmal ve hatalarından dolayı kamu hizmetinin yerine getirildiği sırada kişilerin zarar görmesi halinde meydana gelecek kusurun kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddî ve manevî zararların tazminine ilişkin davalara asliye hukuk mahkemeleri bakar. İdarenin sorumluluğu dışında kalan sebeplerden doğan aynı tür zararların tazminine ilişkin davalarda dahi bu hüküm uygulanır." hükmünün düzenlendiği 3.maddesinin Anayasa Mahkemesinin 16/02/2012 tarih ve 2011/35 Esas-2012/23 sayılı kararıyla iptal edildiği, dolayısıyla eldeki davaya bakma görevinin idare mahkemelerine ait olduğu anlaşıldığından davacı tarafından davalı kurum aleyhine açılan davanın mahkemelerinin görevsizliği nedeniyle reddine, talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Tokat İdare Mahkemesine gönderilmesine, davalı vekili olduğunu beyan eden avukatın hernekadar cevap dilekçesi ibraz etmiş ise de dosyaya vekaletname ibraz etmemiş olduğu ve duruşmaya da katılmadığı anlaşıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemesine karar vermiş, bu karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi :  11.11.2013 gün ve E:2013/17244, K:2013/15492 sayı ile, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerektiği, mahkemece, görevsizlik kararı verildiğine göre, yargılamada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına A.A.Ü.T.'nin 7. maddesi uyarınca vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, davalı taraf lehine vekalet ücreti takdir edilmesine yer olmadığına karar verilmiş olması doğru değil, bozma nedeni ise de; bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden, hükmün, 6100 sayılı HMK.'nin geçici 3/2.maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK.'nin 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerektiği gerekçesiyle, davacı vekilinin temyiz nedenlerinin reddi ile, davalı vekilinin vekalet ücreti talebi yönünden kararın düzeltilerek onanmasına karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacılar vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

TOKAT İDARE MAHKEMESİ :  13.5.2014 gün ve E:2014/179 sayı ile, 2918 sayılı Kanun'un 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; Tokat- Turhal Devlet Karayolu'nda meydana gelen trafik kazası sonucunda davalı idarenin kusuru nedeniyle meydana geldiği ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın görüm ve çözümünün adli yargının görev alanına girdiği sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve işleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Turhal Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E: 2012/ 671 esas sayılı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

 

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali OĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT‘un katılımlarıyla yapılan 14.07.2014 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava,  davalı idarenin sorumluluk sahasında kalan yolda meydana gelen kaza nedeniyle oluştuğu öne sürülen maddi ve manevi zararın tazminine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacıların murisi Ayhan YURTTAŞ'ın, 11.11.2011 tarihinde Tokat- Turhal Devlet Karayolu'nda meydana gelen trafik kazası sonucu yaşamını yitirdiğinden bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla maddi ve manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2918  sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan  nedenlerle,  Tokat İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Turhal Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç    : Davanın görüm ve çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle  Tokat İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Turhal Asliye Hukuk Mahkemesince verilen  11.2.2013 gün ve E:2012/671, K:2013/70 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 14.07.2014  gününde Üyelerden Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali 

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane  

TOPUZ

 

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT