T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 139

            KARAR NO : 2016 / 196

            KARAR TR   : 11.4.2016

 

ÖZET: Dava dışı üçüncü şahsın yönetimindeki aracın, ters yöne girerek ilerlerken, davacı adına tescilli bulunan araca çarpması sonucu araçta meydana gelen kaza nedeni ile araçta oluşan zararın olay yerinde gerekli işaretleme ve levhalandırma işlemlerini yapmayarak kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunan davalı idareden tazmini açılan davanın, 2918 sayılı Kanun’un 110. Maddesi gereğince, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı             : M.Teknik Takım İmalat Sa. Tic. Ltd. Sti.

Vekili              : Av.G.Y.

Davalı             : EGO Genel Müdürlüğü

Vekili              : Av.H.A.

 

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21.11.2011 tarihinde. Güvenlik Caddesi yönünden tek yön olan Yazanlar Sokağı'na Gerede Sokak istikametinden ters yöne doğru girerek ilerleyen İ.H.Ç. adlı şahsın yönetimindeki 06….. plakalı Fiat- Uno SX model aracı ile Güvenlik Cad. Yazanlar Sok. 21 nolu apartmana ait otoparktan çıkmakta olan Ö.Y. yönetimindeki müvekkil şirket adına tescilli 06 AH 8936 plakalı 2004 model Honda-Cıvic model araca çarptığını, kaza yerine gelen trafik ekibince, kaza yeri olan Yazanlar Sokağın tek yön olduğunu gösterir trafik levhasının, yalnızca sokağın Güvenlik Caddesi istikametinden girişine yerleştirildiğini, sokağın Gerede Sokak istikametinden girişinde sokağın tek yön olduğuna dair her hangi bir trafik işareti olmadığını, bu nedenle davalı idarenin asli kusurlu olduğunu tespit ettiğini, davacı şirkete ait araçta bu kaza nedeni ile 3.273,00-TL tutarında zarar meydana geldiğini, bu hasar bedelinin 614.00-TL'lik kısmının, kazada tali kusurlu olarak tespit edilen İ.H.Ç.'e ait aracın sigortalı olduğu şirket tarafından karşılandığını, geri kalan 2.659.00-TL tutarında maddi zararın tazmini talebi ile olayda hizmet kusuru bulunan davalı idareye 11.10.2012 tarihinde başvuruda bulunulduğunu ancak; davalı idarece yasal süresi geçtikten sonra verilen 03.01.2013 tarihli cevap ile başvurunun reddedildiğini, verilen cevapta trafik levhasının  kaza tarihinde yerinde olmadığının tevilli olarak ikrar edildiğini, trafik düzen ve güvenliğinin sağlanabilmesi için şehir içi yatay, düşey ve ışıklı işaret yapısını hazırlamak, uygulamak ve bu sistemlerin bakım-onarım hizmetlerini yürüterek devamlılığını sağlamakla görevli olan davalı idarenin, üzerine düşen yükümlülükleri gereği gibi yerine getirmediğinden meydana gelen olayda kusurlu olduğunu belirterek, 2659,70 TL’nin 11.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tazmini için  08.02.2013 tarihinde idari yargı yerinde  dava açmıştır.

            Ankara 7. İdare Mahkemesi: 14.02.2013 gün ve 2013/197 Esas, 2013/244 Karar sayılı kararı ile; “…..Dava, 21.11.2011 tarihinde meydana gelen trafik kazasında Yazarlar Sokağı'nın tek yön olduğunu gösteren levhanın sokağın sadece bir tarafında bulunmasından dolayı meydana gelen 2.659.70 TL maddi zararın olayda hizmet kusuru olan davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılmıştır.

            2576 Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri Ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu Ve Görevleri Hakkında Kanunun 5.maddesinin 1.fıkrasında: İdare Mahkemelerinin. Vergi Mahkemelerinin görevine giren davalar ile Danıştay da Çözümlenecek olanlar dışındaki iptal davaları ile tam yargı davalarını ve kamu hizmetlerinin birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları ve kanunlarla verilen diğer işleri çözümleyeceği kurala bağlanmıştır.

            Öte yandan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun "Görevli ve Yetkili Mahkeme" başlıklı 11.01.2011 tarih ve 6099 sayılı Kanunun 14.maddesi ile değişik 110. Maddesinde; "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği; motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmüne yer verilmiştir

            Dilekçe ve dilekçeye ekli evrakın incelenmesinden. 21.11.2011 tarihinde meydana gelen trafik kazasında Yazanlar Sokağı'nın tek yönlü olduğunu gösteren levhanın sokağın bir tarafında bulunmasından dolayı meydana gelen 2.659.70 TL maddi zararın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılan davanın idare mahkemesinin görevine giren iş ve işlemlerden olmadığı,; özel hukuk ilişkisinden doğan ve 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesi ile belirlenen sorumluluk davaları niteliğinde olduğu dolayısıyla adli yargı yerlerince çözüme bağlanması gerektiği anlaşılmıştır.

            Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 04.06.2012 tarihli ve E:2012/107, K:2012/134 sayılı kararı da bu yöndedir.”  şeklindeki gerekçesi ile davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü gereğince görev yönünden reddine karar vermiş,  verilen karar  davacı ve davlıya 13.03.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, süresinde kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı  gerekçelerle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 200.00 TL’nin  11.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tazmini için adli yargı yerinde dava açmıştır.

            Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi: 16.04.2014 gün ve 2013/189 Esas, 2014/232 Karar sayılı kararında aynen; “Dava; trafik kazasından kaynaklı haksız fiil nedeniyle maddi tazminat alacağına ilişkindir.

            Davacı şirket adına kayıtlı 06…… plakalı araca 21.11.2011 tarihinde Güvenlik Caddesi yönünden Yazanlar Sokağı'na ters yönde girerek dava dışı İ.H.Ç.'in kullandığı 06….. plakalı aracın çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, kazanın meydana geldiği sokağın girişinde sokağın tek yönlü olduğuna dair trafik levhasının bulunmadığı hususunun 21.11.2011 tarihli "maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında yazılı olduğu hususunda ihtilaf bulunmamaktadır,

            Meydana gelen kaza ile ilgili davacı tarafça Ankara 7. İdare Mahkemesi'nde davalı EGO aleyhine 11.10.2012 tarihinde tazminat davası açılmış olup. mahkemece 14.02.2013 tarihinde açılan davanın görev yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

            2918 sayılı kanunun 119. maddesine göre trafik kazasından meydana gelen tazminat davası 2 yıllık sürede açılabileceğinden davalı tarafın zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir.

            Davalı tarafın talebi doğrultusunda dava Güneş Sigorta'ya ihbar edilerek davaya devam olunmuş kusur ve hasar yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.

Bilirkişi makine mühendisi Ömer Turan'ın 09.10.2013 tarihli raporuna göre yol yapım ve bakımından sorumlu kuruluşun 1. Derecede ve %90 oranında 06….. plakalı araç sürüsünün ise %10 kusurlu olduğu yönünde görüş bildirmiş, ayrıca kazaya uğrayan 06….. plakalı araçta toplam 3.104,80 TL hasar meydana geldiğini beyan etmiştir.

            Bilirkişi raporunun olayın oluş şekline uygun olup. hükme esas alınması gerektiği, meydana gelen 3.104,80 TL'lik hasar bedelinden %10 oranında kusur indirimi yapıldığında hasar miktarının 2.794,32 TL olduğu, bu miktardan 06….. plakalı araç sigortası tarafından ödenen 614.00 TL'lik kısım mahsup edildiğinde geriye kalan 2.180,32 TL'den davalı kurumun sorumlu olduğu bu miktar üzerinden davanın kabulü gerektiği anlaşılmış olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” Şeklindeki gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar vermiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

            Yargıtay 17. Hukuk Dairesi; 03.07.2014 gün ve 2014/12864 Esas, 2014/10597 Karar sayılı kararında aynen; “…..Yargı yolu kavramı, bir hukuk sisteminde herhangi bir davanın o hukuk sistemine dahil yargı kollarından hangisinde bakılacağını ifade eder. Uyuşmazlığın hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, davanın genel koşullarından olup mahkemece re1sen dikkate alınması gereklidir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediye kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Hizmet kusurundan dolayı açılan davaların idari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi hükmü uyarınca tam yargı davası olarak ikame edilmesi gerekmektedir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Esasen 2918 sayılı KTK’nun hukuki sorumluluğa ilişkin 85 ve onu izleyen maddelerinde araç işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur.

            Somut olayda davacı vekili,davalının sokak girişine tek yön levhası koymaması nedeniyle kusurlu olduğunu ileri sürerek davalının hizmet kusuruna dayanmıştır.

            Bu durumda mahkemece, davaya bakma görevi idari yargıya ait olduğundan mahkemenin yargı yolu bakımından görevsizliğin ve dava dilekçesinin bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hu kum kurulması doğru görülmemiştir.” şeklindeki gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına hükmetmiştir.

            Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi;  Yargıtay bozma ilamına uyulmak sureti ile verdiği 25.11.2014 gün ve 2014/516 Esas, 2014/632 Karar sayılı kararında aynen; “…..Dava; trafik kazasından kaynaklı haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.

            Mahkememizce yapılan yargılama sonunda: davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine;

            Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Başkanlığı'nın "... Yargı yolu kavramı, bir hukuk sisteminde herhangi bir davanın o hukuk sistemine dahil yargı kollarından hangisinde bakılacağını ifade eder. Uyuşmazlığın hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, davanın genel koşullarından olup mahkemece re'sen dikkate alınması gereklidir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediye kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Hizmet kusurundan dolayı açılan davaların idari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi hükmü uyarınca tam yargı davası olarak ikame edilmesi gerekmektedir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Esasen 2918 sayılı KTK.nun hukuki sorumluluğa ilişkin 85 ve onu izleyen maddelerinde araç işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur.

            Somut olayda davacı vekili, davalının sokak girişine tek yön levhası kovmaması nedeniyle kusurlu olduğunu ileri sürerek davalının hizmet kusuruna dayanmıştır.

            Bu durumda mahkemece, davaya bakma görevi idari yargıya ait olduğundan mahkemenin yargı yolu bakımından görevsizliğin ve dava dilekçesinin bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir...." gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.

            Somut olayda davacı vekili, davalının sokak girişine tek yön levhası koymaması nedeniyle kusurlu olduğunu ileri sürerek davalının hizmet kusuruna dayanmıştır.

            Bu durumda davaya bakma görevi idari yargıya ait olduğundan mahkemece yargı yolu bakımından görevsizliğe ve dava dilekçesinin bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.”  denilmek sureti ile, davanın yargı yolu nedeni ile reddine karar vermiş, verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 16.04.2015 gün ve 2015/5398 Esas, 2015/5980 Karar sayılı kararı ile onanmış, onama kararına karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme talep edilmiş, davacının karar düzeltme talebi de yine Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 10.12.2015 gün ve 2015/12677 Esas, 2015/13752 Karar sayılı kararı reddedilmiş, ve bu şekilde mahkeme kararına da şerh edildiği üzere 10.12.2015 tarihinde kesinleşmiştir.

            Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 11.4.2016 günlü toplantısında:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, adli yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, idari yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 21.11.2011 tarihinde, dava dışı İ.H.Ç. adlı şahsın yönetimindeki 06….. plakalı aracın, Güvenlik Caddesi yönünden tek yön olan Yazanlar Sokağı'na Gerede Sokak istikametinden ters yöne doğru girerek ilerlerken, davacı adına tescilli bulunan ve Ö.Y. yönetimindeki 06….. plakalı araca çarpması nedeni ile araçta meydana gelen zararın, olay yerinde gerekli işaretleme ve levhalandırma işlemlerini yapmayarak kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunan davalı idareden tazmini istemi ile açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

            Dosyanın incelenmesinden; davanın, 21.11.2011 günü meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında, davalının bakım gözetim ve sorumluluğunda bulunan yolda  gerekli levha ve işaretlemenin yapılmaması nedeni ile meydana gelen kazada hizmet kusuru bulunan davalı idareden, meydana gelen zararın tazmini istemi ile Ankara 7. İdare Mahkemesi’nde dava açıldığı, Mahkemenin 14.02.2013 gün ve 2013/197 Esas, 2013/244 Karar sayılı kararı ile davanın  adli yargı yerinde görülmesi gerektiğini belirterek görev yönünden reddine karar verdiği, bunun üzerinde davacının aynı gerekçelerle bu kez Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtığı, Mahkemenin 16.04.2014 gün ve 2013/189 Esas, 2014/232  Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın  taraf vekillerince temyiz edildiği, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin; 03.07.2014 gün ve 2014/12864 Esas, 2014/10597 Karar sayılı kararı ile davada idari yargı yerinin görevli olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına hükmettiği,Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi  Yargıtay bozma ilamına uyulmak sureti ile verdiği 25.11.2014 gün ve 2014/516 Esas, 2014/632 Karar sayılı kararı ile davanın görev yönünden reddine karar verdiği, kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 16.04.2015 gün ve 2015/5398 Esas, 2015/5980 Karar sayılı kararı ile onandığı,  ve davacı vekilinin karar düzeltme talebinin de yine Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 10.12.2015 gün ve 2015/12677 Esas, 2015/13752 Karar sayılı kararı reddedildiği, kararın bu şekilde 10.12.2015 tarihinde  kesinleştiği; davacının, 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 14.maddesi uyarınca görevli yargının belirlenmesi istemi ile Mahkememize müracaat ettiği anlaşılmaktadır. 

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25.11.2014 gün ve 2014/516 Esas, 2014/632 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25.11.2014 gün ve 2014/516 Esas, 2014/632 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.4.2016 gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

 

 

 

 

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

            Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/580, K:2015/592 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 11.4.2016

 

 

                                                               

ÜYE

                                                         Süleyman Hilmi AYDIN