T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2015 / 790

            KARAR NO : 2015 / 805

            KARAR TR   : 30.11.2015

ÖZET : Davacının taşınmazının küçük bir bölümünde davalı Belediyece park ve yol yapılmak suretiyle vaki fiili el atılması nedeniyle açılan davanın adli yargı yerince kabul edilmesi ve temyiz isteminin de reddedilmesi suretiyle kesinleşmesi ve bu yöndeki hukuki ihtilafın sona ermesi karşısında; taşınmazın diğer bölümleri üzerindeki hukuki el atma nedeniyle uğranıldığı öne sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın, imar planından kaynaklanan tazminat davaları kapsamında İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı             : M.S.

Vekili               : Av.M.E. & Av.Ş.Ö.      

Adli Yargı Dosyası ile Birleşen Dosya

Davacı             : S.Ç.             

Vekili               : Av.Ş.Ö.

Davalı             : Melikgazi B.B.

Vekili              : Av.M.Ü.   

 

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Kayseri ili Melikgazi ilçesi Yıldırım Beyazıt Mah. 3268 ada 7 parselde bulunan taşınmazın hak sahibi olduğunu, taşınmazın dava tarihinden geriye doğru 5 yıldan daha uzun süre onanmış ve kesinleşmiş 1/1000 ölçekli uygulama imar planına göre; dava konusu taşınmazın yol ve park alanı olarak el atıldığını, bu hususa ilişkin Yargıtay 5.HD’nin 03.05.2011 tarih ve 2011/182 E-2011 /7779 Karar sayılı ilamı ile aynı dairenin 22.03.2011 tarih 2011/17128  E ve 2011/5077 Karar sayılı ilamında da benimsenen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.12.2010 tarih ve 2010/5662 E 2010/551 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, 3194 sayılı Yasa’nın 10.maddesinin amir hükmü uyarınca 1/1000 ölçekli imar planının kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl içerisinde davalı belediyece dava konusu taşınmazın ayrılma amacına uygun olarak kamulaştırma görevinin yerine getirilmemesi ve taşınmaz malikinin süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat şartları oluştuğunu belirterek; dava konusu Kayseri ili, Melikgazi İlçesi, Yıldırım Beyazıt Mahallesi, 3268 ada, parsel 7’de kayıtlı bulunan taşınmaza kamulaştırmasız el atılmasından dolayı; fazlaya ilişkin talep ve  dava hakları saklı kalmak kaydıyla 15.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili  istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Kayseri 1.Asliye Hukuk Mahkemesi : 14.03.2012 gün ve 2012/180 Esas, 2012/131 Karar sayılı kararı ile; “…Mahkememizin iş bu dava dosyasının aralarında bağlantı olduğu anlaşılan ve birlikte değerlendirilmesi gereken Mahkememizin 2012/136 E.sayılı dosyası ile HMK.166.v.d. maddeleri gereği birleştirilmesine” karar vermiştir.

Davacı vekili 10.01.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile; fazlaya ilişkin dava ve diğer tüm talep hakları yine saklı kalmak kaydıyla, asıl dava dosyasında tazminat bedeli olarak talep ettikleri 15.000,00 TL tazminat miktarını ıslah suretiyle 919.991,84 TL daha artırarak talep miktarını 934.991,84 TL ye çıkardıklarını, bu miktarın ise asıl dava dosyasının dava tarihi olan 23.02.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini, birleşen dava dosyasında tazminat bedeli olarak talep ettikleri 15.000,00 TL tazminat miktarını ıslah suretiyle 501.849,49 TL daha artırarak talep miktarını toplam 516.849,49 TL’ye çıkardıklarını, bu miktarın ise birleşen dosyanın dava tarihi olan 08.03.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

            Kayseri 1.Asliye Hukuk Mahkemesi: 18.03.2014 gün ve 2012/136 Esas, 2014/98 Karar sayılı kararı ile aynen; “Tüm dosya kapsamından Kayseri İli Melikgazi İlçesi Yıldırım Beyazıt Mah. 3268 ada 7 parsel de kayıtlı 4.580,96 m2 alanlı taşınmazda davacı Menderes Sündü'nün 748/4581 oranında, birleşen dosya davacısı Seyit Çetin'in ise 412/4581 oranında hissedar oldukları, dava konusu taşınmaza davalı idarenin kamulaştırma yapmadan el attığı iddiası ile 15.000 TL tazminat talepli iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Dava konusu taşınmazın tapu kaydı, krokisi, imar durumu, emsal taşınmaz kayıtları ve diğer değere etki eden faktörlere ilişkin yazı cevapları getirtilerek taşınmaz başında değerinin tespiti için ve el atılan yerlerin belirlenmesi amacıyla keşif yapılmış, Harita Mühendisi bilirkişi 28/09/2012 tarihli raporunu ibraz etmiş, raporda; taşınmazın A harfi ile gösterilen 68.56 m2 lik kısmına kaldırım, asfalt ve yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı, geri kalan 4512.40 m2 lik kısmına fiilen el atılmamış olup, zeminde boş arsa olarak kullanılmakta olduğu, fiilen el atılan kısmın 15 m lik yolda kaldığı, fiilen el atılmayan kısmın 7 m-15 m lik yolda kaldığı ve fiilen el atılmayan kısmın imar planında parkta kaldığı belirtilmiştir.

Hesap bilirkişi 04/12/2012 rapor ve 04/12/2013 tarihli ek raporunda dava konusu taşınmazın değerini tespit için 5102 ada 1 nolu parseldeki 21/03/2003 tarihli satış emsal olarak alınmış, kamulaştırma kanunu hükümlerine uygun olarak inceleme yapılarak, taşınmaza fiilen ve hukuken el atıldığı, dava tarihi itibariyle davacı Menderes Sündü hissesi için 934.991,84 TL birleşen dosya davacısı Seyit Çetin hissesi için ise 516.849,49 TL olduğu belirtilmiş, el atılan taşınmaza ilişkin tazminat hesabı yapılmış olup emsal alınan taşınmazın da tapu kayıtları, satış akit tablosu ve imar durumu getirtilmiş, davaya konu taşınmaza uzaklığı tespit edilmiş, tüm delillere göre emsal olabileceği kanaatine varılmış, hesap bilirkişisi raporu hüküm kurmaya elverişli yasal ve yeterli görülmüş, davacı vekili asıl ve birleşen davasını usulüne uygun olarak ıslah etmiştir.

Fen bilirkişisi raporundan taşınmazın bir kısmına fiilen el atıldığı anlaşılmaktadır. El atılan ve A harfi ile gösterilen kısım kaldırım ve asfalt olup, imar planında da davalı belediyenin sorumluluğunda olan aynı nitelikteki yolda kalmaktadır.Taşınmazın el atılmayan kısmın imar planında yolda ve parkta kaldığı ve tamamından davalı belediyenin sorumlu olduğu görülmektedir. Davalı belediyenin 31/12/2013 tarihli cevabı yazısına göre de, taşınmaza 2000 ve 2002 yıllarında el atıldığı görülmektedir. 6487 sayılı yasanın 21. maddesi ile değişik geçici 6. madde hükümlerine göre 1983 tarihinden sonraki fiili el atmalarda uzlaşmanın dava şartı olmadığı görülmektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi de 1983 sonrası fiili el atmalarda uzlaşmayı dava şartı olarak getiren 6111 sayılı yasanın ilgili maddelerini iptal etmiştir. Bu nedenle bu dosyada da uzlaşmanın dava şartı olmadığı kanaatine varılmıştır.

Davalı idarenin taşınmazın bir kısmına imar planına uygun olarak el attığı, diğer kısımlara ise el atılmadığı görülmektedir. İmar planlarından taşınmazın tamamının sorumluluğunun davalı idareye ait olduğu da anlaşılmaktadır. Davalı idare fiilen el atmak suretiyle imar planına uygun projeyi başlatmış olup, bu durumda el atılan kısımlar yanında el atılmayan kısımların da birlikte değerlendirilmesi ve taşınmazın tamamı üzerinden karar verilmesi gerekecektir.

Hesap bilirkişi raporunda emsal taşınmaz ile dava konusu taşınmaz değerlendirilmiş, her iki taşınmazın aynı mahalle olduğu, uzaklığın emsal olabilecek şekilde 200 m olduğu, dava konusu taşınmazın kadastro parseli olup DOP kesintisinin yapılmadığı, emsal taşınmazın ise imar uygulaması sonucu oluşan ve DOP kesintisi yapılmayan parsel olduğu anlaşılmış, taşınmazların kıymet takdir komisyonunca belirlenen m2 rayiç değerlerine göre belirlenen değerlerde oransızlık olmadığı görülmüş, dava konusu taşınmaz 2981 sayılı yasa uygulaması ile oluşması sebebiyle belirlenen değerler DOP kesintisi yapılmamasının da yasal olduğu anlaşılmakla, davanın ve birleşen davanın kabulü gerekmiş” şeklindeki gerekçesi ile asıl dava yönünden davanın kabulüne, 934.991,84 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine birleşen dava yönünden davanın kabulü ile 516.849,49 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak birleşen dosya davacısına verilmesine karar vermiş, verilen karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 18.Hukuk Dairesi: 13.01.2015 gün ve 2014/11357 Esas, 2015/270 Karar sayılı kararı ile; “ …Fen bilirkişisi raporunda (P) harfiyle gösterilen ve fiilen el atılmayan imar planında park alanı olarak ayrılan taşınmaz bölümü yönünden davacı tarafın mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın, dava konusu taşınmazın, genel ve düzenleyici bir işlem olan imar planıyla kamu hizmetine özgülenmesinden ve bu planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığının kabulü ile idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri uyarınca idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-b ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden  reddine ilişkin hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir” şeklindeki gerekçesi ile hükmün, HUMK.nun 428.maddesi gereğince bozulmasına karar vermiştir.

Kayseri 1.Asliye Hukuk Mahkemesi: 21.05.2015 gün ve 2015/117 Esas, 2015/172 Karar sayılı kararı ile; “…Mahkememizin 18/03/2014 tarihli kararı ile taşınmazın el atılan P, A, Yİ ve Y2 harfleri ile gösterilen kısımlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 13/01/2015 tarihli ilamında "fen bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmazın Yİ 283,46 m2 ve A harfi ile gösterilen 68,55 m2 lik kısımların imar planında yol olarak belirlendiği ve A harfi ile gösterilen kısma yol ve kaldırım yapılmak suretiyle el atıldığı, geriye kalan imar yolu kapsamındaki taşınmaz kısmım da proje bütünlüğü gereği birlikte değerlendirilebileceği, fen bilirkişi raporunda P harfi ile gösterilen ve fiilen el atılmayan imar planında park alanı olarak ayrılan taşınmaz yönünden kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığının kabulü ile idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu Hükümlerin uyarınca İdari Yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden 6100 sayılı HMK'nun 114/1 ve 115/2 Maddesi uyarınca davanın usulden reddine ilişkin hüküm kurulması" gerekçesi ile dosyaya bozma kararı verilmiş, bu yöne değinen bozma ilamı yerinde görülerek uyulmasına karar verilmiştir.

Yeniden yapılan yargılamada Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin bozma ilamında da açıklandığı üzere taşınmazın fiilen el atılan Yİ ile gösterilen 283,46 m2 lik kısmı, Y2 ile gösterilen 57,11 m2 lik kısımlarının imar planında ana arter olmayan yolda kaldığı, fiilen el atmanın olmadığı, A ile gösterilen 68,55 m2 lik kısmınında imar planında ana arter olmayan yolda kaldığı ve fiilen el atıldığı, fiilen el atılan ve el atılmayan bu kısımların tamamının imarda yol olarak aynı belediyenin sorumluluğunda bulunduğu, bu nedenle proje bütünlüğü oluşturduğu anlaşılmakla bu kısımlar yönünden mahkememizin önceki kararında benimsenen bilirkişi raporu ve taşınmazın kabul edilen m2 değeri değeri bozma konusu yapılmamış olmakla, mahkememizce bu değerler esas alınarak hesaplama yapılmış, asıl dava ve birleşen davanın bu kez kısmen kabulü gerekmiştir.

Fen raporunda P harfi ile gösterilen imar planında parkta kaldığı anlaşılan ve fiilen el atılmayan 4.171,82 m2 lik kısmı yönünden yapılan incelemede ise; uygulama ve öğretide; idarelerin hizmetlerin yürütülmesi sırasında tek yanlı irade açıklamalarıyla kamu hukuku esaslarına dayanarak ilgililerin hukuki durumlarını etkileyecek şekilde yaptıkları işlemler idari işlem, görev ve yetki alanlarına giren konularda hukuka uygun olarak yaptığı fiiller ile bu görevleriyle ilgili hareketsiz kalmaları idari eylem olarak tanımlanmaktadır. Somut olayda, idarenin icra yetkisini hukuka aykırı olarak kullanması olarak nitelendirilebilecek fiili el atma durumu söz konusu olmadığına göre, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca tek yanlı idari işlemle düzenlenen imar planları ve bu planlara dayanılarak yapılan işlemlerin idari nitelik taşıdığının, söz konusu imar planlarının zamanında uygulamaya geçirilmemesi durumunun da idari eylem olduğunun kabulü gerekir. Fen bilirkişisinin 28/09/2012 tarihli rapor ve krokisinde P harfi ile gösterilen kısımda el atmanın olmadığı, imar uygulaması sonunda oluşan hukuki el atma niteliğinde olduğu, yukarıda açıklandığı üzere İdare Mahkemesi görevli olduğundan yargı yolu yokluğu sebebiyle HMK 115/2 maddesi gereği davanın usulden reddi” şeklindeki gerekçesi ile asıl davada: Fen bilirkişisinin 28/09/2012 tarihli rapor ve krokisinde P harfi ile gösterilen ve fiilen el atılmadığı anlaşılan proje bütünlüğü oluşturmayan kısım yönünden davada İdari Yargının görevli olduğundan HMK' nun 114/1 b - 115/2 maddesi gereği usulden reddine, Fen Bilirkişisinin 28.09.2012 tarihli rapor ve krokisinde A, Y1 ve Y2 harfleri ile gösterilen kısımlar yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 83.507,07 TL nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazla talebin reddine; birleşen davada: Fen bilirkişisinin 28/09/2012 tarihli rapor ve krokisinde P harfi ile gösterilen ve fiilen el atılmadığı anlaşılan proje bütünlüğü oluşturmayan kısım yönünden davada İdari Yargının görevli olduğundan HMK' nun 114/1 b - 115/2 maddesi gereği usulden reddine, Fen Bilirkişisinin 28.09.2012 tarihli rapor ve krokisinde A, Y1 ve Y2 harfleri ile gösterilen kısımlar yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 46.161,45 TL nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazla talebin reddine; Kayseri ili Melikgazi ilçesi Yıldırım Beyazıt Mahallesi 3268 ada 7 parselde tapuya kayıtlı taşınmazdaki davacı ve birleşen davacı hisselerinin fen bilirkişisinin 28.09.2012 tarihli rapor ve krokisinde A, Y1 ve Y2 harfleri ile gösterilen kısımlardaki hisselerin iptali ile yol olarak davalı lehine tescil ve terkinine karar vermiş, verilen karar 11.08.2015 tarihinde kesinleşmiş, karara bu şekilde şerh edilmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı gerekçelerle; davacılardan Menderes Sündü için; dava konusu Kayseri ili, Melikgazi ilçesi, Yıldırım Beyazıt Mahallesi, 3268 ada 7 parselde kayıtlı bulunan taşınmaza kamulaştırmasız el atılmasından dolayı fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000,00 TL tazminatın görevsiz mahkemedeki dava tarihi olan 23.02.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.

Kayseri 2.İdare Mahkemesi: 01.10.2015 gün ve 2015/977 Esas sayılı kararı ile: “…Dosyanın incelenmesinden, dava konusu Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Yıldırım Beyazıt Mahallesi, 3268 ada, 7 parsel sayılı taşınmazın, 68,56m2'lik kısmına kaldırım ve asfalt yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığının Kayseri 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2015/117 sayılı dosyasında yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan raporla anlaşılması karşısında, idarenin dava konusu taşınmaza fiilen de kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü, adli yargı yerinin görevine girmektedir.

            Ayrıca, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün 22.09.2014 tarih ve E:2014/804, K:2014/836 sayılı kararı da bu yöndedir.” şeklindeki gerekçesi ile mahkemelerinin görevine girmeyen ve adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilen bu davada, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 30.11.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinden 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının taşınmazına imar planında park ve yol alanında bırakılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığı ve bu şekilde davacının zararına yol açıldığı belirtilerek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; asıl dava dosyasında 934.991,84 TL, birleşen dava dosyasında 516.849,49 TL nin davacıya ödenmesi istemiyle açılmıştır.

Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde; Kayseri Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Daire Başkanlığı’nın 08.03.2012 gün ve 598 sayılı cevabi yazısında, dava konusu parselde belirtilen alana, belediye tarafından el atılmadığı; Kayseri Melikgazi Belediyesi Plan ve Proje Müdürlüğü’nün 31.12.2013 tarih ve 2611163-18 sayılı cevabi yazısında; dava konusu taşınmazın 01.02.1989 tarihinde uygulama imar planına alınmış olup, yürürlükteki 1/1000 ölçekli uygulama imar planında park alanı, kısmen de yolda kalan bir kadastro parseli olup, 3194 Sayılı İmar Kanunun 18.madde uygulaması içeriğindeki D.O.P.(Düzenleme Ortaklık Payı) kesintisi yapılmadığı, etrafında yapılaşmaların mevcut olduğu, şehir merkezine takribi uzaklığının 4 km mesafede bulunduğu, Yıldırım Beyazıt Mahallesi 5102 ada 1 parsel numaralı taşınmazın ise 3194 sayılı İmar Kanunun 15. ve 16.maddeleri gereğince ifraz, tevhid ve yola terk işlemleri yapılarak oluşan bir imar parseli olup, 3194 sayılı İmar Kanunun 18.madde uygulaması içeriğindeki D.O.P. kesintisinin yapılmadığı, ayrıca Fen İşleri Müdürlüğü tarafından 2000-2002 yılları arasında el atıldığı ve yol hizmetlerinden faydalandığı, Temizlik İşleri Müdürlüğü tarafından ise ilgili parsellerin çöp toplama hizmetlerinden faydalanmakta olduğu bildirilmiştir.

Dosya kapsamında bulunan İnşaat mühendisi Hakan Himmet Barlak, İnşaat Mühendisi Emir Şurdum ve İnşaat Mühendisi İbrahim Gönen tarafından sunulan 04.12.2012 tarihli bilirkişi raporunda; Kayseri ili Melikgazi ilçesi, Yıldırım Beyazıt mah., 3268 ada, 7 parselde kayıtlı 4.580,96 m² yüzölçümlü “arsa” vasfındaki taşınmazın tamamına fiilen ve hukuken el atıldığı hususlarına yer verildiği görülmüştür.

Yine dosya kapsamında bulunan Harita Mühendisi Ümit Orhan tarafından sunulan 03.10.2012 tarihli bilirkişi raporunda; parselin fiili durum yönünden incelemesinde: krokide turuncu renkle boyalı(68.56 m²) harfi ile gösterilen kısma kaldırım ve asfalt yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı, taşınmazın geri kalan 4512.40 m² lik kısmına fiilen el atılmamış olup zeminde boş arsa olarak kullanılmakta olduğu, parselin imar planı yönünden incelemesinde: krokide turuncu renkle boyalı(68.56 m²) harfi ile gösterilen kısma kaldırım ve asfalt yol yapılmak suretiyle fiilen el atılan kısım olup imar planında ana arter niteliğinde olmayan 15 m lik yolda kaldığı, krokide sarı renkle boyalı Y1(283.47 m²) ve Y2(57.11 m²)harfleri ile gösterilen toplam 340.58 m² lik kısmın fiilen el atılmayan kısım olup imar planında ana arter niteliğinde olmayan 7m-15m lik yolda kaldığı, krokide yeşil renkle boyalı P(4171.82 m²) harfi ile gösterilen kısmın fiilen el atılmayan kısım olup imar planında parkta kaldığı, bu parkın imar planındaki toplam büyüklüğünün 3000 m² den küçük olduğu bildirilmiştir.

Bu bilgi ve belgeler ışığında yapılan değerlendirme neticesinde, dava konusu taşınmazın 68.56 m² lik kısmına kaldırım ve asfalt yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı, el atılan kısım yönünden Kayseri 1.Asliye Hukuk Mahkemesi: 21.05.2015 gün ve 2015/117 Esas, 2015/172 Karar sayılı kararı ile davacı lehine tazminata hükmedildiği ancak el atılmayan kısım yönünden davanın yargı yolu nedeni ile reddine hükmedildiği ve verilen kararın 11.08.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Adli yargı yerince, taşınmazın fiilen el atılan kısmı bakımından esasa ilişkin olarak verilen kararın kesinleşmesiyle birlikte, artık bu yöndeki bir ihtilafın hüküm uyuşmazlığı hariç, Uyuşmazlık Mahkemesi önüne getirilebilmesine imkan olmadığından; bir şekilde hukuki çözüme kavuşturulmuş olan bu sorunun artık “hukuki el atma” hali bakımından belirleyici olması düşünülemez. Diğer bir deyişle, “kesin hükmün bağlayıcılığı” ilkesi gereğince artık taşınmazın bütünü bakımından bir değerlendirme değil, hukuki çözüme kavuşmuş kısım dikkate alınarak kalan kısım yönünden bir hukuki tespit ve değerlendirme yapılmalıdır. Davanın somutunda da, bilirkişi raporlarıyla saptanan fiili el atılan kısım bakımından adli yargı yerince davacı lehine tazminata hükmedildiği ve bu hükmün kesinleştiği görüldüğünden ve taşınmazın kalan kısmı yönünden, imar planında “park alanı ve yol” olarak belirtilen hukuki el atma sözkonusu olduğundan; mevcut bu tespite göre sonuca gidilmelidir. Uyuşmazlık Mahkemesinin 26.10.2015 tarih ve E.2015/702, K.2015/707; 26.10.2015 tarih ve E.2015/708, K.2015/711; 28.09.2015 tarih ve E.2015/650, K.2015/654 sayılı kararları da bu doğrultudadır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde;  “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

            a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

            b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

            Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

            Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

            Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

           İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

           c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmüne yer verilmiştir.

            Davaya konu olayda; davacının hissedarı olduğu 6708 ada 2 parselde kayıtlı bulunan taşınmazın, 15,90 m²lik kısmına asfalt yol, 377,90 m²lik kısmına ise ham yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığından bahisle davalı idarenin dava konusu taşınmaza fiilen ve hukuken kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Öte yandan, taşınmazın imar planında “dere mutlak koruma alanı”nda kalması nedeniyle taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıtlanması nedenine dayalı olarak davacının Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açtığı tazminat davasında, bu Mahkemece 4.11.1983 günlü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6 ncı maddesinin kimi fıkralarının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan itiraz başvurusunda; Anayasa Mahkemesi 25.9.2013 tarih ve E: 2013/93, K: 2013/101 sayılı kararında ”… Davacının mülkü üzerinde tasarruf etme hakkının kısıtlanması, idarenin bir eyleminden değil, idari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planından kaynaklanmaktadır. Olayda, idarenin fiili el koyma niteliği taşıyan bir eylemi henüz bulunmamakta, aksine kanunen yapması gereken kamulaştırma işlemlerini yapmamak biçiminde tezahür eden bir eylemsizliği söz konusudur. Öte yandan kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerekmektedir. Oysa, mahkemede görülen davaya konu olayda olduğu gibi imar kısıtlamaları’nda taşınmaz zilyetliği malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kalması söz konusu olmaktadır. Sonuç olarak, davacının taşınmazının imar planlarında “ dere mutlak koruma alanı”nda bırakılması nedeniyle, tasarruf hakkının kısıtlanmasının kamulaştırmasız el atma sonucu olduğu ve tasarruf hakkının kısıtlanması sebebiyle doğan zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla bakılmakta olan dava, itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin görev alanına girmemektedir. Nitekim, Anayasanın 158. maddesi ile, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili kılınan Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar bulmuş içtihatları da bu yöndedir…” gerekçesiyle, Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvurusu, başvuran mahkemenin yetkisizliği nedeniyle oybirliğiyle reddedilmiştir. Yine taşınmazı imar planında “spor alanı” olarak ayrılan davacının Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında, davalı idarelerin görev itirazları nedeniyle Danıştay Başsavcılığınca çıkartılan olumlu görev uyuşmazlığında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce olumlu görev uyuşmazlığı talebinin kabulü ile ilgili Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması yolunda verilen karar nedeniyle, anayasal haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümünce 18.9.2013 tarihinde verilen kararda (Başvuru No: 2013/1586) “…Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibariyle yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama, Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından usul şartlarına ve hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiş olup, başvurucu derece mahkemelerinde kendi delillerini ve iddialarını sunma fırsatını bulmuş ve bunlar Uyuşmazlık Mahkemesi’nce gereği gibi değerlendirilmiştir… Açıklanan nedenlerle, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarının kanun yolu şikayeti niteliğinde olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi kararının bariz bir şekilde keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin ‘açıkça dayanaktan yoksun olması’ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir…” gerekçesiyle, davacının başvurusu oybirliğiyle reddedilmiştir. (Resmi Gazete, 30.10.2013, Sayı:28806) Son olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.10.2013 tarih ve E.2013/603, K.2013/1503 sayılı kararıyla, imar planındaki kısıtlamalardan kaynaklanan ‘hukuki el atmalardan’ kaynaklanan tazminat istemli davaların idari yargının görevinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Kayseri 2. İdare Mahkemesince yapılan başvurunun reddine karar vermek gerekmiştir.

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kayseri 2. İdare Mahkemesi’nce yapılan BAŞVURUNUN REDDİNE, 30.11.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN