Hukuk Bölümü 2005/12 E., 2005/28 K.

  • 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 172 ]
  • 1262 S. İSPENÇİYARİ VE TIBBİ MÜSTAHZARLAR KANUNU [ Madde 13 ]
  • 4077 S. TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN [ Madde 16 ]
  • 4077 S. TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN [ Madde 17 ]
  • 4077 S. TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN [ Madde 25 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Davacı Şirkete ait Hürriyet Gazetesi'nin 22.7.2004 günlü sayısında yayınlanan ve Prof.Dr.Osman Müftüoğlu tarafından kaleme alınan "Kolesterol düşürücüler yaşlanmayı geciktiriyor" başlıklı köşe yazısı, Reklam Kurulunun 12.8.2003 günlü, 95 sayılı toplantısında incelemeye alınmış ve Şirkete durum bildirilmiştir.

    Reklam Kurulunun 11.5.2004 günlü, 104 sayılı kararıyla, söz konusu yazıda bazı ilaçların örtülü reklamının yapıldığı, bunun 1262 sayılı İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanununun 13., bu Yasaya dayanılarak çıkarılan "Beşeri İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarların Tıbbi Tanıtım Yönetmeliği"nin 7 ve 8. maddelerine, "Ticari Reklam ve İlanlara İlişkin İlkeler ve Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik"in 5. maddesinin ( d ) bendine ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 16. maddesine aykırı bulunarak 4077 sayılı Yasanın 17 ve 25/8. maddeler uyarınca idari para cezası ve durdurma cezası uygulanmasına karar verilmiş, bu karar Bakanlığın 28.5.2004 günlü, 2004/113 sayılı onayı ile uygun bulunarak 15.6.2004 günlü, 12565 sayılı "Ceza Tebligatı" ile davacı şirkete, 35,000,000,000.- TL idari para cezası ve durdurma cezası verildiği, bu cezalara karşı bildirim tarihinden itibaren en geç 7 gün içerisinde yetkili İdare Mahkemesine dava açılabileceği bildirilmiştir.

    Davacı Şirket vekillerince, idari para cezası ve durdurma cezası verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle idari yargıda dava açılmıştır.

    ANKARA 10. İDARE MAHKEMESİ; 9.7.2004 günlü, E:2004/2376; K:2004/1450 sayı ile, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 5. maddesinin 1. fıkrasında her yönetsel işleme karşı ayrı ayrı dava açılacağı, ancak aralarında maddi veya hukuksal yönden bağlılık ya da neden-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı da bir dilekçe ile dava açılabileceği hükmünün bulunduğu, dosyanın incelenmesinden, davanın, davacı şirkete yayımladığı reklam nedeniyle 4077 sayılı Yasanın 16. maddesi uyarınca 35,000,000,000.- TL. para cezası verilmesine ve reklamın durdurulmasına ilişkin 28.5.2004 günlü, 113 sayılı işlemin iptali istemiyle açıldığının anlaşıldığı, idari yargıda görülecek olan idari para cezası ile adli yargıda görülmesi gereken durdurma işlemleri arasında maddi ve hukuksal birlik ve neden-sonuç ilişkisi bulunmadığından, tek dilekçe ile dava açılmasının olanaklı olmadığı gerekçesiyle 2577 sayılı Yasanın 15. maddesinin 1/b bendi uyarınca 5. maddeye uygun bulunmayan dava dilekçesinin, kararın bildiriminden başlayarak 30 gün içinde 2577 sayılı Yasanın 5. maddesine uygun biçimde ayrı ayrı yargı yerlerinde dava açılmak üzere reddine karar vermiştir.

    Davacı şirket vekillerince, bu karar üzerine durdurma cezası verilmesine ilişkin Reklam Kurulu kararının iptali istemiyle adli yargıda dava açılmıştır.

    ANKARA 2. TÜKETİCİ MAHKEMESİ; 13.9.2004 gün ve E: 2004/1565, K:2004/537 sayı ile, davanın idari yayın durdurma cezası işleminin iptali istemi olduğu, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğünce 4077 sayılı Yasanın 4822 sayılı Yasayla değişik 17 ve 25/8'inci maddeleri uyarınca idari para ve durdurma cezası verilmesine karar verildiği, Reklam Kurulunun bu kararı Bakanlık Makamının 28.5.2004 tarih ve 2004/113 sayılı onayları ile uygun bulunarak davacı şirkete 35,000,000,000.- TL. idari para cezası ve durdurma cezası verildiği, kararın iptali halinde asıl ceza ile birlikte ferilerinin de ortadan kalkacağından şüphe olmadığı, maddi ve hukuki netice iç içe olup birinin ortadan kaldırılmasının, diğerinin de ortadan kalkacağı sonucunu doğuracağı, kaldı ki Bakanlık kararının yapılan reklamın durdurulmasını değil düzeltilmesini içerdiği, ayrıca "durdurma" düzeltme kararları ayrı ayrı verilse dahi aynı fıkrada hükme bağlandığından ve birbirine bağlı eylemler olduğundan idare mahkemesinin görevsizlik itirazının yerinde görülmediği, 4077 sayılı Yasanın 25. maddesine istinaden verilen para cezalarına aynı Yasanın 26. maddesi gereğince yetkili idare mahkemesinde itiraz edileceğinin hükme bağlandığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının 113 nolu kararında ceza ile eylemi "durdurma ve/veya düzeltme" birbirinden ayırmanın mümkün olmadığı, bu nedenle davanın idari yargının görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, anılan karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün Cafer ŞAT'ın Başkanlığında Üyeler: M.Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Serap AKSOYLU, Esen EROL, Turgut ARIBAL ve Abdullah ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 4.4.2005 günlü toplantısında;

    1- İLK İNCELEME: 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 27. maddesinde, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

    2247 sayılı Yasanın 14. maddesine göre, olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte ve bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, hukuk alanında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir.

    Dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasanın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, her ne kadar İdare Mahkemesince "görevsizlik kararı" verilmemiş ise de, idari para cezası ile durdurma cezasının iptali istemiyle açılan davada, durdurma cezasına ilişkin uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğu belirtildikten sonra 2577 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca her iki işleme karşı ayrı yargı yerlerinde dava açılmak üzere dilekçenin reddi yolunda verilen kararın durdurma cezası yönünden görevsizlik kararı niteliği taşıdığı, 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen "yargı merciinin kendini görevsiz görmesi" koşulunun, olayda durdurma cezası yönünden her iki yargı yerinde açılmış olan davalar bakımından gerçekleştiği gözönüne alınarak, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu ve adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak, davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

    II- ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Murat H. YURDAKÖK'ün davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan;

    - İlgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Nevzat ÖZGÜR'ün davada idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    KARAR : Dava, 4077 sayılı Yasa'nın 16. maddesine aykırı olarak örtülü reklam yapıldığı nedeniyle aynı Yasa'nın 25. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca durdurma cezası verilmesine ilişkin Bakanlıkça onaylanan Reklam Kurulu kararının iptali isteminden ibarettir.

    Reklam Kurulu, 4077 sayılı Yasa'nın 17. maddesi ile "Ticari reklam ve ilanlarda uyulması gereken ilkeleri belirlemek, bu ilkeler çerçevesinde ticari reklam ve ilanları incelemek ve inceleme sonucuna göre, 16 ncı madde hükümlerine aykırı reklam ve ilanları üç aya kadar tedbiren durdurma ve/veya durdurma ve/veya aynı yöntemle düzeltme ve/veya para cezası verme hususlarında görevli ..." olarak kurulan; kararları Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca uygulanan ve faaliyet masrafları Bakanlık bütçesinden karşılanan bir kamu kuruluşudur.

    Uyuşmazlığın esasını, idarenin organları eliyle uygulanan cezalarla ilgili davalara adli ya da idari yargı yerlerinden hangisinin bakacağı hususu oluşturduğundan, ilgili Yasa'nın getirdiği düzenlemede öngörülen ihtisas mahkemesinin görev alanının incelenmesi gerekmektedir.

    23.2.1995 tarih ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun "...kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemek..." amacıyla, bir yandan "satıcılar" ile "tüketiciler" arasında yaygın olarak ortaya çıkan ve uzmanlık gerektiren uyuşmazlıkları çözmek üzere "Tüketici Mahkemeleri" nin kurulmasını öngörmüş, diğer yandan Anayasanın 172. maddesi ile "tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik etmek" şeklinde Devlete yüklenen görev kapsamında olmak üzere anılan Yasa'nın 25. maddesinde sayılan hükümlere aykırı eylemleri saptanan "üretici-imalatçı" veya "ithalatçı" veya "satıcı-sağlayıcı" veya "kredi veren" veya "reklam veren" hakkında idarece "idari para cezası", "tedbiren durdurma", "durdurma", "düzeltme" cezalarının birlikte veya ayrı ayrı uygulanmasını olanaklı kılmıştır.

    Bu itibarlar, anılan yasa ile, bir mal veya hizmeti satım olan tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını korumak ve zararlarını tazmin etmek amacıyla tüketici veya tüketici örgütleri veya bakanlık tarafından, mal veya hizmeti sunanlar ( satıcı vd. ) aleyhine açılacak davaların 23. maddede işaret edilen "Tüketici Mahkemeleri"nde çözümlenmesi öngörülmek suretiyle, adli yargı düzeni içinde yer alan bu ihtisas mahkemesinin görev alanı, aralarında "sözleşme serbestisi" esasına dayalı özel hukuk ilişkisi bulunan taraflar arasındaki davalarla ( 25. maddenin 7. fıkrasına göre, bakanlık tarafından, yayın kuruluşundan durdurma isteğine rağmen aykırılığın devamı halinde, kampanyanın veya kampanyaya ilişkin her türlü reklam ve ilanın durdurulması talebiyle bu kez Tüketici Mahkemesine başvurması hariç ) sınırlı tutulmuş ve bu mahkemelerde yapılacak yargılamaya ilişkin hükümlere de 24. ve 24/A. maddelerinde yer verilmiştir.

    Anılan Yasa'nın "Ceza Hükümleri" başlığını taşıyan değişik 25. maddesinde ise "6 ncı maddenin yedinci fıkrası uyarınca, Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslara aykırılığı tespit edilen her bir sözleşme için 64,250,000.- lira para cezası uygulanır.

    4 üncü maddenin yedinci fıkrasında, 5 inci maddede, 6 ncı maddenin altıncı fıkrasında, 6/A maddesinde, 6/B, 6/C maddeleri uyarınca Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslarda, 7 nci maddenin beşinci fıkrasında 9 uncu maddede, 9/A maddesinde, 19 uncu maddede, 10/A maddesinde, 11/A maddesinin ikinci ve dördüncü fıkralarına, 12131415 ve 27 nci maddelerde belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket edenler hakkında 128,500,000.- lira para cezası uygulanır.

    7 inci maddenin dördüncü ve altıncı fıkralarıyla 8 inci maddede belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket edenler hakkında 321,250,000.- lira para cezası uygulanır.

    20 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca Bakanlıkça tespit ve ilan olunan usul ve esaslara aykırılığa 642,500,000.- lira para cezası uygulanır. Aykırılık ülke düzeyinde yayın yapan radyo ve televizyonlarca gerçekleştirilmişse cezanın on katı uygulanır.

    18 inci maddeye aykırı hareket eden üretici-imalatçı ve ithalatçı hakkında 1,285,000,000.- lira para cezası, satıcı-sağlayıcı hakkında ise bu cezanın beşte biri uygulanır.

    19 uncu maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket edenler hakkında 2,570,000,000.- lira para cezası uygulanır.

    11 inci maddeye aykırı hareket edenler hakkında 6,425,000,000.- lira para cezası uygulanır. Aykırılık ülke düzeyinde yayım yapan süreli yayın ile gerçekleşmişse cezanın yirmi katı uygulanır. Bakanlık, ayrıca süreli yayın kuruluşundan kampanyanın ve kampanyaya ilişkin her türlü reklam ve ilanın durdurulmasını ister. Bu isteğe rağmen aykırılığın devamı halinde, reklam ve ilanın durdurma zorunluluğunun doğduğu tarihten itibaren her sayı-gün için 128,500,000,000.- lira para cezası uygulanır. Bakanlık, kampanyanın veya kampanyaya ilişkin her türlü reklam ve ilanın durdurulması talebi ile Tüketici Mahkemesine başvurur.

    16. maddeye hareket edenler hakkında üç aya kadar tedbiren durdurma ve/veya durdurma ve/ veya düzeltme ve/veya 4,497,500,000.- lira para cezası uygulanır. Reklam Kurulu, ihlalin niteliğine göre bu cezaların birlikte veya ayrı ayrı verebilir. 16 ncı maddeye aykırılık, ülke düzeyinde yayın yapan yazılı, sözlü, görsel ve sair araçlar ile gerçekleşmiş ise, para cezası on katı olarak uygulanır.

    7 nci maddenin yedinci ve sekizinci fıkralarına aykırı hareket edenlere, kampanya konusu mal veya hizmetin fatura bedeli oranında para cezası uygulanır. Kampanyayı düzenleyen, tüketici kampanyadan ayrıldığında, para iadesinde bulunursa bu ceza uygulanmaz.

    7 nci maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenlere, 7 nci madde hükümlerine uygun kampanya düzenlemeleri için bir hafta süre tanınır. Bu sürenin bitiminde aykırılığın devam ettiğinin tespiti halinde, bu hükme aykırı hareket edenlerle 24 ve 24/A maddelerinde belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket edenlere 64,250,000,000.- lira para cezası uygulanır.

    Yukarıdaki fıkralarda belirtilen para cezaları, fiilin bir yıl içerisinde tekrarı halinde iki misli olarak uygulanır. Para cezaları her yıl başında 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci madde hükümleri uyarınca arttırılır.

    Bu Kanunda yazılı fiiller hakkında diğer kanunlarda da para cezası öngörülmüşse ağır olan ceza uygulanır." hükümleri yer almış; değişik 26. maddesinin ilk üç fıkrasında "25. maddenin bir, dört, yedi, sekiz, dokuz ve onuncu fıkralarındaki cezalar Bakanlık tarafından diğer fıkralarındaki cezalar o yerin mülki amiri tarafından uygulanır.

    Bu Kanunda düzenlenen her türlü para cezası, idari niteliktedir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içerisinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz ve zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. İtiraz üzerine idare mahkemesince verilen kararlar kesindir.

    25 inci maddeye göre verilen para cezaları, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur." denilmiştir.

    İdarenin organları eliyle idari usullere göre uygulanması ve idare hukukunun bir müeyyidesi olması nedeniyle, idari işlem niteliğini taşıyan ve bu yönüyle adli cezalardan ayrılan idari cezaların yargısal denetiminde, kural olarak, idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

    Ancak, yasakoyucu tarafından, idari cezalara karşı ilgililerin sadece yapılan tespitin gerçeğe aykırılığı ile maddi ağır yanlışlıklar bulunduğunu ileri sürerek yapacakları itirazlarda, haklı neden ve kamu yararı bulunması halinde adli yargı yerinin görevli kılınması olanaklı olup; bu halde, yetkili mahkemenin adli yargı yeri olduğunun ilgili yasada açıkça belirtilmesi gerekir.

    Olayda, 16. maddeye aykırı hareket ettiği nedeniyle yayın yapan Şirket hakkında, Reklam Kurulunca 25. maddenin sekizinci fıkrası uyarınca durdurma ( ve ayrıca idari para cezası ) cezası verilmiş ve bu ceza Bakanlık tarafından onaylanmıştır.

    Bu duruma göre Yasa'da bu tür cezalara karşı yapılacak itirazlara bakmakla adli yargı yerinin görevli olduğu yolunda açık bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, idarenin organları eliyle uygulanan ve idari işlem niteliğini taşıyan durdurma cezasının iptali istemiyle açılan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-a. maddesine göre idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında olup görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

    Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesinin görevsizlik niteliğinde görülen kararın kaldırılması gerekmektedir.

    SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 10. İdare Mahkemesinin, 9.7.2004 gün ve E: 2004/2376, K: 2004/1450 sayılı KARARININ GÖREVSİZLİK NİTELİĞİNDE GÖRÜLEN KISMININ KALDIRILMASINA, 4.4.2005 gününde Üyelerden Serap AKSOYLU'nun KARŞI OYU VE OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

    KARŞI OY :

    Dava, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 16. maddesi hükümlerine aykırılık nedeniyle anılan Yasanın 25/8. maddesi uyarınca verilen durdurma cezasının iptali istemiyle açılmıştır.

    4077 sayılı Yasa'nın 23. maddesinin birinci fıkrasında, "Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır. Tüketici mahkemelerinin yargı çevresi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir." hükmüne yer verilmiştir.

    Yasa'nın "Ceza Hükümleri" başlıklı 25. maddesinde ise, Yasa hükümlerine aykırı eylemlere uygulanacak ceza tür ve miktarları belirlenmiş; 8. bendinin olay tarihinde yürürlükte olan şeklinde, "16 ncı maddeye aykırı hareket edenler hakkında üç aya kadar tedbiren durdurma ve/veya durdurma ve/veya düzeltme ve/veya 4,497,500,000 lira para cezası uygulanır. Reklam Kurulu, ihlalin niteliğine göre bu cezaları birlikte veya ayrı ayrı verebilir. 16 ncı maddeye aykırılık, ülke düzeyinde yayın yapan yazılı, sözlü, görsel ve sair araçlar ile gerçekleşmiş ise, para cezası on katı olarak uygulanır." kuralı yer almıştır.

    Anılan Yasa'nın "Cezalarda Yetki, İtiraz ve Zamanaşımı" başlıklı 26. maddesinde de; 25'inci maddenin bir, dört, yedi, sekiz, dokuz ve onuncu fıkralarındaki cezaların Bakanlık tarafından, diğer fıkralarındaki cezaların ise o yerin mülki amiri tarafından uygulanacağı, bu Yasada düzenlenen her türlü para cezasının, idari nitelikte olduğu, bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içerisinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebileceği kurala bağlanmıştır.

    Yargılama usulünde görev konusu kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, görevle ilgili düzenlemelerin açık ve net olması, karışıklığa meydan vermemesi gerekmektedir.

    Olayda, 4077 sayılı Yasa'nın 25. maddenin sekizinci fıkrası uyarınca verilmiş olan durdurma cezasının iptali istenilmektedir.

    Yukarıda yer alan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, 4077 sayılı Yasa'nın 23. maddesinde bu Yasanın uygulanmasıyla ilgili olarak çıkabilecek her türlü uyuşmazlıklara Tüketici Mahkemelerinde bakılacağı belirtilerek, Yasa'nın uygulanması bakımından Tüketici Mahkemelerinin genel görevli kılındığı, 26. maddeyle İdare Mahkemelerine yalnızca idari para cezaları yönünden özel görev yüklendiği, dolayısıyla, 4077 sayılı Yasa'nın uygulanması bakımından İdare Mahkemelerinin idari para cezaları ile sınırlı olarak görevli kılındığı, bunun dışında kalan tüm uyuşmazlıkların Tüketici Mahkemelerince çözüme kavuşturulacağı sonucuna ulaşılmaktadır.

    4077 sayılı Yasa uyarınca davacı Şirkete verilen durdurma cezasının iptali istemiyle açılan davanın aynı Yasa'nın 23. maddesiyle verilen görev kapsamında Tüketici Mahkemesince çözümlenmesi gerektiği görüşüyle, uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki karara katılmıyorum.

    ÜYE Serap AKSOYLU