T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2019 / 823

            KARAR NO  : 2020 / 22

            KARAR TR   : 27.1.2020

ÖZET :  Gazze'ye insani yardım götüren ve davacının da içinde bulunduğu gemilere, İsrail Devleti askerleri tarafından yapılan haksız saldırı ve kötü muamele neticesinde uğranıldığı ileri sürülen zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı     : F. K.

Vekilleri  : Av.N. Y., ve diğ.

Davalı      : Maliye Bakanlığı

Vekili       : Av. N.S.

                          

O L A Y :  Davacı  vekilleri dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Gazze'ye insani yardım götürmek amacıyla yola çıktığını, yardım gönüllülerini taşıyan gemilere, uluslararası sularda seyrederken, İsrail Devleti'nin silahlı güçleri tarafından uygulanan saldırı sonrası alıkonulması, kötü muameleye tabi tutulması, mallarının gasp edilmesinden dolayı uğradığı maddi ve manevi zararlardan davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, 50.000,00-TL maddi, 1.000.000-TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle İsrail Devleti’ne karşı  adli yargı yerinde dava açmıştır.

Mahkemece; Maliye Bakanlığının talebi üzerine 27.4.2017 tarihli celsede, İsrail Devleti taraf olmaktan çıkarılarak yerine Maliye Bakanlığı davaya davalı olarak dahil edilmiştir.

Davacı vekili 11.1.2018 tarihli celsede, maddi tazminat talebini geri almıştır.

DİYARBAKIR 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 16.4.2019 gün ve E:2012/870, K:2019/234 sayı ile, "(…) Dava, haksız fiil nedeniyle doğan maddi ve maddi tazminat istemine ilişkindir.

Davacı taraf, İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı'nın Mavi Marmara, Gazze ve Defne-Y isimli gemiler ile bölgeye götürdüğü insani yardımlar kapsamında gemide yer aldığını, ancak 31.05.2010 tarihinde İsrail askeri güçlerinin gemiye silahlı ve fiili saldırıda bulunduğu, bir kısmının yaralandığı, yaralananların sebepsiz olarak gözaltına alındığı, şahsi eşyalarına el konulduğu,  kendisinin de olayda yaralanan kişilerden olduğunu iddia ederek maddi ve manevi zararının tazmini isteminde bulunmuştur.

Dava ilk önce İsrail Devleti'ne karşı açılmış, fakat yargılama devam ederken 28/06/2016 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile İsrail Devleti arasında "Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti Arasında Tazminata İlişkin Usul Anlaşması" imzalanmıştır. Bu anlaşmanın 20/08/2016 tarih ve 6743 sayılı Kanun ile onaylanması uygun bulunmuş ve 2016/9145 sayılı karar ile onaylanarak 09/09/2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış ve yürürlüğe girmiştir. Söz konusu anlaşmanın 5. maddesi hükmü uyarınca İsrail Devleti taraf olmaktan çıkarılarak yerine Maliye Hazinesi davaya davalı olarak dahil edilmiştir.

Davalı Hazine vekili, davanın reddini istemiştir.

28/06/2016 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile İsrail Devleti arasında "Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti Arasında Tazminata İlişkin Usul Anlaşması" imzalanmış olup bu anlaşma 20/08/2016 tarih ve 6743 sayılı Kanun ile onaylanması uygun bulunmuş ve 2016/9145 sayılı karar ile onaylanarak 09/09/2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış ve yürürlüğe girmiş olup Anayasanın 90. Maddesi uyarınca; usulünce onaylanıp yürürlüğe giren uluslararası anlaşmalar kanun hükmündedir. Kanun hükmünde olan işbu anlaşma uyarınca, Mavi Marmara olayı ile ilgili tazminatın dağıtımı yetkisinin münhasıran Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine ait olduğu, tazminatın ödeneceği kişileri, tazminat miktarı ve ödeme biçimini belirleme yetkisinin davalı idareye ait olduğu, idarenin bu yöndeki işlemlerine karşı menfaati ihlal edilenler tarafından açılacak iptal davaları ile kişilik hakları ihlal edilenler tarafından açılacak tam yargı davalarının ise 2577 sayılı Kanununun 2. Maddesi gereğince idari yargıda görülmesi gerektiği anlaşıldığından, yargı yoluna ilişkin dava şart eksikliği nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;

Davanın, HMK’nın 114/1-b ve 115/2 maddeleri uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle dava şartı noksanlığından usulden REDDİNE(…)” karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, aynı olay nedeniyle 1.000.000-TL manevi tazminatın ödenmesi istemiyle Maliye Bakanlığına karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

DİYARBAKIR 1. İDARE MAHKEMESİ; 10.10.2019 gün ve  E: 2019/1033 sayı ile, “(…)Uyuşmazlıkta; davacının zararının, İsrail Devleti'nin uluslararası sularda askeri müdahalesi sonucu oluştuğu, idarenin herhangi bir eylem veya işleminin olayda söz konusu olmadığı, davacının da dava dilekçesinde talebini açıkça söz konusu devletin askerlerinin kötü muamelesi ve yaralamasından kaynaklı haksız fiili sonucu meydana gelen zararların tazmini olarak belirttiği dikkate alındığında; maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan davanın adli yargının görev alanına girdiği kanaatine varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; davanın adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından mahkememizin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E: 2012/870 sayılı dava dosyasının aslı ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 27.1.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da temin edilmek sureti ile 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Gazze'ye insani yardım götüren ve davacının da içinde bulunduğu gemilere, İsrail Devleti askerleri tarafından yapılan haksız saldırı neticesinde alıkonulma ve kötü muameleden dolayı uğranıldığı ileri sürülen zarara karşılık olarak manevi tazminat ödenmesi istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde idari dava türleri; "a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar" olarak sayılmıştır.

2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un "İdare Mahkemelerinin Görevleri" başlıklı 5 inci maddesinde; "1. İdare mahkemeleri, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştayda çözümlenecek olanlar dışındaki: a) İptal davalarını, b) Tam yargı davalarını, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları, d) Diğer kanunlarla verilen işleri, çözümler.

2.Özel Kanunlarda Danıştayın görevli olduğu belirtilen ve İdari Yargılama Usulü Kanunu ile idare mahkemelerinin görevli kılınmış bulunduğu davaları çözümler." hükümlerine yer verilmiştir.

28.6.2016 tarihinde imzalanan ve "Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti Arasında Tazminata İlişkin Usul Anlaşması" uyarınca;

"Türkiye ve İsrail Devletleri işbirliği ruhuyla aşağıdaki hususlarda mutabık kalmışlardır;

1-İsrail Hükümeti 31 Mayıs 2010 tarihinde yaşanan konvoy (Mavi Marmara) hadisesi sırasında yakınlarını kaybeden ailelere tazminat olarak, Türk Hükümeti tarafından açılacak bir hesaba ex gratia20 milyon Amerikan Doları ödeme yapacaktır.

2-Yukarıdaki meblağ defaten ödenecektir. Türk Hükümeti bu meblağın havale edileceği banka hesabını İsrail Hükümetine diplomatik kanallardan bildirecektir. İsrail, işbu Anlaşma'nın yürürlüğe giriş tarihini takip eden yirmi beş işgünü içinde parayı bu hesaba havale edecektir.

3-Yukarıdaki meblağın dağıtımı, benimsenebilecek dağıtım yöntemlerine uygun olarak, münhasıran Türk Hükümetinin yetkisindedir ve bu konuda İsrail Hükümeti için herhangi bir sorumluluk doğmayacaktır.

4-Türkiye ve İsrail, diğer tarafa veya diğer taraf adına hareket edenlere hukuki veya başka bir sorumluluk yüklemeyecekleri ve bu anlayışın, taraflardan herhangi birinin veya taraflar adına hareket edenlerin cezai veya hukuki sorumluluğu kabul ettiği veya üstlendiği şeklinde yorumlanmayacağı hususunda mutabıktır. Her halükarda, bu anlaşma, İsrail'in, İsrail adına hareket edenlerin ve İsrail vatandaşlarının, Türkiye Cumhuriyeti veya Türk gerçek veya tüzel kişileri tarafından konvoy hadisesiyle ilgili olarak kendilerine yönelik doğrudan ya da dolaylı olarak Türkiye'de yapılmış veya yapılacak her türlü hukuki ya da cezai talebe ilişkin her türlü sorumluluktan tamamen muaf tutulmalarını sağlayacaktır.

5-Herhangi bir Türk gerçek veya tüzel kişisi tarafından veya bu kişiler adına, İsrail Hükümeti veya gerçek veya tüzel kişilerine karşı herhangi bir para talebi öne sürülmesi veya taleplerin sürdürülmesi halinde, yukarıdaki hükümlere bakılmaksızın, İsrail Hükümeti onun adına hareket edenler ve/veya İsrail vatandaşlarının kayıpları, masrafları, hasarları ve/veya harcamaları Türk Hükümeti tarafından karşılanacaktır.

6-Bu Anlaşma, Tarafların, yürürlük için gerekli iç hukuk usullerinin tamamlandığına dair birbirlerine diplomatik kanallardan yaptıkları yazılı bildirimlerden sonuncusunun alındığı tarihte yürürlüğe girecektir..." şartlarına yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden  davanın;   davacı tarafından, İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı'nın Mavi Marmara, Gazze ve Defne-Y isimli gemiler ile bölgeye götürdüğü insani yardımlar kapsamında gemide yer aldığını, ancak 31.05.2010 tarihinde İsrail askeri güçlerinin gemiye silahlı ve fiili saldırıda bulunduğunu, bir kısmının yaralandığını, yaralananların sebepsiz olarak gözaltına alındığını, şahsi eşyalarına el konulduğunu,  kendisinin de olayda yaralanan kişilerden olduğunu iddia ederek;  1.000.000,00-TL manevi tazminatın ödenmesi  istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.

Olayda, uyuşmazlığın tazminatın ödeneceği kişiler, tazminat miktarı ve ödeme biçimini belirleme yetkisine ve idarenin bu yöndeki işlemlerine ilişkin olmadığı, nitekim dosya içindeki bilgi ve belgelerde de idarenin bu yönde yapılmış bir işleminin yer almadığı gözetilerek, Türkiye Cumhuriyeti'nin yalnızca tazminat davasında belirlenen miktarın İsrail Devletine izafeten ifa edilmesi sorumluluğunu üstlendiği açıktır.

 

Bu durumda, İsrail Devletinin haksız fiilinden kaynaklı tazminat isteminin kaynağının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 2. maddesinde belirtilen idarenin eylem ve işlemlerinden kaynaklanmaması nedeniyle, uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargı yerlerine ait olduğu görülmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Diyarbakır 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin, 16.4.2019 gün ve E:2012/870, K:2019/234 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Diyarbakır 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin, 16.4.2019 gün ve E:2012/870, K:2019/234 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 27.1.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                   BOZER                            AKSU                             SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                  Üye                    

                                        Aydemir                           Nurdane                            Ahmet

                            TUNÇ                             TOPUZ                          ARSLAN