T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

         ESAS NO     : 2018 / 842

         KARAR NO : 2018 / 825

         KARAR TR  : 24.12.2018

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

 

K  A  R  A  R

 

Davacı      : O.G.A.

Vekilleri    : Av. A.M.-Av. H.A.

 Davalı       : Karayolları Genel Müdürlüğü

 Vekili        : Av. A.D.

 

O L A Y        : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, sevk ve idaresindeki 64 AB... plakalı aracıyla,  Karahallı ilçesinden gece 23.30 sularında Uşak iline doğru gitmekteyken, Sivaslı ilçesine çok az bir mesafe kala duble yol olarak tabir edilen anayolda seyir halindeyken yola çıkan domuz sürüsüne çarpması sonucu trafik kazası meydana geldiğini; aracın ön sağ ve sol tarafının hasar gördüğünü,  hareket kabiliyeti kalmayan aracın yaklaşık 10 gün serviste kaldığını; olayda, müvekkilinin uzun farları açık ve gayet yavaş bir şekilde aracı kullanmasına rağmen, yola çıkmış çok sayıdaki domuzları son anda fark ettiğini,  fren yapmaya fırsatı dahi olamadan domuzlara çarptığını,  söz konusu yolda kaza tarihinden önce de defalarca domuza çarpma şeklinde kaza gerçekleşmesine rağmen karayollarının gerekli hiçbir önlemi almadığını, yol boyunca ne bir yabani hayvan çıkabilir tabelası, ne de hayvanların yola çıkmasını engelleyecek bariyerler konulduğunu; tutanakta da açık olarak görüleceği üzere müvekkilinin kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını;  piyasa fiyatlarının altına düşen aracının değer kaybının giderilmesi için işbu davanın açıldığını ifade ederek; gerektiğinde arttırılmak üzere 1.000,00 TL tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle 14.9.2017 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

UŞAK 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 3.5.2018 gün ve E:2017/508, K:2018/255 sayı ile, “(…)2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. Maddesinde idari dava türleri sayılmıştır. Bu hükme göre idari davalar; idari işlemler hakkında açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalardan ibarettir.

Bir davanın tam yargı davası olarak nitelendirilebilmesi için, ortada öncelikle bir idari işlem veya eylemin bulunması, ayrıca bu işlem veya eylem sebebiyle kişisel bir hakkın ihlal edilmiş olması gerekir.

İdari İşlemler, idari makamların kamu gücüne dayanarak, idare işlevine ilişkin olarak yaptıkları, tek yanlı, doğrudan uygulanabilir nitelikte ve ilgililerin hukuki durumlarını etkileyen irade açıklamalarıdır. İdari işlemlere karşı yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden hukuka aykırı oldukları iddiasıyla menfaatleri ihlal edilenler tarafından idari yargıda iptal davası açılabileceği gibi; idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan istenerek, bu istemin reddedilmesi üzerine iptal davası açılabilir.

İdari Yargının konusu, idarenin, idare (kamu) hukuku alanında ki faaliyeti ile ilgili davalardır.

Bu açıklamalar ışığında tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafça her ne kadar iş bu tazminat davası mahkememize ikame olunmuş ise de, davanın kamu kurumu olan Karayolları Genel Müdürlüğü'nün yerine getirmiş olduğu kamu hizmetinden kaynaklandığı ve davanın konusu itibariyle idari yargının görev alanına girdiği ve davacının davalı idareye yönelik iş bu davasının idari yargı yerinde görülmesi gerektiği, mahkemelerin görevi ve yargı yolu yasa ile belirlenmiş olup bu hususun kamu düzenine ilişkin olduğu ve yargılamanın her safhasında mahkemece resen nazara alınacağı anlaşıldığından 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b maddesi gereğince dava şartı olan yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın HMK 115/2 maddesi gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-HMK 114/1-b maddesi gereğince yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle HMK 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesince,  13.9.2018 gün ve E:2018/1736, K:2018/1308 sayı ile, istinaf istemi kesin olarak reddedilen karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100.00-TL tazminatın zararın gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

MANİSA 1.İDARE MAHKEMESİ: 22.11.2018 gün ve E:2018/1170 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110., 1., 7., 8, 9 ve 10 maddelerinden bahisle; “Diğer yandan bazı yargı mercileri tarafından hizmet kusuru iddiasından kaynaklandığı gerekçesiyle bu türden uyuşmazlıklarda idari yargı yerlerinin görevli olduğuna yönelik kararlar verildiği bilinmekte olup, uyuşmazlığın çözümüne yönelik özel kanunda görevli yargı yerinin belirtilmediği durumlarda hizmet kusuru iddiasından kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olduğu tarafımızca da benimsenmektedir. Ancak bakılan uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak Kanun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu olup, Kanun'un 110'uncu maddesinde, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının, adli yargıda görüleceği belirtildikten sonra, zarar görenin kamu görevlisi olmasının da bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemeyeceği vurgulanmak sureliyle zikredilen Kanundan doğan her türlü davanın her halükârda adli yargıda görüleceği açık bir şekilde belirtilmiştir. Aynı şekilde maddenin ikinci fıkrasında, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği belirtilerek yetkili yargı yeri de belirtilmiştir. Dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin yürürlüğe girdiği 19/01/2011 tarihinden sonra açılacak davalarda, uyuşmazlıklar hizmet kusurundan kaynaklansa dahi görevli yargı yerinin adli yargı mahkemeleri olduğu sonucuna varılmıştır.

Buna göre, davacıya ait aracın geçirdiği trafik kazasının meydana gelmesinde yol kusurunda kaynaklı olarak davalı idarenin de kusurlu olduğu iddiasının incelenmesinde ve varsa sorumluğun tespitinde 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümleri uygulanacağından ve 2918 sayılı Kanunda da, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının, adli yargıda görüleceği açık bir şekilde belirtildiğinden uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevlidir.

Dava dilekçesine ekli Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 03/05/2018 tarih ve E:2017/508, K:2018/255 sayılı kararı incelendiğinde ise, davanın ilk defa 14/09/2017 tarihinde açıldığı, Mahkemece yapılan değerlendirme sonucunda uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görev alanında kaldığı gerekçesiyle dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verildiği ve anılan görevsizlik kararının, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 13/09/2018 tarih ve 2018/1736 E ve 2018/1308 K. Sayılı kararı ile kesinleştiği anlaşılmıştır.

Bu durumda. Mahkememizin uyuşmazlığa bakmakla görevli olmaması ve görevli yargı yerinin adli yargı mahkemeleri olması yanında Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03/05/2018 tarih ve E:2017/508, K:2018/255 sayılı görevsizlik kararı üzerine uyuşmazlığa karşı Mahkememizde dava açıldığı anlaşıldığından, hangi Mahkemenin görevli olduğunun belirlenmesi amacıyla, 2247 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2017/508 sayılı dosyası temin edildiği görüldüğünden, anılan dosyanın ve dava dosyasının gerekçeli kararımızla birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, davanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 24.12.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığının doğduğu; idari yargı dosyasının Mahkemece, adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda seyir halindeyken yola çıkan domuzlara çarpması nedeniyle araçta meydana gelen zararın,  davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığından bahisle; uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının,  sevk ve idaresindeki 64 AB... plakalı aracı ile anayolda seyir halinde iken yola çıkan domuz sürüsüne çarpması sonucu araçta maddi hasar meydana geldiği;  aracın hareket kabiliyetinin ortadan kalktığı, 10 gün serviste kalması nedeniyle aracın kullanılamadığı;  kazanın ve zararın meydana gelmesinde; yol boyunca uyarıcı bir tabela ve bariyer koymayan,  yeterli aydınlatma yapmayan davalı idarenin kusur ve sorumluluğunun bulunduğu iddia edilerek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak uğranılan maddi zararın tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Manisa 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Uşak 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 3.5.2018 gün ve E:2017/508, K:2018/255 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Manisa 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Uşak 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 3.5.2018 gün ve E:2017/508, K:2018/255 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.12.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                 Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                            Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                         Nurdane           

                            AYDIN                             TUNÇ                           TOPUZ