Hukuk Bölümü         2012/583 E.  ,  2013/104 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : A.E.     

Vekilleri  : Av. Y.D., Av. E.U.,

                   Av. E.G., Av. A.F.D.

Davalı     : Sancaktepe Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av. F.K.

O L A Y : Davacı vekili, müvekkilinin hissedarı olduğu İstanbul İli, Sancaktepe İlçesi, 1 pafta, 646 parsel sayılı taşınmazın, davalı Belediye Başkanlığınca imar uygulamasına tabi tutulduğunu; idarenin imar uygulaması sonrası müvekkiline hissesine isabet eden her hangi bir yer vermediği gibi her hangi bir bedel de ödemediğini; dava konusu taşınmazdaki müvekkil hissesine kamulaştırma yapılmaksızın fiilen el atılmış olduğu hususunun kabulü ile dava konusu taşınmazdaki müvekkili hissesine isabet eden bedelin davalı taraftan faizi ile birlikte tahsilini talep ettiklerini; müvekkilinin dava konusu taşınmazdaki hissesinin önceden 450m2’lik alana tekabül etmekteyken yapılan uygulamalar sonrası314 m2ye indiğini; dava konusu taşınmazdaki müvekkili hissesinin imar parseli olarak değerlendirmelerini talep ettiklerini belirterek; davalı tarafın, dava konusu 646 parsel nolu taşınmazda müvekkilinin malik olduğu 449/9058 hissesine kamulaştırma yapılmaksızın el atıldığı hususunun kabulü ile kamulaştırmasız el atılan alan, talep edilen bedele, faize ve fazlaya ilişkin her türlü haklarını saklı tutmak kaydıyla;  sözkonusu taşınmazdaki hisse için şimdilik 1.000.00.-TL bedelin dava tarihinden itibaren hesaplanacak faiziyle birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı müvekkile hak ve hissesi oranında ödenmesine karar verilmesi istemiyle, adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı idare vekili, süresinde verdiği savunma dilekçesinde, dava konusu Sarıgazi 1 pafta 646 parselin içinde bulunduğu bölgede 18.01.1993 tasdik tarihli 1/1000 ölçekli ıslah imar planına göre 20.11.2001 tarih 1039 sayılı encümen kararı ile 2981-3290- 3366 sayılı kanunun 10/c maddesi gereğince imar uygulaması yapıldığını; imar uygulaması sonucu davacının 449/9058 hisseye tekabül eden314.77 m2hissesi olduğunu,88,29 m2düzenleme ortaklık payından sonra226,48 m2tahsis hesaplandığını, 279 ada 7 parselde 162/422 hisse verildiğini, 64.52 m2’nin bedele dönüştürüldüğünü; tapu dağıtımında hissedarların dilekçelerine göre hatalar yapıldığının tespit edildiğini;  hissedarların parselasyon çaplarına göre davacının özel parselasyon çapının gösterdiği yerin 7 metrelik yaya yolunda kaldığı tespit edilerek yeniden düzenleme yapıldığını; 16.05.2002 tarih 347 sayılı Encümen kararı ile değişiklik yapılarak tapuların yeniden tescil edildiğini; yapılan uygulamada davacıya tahsis edilen hissenin tamamının bedele dönüştürüldüğünü; buna göre davacının hissesine 25.00TL/m2 birim fiyat tespit edildiğini,  226.48x25= 5.662,00- TL bedele dönüştürüldüğünü, ancak davacı tarafından müracaat olmadığı için bedelin ödenmediğini;  davanın, imar affına dayalı bedel artırım davası olduğunu, müvekkili belediyenin yasal olarak takdir komisyonunun belirlediği bedel ile bağlı bulunduğunu; davacı işlemden bir zarar doğduğu iddiasında ise bunu tam yargı davası şeklinde idare mahkemelerinde ileri sürmesi gerektiğini; 2981 Sayılı yasanın 18. maddesinin b bendine göre “ arsa bedellerinin tespitinde hak sahiplerinin beyan edeceği değer esas alınır. Ancak belediye veya valiliklerce gerekli görüldüğü taktirde 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununa göre bedel tespiti yaptırılır.” hükmü uyarınca İlçe Kıymet Takdir Komisyonuna bedel tespiti yaptırıldığını; şuyulandırmanın, 2981 Sayılı İmar Affı Kanununa istinaden yapılan bir ortaklığın giderimi işlemi olduğunu;  İmar Affı Yönetmeliğinin 23/h maddesine göre; planların(Islah İmar Planları) mümkün olduğu kadar fiili durum dikkate alınarak yapıldığını, fiili durum dikkate alınarak yapılan Islah İmar Planında ise kendi kullanabileceği hissesinden fazla alan kullanmış bulunan hissedarın borçlandırılması ve kendi kullanacağı alandan daha az alan kullanmak zorunda kalan hissedarların ise alacaklandırılması suretiyle bedele dönüştürme yapıldığını, davacının da bu şekilde, hakkını kullanamadığı için bedele dönüştürülmüş ve alacaklandırılmış olduğunu; uygulamanın, usulüne uygun olarak askıya çıkartıldığını, davacının askı süresi içinde herhangi bir itirazının olmadığını, müvekkili Belediye’ye karşı açılan bedel artırım davasının yersiz olduğunu ve reddinin gerektiğini ifade etmiş; bu dilekçesinin haricinde ilk oturumda da görev(yargı yolu) itirazında bulunmuştur.

KARTAL 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:5.9.2012 gün ve E:2012/94 sayı ile, davanın bedele ilişkin olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin yargı yolu itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı vekilinin, davanın imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden bahisle idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki bütün yapılar hakkında uygulanacak işlemleri düzenlemek ve bu işlemlere dair müracaat, tespit, değerlendirme, uygulama ve duyuru esaslarını ve ilgili diğer hususları belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanunu'nun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun ile Valilik veya Belediyelerce, yetki ve sorumluluk alanlarında ıslah imar düzenlemeleri yapılmak suretiyle, yeniden gecekondu yapılmasının önlenmesi için temin edilecek arsaların ve muhafazası mümkün görülen gecekonduların Yasa'da öngörülen usul ve esaslara göre hak sahipliği belirlenen kişilere verilmesine olanak sağlandığı; 2981 sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik 10. maddesinin (c) bendinde, “İmar mevzuatına aykırı bina yapılmış, hisseli arsa ve araziler veya özel parselasyona dayalı arazilerde, imar adası veya parseli olabilecek büyüklükteki alanlarda, binalı veya binasız arsa ve arazileri birbirleriyle, yol fazlalarıyla veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerle birleştirmeye bunları yeniden ada ve parsellere ayırmaya, yapılara yeniden doğan imar ada veya parseli içinde kalanları yapı sahiplerine, yapı olmayanları diğer hisse sahiplerine müstakil veya hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre vermeye, bunlar adına tescil ettirmeye ve tescil işlemi dışında kalanların hisselerini 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa göre tespit edilecek bedeli peşin ödenmek veya parsel sahipleri aleyhine kanuni ipotek tesis edilerek, tapu sicilinden terkin ettirmeye belediye veya valilikler resen yetkilidir..” hükmünün yer aldığı; dosyanın incelenmesinden, İstanbul İli, Sancaktepe İlçesi, 1 pafta, 646 parsel sayılı, davacının paydaşı olduğu taşınmazın da bulunduğu alanda 18.01.1993 tarihli ıslah imar planına dayanılarak 20.11.2011 günlü belediye encümeni kararı ile 2981 sayılı Yasa'nın 10/c maddesi gereğince parselasyon işlemi yapıldığı, ancak işlemde hata yapıldığının saptanması üzerine 16.05.2002 günlü, 347 sayılı belediye encümeni kararı ile değişiklik yoluna gidildiği ve buna göre davacının payından düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra kalan payının tamamının bedele dönüştürüldüğü, ancak davacının başvurmaması nedeniyle bedelin davacıya ödenmediği, bakılan davanın da sözkonusu payın karşılığının ödenmesi istemiyle açıldığının anlaşıldığı;  olayda, uyuşmazlığın, davacının314,77 m2payı bulunan taşınmazın da bulunduğu alanda 2981 yasaya göre yapılan imar uygulaması sonucu, davacıya payına karşılık herhangi bir tahsis yapılmaması nedeniyle doğan zararına karşılık payının bedelinin ödenmesi gerektiği iddiasına ilişkin olduğu; bunun ise kamu gücüne dayalı, resen ve tek yanlı olarak tesis edilen bir idari işlemden kaynaklandığında kuşku bulunmadığı; her ne kadar, davacı vekili tarafından kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmaz bedelinin ödenmesi istemiyle dava açılmış ve davalı idare tarafından, dava, bedel artırım davası şeklinde nitelendirilmişse de; olayda, davalı idarenin kanuna aykırı olarak davacının taşınmazını elinden alması ya da kanunla getirilen sınırlamalar dışında tasarrufunu engellemesi söz konusu olmadığına göre, kamulaştırmasız el atmanın varlığından söz edilemeyeceği gibi; davacının payı bedele dönüştürülmüş olmakla birlikte, davacının bu konudan haberdar olmadığı, dolayısıyla, anılan bedelin davacıya ödenmemiş olduğu gözönünde bulundurulduğunda, ortada kıymet takdir komisyonunca belirlenmiş olan bedele ilişkin bir uyuşmazlıktan, diğer bir anlatımla çekişmeye konu olan bir bedelden söz edilmesine olanak bulunmaması nedeniyle, bedel artırımı veya haksız fiilden doğan zararların tazmini kapsamında bir dava da bulunmadığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde, "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları"nın idari dava türleri arasında sayıldığı;  bu durumda, 2981 sayılı Kanun gereğince tesis edilen idari nitelikteki uygulama işlemlerinden doğduğu anlaşılan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde idari yargının görevli bulunduğu gerekçesiyle; 2247 sayılı Yasa'nın 10’uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın yazılı düşüncesi istenilmemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 14.1.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 Dava, davacının hissedarı olduğu, İstanbul İli, Sancaktepe ilçesi, 1 pafta, 646 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda yapılan parselasyon işlemi sonucu davacının payına karşılık herhangi bir yer tahsis edilmediği gibi bedel de ödenmeyerek kamulaştırma işlemi yapılmaksızın el atıldığından bahisle, hissesine karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsili istemiyle açılmıştır.

                3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde; “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

                a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

                b) İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

                Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

                İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

                c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.”  hükmü;

Aynı Kanun'un 18. maddesinde, “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.

Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.

(Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.

Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

                Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez…” hükmü yer almıştır.

Diğer taraftan, imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki bütün yapılar hakkında uygulanacak işlemleri düzenlemek ve bu işlemlere dair müracaat, tespit, değerlendirme, uygulama ve duyuru esaslarını ve ilgili diğer hususları belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan 2981 sayılı imar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı işlemler ve 6785 sayılı İmar Kanunu'nun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun ile Valilik veya Belediyelerce, yetki ve sorumluluk alanlarında ıslah imar düzenlemeleri yapılmak suretiyle, yeniden gecekondu yapılmasının önlenmesi için temin edilecek arsaların ve muhafazası mümkün görülen gecekonduların Yasa'da öngörülen usul ve esaslara göre hak sahipliği belirlenen kişilere verilmesine olanak sağlanmıştır.

Nitekim, 2981 sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik 10. maddesinin (c) bendinde, “İmar mevzuatına aykırı bina yapılmış, hisseli arsa ve araziler veya özel parselasyona dayalı arazilerde, imar adası veya parseli olabilecek büyüklükteki alanlarda, binalı veya binasız arsa ve arazileri birbirleriyle, yol fazlalarıyla veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerle birleştirmeye bunları yeniden ada ve parsellere ayırmaya, yapılara yeniden doğan imar ada veya parseli içinde kalanları yapı sahiplerine, yapı olmayanları diğer hisse sahiplerine müstakil veya hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre vermeye, bunlar adına tescil ettirmeye ve tescil işlemi dışında kalanların hisselerini 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa göre tespit edilecek bedeli peşin ödenmek veya parsel sahipleri aleyhine kanuni ipotek tesis edilerek, tapu sicilinden terkin ettirmeye belediye veya valilikler resen yetkilidir..” hükmüne yer verilmiştir.

                Dava dosyasında bulunan İstanbul Sancaktepe Belediye Başkanlığı Emlak İstimlak Müdürlüğünün 26.3.2012 gün ve 518222-2205/5818 ile İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün 16.03.2012 gün,  515430-2729 ve 19.03.2012 gün, 515661- 2750 sayılı yazılarında;  dava konusu Sarıgazi 1 pafta, 646 parselinde içinde bulunduğu bölgede 18.01.1993 onay tarihli 1/1000 ölçekli ıslah imar planına göre 20.11.2001 tarih 1039 sayılı encümen kararı ile 2981-3290-3366 sayılı Kanunun 10/c maddesi gereğince imar uygulaması yapıldığı,  % 28,04 ( DOP ) kesildiği; anılan parselin imar uygulaması gördüğü 15.02.2010 onay tarihli 1/1000 ölçekli Sancaktepe uygulama imar planda kısmen Ticaret + Konut, kısmen Konut, kısmen yolda kaldığı belirtilmiştir.

                Davalı idare savunması ile dosyadaki diğer bilgiler bir bütün olarak incelendiğinde;  İstanbul İli, Sancaktepe İlçesi, 1 pafta, 646 parsel sayılı, davacının hisedarı olduğu taşınmazın da bulunduğu alanda 18.01.1993 tarihli ıslah imar planına dayanılarak 20.11.2011 günlü belediye encümeni kararı ile 2981 sayılı Yasa'nın 10/c maddesi gereğince parselasyon işlemi yapıldığı, ancak işlemde hata yapıldığının saptanması üzerine 16.05.2002 günlü, 347 sayılı belediye encümeni kararı ile değişiklik yoluna gidildiği ve buna göre davacının payından düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra kalan payının tamamının bedele dönüştürüldüğü, ancak davacının başvurmaması nedeniyle bedelin davacıya ödenmediği, bakılan davanın da söz konusu payın karşılığının ödenmesi istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.

Olayda, uyuşmazlığın, davacının314,77 m2payı bulunan taşınmazın da bulunduğu alanda 2981 yasaya göre yapılan imar uygulaması sonucu, davacıya payına karşılık herhangi bir tahsis yapılmaması nedeniyle doğan zararına karşılık payının bedelinin ödenmesi gerektiği iddiasına ilişkin olduğu; bunun ise kamu gücüne dayalı, resen ve tek yanlı olarak tesis edilen bir idari işlemden kaynaklandığı kuşkusuzdur.

Her ne kadar, davacı vekili tarafından kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmaz bedelinin ödenmesi istemiyle dava açılmış ve davalı idare tarafından, dava, bedel artırım davası şeklinde nitelendirilmişse de; olayda, davalı idarenin kanuna aykırı olarak davacının taşınmazını elinden alması ya da kanunla getirilen sınırlamalar dışında tasarrufunu engellemesi söz konusu olmadığına göre, kamulaştırmasız el atmanın varlığından söz edilemeyeceği gibi; davacının payı bedele dönüştürülmüş olmakla birlikte, davacının bu konudan haberdar olmadığı, dolayısıyla, anılan bedelin davacıya ödenmemiş olduğu göz önünde bulundurulduğunda, ortada kıymet takdir komisyonunca belirlenmiş olan bedele ilişkin bir uyuşmazlıktan, diğer bir anlatımla çekişmeye konu olan bir bedelden söz edilmesine olanak bulunmaması nedeniyle, bedel artırımı veya haksız fiilden doğan zararların tazmini kapsamında bir dava da bulunmamaktadır.

                Belirtilen duruma göre, imar planı ve 2981 sayılı Kanun gereğince tesis edilen idari nitelikteki uygulama işlemlerinden doğduğu anlaşılan uyuşmazlığın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile davalı vekilinin görev itirazının, Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ  : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Kartal 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 5.9.2012 gün ve E:2012/94 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 14.1.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.