Hukuk Bölümü         2011/205 E.  ,  2012/9 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

 

Davacı                                   : B.Teknik Servis Hizmetleri ve Ticaret A.Ş.

Vekili                                      : Av. S.D.

Davalılar                                : 1) Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü

Vekilleri                                 : Av. N.T., Av. P.B.,  Av. A.K.

                                                 2) Ç.H.S. A.Ş.

            Vekili                                     : Av. M.K.

            Fer’i Müdahil(Çelebi Hava

            Servisi A.Ş. yanında)           : H.Y.H.A.Ş.(HAVAŞ)

            Vekili                                      : Av. Z.Y.T.

            O L A Y : 1) Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirket tarafından satın alınıp Dubai­ Birleşik Arap Emirlikleri'nden İstanbul'a MB 252 sefer sayılı uçuş ile nakledilen, 7 kap malzemenin, 24.05.2006 tarihinde Atatürk Havalimanı C Kargo Terminali'nde çıkan yangın nedeniyle zayi olduğunu;  yangının, Devlet Hava Meydanları İşletmesine ait sundurmada başladığını ve  Devlet Hava Meydanları İşletmesinin kiracısı sıfatında olan, Havaş, Sistem Lojistik ve müvekkiline ait malların bulunduğu Ç.H.S. A.Ş.'ye kadar yayıldığı; yapılan bilirkişi raporları dikkate alındığında, yangının çıkış sebebinin tespit edilemediği ancak, yangının hızla yayılmasında bina sahibi Devlet Hava Meydanları İşletmesi'nin ağır ihmalinin ortaya çıktığı; bina malikinin, binanın imal ve bakımı nedeniyle 3. kişilere verilen zarardan sorumlu olduğu; 16.03.2007 tarih ve 9825 yevmiye nolu ihtarname ile zararlarının tazmini taleplerine cevap verilmediği gibi ödemenin de gerçekleşmediğini ifade ederek, sonuç itibariyle; zayi olan emtia bedeli 42.198,28 USD'nin fiili ödeme günündeki T.C. Merkez Bankası efektif döviz satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığının ihtarname tarihi olan 16.03.2007 tarihinden itibaren yıllık % 9,75 banka faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine  karar verilmesi istemiyle  adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı İdare vekili, birinci savunma dilekçesinde, olayda, İdarelerinin kamu hizmetini yaparken kusuruyla yangının çıkmasına ve zararın artmasına sebebiyet verdiği ve bu nedenle tazmin yükümlülüğü bulunduğu iddia edildiğine göre, davada idari yargının görevli olduğunu ileri sürerek görev itirazında bulunmuştur.

İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ; 13.12.2010 gün ve E: 2010/293 sayı ile;  tarafların sıfatları itibariyle davanın da ticari dava niteliğinde görülmesi nedeniyle yargı yolu itirazının reddine karar vermiştir.

         Davalı idare vekilinin olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolundaki dilekçesi üzerine, dava dosyası Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI;  Anayasa’nın 125 inci maddesinde, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun belirtildiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2 nci maddesinde idari dava türlerinin sayıldığı, bu maddenin (1-b) bendinde de, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının, görüm ve çözümü idari yargının görev alanına giren idari dava türleri arasında gösterildiği, kamu hizmetini yürütmekle yükümlü kılınan kamu kuruluşunun, kamu hizmetini yürütürken kişilere verdiği zararın tazminine ilişkin davada, kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuk kurallarına uygun olarak yürütülüp yürütülmediği, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediği, sonuçta, hizmet kusuruna dayalı ve idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tayin ve tespitinin idari yargı yerlerine ait bulunduğu;  uyuşmazlığın, DHMİ'ne ait antrepoda başlayan yangın nedeniyle davacı şirketin mallarının yitirilmesinde, davalı idarenin hizmet kusurunun varlığının; dolayısıyla davacının zararını tazmin yükümlüğünün belirlenmesine ilişkin olduğu,  dolayısıyla; davanın DHMİ'ne yönelik kısmının görüm ve çözümü, idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davalarına bakmakla görevli olan idari yargı yerine ait olduğundan, İstanbul Yedinci Asliye Ticaret Mahkemesinin görev itirazının reddine ilişkin kararının kaldırılmasının gerektiği; nitekim; Uyuşmazlık Mahkemesi (Hukuk Bölümü)'nin benzer nitelikteki uyuşmazlığa ait, 05.10.2010 günlü, 2009/226 sayılı kararında da adli yargı yerinin görev itirazının reddi yolundaki kararı kaldırılmış olduğu gerekçesiyle; davanın Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğüne karşı açılan kısmı yönünden 2247 sayılı Kanunun 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURIYET BAŞSAVCISI; DHMİ Genel Müdürlüğü’nün hava meydanlarındaki depolama alanlarını özel şirketlere tahsisi ile kiralamasının kamu hizmetinin yürütülmesine ilişkin kurallara göre yapılmakta olduğu;  kamu hizmeti niteliğindeki hizmetlerin yürütülmesi sırasında idarenin eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun Anayasanın 125. maddesinde hüküm altına alınmış bulunduğu;  2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2’nci maddesinde ise idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının, görüm ve çözümünün idari yargının görev alanına girdiğinin belirlendiği; davaya konu olayda, yangının çıktığı antreponun, havalimanı işletmecisi olan DHMİ Genel Müdürlüğü tarafından kiralandığı ve tahsis edildiği,  DHMİ Genel Müdürlüğü’ne ait antrepoda başlayan yangın nedeniyle davacı şirketin mallarının yanarak zarar görmesi olayında, idarenin hizmet kusurunun bulunduğundan bahisle açılan tazminat davasının, idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davalarına bakmakla görevli olan idari yargı yerine ait olduğundan, DHMİ Genel Müdürlüğü yönünden, İstanbul Yedinci Asliye Ticaret Mahkemesinin görev itirazının reddine ilişkin kararının kaldırılmasının gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

2) İstanbul 29. Asliye Ticaret Mahkemesi, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı’na hitaben 20.01.2012 tarih ve E:2011/205 sayılı yazı ile,  İstanbul Asliye 7.Ticaret Mahkemesinin 2010/293 sayılı, 07.07.2011 tarihli yazısı ile, Mahkememize gönderilmek üzere Danıştay Başsavcılığına gönderilen E:2010/293 sayılı dosyasının Mahkemelerine tevzii edilip 2011/205 esasını aldığı,  söz konusu dosyadan feragat edildiğinden, gerekçeli kararın yazılmak üzere dosyanın ivedi olarak Mahkemelerine iadesini talep etmiştir.

3)İstanbul 29. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden söz konusu feragat dilekçesi istenilmiştir. Mahkemece gönderilen dilekçeler incelendiğinde;

            a-Davacı B.Teknik Servis Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. vekili Av. S.D. tarafından Uyuşmazlık Mahkemesine sunulmak üzere İstanbul 29. Asliye Ticaret Mahkemesi Hakimliğine verilen 20.1.2012 tarih, Dosya no:2011/126 sayılı dilekçede;  “Sayın Mahkemenize sunmuş bulunduğum vekaletnameden anlaşılacağı üzere müvekkilim tarafından sulh, feragat, ibra ve ahzu kabz dahil gerekli tüm özel yetkiler tarafıma verilmiş olup söz konusu vekaletname halen geçerli ve yürürlüktedir.

Halen dava konusu alacak hakkı tamamen Müvekkilime aittir ve 3. Şahıslara devredilmemiştir.

            İşbu dilekçemiz ile sayın mahkemeniz nezdinde görülmekte olan 2011/205 E. sayılı dosya kapsamındaki ihtilafa ilişkin olarak, davalı DHMİ Genel Müdürlüğü ve Çelebi'ye karşı ikame ettiğimiz davamızdan ve dava konusu tüm haklarımızdan, fazlaya ilişkin dava ve talep haklarımızdan (davalı ve sigortacısı, reasürörleri, halefleri veya vekilleri dahil ) ve bunların faiz masraf ve ücreti vekalet dahil tüm ferilerinden, kayıtsız, şartsız ve gayrıkabili rücu olarak, herhangi bir şarta bağlı olmaksızın, müvekkilim ile mutabık kaldığımız üzere, müvekkilim ve şahsım adına tamamen feragat ediyoruz.

Davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmesi halinde, temyiz hakkımızı kullanmayacağımızdan, sayın mahkemenizce verilebilecek “davanın feragat nedeni ile reddine" ilişkin kararı temyiz hakkımızdan da feragat ediyoruz.

Yukarda açıklanan nedenle;

1. İşbu dilekçemize Sayın Mahkemeniz tarafından” dilekçe altındaki imzanın Davacı B.Teknik Servis Hizmetleri ve Ticaret A.Ş.'nin feragate yetkili vekili Av. S.D.' e dair şerh düşülmesini ve

2. Davalılar DHMİ Genel Müdürlüğü ve Çelebi'ye karşı ikame edilen davanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 307-312. maddeleri arasında düzenlenen feragat hükümleri nedeniyle reddine karar verilmesini ve

3. Davanın reddine karar verilmesi halinde temyiz hakkımızı kullanmayacağımızı ve bu hakkımızdan da feragat ettiğimizin kararda belirtilmesini, arz ve talep ederim.” denilmiştir.

            b-Davalılar Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü ve Ç.H.S. A.Ş.’nin vekilleri de aynı tarihli dilekçeler ile; “Davacı yan 20 Ocak 2012 havale tarihli dilekçesi ile müvekkile yönelik davasından feragat etmiş ve buna bağlı olarak yargılama gideri ve ücreti vekalet de talep etmediğini bildirmiştir. Davacının feragatine bir diyeceğimiz olmayıp, vaki feragat nedeniyle davacının davasının reddine karar verilmesini talep ederiz.

Ayrıca vaki feragat üzerine biz de davacı yandan yargılama gideri ve ücreti vekalet talep etmediğimizi bildiririz.” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 06.02.2012 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in davanın feragat nedeni ile karar verilmesine yer olmadığı yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın feragat nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 10 ila 13. maddelerinde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ilişkin hususlara;  27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun  “Davadan feragat” başlıklı 307.maddesinde, “(1) Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.”;   

“Feragat ve kabulün şekli” başlıklı 309.maddesinde, “(1) Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır.

            (2) Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.

            (3) Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir.

            (4) Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.”;

            “Feragat ve kabulün zamanı” başlıklı 310.maddesinde, “(1) Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.”;  

            “Feragat ve kabulün sonuçları” başlıklı 311.maddesinde, “(1) Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” denilmiştir.

Anılan kanun hükümleri, öğretide ve uygulamada getirilen yorumlar birlikte ele alındığında, feragat isteğinin tek taraflı açık bir irade beyanı olduğu; karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı bulunmadığı ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu görülmektedir.

            Olayda, Davacı Şirket vekilinin, ilk olarak İstanbul Asliye 7.Ticaret Mahkemesinin E:2010/293 sayılı esasında açılan ve daha sonra İstanbul 29. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin E:2011/205 sayılı esasına kaydedilerek yürütülen davada, ihtilafa ilişkin olarak, davalı DHMİ Genel Müdürlüğü ve Ç.H.S. A.Ş’ye karşı ikame ettikleri davalarından ve dava konusu tüm haklarından müvekkili ve şahsı adına tamamen feragat ettiği anlaşılmıştır.

Bu durumda, feragat kesin hükmün hukuki sonuçlarını doğuracağından ve davacı vekilinin istemi nedeniyle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’a göre görev uyuşmazlığının esasının incelenmesi olanağı bulunmadığından; feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.

 S O N U Ç : Davacı tarafın davadan feragat etmesi nedeniyle,  2247 sayılı Kanun uyarınca   görev uyuşmazlığının esasının incelenmesi  olanağı bulunmadığından;  FERAGAT NEDENİYLE KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 06.02.2012  gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.