T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 48

            KARAR NO : 2016 / 83

            KARAR TR   : 15.02.2016

 

ÖZET: Davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan araçta; davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle meydana geldiği iddia edilen zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Kanun’un 110. Maddesi gereğince, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı             : A. Anonim Türk Sigorta Şti.

Vekilleri          : Av.H.H. & Av.M.A.Ç.   

Davalı             : Karayolları Genel Müdürlüğü   

Vekilleri          : Av.G.K.  (İdari Yargıda)

                         Av.C.K.  (Adli Yargıda)                  

                        

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12.06.2012 tarihinde, davacı şirkete sigortalı olan 20….. plakalı aracın; davalı kurumun sorumluluk alanında bulunan Çameli-Fethiye kavşağında kazaya karıştığını, olay yerinde trafik kaza tutanağı düzenlendiğini buna göre davalı kurumun gerekli önlemleri almadığından birinci derecede kusurlu bulunduğunu, davacı şirketin kasko sigortası yaptığı araçta bu kazadan dolayı 12.500 TL lik hasar meydana geldiğini, söz konusu hasarın bedelinin davacı tarafından sigortalısına ödendiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 9.375,00 TL rücuen tazminatın İş Bankası Denizli Şubesine 31.07.2012 ödeme tarihinden itibaren dava ticari nitelikli poliçeye dayandığından ve merkez bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemi ile 19.02.2014 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi: 25.09.2014 gün ve 2014/59 Esas, 2014/266 Karar sayılı kararı ile; “…Bir kamu hizmeti görmekle hükümlü olan davalı Karayolları Genel Müdürlüğü Karayollarının yapım ve onarım hizmetleri sırasında verdiği zararlar idarenin eylem ve işlemlerinden doğan zarar niteliğinde bulunduğundan dava tam yargı davasını oluşturur bu tür davalara bakmaya idari yargı görevlidir.

Bu halde idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan zarardan dolayı açılan davanın idari yargı yerinde bakılacağından dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine” şeklindeki gerekçesi ile idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan zarardan dolayı açılan davanın idari yargı yerinde görüleceğinden bahisle dava dilekçesinin yargı yolu bakımından usulden reddine karar vermiş, verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 12.02.2015 gün ve 2014/24193 Esas, 2015/2615 Karar sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar vermiş, verilen karar davacı vekiline 03.04.2015 tarihinde, davalı vekiline 06.04.2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup, taraflarca karar düzeltme yoluna başvurulmadığından 22.04.2015 tarihinde kesinleşmiş, karara bu şekilde şerh edilmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı taleplerle; idari yargı yerinde dava açmıştır.

   Denizli İdare Mahkemesi: 11.05.2015 gün ve 2015/395 Esas, 2015/455 Karar sayılı kararı ile; “2577 sayılı Yasanın 14/3-a maddesinde dava dilekçesi ve eklerinin görev ve yetki yönünden inceleneceği, 15/1-a maddesinde ise yukarıda anılan madde hükmüne aykırı bir durumun saptanması halinde, adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların görev yönünden reddine karar verileceği, belirtilmiştir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirtmek olduğu; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev,yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretleri yapmanın Belediye Trafik brimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Kanunun 19.01.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa'nın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde " İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanlar dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmüne, Geçici 21. maddesinde de " Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz" hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirketin kasko sigorta poliçesi ile sigortalısı olan 20….. plakalı aracın 12.06.2012 tarihinde Çameli ilçesinden Fethiye ilçesine giderken Fethiye kavşağında, seyir halindeyken önüne grayder çıktığı, graydere çarpmamak için sağ tarafa kırdığı ve kırdığı yol üzerinde mıcıra girip araç kontrolünü kaybetmesi sebebiyle maddi hasarlı trafik kazasına uğraması sonucu davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle meydana geldiği iddia olunan zarara karşılık davacı şirketçe sigortalısına ödenen meblağdan sigortalının kusuruna denk gelen kısmın mahsubu sonucu kalan 9.375,00.-TL'nin, ödemenin yapıldığı 31.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda yer alan hükümlerin değerlendirilmesinden; 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinde yapılan söz konusu değişiklik sonrasında, trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluk davalarında Kanun değişikliğinin yürürlüğe girdiği 19.01.2011 tarihi sonrasında açılan davalarda adli yargı mercilerinin görevli olduğu anlaşıldığından; görülmekte olan davanın adli yargı mercilerinin görevine girmesi nedeniyle davanın görev yönünden reddine karar vermek gerekmektedir.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 05.11.2012 tarih E:2012/144, K: 2012/224 sayılı karanda bu yöndedir.” şeklindeki gerekçesi ile 2577 sayılı Kanun’un 14/3-a ve 15/1-a maddeleri uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karara davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir.

Denizli Bölge İdare Mahkemesi: 02.12.2015 gün ve 2015/1329 Esas, 2015/2071 Karar sayılı kararı ile; itirazın reddi ile anılan kararın onanmasına karar vermiş, verilen karar davalı vekiline 21.12.2015 tarihinde, davacı vekiline 18.12.2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup, süresi içerisinde karar düzeltme yoluna gidilmediğinden kesinleşmiştir.

Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Fikret ERES’in katılımlarıyla yapılan 15.02.2016 günlü toplantısında:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan 20….. plakalı araçta; davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle meydana geldiği iddia edilen zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi ile açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davanın, 12.06.2012 günü meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında, davalının bakım gözetim ve sorumluluğunda bulunan yolun yapısından kaynaklanan hata nedeni ile meydana gelen kazada hizmet kusuru bulunan davalı idareden, meydana gelen zararın rücuen tazmini istemi ile Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açıldığı, Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin davayı görev yönünden reddettiği ve kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleştiği; bunun üzerine davacı vekili tarafından aynı istemlerle Denizli İdare Mahkemesi’nde dava açıldığı, Denizli İdare Mahkemesi’nce davanın görevden reddedildiği, bu karara karşı davalı vekili tarafından itiraz edildiği; Denizli Bölge İdare Mahkemesi’nce itirazın reddi ile onama kararı verildiği, taraflarca süresi içerisinde karar düzeltme yoluna başvurulmadığından kararın kesinleştiği; davacının, 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 14.maddesi uyarınca görevli yargının belirlenmesi istemi ile Mahkememize müracaat ettiği anlaşılmaktadır. 

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısiyle 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25.09.2014 gün ve 2014/59 Esas, 2014/266 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25.09.2014 gün ve 2014/59 Esas, 2014/266 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 15.02.2016 gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Fikret

ERES

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

            Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/580, K:2015/592 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 15.02.2016

 

 

                                                               

ÜYE

                                                         Süleyman Hilmi AYDIN