T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS     NO  : 2018/368

          KARAR NO  : 2018/398

          KARAR TR  : 25.06.2018              

 

ÖZET: 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 14. maddesine aykırılık nedeniyle aynı Kanun’un 26. maddesinin birinci fıkrası (e) bendi uyarınca Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerek-tiği hk.

     

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

 

             Davacı           : E. Alışveriş Merkezleri Tic. A.Ş.

             Vekili             : Av. M.C.P., Av. P.Y.

             Davalı            : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

 Vekili             : Av. C.P.

 

O L A Y        : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Küçükçekmece  Sosyal Güvenlik Merkezinin 27.11.2015 gün ve …../6029552 sayılı işlemi ile, davacı şirkette 13.8.2015 ve 17.9.2015 tarihlerinde meydana gelen, Mümin Çelikler isimli çalışanın yaralanması ile sonuçlanan iş kazalarının, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 14. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen sürede bildirilmediğinden bahisle, söz konusu Kanun’a aykırılık nedeniyle, aynı Kanun’un 26. maddesinin birinci fıkrası (e) bendi uyarınca davacı şirket adına 9.864,00 TL idari para cezası verildiği davacıya bildirilmiş, davacının itirazı aynı Kurumun 16.12.2015 gün ve 163 sayılı komisyon kararı ile reddedilmiştir.

Davacı vekili, idari para cezasının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 İSTANBUL 3. İDARE MAHKEMESİ: 10.3.2017 gün ve E:2016/29, K:2017/584 sayı ile, 6331 sayılı Kanun’da bu Kanun uyarınca verilen idari para cezalarına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenleme bulunmadığı açıklanarak, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3 ve 27. maddeleri gereğince davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, davacı tarafından yapılan istinaf başvurusu İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Onuncu İdare Dava Dairesinin 7.9.2017 gün ve  E:2017/1415, K:2017/1447 sayılı kararı ile kesin olarak reddedil-miştir.

Davacı vekili, bu kez aynı istemle adli yargı yerine itirazda bulunmuştur.

 Küçükçekmece 2. Sulh Ceza Hakimliği, başvurunun esasını inceleyerek, itiraz edenin süresi içinde kanun yoluna başvurmadığı gerekçesiyle başvurunun süreden reddine karar vermiş, verilen karara davacı vekili itiraz etmiştir.

 KÜÇÜKÇEKMECE 1. SULH CEZA HAKİMLİĞİ: 10.5.2018 gün ve D.İş:2018/3523 sayı ile; 6331 sayılı Yasa’da, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından verilen para cezalarına karşı açılan davalarda  5510 sayılı Yasa’nın 102. maddesine atıf yapıldığı ve 5510 sayılı Yasa  uyarınca  yapılan başvuru konusunda karar verme görevinin idari yargı yerine ait olduğunun açıkça düzenlendiği gerekçesiyle ve Uyuşmazlık Mahkemesinin konu ile ilgili kararları emsal alınarak, başvurunun görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken süre  yönünden ret kararı verilmesinin yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle  Küçükçekmece 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 24.4.2018 gün ve D.İş:2017/5903 sayılı kararının kaldırılmasına, başvurunun görev yönünden reddine kesin olarak karar vermiştir.

Davacı vekilinin 14.5.2018 tarihinde Küçükçekmece  2. Sulh Ceza Hakimliğine vermiş olduğu dilekçesi ile, idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle Uyuşmazlık Mahkemesine Başvurulmasını talep etmesi üzerine, dava dosyası Küçükçekmece 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 21.5.2018 tarih ve E:2017/5903 sayılı üst yazısı ile Mahkememize gönderilmiş olup, 25.5.2018 tarihinde kayda girmiştir.  

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Birgül KURT'un katılımlarıyla yapılan 25.06.2018 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:  Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

             Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

İdari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece, 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak  idari yargı kararları da temin edilerek Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi .

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 6331 sayılı Kanun’un 14. maddesine aykırılık nedeniyle aynı Kanun’un 26. maddesinin birinci fıkrası (e) bendi  uyarınca verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun “İş kazası ve meslek hastalıklarının kayıt ve bildirimi” başlığı altında düzenlenen 14. maddesinde, “(1) İşveren;

a) Bütün iş kazalarının ve meslek hastalıklarının kaydını tutar, gerekli incelemeleri yaparak bunlar ile ilgili raporları düzenler.

b) İşyerinde meydana gelen ancak yaralanma veya ölüme neden olmadığı halde işyeri ya da iş ekipmanının zarara uğramasına yol açan veya çalışan, işyeri ya da iş ekipmanını zarara uğratma potansiyeli olan olayları inceleyerek bunlar ile ilgili raporları düzenler.

(2) İşveren, aşağıdaki hallerde belirtilen sürede Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirimde bulunur:

a) İş kazalarını kazadan sonraki üç iş günü içinde.

b) Sağlık hizmeti sunucuları veya işyeri hekimi tarafından kendisine bildirilen meslek hastalıklarını, öğrendiği tarihten itibaren üç iş günü içinde.

(3) İşyeri hekimi veya sağlık hizmeti sunucuları; meslek hastalığı ön tanısı koydukları vakaları, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularına sevk eder.

(4) Sağlık hizmeti sunucuları kendilerine intikal eden iş kazalarını, yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucuları ise meslek hastalığı tanısı koydukları vakaları en geç on gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirir.

(5) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenir” denilmiş;

“İdari para cezaları ve uygulanması” başlığı altında düzenlenen 26. maddesinin birinci fıkrasında,  “Bu Kanunun;

 (……)

 e)14 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene her bir yükümlülük için ayrı ayrı binbeşyüz Türk Lirası, ikinci fıkrasında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen işverene ikibin Türk Lirası, dördüncü fıkrasında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen sağlık hizmeti sunucuları veya yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularına ikibin Türk Lirası, (……)

idari para cezası verilir.” denilmiş; aynı maddenin ikinci fıkrasında,

 “(Değişik: 4/4/2015-6645/4 md.) Bu Kanunda belirtilen idari para cezaları, 14 üncü maddede belirtilen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere uygulanacak idari para cezaları hariç gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve İş Kurumu il müdürünce verilir. 14 üncü maddede belirtilen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyenler için uygulanan idari para cezaları hariç tahsil edilen idari para cezaları genel bütçeye gelir kaydedilir. 14 üncü maddede belirtilen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere uygulanacak idari para cezaları ise doğrudan Sosyal Güvenlik Kurumunca verilir. Sosyal Güvenlik Kurumunca verilen idari para cezalarının tebliğ, itiraz ve tahsilinde 5510 sayılı Kanunun 102 nci maddesi hükümleri uygulanır. Verilen diğer idari para cezaları tebliğinden itibaren otuz gün içinde ödenir. İdari para cezaları tüzel kişiliği bulunmayan kamu kurum ve kuruluşları adına da düzenlenebilir.” hükmü yer almış;

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 102. maddesinde ise,

“(.......)

İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idari para cezası kesinleşir.

İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme idari para cezasına karşı yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. (.......)” denilmiştir.

             Olayda, davanın, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Küçükçekmece  Sosyal Güvenlik Merkezinin 27.11.2015 gün ve …../6029552 sayılı işlemi ile, davacı şirkette meydana gelen ve Mümin Çelikler isimli çalışanın yaralanması ile sonuçlanan iş kazasının, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 14. maddesinde belirtilen sürede Kuruma bildirilmediğinden bahisle, aynı Kanun’un 26. maddesinin birinci fıkrası (e) bendi uyarınca  İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Küçükçekmece Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından davacı şirket adına, 6331 sayılı Kanun  uyarınca  verilen idari para cezasının iptali istemiyle açıldığı, 6331 sayılı Kanun’da idari para cezası verilecek hususların düzenlendiği, buna karşın idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği, ancak  bu Kanun uyarınca, daha açık  bir ifadeyle, Kanunun 14 üncü maddesinde belirtilen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere uygulanacak idari para cezalarının doğrudan Sosyal Güvenlik Kurumunca verileceği ve Sosyal Güvenlik Kurumunca verilen idari para cezalarının tebliğ, itiraz ve tahsilinde 5510 sayılı Kanunun 102 nci maddesi hükümlerinin uygulanacağı anlaşılmıştır.            

Öte yandan, 30.3.2005 gün ve 25772 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 30.3.2005 gün ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 6.12.2006 gün ve 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değişik  3. maddesinde, “ (1) Bu Kanunun;

a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

uygulanır”; Kanunun “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında ise “idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir.” düzenlemeleri yer almıştır.

Bu düzenlemelere göre;  Kabahatler Kanunu’nun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer Kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca, İstanbul  Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Küçükçekmece Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından verildiği,  5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 6331 sayılı Kanun’da bu Kanun uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumunca verilen idari para cezalarının tebliğ, itiraz ve tahsilinde 5510 sayılı Kanunun 102. maddesi hükümlerinin uygulanacağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 102. maddesinde ise, idari para cezalarına karşı idari yargı yerine itiraz edileceği düzenlenmiş olup, itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterildiği anlaşılmıştır. Bu durumda,  Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, Sosyal Güvenlik Kurumunca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 3. İdare Mahkemesince verilen 10.3.2017 gün ve E:2016/29, K:2017/584  sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, İstanbul 3. İdare Mahkemesince verilen 10.3.2017 gün ve E:2016/29, K:2017/584 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.06.2018 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

     Başkan                           Üye                                  Üye                                Üye                    

       Nuri                            Şükrü                             Mehmet                    Ahmet  Tevfik              

NECİPOĞLU                  BOZER                           AKSU                       ERGİNBAY              

 

 

 

 

 

 

 

                                            Üye                                 Üye                                 Üye

                                   Süleyman Hilmi                    Aydemir                           Birgül

                                         AYDIN                             TUNÇ                             KURT