T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/95

KARAR NO   : 2019/162      

KARAR TR    : 25/02/2019

 

ÖZET:Davalı Belediyenin sorumluluk alanındaki yolda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K A R A R

 

          Davacı                                                   : M. A. G.

          Vekili                                                      : Av. M. M.G.

          Davalı                                                  : Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı

          Vekili                                                      : Av. Z. İ. A.

 

 

          O L A Y                        : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01/05/2017 günü saat 15:30 sularında meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında müvekkilinin sevk ve idaresindeki 63 KN 552 plakalı aracının Badıllı köyü mevkiinde 1285 sokak üzerinde aşağıdan yukarı doğru seyir halindeyken tam orta kısmında yerden yüksekliği 20 cm olan ve beton yapıya sahip 50 * 50 cm çapında Türk Telekom Müdürlüğüne ait menhol'e aracın ön kısmının çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, kazanın oluşumu ile ilgili olarak Şanlıurfa 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/81 değişik iş esas sayılı dosyası ile tespit yaptırdıklarını, menholden sorumlu tüzel kişiliğin davalı olduğunu beyan ederek; 16.750.00 TL maddi tazminatın hak ediş tarihinden itibaren hesap edilecek yasal faizi ile birlikte tahsili istemiyle 28/07/2017 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

          ŞANLIURFA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 05.04.2018 gün ve E:2017/444, K:2018/279 sayılı dosyada "Dava, tazminat talebinden ibarettir.

          Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/10190 esas, 2017/4246 karar sayılı güncel emsal ilamında belirtildiği üzere (iş bu emsal ilamda geçen davada davalılardan biri de Belediye Başkanlığıdır ve bu yönden görevli olunmadığından bozulmuştur); Görev konusu, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden (re'sen) dikkate alınması zorunludur.

          Belediyelerin de içerisinde bulunduğu kamu tüzel kişileri, kamu hizmeti görmekle yükümlü bulunmaları nedeniyle kamu hizmetleri sırasında verdikleri iddia olunan zararlardan dolayı oluşan sorumlulukları özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir.

          Somut davada da, iddianın ileri sürülüşü bakımından, kamu hizmeti sırasında oluşan maddi zararın tazmini istendiğinden, görevli yargı yeri idari yargıdır" şeklindeki gerekçeyle Davanın yargı yolu bakımından görevsizlik nedeniyle Usulden Reddine dair verdiği kararın istinaf edilmeksizin 10/09/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

          Davacılar vekili aynı taleple 10/09/2018 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

          ŞANLIURFA 1. İDARE MAHKEMESİ: 26.12.2018 gün ve E:2018/899 sayı ile "19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'la değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun “Görevli ve Yetkili Mahkeme” başlıklı 110 uncu maddesinde, işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanun'dan doğan sorumluluk davalarının adlî yargıda görüleceğinin hüküm altına alınmıştır.

          Görev hususunun kamu düzeninden sayıldığı, usûl hukukunda göreve ilişkin yeni düzenlemelerin derhal uygulama kuralı gereği derhal uygulanmasının gerektiği ve görev konusunun her aşamada re'sen Mahkemelerce gözetilmesinin zorunlu olduğu; 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'la değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun “Görevli ve Yetkili Mahkeme” başlıklı 110 uncu maddesinde, 2918 sayılı Kanun'dan doğan sorumluluk davalarının adlî yargıda görüleceğinin hüküm altına alındığı; adı geçen Kanun'un (19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'la ek) geçici 21 inci maddesinde ise, bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmünün, yürürlüğe girdiği tarihten önce İdarî yargıda açılmış bulunan davalara uygulanmayacağının hüküm altına alındığı; dolayısıyla 2918 sayılı Kanun'un 110 uncu maddesinde yapılan değişikliğe istinaden adlî yargının uyuşmazlıkta görevli hale geldiği ve kanun koyucunun sadece maddenin yürürlük tarihinden önce İdarî yargıda açılan davaların İdarî yargıda görülerek nihayete erdirileceğine dair geçiş kuralı karşısında; 2918 sayılı Kanun çerçevesinde idare tarafından yürütülen hizmetlerden kaynaklı olarak ortaya çıkan sorumluluk davalarının adlî yargıda görülmesi gerektiği ve uyuşmazlığın esasının Mahkememizce incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.

          Nitekim, 2918 sayılı Kanun'un 110 uncu maddesinde yapılan değişikliğin görüşüldüğü 23 üncü Dönem 5 inci Yasama Yılının 49 uncu Birleşimi'nin yapıldığı 11.01.2011 tarihli TBMM Genel Kurul oturumunda, anılan değişikliğin gerekçesinde “Karayolları Trafik Kanununun 110 uncu maddesinin yalnızca görev kuralını değil, ayrıca bu sorumluluk tipinin bağlı bulunduğu maddî hukuk rejimini de düzenlediği; bu yasanın yürürlük öncesinde İdarî yargıda açılan tam vargı davasının dava dışında kalan bölümünün adlî yargıda görülmesi zorunlu olduktan başka alacağın bu bölümünün zamanaşımı ve diğer unsurlar bakımından Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine tabi olacağı; öte yandan, geçiş hukuku sorunları gözetilerek "İdarî vargı ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi" unsurlarıyla maddeye kapsam açıklığı getirildiği; buna göre, Kanunun yürürlüğünden önce İdarî yargı ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde açılıp halen görülmekte ve tarafı kamu olan bu alandaki sorumluluk davalarında görevsizlik karan verilemeyeceği; aynı şekilde, yürürlük öncesinde adlî yargıda açılıp görülmekte olan davalar yönünden 110 uncu maddedeki görev kuralı derhal etki doğuracağı gibi, yürürlük sonrası davalar yönünden de mutlak görevin adlî yargının olacağı” açıklamalarına yer verilmiştir.

          Anılan madde, madde gerekçesi ve Genel Görüşme tutanakları bir arada değerlendirildiğinde; kanun koyucunun sadece sigorta, halefiyet - rücu ilişkilerine dair davaların değil; ayıtı zamanda hizmet kusuruna müteallik davaların da adlî yargıda görülmesini amaçladığı ve bu maksatla anılan hükmün ihdas edildiği sonucuna varılmaktadır.

          Bu bakımdan; hizmet kusurundan kaynaklı olsun/olmasın (2918 sayılı Kanun'a ilişkin) bütün sorumluluk davalarının (110 uncu maddede yapılan değişiklikten önce İdarî yargıda açılanlar hariç) adlî yargıda görülmesi gerektiği sonucuna varıldığından, görevli merciin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurma zarureti hasıl olmuştur.

          Açıklanan nedenlerle adli yargının görev alanına giren davada, Mahkememizin görevli olmadığına, görevli merciin belirlenmesi için bu dava dosyasının ve ekinde yer alan Şanlıurfa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E;2017/444, K:2018/279 sayılı dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, bu davanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nin görevli yargı yerinin belirlenmesine ilişkin kararını vermesine değin ertelenmesine" karar vererek her iki dava dosyasını 21.01.2019 tarih ve 2018/899 E. sayılı üst yazı ile Mahkememize göndermiş, başvuru 04.02.2019 tarihinde kaydedilmiştir.

          NCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 25/02/2019 günlü toplantısında:

          l-İLK İNCELEME :     Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, ekindeki adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU'nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava davalı Belediyenin sorumluluk alanında meydana gelen maddi hasarlı kaza sebebiyle, davalı Belediyenin kusurlu olduğu ileri sürülerek araçta oluşan değer kaybının tazmini istemiyle açılmıştır.

          2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

          Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

          Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

          2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

          Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

          Bu durumda,2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Şanlıurfa 1. İdare Mahkemesinin Başvurusunun Kabulü ile Şanlıurfa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05.04.2018 gün ve E:2017/444, K:2018/279 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

          S O N U Ç :Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Şanlıurfa 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Şanlıurfa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05.04.2018 gün ve E:2017/444, K:2018/279 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA 25/02/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ