T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/728

KARAR NO  : 2019/896      

KARAR TR  : 23/12/2019

 

ÖZET: Davalı Belediyenin sorumluluk alanındaki yolda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K A R A R

 

          Davacı                          : N.A.

          Vekilleri                        : Av. O.T. Av. M.P. Av. N.Ö.P.

          Davalı                           : Denizli Büyükşehir Belediye Başkanlığı

          Vekilleri                        : Av. P.Ş.Ö. Av. B.Ç.

 

          O L A Y                        :Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili davacının 29.12.2014 tarihinde sevk ve idaresindeki araç ile idarenin hizmet kusurunun da etkisiyle E.E. isimli şahsa çarparak ölümlü trafik kazası meydana gelmesine sebebiyet verdiği. E.E.'nin murislerinin kaza nedeniyle kendisine karşı açtığı manevi tazminat davasında; Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2015/93 ve K:2016/687 sayılı kararı ile anılan şahsın murislerine 42.000 TL manevi tazminat ödemeye mahkûm edildiği ve bu kararın 01.03.2017 tarihinde kesinleştiği, söz konusu Mahkeme kararına esas teşkil eden 12.07.2016 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuna göre, trafik kazasının oluşumunda kendisinin % 50, olay mahallinde işaretlemeden sorumlu kurum ve kuruluşun % 30 ve müteveffa E.E.'nin % 20 kusurlu olduğunun belirtildiği, bu kaza nedeniyle Mahkeme kararı uyarınca müteveffanın mirasçılarına faiziyle birlikte toplam 55.400,00 TL ödediği ileri sürülerek idarenin kusuruna denk düşen 20.775,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi idari yargı yerinde dava açmıştır.

          DENİZLİ İDARE MAHKEMESİ: 20.04.2017       gün, E:2017/732 K:2017/863 sayılı dosyada "2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun l. maddesinde. Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirtmek olduğu; "Kapsam" başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

          Öte yandan, Aynı Kanunun 19.01.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde " İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanlar dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmüne, Geçici 21. maddesinde de; "Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz" hükmüne yer verilmiştir.

          Dava dosyasının incelenmesinden; 29.12.2014 tarihinde davacının, sevk ve idaresindeki araç ile dava dışı E.E. isimli şahsa çarpması sonucu trafik kazası meydana geldiği ve bu şahsın trafik kazası sonucunda vefat ettiği, E.E.'nin mirasçılarının trafik kazası nedeniyle davacıya karşı açtığı manevi tazminat davasında; Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2015/93 ve K:2016/687 sayılı kararı ile davacının anılan şahsın mirasçılarına 42.000 TL manevi tazminat ödemeye mahkûm edildiği, söz konusu Mahkeme kararına esas teşkil eden 12.07.2016 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuna göre, trafik kazasının oluşumunda davacının % 50, olay mahallinde işaretlemeden sorumlu kurum ve kuruluşun % 30 ve müteveffa E.E.'nin % 20 kusurlu olduğunun belirtildiği, davacının Mahkemece hükmedilen bu bedeli 27.10.2016 tarihinde müteveffanın mirasçılarına faiziyle birlikte toplam 55.400,00 TL olarak ödediği, bu bedelden Adli Tıp Kurumu raporuna göre davalı idarenin kusur oranına isabet ettiği iddia olunan 20.775,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

          Yukarıda yer alan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinde yapılan söz konusu değişiklik sonrasında, trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluk davalarında Kanun değişikliğinin yürürlüğe girdiği 19.01.2011 tarihi sonrasında açılan davalarda adli yargı mercilerinin görevli olduğu anlaşıldığından; görülmekte olan davanın adli yargı mercilerinin görevine girmesi nedeniyle davanın görev yönünden reddine karar vermek gerekmektedir.

          Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi 11/04/2016 tarih E:2016/163, K: 2016/210 sayılı kararında, 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin 1. fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi anılan kuralı Anayasaya aykırı görmediği ve iptal istemini oybirliğiyle reddettiği, bu kararın esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karar olduğu ve Anayasa'nın 158. maddesi uyarınca bütün yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar olduğuna değinerek davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varmıştır.

          Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanun’un 14/3-a ve 15/1 -a maddeleri uyarınca davanın görev yönünden reddine" dair verdiği karar istinaf başvurusunun kesin olarak reddedilmesiyle 26/09/2017 tarihinde kesinleşmiştir.

          Davacı vekili bu kez aynı taleple adli yargı yerine başvurmuştur.

Denizli 4. Asliye Hukuk Mahkemesi: 12/09/2018 gün, 2017/644 Esas, 2018/436 Karar sayılı dosyada "Davanın Kısmen Kabulüne" karar vermiş, karar aleyhine istinaf yoluna başvurulmuştur.

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi: 22/04/2019 gün, 2018/1985 esas, 2019/548 karar sayılı ilamıyla "Bilindiği üzere görev ve bunun belirlenmesine ilişkin aşamalar kamu düzenindendir. Eldeki uyuşmazlıkta davacı, zarar gören üçüncü kişilerin halefi olarak dava açtığından zarar görenin dava açması durumunda görevli mahkeme hangisi olacak ise halefiyet prensibine göre açılacak davalarda da aynı mahkeme görevli olur. Kazada ölen E.E.'nin yakınlarının davalıya dava açması halinde davalı sorumluluğunda bulunan yolda gerekli tedbirleri almaması nedenine dayanacağından idarenin hizmet kusuruna dayalı olarak açılacak davada idari yargının görevli olacağı açıktır.

Yine 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkındaki Kanunun 19'uncu maddesinde "Adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii, davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa gerekçeli bir kararı ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin kararına değin erteler. (23/07/2008-5791/9'uncu madde ile değişik) Yargı merciince önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir" düzenlemesi mevcuttur.

Buna göre, eldeki dava dosyasında davacının evvela idare mahkemesine başvurduğu, söz konusu mercii tarafından adli yargıya yönelik görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine yerel mahkemede ikame edilen eldeki davada mahkemece esas üzerinden hüküm tesis edilmiş ise de varılan sonuç usul ve yasaya uygun değildir. Şöyle ki, yapılması gereken açıklanan Yasa maddesi gereğince ilgili idare dosyası aslı ya da onaylı bir sureti de temin edilerek gerekçeli başvuru kararı ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine görevli yargı kolunun belirlenmesi için müracaat ile sonucuna göre gereken kararı vermektir." gerekçesi ile kararı kaldırarak dosyayı mahalline iade etmiştir.

DENİZLİ 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 17/07/2019 gün, 2019/466 Esas, 2019/639 Karar sayılı dosyada bu kez istinaf kararındaki gerekçeye atıf yapılarak "Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'nin 22/04/2019 tarih ve 2018/1985 Esas ve 2019/548 Karar sayılı ilamı gereğince Denizli İdare Mahkemesinin 2017/732 esas ,2017/863 karar sayılı dosyası celp edilerek yargı yolunun tespiti için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine" karar vererek, dava dosyalarını 01.10.2019 tarih ve E:2019/466 esas sayılı üst yazı ile Mahkememize göndermiş olup, başvuru 17.10.2019 tarihinde kayda girmiştir.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 23.12.2019 günlü toplantısında:

          l-İLK İNCELEME :

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

          2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesindeki “Adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler” hükmüne göre, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.

          Yasa koyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağını tanımıştır.

          Olayda, adli yargı yerince, öncelikle görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ve görevli merciin belirtilmesi için re’sen Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına da karar verilmiştir.

          Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Yasa’da öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, Denizli 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce re’sen yapılan başvurunun 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesi’nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kuruluş amacına uygun olacaktır. Sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU'nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının, görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

          Dava; davacının karıştığı ölümlü trafik kazası nedeniyle ödediği tazminatın kusuru oranında davalı idareden tahsili istemiyle açılmıştır.

          2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

          Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

          2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

          Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

          Bu durumda,2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

          Açıklanan nedenlerle Denizli 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.07.2019 gün ve E:2019/466, K:2019/639 sayılı başvurusunun reddine ve görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

          S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Denizli 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.07.2019 gün ve E:2019/466, K:2019/639 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE ve GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 23/12/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                         BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                              Üye                                Üye                              Üye    

                                              Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                                TUNÇ                          TOPUZ                   ARSLAN