T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2014 / 304

            KARAR NO   : 2014 / 346

            KARAR TR    : 01.04.2014

 

ÖZET: Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğunun satış dosyasında taşınmaz satışından elde edilen paranın borçlu adına düşen hissesinin, satış memurunun hatalı işlemi sonucu davacının alacaklı olduğu icra dosyasına gönderilmek yerine icra dosyası borçlusuna ödenmesi nedeniyle uğranıldığı öne sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K  A  R  A  R 

            Davacı            : Ş.G.

            Vekili              : Av.E.D.

            Davalı             : Adalet Bakanlığı

            Vekili              : Av. İ.A.

           

            O L A Y     : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacının Gaziosmanpaşa 1. İcra Müdürlüğü’nün E:2012/255 sayılı icra dosyası ile borçlular Emine Balta ve Ümit Balta aleyhine icra takibine giriştiğini, takibin kesinleşmesi üzerine borçlular  ve murisleri adına kayıtlı olan taşınmazlar üzerine haciz konulması için muhtelif tapu sicil müdürlükleri ve Muratlı Tapu Sicil Müdürlüğü’ne haciz tezkereleri gönderildiğini, 12.12.2012 tarihinde gönderilen haciz isteğinin 15.10.2012 tarihinde tapu kayıtlarına işlendiğini; bu arada Tekirdağ ili, Muratlı ilçesi, Yeşil sırt Köyü 1360, 1433,1009, 1216, 1490, 680, 734 ve 1534 parsel sayılı ve haciz konulan taşınmazlar hakkında Muratlı Satış Memurluğu’nun 2011/10 sayılı satış dosyasının da derdest olduğunu, davacının alacaklı olduğu satış dosyasına bildirildiği halde 26.11.2012-05.12.2012 tarihlerinde yapılan satış sonrasında borçlu Ümit Balta hissesine düşen paranın, satış memurunun hatalı işlemi sonucu icra dosyasına gönderilmesi yerine Ümit Balta’ya ödendiğini belirterek; satış memurluğu yetkililerinin kusurlu davranışları nedeni ile oluşan 12.747 TL zararın faiziyle birlikte davalı idareden tahsili istemiyle adli yargıda dava açılmıştır. 

            MURATLI ASLİYE  HUKUK MAHKEMESİ: 04.07.2013 gün ve E:2013/55 K:2013/164 sayılı kararında; “…zarar doğmasına sebep olan görevli (Mahkeme Yazı İşleri Müdürü) İİK.nun 5. maddesinde anılan "İcra ve İflas Dairesi görevlisi" değildir. Ortaklığın giderilmesi davasını sonuçlandırmış olan mahkeme satış işlemini yapmak üzere "satış memuru" olarak icra işini de yapan adliye memurunu görevlendirmiştir. Uygulamada, bu tür satışlarda HUMK’nun 571 (HMK 322) maddesindeki "menkul ve gayrimenkul malların müzayedesi icra Kanununa tevfikan yapılır." hükmü gereği ve icra memurlarının konuya yatkınlıklarından da yararlanmak için, ekseriyetle icra memurluğundaki görevliler kullanılmaktadır. Ancak amaç ne olursa olsun zarara sebep olan kişi "İcra ve iflas dairesi görevlisi" değil "satış memurudur. Satış memurlarının görevlerinden doğan zararlardan devletin doğrudan sorumluluğunu düzenleyen bir madde yoktur. Davanın hizmet kusurundan dolayı idari yargı yerinde açılması gerekir…” gerekçesi ile yargı yolu farklılığı nedeni ile davacının dava dilekçesinin reddi ile görevsizlik kararı verilmiş ve verilen karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

            Davacı vekili, bu kez aynı istemle idari yargıda dava açmıştır.

            TEKİRDAĞ İDARE MAHKEMESİ:31.12.2013 gün ve E:2013/1345 sayılı gönderme kararında “…Uyuşmazlık konusu olayda; İcra ve İflas Yasasının 5 inci maddesi kapsamında icra ve iflas dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davalarının adli yargı yerinde görüleceği kuşkusuzdur. Ancak; olayda olduğu gibi Sulh Hukuk Hakiminin satış memuru sıfatıyla görevlendirdiği yazı işleri müdürünün yaptığı iş ve işlemler, fonksiyonel anlamda idari işlem kapsamında bulunmadığı gibi bu işlemlerin yargısal denetiminin de icra ve iflas yasasının 4/son ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 322/2 maddeleri uyarınca adli yargı mercilerince yapılacağı tartışmasızdır.

            Öte yandan; görevli yargı yeri, "satış memuru"nun icra ve iflas dairesi görevlisi olup olmadığına bakılarak değil, görevlinin icra ettiği görevin icra ve İflas Kanunu hükümleri dairesince icra edilip edilmediği, başka bir deyişle iş ve işlemlerin icra ve iflas hükümlerine göre yürütülüp yürütülmediği noktasından hareketle tayin edilmesi gerektiği, nitekim Sulh Hukuk Mahkemesi Hâkimliğince "satış memuru"nun HMK'nın 322/2. maddesine göre tayin edildiği, olayda olduğu gibi taşınmaz malların satışının da İcra ve iflas Kanunu hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği açık olduğundan, satışın icra müdürlüğünce ya da "satış memurluğunca yapılmış olması ya da satışın icrai takiple ilgili olmaması ya da icra müdürünün veya Mahkeme Yazı işleri Müdürünün satış memuru sıfatı ile işlem yapmasının kanunun amaçsal yorumunun bir sonucu olarak sonuca etkili olmadığı, aksi takdirde; Sulh Hukuk Hâkiminin taşınmazın satışı amacıyla "satış memuru" sıfatıyla icra müdürünü görevlendirmesi durumunda ortaya çıkan zararın tazmini istemiyle icra ve iflas yasasının 5 inci maddesi uyarınca adli yargı merciinde, "satış memuru" sıfatıyla mahkeme yazı işleri müdürünü görevlendirilmesi durumunda ise idari yargı merciinde dava açılması gerektiği gibi bir sonuç ortaya çıkacağından aynı konunun iki farklı yargı yerinde çözümlenmesinin mümkün olamayacağı anlaşıldığından "satış memuru" olarak görevlendirilen mahkeme yazı İşleri müdürünün iş ve işlemlerinden doğan zararın tazmini istemiyle açılan iş bu davanın görüm ve çözüm yerinin adli yargı merciilerine ait olduğu sonucuna varılmıştır…” gerekçesi ile, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. Maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar davanın ertelenmesine karar vererek dosya Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan Akarsu ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 01.04.2014 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesi’nce anılan Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmediğinden esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Muratlı Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğu’nun 2011/10 Esas sayılı dosyasında 26.11.2012 ve 05.12.2012 tarihlerinde yapılan ve akabinde kesinleşen taşınmaz satışından elde edilen paranın borçlu Ümit Balta adına düşen hissesinin, satış memurunun hatalı işlemi sonucu davacının alacaklı olduğu icra dosyasına gönderilmek yerine icra dosyası borçlusuna ödenmesi nedeniyle uğranıldığını ileri sürdüğü zararın faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; 25.05.2010 tarihinde yetki belgesine istinaden alacaklı Durmaz Kardeşler Tar. Al. San.Ltd. Ştd. Tarafından Ümit Balta ve müşterekleri aleyhine,Muratlı İlçesi, Yeşilsırt Köyü 734, 680, 1534, 1490, 1433, 1360, 1216 ve 1009 parsel sayılı taşınmazların davalıların murisi İbrahim Balta adına kayıtlı olduğu, davalıların borçları nedeniyle, davacının alacağını tahsil edebilmesi için dava konusu gayrimenkullerin satılarak bedellerinin veraset ilamındaki hisseleri oranında paylaştırılması istemiyle adli yargıda dava açıldığı; 1216 parsel sayılı taşınmaz hakkında açılan davadan feragat edildiği;  yapılan yargılama sonucu Muratlı Sulh Hukuk Mahkemesinin 09.06.2011 gün ve E:2010/167 K:2011/197 sayılı kararında “… davanın kısmen kabulüne, dava konusu 734, 680, 1534, 1490,1360 ve 1009 parsel sayılı taşınmazların, mevcut elbirliği ile mülkiyet şeklindeki ortaklığın tüm takyidatlarıyla birlikte açık arttırma ile satış suretiyle giderilmesine, satış memuru olarak Muratlı Adliyesi Yazı İşleri Vekili Ekrem Değirmenci’nin görevlendirilmesine…”  şeklinde hüküm kurularak satış memuru olarak Muratlı Yazı İşleri Vekili görevlendirildiği ve verilen kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesinin ardından satış işlemlerinin başladığı, eldeki dosyanın bu karar sonrası satış işlemlerinin gerçekleştirildiği Muratlı Sulh Hukuk Mahkemesi İzale-i Şuyu Satış Memurluğu’nun 2011/10 sayılı dosyasında satış memurunun yaptığı işlemler sonucu uğranıldığı ileri sürülen zararın karşılanması istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.

Yine yapılan incelemede; davacı Şefik Gören’in, Gaziosmanpaşa 1. İcra Müdürlüğü’nün E: 2012/255 sayılı icra dosyası ile borçlular Emine Balta ve Ümit Balta aleyhine icra takibine giriştiği, takibin kesinleşmesi üzerine borçlular  ve murisleri adına kayıtlı olan taşınmazlar üzerine haciz konulması için muhtelif tapu sicil müdürlükleri ve Muratlı Tapu Sicil Müdürlüğü’ne haciz tezkereleri gönderildiği, 12.12.2012 tarihinde gönderilen haciz isteğinin 15.10.2012 tarihinde tapu kayıtlarına işlendiğini; bu arada Tekirdağ ili, Muratlı ilçesi, Yeşil sırt Köyü 1360, 1433,1009, 1216, 1490, 680, 734 ve 1534 parsel sayılı ve haciz konulan taşınmazlar hakkında Muratlı Satış Memurluğu’nun 2011/10 sayılı satış dosyasının da derdest olduğunu, davacının alacaklı olduğu satış dosyasına bildirildiği görülmüştür.

Anayasa’nın “Mahkemelerin Kuruluşu” başlıklı 142. Maddesinde, Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenleneceği belirlenmiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Sulh Hukuk Mahkemelerinin Görevi” başlıklı 4. Maddesinde, “ (1) Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;… b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, görürler.”

 

Basit Yargılama Usulüne ilişkin hükümlerin uygulanmasına ilişkin 322. maddesinin 2. fıkrasında; “Paylaştırma ve ortaklığın giderilmesi için satış yapılması gereken hâllerde, hâkim satış için bir memur görevlendirir. Taşınır ve taşınmaz malların satışı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılır.” denilmek suretiyle ortaklığın giderilmesi davalarında görevli mahkemenin “Sulh Hukuk Mahkemeleri” olduğu ve ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde satış memurunun görevlendirilmesi ve satış işlemleri sırasında uygulanacak hükümlerin İcra İflas Kanunun hükümleri olduğu açıklanmıştır.

 Buradan hareketle İcra İflas Kanununa baktığımızda; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun İcra Mahkemeleri başlıklı 4. Maddesinde(Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.); “(Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./1. md.) İcra ve iflas dairelerinin muamelelerine karşı yapılan şikayetlerle itirazların incelenmesi icra mahkemesi hakimi yahut kanun gereğince bu görev kendisine verilmiş olan hakim tarafından yapılır. İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü ile Adalet Bakanlığınca icra mahkemesinin birden fazla dairesi kurulabilir. Bu durumda icra mahkemesi daireleri numaralandırılır. İcra mahkemesinin birden fazla dairesi bulunan yerlerde iş dağılımı ve buna ilişkin esaslar, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir. Her icra mahkemesi hakimi, kendisine Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığınca dönüşümlü olarak bağlanan icra ve iflas dairelerinin muamelelerine yönelik şikayetleri ve itirazları inceler, bu dairelerin gözetim ve denetimlerini yapar, idari işlerine bakar.

            İcra yetkisini haiz sulh mahkemelerinin muamelelerine karşı vuku bulacak şikayet ve itirazların tetkik mercii o mahkemenin hâkimidir.”

            Aynı Kanunun “Sorumluluk” başlıklı 5. Maddesinde ; (Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/1 md.) İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları, ancak idare aleyhine açılabilir. Devletin, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu hakkı saklıdır. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır.” hükümleri ile de bu kanun kapsamında ortaya çıkacak zararlardan dolayı ancak devlete karşı açılabilecek tazminat davalarının adliye mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. Maddesinde; “1. ( Değişik bent: 10/06/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

 a) (İptal: Anayasa Mahkemesi'nin 21/09/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden düzenleme: 08/06/2000 - 4577/5. md) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) ( Değişik bent: 18/12/1999 - 4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.

2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.

3. Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya yaptığı işlemler idari yargı denetimi dışındadır” şeklinde düzenleme ile idari davaların kapsamı belirlenmiştir.” hükümleri ile idari yargının görev alanı belirlenmiştir.

Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler birlikte somut olay birlikte ele alındığında; Sulh Hukuk Mahkemesinin ortaklığın giderilmesi davası sonunda, dava konusunun satılarak ortaklığın giderilmesi işlemlerinde görevlendirilen satış memurunun yapmış olduğu işlemlere karşı yapılan şikâyetlerin ilgili Sulh Mahkemesine yapılacağı ve satış memurunun İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre satışı gerçekleştireceği ve görevlerinden doğan devlete karşı açılacak tazminat davalarının adli yargıda görüleceği anlaşılmaktadır.

Hal böyle iken, satış memuru tarafından yürütülen satış işlemlerine ilişkin olarak yapılan satış sonrasında, tapuda hissedar olan borçlunun payına düşen paranın, dosyaya bildirilen hacze rağmen borçluya ödenmesinin kanuna aykırılığı iddiası ile uğranılan zarara ilişkin incelemenin, söz konusu satış dosyası üzerinden yapılarak, anılan işlemin kanuna uygun olup olmadığı hususunda karar verileceği kuşkusuzdur. Adli yargılamanın bir parçasını oluşturan bu uyuşmazlığın, satış memurunun tesis ettiği bir işlemden kaynaklandığı gözetildiğinde, bu işlemin yasaya uygun olup olmadığı ve bunun sonucunda satış memurunun kusurlu davranışının zarar oluşturup oluşturmadığını adli yargı yerince çözümlenmesinin gerektiği sonucuna varılmıştır.

Belirtilen nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Tekirdağ İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile, Muratlı Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Tekirdağ İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Muratlı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 04.07.2013 gün ve E:2013/55 K:2013/164 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,  01.04.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri BAYDAR 

 

 

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Sıddık

YILDIZ

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT