Hukuk Bölümü         2013/1092 E.  ,  2013/1546 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

                 Davacı     : A.B.

                Vekili      : Av. Ö.F.D.

                Davalı      : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

                Vekili      : Av. N.Ö. 

                O L A Y : Davacı vekili 21.11.2008  havale tarihli dilekçesi ile; davacı A.B.’un özürlü aylığı almak için T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü’ne başvurduğunu, davalı kurumun Malatya Üniversitesi Tıp Fakültesinden alınan rapora istinaden kendisinin %39 oranında özürlü olduğunu belirterek aylık talebini reddettiğini, davalı kurumun tespitine itibar edilemeyeceğini, davacının gözüyle birlikte ayaklarında da ciddi problemler bulunduğunu, Malatya Üniversitesi Turgut Özal Tıp Fakültesi tarafından sadece gözdeki arızanın değerlendirildiğini ileri sürerek, bu nedenle, davacının gerçek özürlü oranını tespiti istemiyle Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne karşı adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekili; cevap dilekçesinde, 2022 Sayılı Kanun uyarınca tesis edilen idari işleme karşı dava açılmış olduğundan davaya bakmakla idare mahkemelerinin görevli olduğuna, bu nedenle davanın görev yönünden reddine karar verilmesine, aksi takdirde davalı kurumca belirlenen özürlülük oranının ve yapılan işlemin 2022 Sayılı Kanun ile ilgili yönetmelik uyarınca usul ve yasaya uygun olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

                Adıyaman 1.Asliye Hukuk Mahkemesi 26.10.2011 gün E:2008/646, K:2011/525 sayı ile;

Davacının özürlülük oranının belirlenmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığına sevki üzerine, kurumun 27.8.2011 tarihli raporu ile, “davacının yaşına göre %45,0 oranında meslekten kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı”nın tespit edildiği, Adli Tıp Kurumu raporu ve tüm dosya kapsamına göre davacı küçüğün özürlük oranı davalı kurumca her ne kadar %28 oranında tespit edilmiş ve bu nedenle aylık bağlanması için gerekli olan %40 özürlük oranını taşımayan davacı hakkında aylık bağlanma işlemi yapılmayacağı bildirilmiş ise de; Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Kuruluna yaptırılan inceleme sonucu meslekten kazanma gücünün %45 oranında kaybedildiği tespit edildiğinden bu durumun tespitine dair karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının yaşına göre %45,0 oranında meslekten kazanma gücünden kaybetmiş olduğunun tespitine karar vermiş, bu karar davalı idarece temyiz edilmiş ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 26.01.2012 gün ve E:2012/206, K:2012/961 sayılı kararı ile bu davanın İş Mahkemesinin görev alanına girdiğinden bahisle bozulmuştur. 

ADIYAMAN  İŞ MAHKEMESİ: 9.11.2012 gün ve E:2012/278, K:2012/369 sayı ile, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin kararlarında 2022 Sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı durumlarda ve davanın bir tarafının Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü olması nedeniyle bu tür davalara İş Mahkemelerinde bakılamayacağı, bu tür davalarda idari yargının görevli olduğunun belirtildiği, dosya arasında bulunan Yargıtay 10 HD.’nin örnek 2009/17926 Esas, 2010/3967 karar nolu ilamında da bu şekilde karar verildiği, görevin kamu düzenine ilişkin olduğu anlaşılmakla davanın yargı yolu bakımından reddine, mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiş bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez davacının özürlülük oranının %45 olduğunun tespiti ile özürlü aylığı almak için yapılan başvurunun özürlülük oranının %39 olduğu nedeniyle reddine ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 9.4.2008 gün ve 94.832.088.2 sayılı işleminin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ŞANLIURFA  İDARE MAHKEMESİ: 27.2.2013 gün ve E:2012/4530, K:2013/575 sayı ile, davacının özürlülük oranının %45 olduğunun tespiti ile Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 9.4.2008  tarih ve 94.832.088.2 sayılı işleminin iptali istemi ile iş bu davanın açıldığı anlaşılmakta ise de, 5510 sayılı Kanun hükümleri uyarınca uyuşmazlığın görüm ve çözümü anılan Kanunun 101. maddesi uyarınca İş Mahkemelerinin görev alanına girdiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararı nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuru da bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri Baydar, Ali Çolak, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU‘nun katılımlarıyla yapılan 11.11.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece adli yargı dosyası ile birlikte Mahkememize gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının özürlü olması nedeniyle özürlü maaşından faydalanmak istemiyle yaptığı başvurunun özürlülük oranının düşük olduğundan bahisle reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 2. Maddesinin b bendinin ikinci fıkrasında:

“…Nafaka bağlanan veya nafaka bağlanması mümkün olanlar ile sosyal güvenlik kuruluşlarının herhangi birinden her ne nam altında olursa olsun gelir veya aylık hakkından yararlanan durumunda ya da uzun vadeli sigorta kolları açısından zorunlu olarak sigortalı olunması gereken bir işte çalışan durumunda kendisine bakmakla yükümlü bir yakını bulunan engelli çocuklar hariç olmak kaydıyla; Türk vatandaşı olan, 18 yaşını tamamlamamış ve ilgili mevzuatı çerçevesinde alınacak sağlık kurulu raporu ile engelli oldukları kanıtlanmış durumundaki engelli yakınlarının bakımını üstlenen Türk vatandaşlarından, her ne nam altında olursa olsun her türlü gelirler toplamı esas alınmak suretiyle hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık gelir tutarı 16 yaşından büyükler için belirlenmiş olan asgari ücretin aylık net tutarının 1/3’ünden daha az olan ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından muhtaç olduğuna karar verilenlere muhtaçlık hâli devam ettiği müddetçe ve bakım ilişkisini fiilen gerçekleştirmeleri kaydıyla, (3.240) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımından bulunacak tutarda aylık bağlanır.

Birinci fıkranın (a) ve (b) bentleri kapsamına giren engellilerden veya ikinci fıkra gereğince aylık bağlanacak engelli yakınlarından, her ne nam altında olursa olsun her türlü gelirler toplamı esas alınmak suretiyle, hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık gelir tutarı, 16 yaşından büyükler için belirlenmiş olan asgari ücretin aylık net tutarının 1/3’ünden fazla olanlar ile aynı tutardan fazla gelir sağlaması mümkün olan kimseler muhtaç kabul edilemez ve kendilerine aylık bağlanamaz…”hükmüne yer verilmiş, bu Kanunun 4. maddesi uyarınca, kanunda belirtilen aylıklardan yararlanabileceklerin başvuru şekli hak sahipliğinin tespiti, kontrolü ve aylıklarının ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşları ile Özürlü ve Muhtaç Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Yönetmelik 25.1.2013 gün ve 28539 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

20.6.2006 gün ve 26204 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve dava konusu işlemin tesis edildiği (9.4.2008) tarihte de yürürlükte olan 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşları ile Özürlü ve Muhtaç Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Yönetmeliğin 12. maddesi ile “(1) 2022 sayılı Kanuna göre özürlü veya başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek şekilde özürlü olmaları nedeniyle aylık bağlanacak olanların Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre aldıkları sağlık kurulu raporları, sandıkça görevlendirilecek bir uzman hekimin başkanlığında Çalışma ve Sosyal Güvenlik ile Sağlık Bakanlıklarınca görevlendirilecek birer uzman hekimden oluşan 3 kişilik Sağlık Kurulu tarafından incelenerek karara bağlanır. Sağlık Kurulu, üye tamsayısı ile toplanır ve oy çokluğu ile karar verir. Kurul, toplantı gün ve saatlerini haftada iki günden az olmamak üzere kendi tespit eder.

(2) Sağlık Kurulu gerekli gördüğü hallerde, ilgilinin;

a) Raporu veren hastanenin sağlık kurulunca,

b) Raporu veren yer dikkate alınarak bir başka hastanenin sağlık kurulunca,

tekrar muayenesini isteyebileceği gibi ek veya yeni bir sağlık kurulu raporu düzenlenmesini de isteyebilir” hükmüne yer vermiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının 2022 sayılı Kanun uyarınca özürlü aylığı talebi üzerine dilekçe ekinde gönderilen Adıyaman Devlet Hastanesi sağlık kurulundan verilmiş 6.1.2008 tarih ve 1051 sayılı raporun anılan kanun ile ilgili Yönetmeliğinin 12. maddesi gereğince Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sağlık Kurulunda 17.3.2008 tarihinde incelenerek hakkında %28 sürekli özürlü kararı verildiği, ancak 2022 Sayılı Kanun ile ilgili Yönetmeliğin 10. maddesi; 2022 Sayılı Kanun uygulanmasında; 

a- çalışma güçlerini %40 ile %69 oranında kaybedenler “özürlü”

b-Çalışma güçlerini %70 ve üzerinde kaybedenler ise “Başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek şekilde özürlü” olarak kabul edileceği hükmüne amir olduğundan çalışma gücü kaybı derecesinin sözü edilen yönetmelikte ön görülen derecenin altında bulunduğundan tarafına aylık bağlanmasına imkan bulunmadığı yönündeki 9.4.2008 gün ve 94.832.088.2 sayılı işlemle istemin reddedildiği anlaşılmıştır.

01.01.1977 tarihinde yürürlüğe giren 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında 2022 Sa­yılı Kanun’un 2. maddesinde, anılan Kanun’un 1 ve ek 1. maddelerinde öngörülen koşulların varlığı durumunda hak sahiplerine aylıkların Emekli San­dığı aracılığı ile bağlanacağı ve ödeneceği belirtilerek, 3. maddesinde, bu ay­lıkların başlangıç tarihinin, ilgililerin Emekli Sandığı’na yapacakları yazılı baş­vurularını izleyen ay başı olduğunun açıklandığı, 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun 1. maddesiyle; Maliye Bakanlığı’na bağlı olmak ve bu Kanun’da yazılı emeklilik işlerini görmek üzere Ankara’da, tüzel kişiliğe sahip Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı kurulduğu, 20.05.2006 tarihli Resmi Ga­zete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5502 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun 43. maddesiyle, 5434 Sayılı Kanun’un bazı maddelerinin yürürlükten kaldırıldığı, devredilen kurumlar ve devre ilişkin hükümler içeren geçici 1. maddesiyle de, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığının, hiçbir işleme gerek kal­maksızın, bu Kanun’un yürürlük tarihi itibarıyla, görevleri ile birlikte, 1. mad­deye dayanılarak kurulan kamu tüzel kişiliğine sahip Sosyal Güvenlik Kuru­mu’na devredildiği açıktır.

Bu düzenlemeden sonra, 23.3.2007 gün ve 26471 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5597 sayılı Yurt Dışına Çıkış Harcı Hakkında Kanun ile Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 2. maddesiyle, 1.7.1976 tarihli 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 8. maddesinin ikinci fıkrası “Bu Kanun uyarınca yetkili hastanelerden alınan sağlık kurulu raporları; Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından görevlendirilecek üç uzman hekimden oluşan sağlık kurulunca karara bağlanır. İhtiyaç halinde, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından aynı usul ve esaslar dahilinde birden fazla sağlık kurulu oluşturulabilir.” şeklinde değiştirilmiş;

19.8.2008 gün ve 26972 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 7. maddesi ile, 2022 Sayılı Yasanın 8. maddesi “Sosyal Güvenlik Kurumu, İl veya İlçe İdare Kurullarının alacakları muhtaçlık kararlarını esas alarak aylık bağlar. Kurum gerektiğinde, aylık almaya başvuranların gelir, yaşam düzeyi ve varlıkları hakkında, belirleyeceği yöntemlerle inceleme yapmaya ve yaptırmaya, resmi ve özel idare müessese ve ortaklarından ve şahıslardan bilgi ve belge istemeye yetkilidir.

Aylık bağlanmasında İl veya İlçe İdare Kurullarının alacakları muhtaçlık kararlarıyla birlikte bu Kanunun gerektirdiği hallerde yetkili hastanelerden alınan sağlık kurulu raporları esas alınır. Aylık bağlanmasına esas belgelerin eksik olmaması halinde aylık bağlama işlemi yapılır.

Birinci ve ikinci fıkralar çerçevesinde aylık bağlama işleminden sonra yapılacak incelemeler sonucunda, aylık bağlama kararını etkileyecek durumların tespit edilmesi halinde tespit edilen eksikliklerin giderilmesi için durum aylık bağlanana iadeli taahhütlü, ilgili idareye de adi posta ile bildirilir. Eksikliklerin giderilmemesi halinde tebligat tarihinden itibaren üç aylık sürenin sona erdiği tarihin içinde bulunduğu ödeme döneminin sonunda aylık kesme veya düzeltme işlemi yapılır ve fazla ödenen tutarlar geri alınır. Gerçeğe Aykırı sağlık kurulu raporu düzenlediği veya bu nitelikteki raporlara dayanarak aylık aldığı tespit edilenler hakkında Türk Ceza Kanununun ilgili hükümlerine göre işlem yapılır.

Bu madde kapsamında aylık bağlamaya esas sağlık kurulu raporlarını düzenlemeye yetkili sağlık kuruluşlarının belirlenmesi ile bu raporların alınmasına ilişkin diğer usul ve esaslar Sağlık Bakanlığı ile Kurum tarafından birlikte hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.” şeklinde değiştirilerek; aynı Kanunun 8. maddesi ile de 2022 Sayılı Kanuna ek 2 nci madde eklenerek, “bu kanun kapsamında yapılan müracaatların kabulü ve aylık bağlanması işlemleri, teşkilatlanmalarının tamamlanmasından sonra Sosyal Güvenlik İl Müdürlükleri veya Sosyal Güvenlik Merkezleri tarafından yerine getirilir.

Diğer mevzuatta daha önce bu Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca oluşturulan sağlık kurullarına yapılan atıflar, 31.5.2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanunla kurulan Kurum Sağlık Kuruluna yapılmış sayılır.” denilmiştir.

2.11.2011 gün ve 28103 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazetelerde Yayımlanarak yürürlüğe giren 622 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin 9. maddesi ile, 1.7.1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş, Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “İl veya İlçe İdare Heyetlerinden” ibaresi “İl veya İlçe Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarından”, 8 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan “İl veya İlçe İdare Kurullarının” ibareleri “İl veya İlçe Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının” olarak değiştirilmiş;

2.8.2013 gün ve 28726 sayIlı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6495 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına  Dair Kanun ile de, 2022 Sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında geçen “Emekli Sandığına” ibaresi, “Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına” şeklinde, ikinci fıkrasında geçen “Sosyal Güvenlik Kurumu” ibaresi,  “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı” şeklinde ve 4 üncü maddesinde geçen “usul ve kullanılacak belgeler, Maliye ve Sosyal Güvenlik Bakanlıklarınca” ibaresi “usul ve esaslar ile kullanılacak belgeler, Maliye Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından” şeklinde değiştirilmiştir.

Belirtilen bu mevzuat hükümleri karşısında, 6495 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 2.8.2013 tarihinden itibaren 6022 Sayılı Kanun kapsamında 65 Yaşını doldurmuş muhtaç, güçsüz ve kimsesiz Türk Vatandaşlarına yaşlılık aylığının Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca bağlanacağı, ancak davanın somutunda olduğu gibi bu tarihten önce tesis edilen işlemler yönünden T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünün ve bilahare bu Kurumun devredildiği Sosyal Güvenlik Kurumunun yetkisinin devam ettiği (nitekim 6022 Sayılı Kanunda bu konuda geçmişe etkili geçici bir madde yer almamaktadır), davacının 5510 Sayılı Sosyal Güvenlik Kanununun T.C. Emekli Sandığı iştirakçileri ve bunların emeklileri yönünden yürürlüğe girdiği 1.10.2008 tarihinden önce kendisine yaşlılık aylığı bağlanması istemiyle T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne başvurduğu ve hakkındaki olumsuz işlemin 9.4.2008 tarihinde tesis edildiği, Uyuşmazlık Mahkemesinin 9.4.2012 tarih ve E. 2012/38, K:2012/76 sayılı kararında da belirtildiği üzere, doğan ihtilafın muhatabının memur  yada kamu görevlisi olmamasına karşın, 1.7.1976 tarih ve 2022 Sayılı Kanunun (halen değişik) 2 nci maddesi uyarınca aylık bağlama işleminin T.C. Emekli Sandığınca (devredilen) gerçekleştirileceği ve bu kurumun işlemlerinin de 1.10.2008 tarihi öncesinde idari işlem mahiyetinde olup, denetiminin de idari yargının görevinde bulunması gerçeği karşısında, davada idari yargının görevli olduğu açıktır. 2022 Sayılı Kanun kapsamında aylık bağlama ya da buna esas olmak üzere aylık için başvuranların yaşam düzeyi ve gelir durumu ile ilgili olarak gerekli incelemelerin yapılması, özel veya resmi idare, müessese ve ortaklıklarından ve şahıslardan bilgi ve belge istenmesi gibi alt idari işlemlerin de bu kapsamda değerlendirileceği ve bunlarla ilgili ihtilafların da idari yargının görevine girdiği de izahtan varestedir.

Yeri gelmişken hemen işaret etmek gerekir ki 2.8.2013 tarihinden itibaren 2022 Sayılı Kanundan doğacak ihtilaflar yönünden muhatap artık Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olmakla beraber; bir kamu idaresi olan bu Bakanlığın tesis edeceği aylık bağlama/bağlamama  yolundaki tasarruflar da idari işlem mahiyetini koruyacak ve doğacak ihtilaflarda da yine idari yargı yeri görevli olacaktır.

Bu durumda, dava konusu işlemin 2022 Sayılı kanununun emredici hükümlerine göre ve idari usullerle tesis edildiği ve olayın her yönüyle kamu hukukuna dayalı olup onun esaslarına uygun olarak cereyan ettiği gözetildiğinde, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biriyle hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan Sosyal Güvenlik Kurumunca 2022 Sayılı Yasa uyarınca davacıya özürlü aylığı bağlanamayacağı yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde idari yargı görevli olduğundan Şanlıurfa İdare Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ  : Davanın görüm ve çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Şanlıurfa İdare Mahkemesinin 27.2.2013 gün ve E:2012/4530, K:2013/575 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.11.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.