T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO     : 2018 / 155

          KARAR NO : 2018 / 232

          KARAR TR   : 20.4.2018

ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini  ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

  

K  A  R  A  R

 

Davacı         : R.SİGORTA A.Ş.

Vekili           : Av. Y.E.D.

Davalı          : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili          : Av. N.Ö.

 

O L A Y     : Davacı vekili; müvekkili şirkete sigortalı bulunan 06 AN... plakalı aracın, 22.10.2012 tarihinde, sürücüsünün yönetiminde, Malatya’da Çevre Yolunu takiben Beydağı Hastanesi Kavşağından Viraj Kavşağı istikametine seyrederken, davalı kurum tarafından yapılan yol çalışması alanında ortamın karanlık ve yol kesim yönlendirme levhalarının yetersiz olması sonucu, yolda bulunan kum ve taş yığınına çarpmak suretiyle hasarlandığını; bu nedenle, sigortalıya farklı tarihlerde toplam 1.385,24.TL.’sı ödendiğini;  söz konusu kazanın, yolun yapım, bakım ve onarımından sorumlu bulunan davalı kuruluşun yolun trafik düzeni ve güvenliğini sağlamaması, gerekli uyarı önlemlerini almaması, gerekli ve yeterli sayıda işaret levhaları ile tedbir almaması yolun aydınlatılmasını sağlamaması sebebi ile meydana geldiğini; kazanın oluşumunda davalının % 75 oranında kusurlu olduğunu; yaptıkları başvuruya davalının olumsuz cevap verdiğini; müvekkilinin, ödediği tazminat sebebi ile, TTK.nun 1472. maddesine göre sigortalısının halefi olduğunu ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.038,75.TL’sı tazminatın, 779,00.TL.’lık kısmının 23.11.2012, 259,75.TL.’lık kısmının ise 17.12.2012 ödeme tarihinden itibaren işleyen avans faiziyle birlikte tahsili istemiyle 8.4.2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 7.Ticaret Mahkemesi, 16/4/2013 gün ve E:2013/239, K:2013/181 sayı ile, görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine, talep halinde dosyanın görevli Ankara Asliye Hukuk  Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş; kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesi; 27.02.2014 tarih ve E:2014/2123, K:2014/2666 sayı ile görev nedeniyle hükmü bozmuştur.

Ankara 7. Ticaret Mahkemesinin bir kısım dosyaları 4.Asliye Ticaret mahkemesine devredilmiştir.

ANKARA 4.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ; 30.12.2014 gün ve E:2014/1092, K:2014/780 sayı ile “(…) Dava, davalı idarenin yol çalışmaları sırasında yeterli ve gerekli işaretlemeleri yapmaması nedeniyle hizmet kusuruna dayanılarak rücuen tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece asliye hukuk mahkemelerinin görevli olması nedeniyle verilen görevsizlik kararı Yargıtay 17. H.D.'nin 27/02/2014 günlü ilamı ile hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden idare aleyhine tam yargı davasının idari yargı yerinde açılması gerektiğinden bahisle bozulmuştur.

Dava, davalı idarenin yol çalışmaları sırasında yeterli ve gerekli işaretlemeleri yapmaması nedeniyle hizmet kusuruna dayanılarak rücuen tazminat istemine ilişkin olduğundan yargı yolu bakımından mahkememizin görevsizliğine dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM

1-Mahkememizin görevsizliğine, dava dilekçenin Yargı yolu bakımından reddine…” karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 13.İdare Mahkemesi, 22.6.2015 gün ve E:2015/1553, K:2015/1032 sayı ile 2577 sayılı Kanunun 36. 14 ve 15/1-a maddesi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının yetkili Malatya İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

MALATYA İDARE MAHKEMESİ; 22.7.2015 gün ve E:2015/1063, K:2015/1051 sayı ile “(…) Benzer uyuşmazlıklar konusunda farklı mahkemelerde çıkan görev uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesince incelendiği (Uyuşmazlık Mahkemesinin E:2012/144, E:2012/268, 2015/162 sayılı dosyaları) ve uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğuna karar verildiği ve bu kararın istikrar kazandığı görülmektedir.

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 2015/162 esas sayılı dosyasında, "Dava, davacı şirket tarafından sigortalı bulunan 42 CAN 06 plakalı aracın 07.10.2012 tarihinde Denizli Çevre Yolunda Aydın istikametine seyir halinde iken yol yapım çalışması sebebiyle herhangi bir uyarı, ikaz işaret levhası bulunmaması ve yolun trafiğe kapatılmaması nedeniyle tek taraflı trafik kazasının meydana geldiğini, kaza sonrası meydana gelen 13.331,50.-TL maddi zarar bedelinin 05.11.2012 tarihinde sigortalıya ödendiğini, davalı idarenin söz konusu kazada % 100 oranında kusurlu ve sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 13.331,50.-TL zarar bedelinin ödeme tarihi olan 05.11.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir"; Geçici 21. maddesinde de, "Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz." denilmiştir.

Bu durumda, farklı davaların, farklı yargı kollarında görülmesinin, dolayısıyla farklı hukuk ilkeleri uygulanmak suretiyle uyuşmazlıkların çözümlenmesinin engellenmesi suretiyle yargısal istikrar ve güvenin sağlanması, kişilerin hangi yargı yerinde hakkını arayacağının belirli olmasının hak arama özgürlüğünün ve hukuk devleti olmanın teminatı olması bakımından, kararları bağlayıcı olan, farklı yargı kolları arasındaki görev uyuşmazlıklarını çözmekle görevli Uyuşmazlık Mahkemesinin konu hakkındaki istikrar kazanmış içtihadı bulunduğu dikkate alındığında, Malatya'da çevre yolunu takiben Beydağı Hastanesi kavşağından Viraj kavşağı istikametine seyrederken davalı idare tarafından yapılan yol çalışması alanında ortamın karanlık ve yol kesim yönlendirme levhalarının yetersiz olması nedeniyle yolda bulunan kum ve taş yığınına çarpmak suretiyle meydana gelen hasardan dolayı araç sahibine ödenen miktardan davalı idarenin sorumlu olduğu miktarın tazmini istemiyle açılan bu davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine…” karar vermiş; itiraz edilmesi üzerine Malatya Bölge İdare Mahkemesince,  23.2.2016 gün ve E:2015/2373, K:2016/287 sayı ile itiraz istemi reddedilerek onanan, karar düzeltme istemi de aynı Mahkemece 23.6.2016 gün ve E:2016/1087, K:2016/1220 sayı ile reddedilen karar kesinleşmiştir.

Davacı vekilinin dilekçesi üzerine Malatya İdare Mahkemesi 7.2.2018 tarihli üst yazıyla dava dosyalarını göndermiş ve Mahkememizde 14.2.2018 tarihinde kayda girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Birgül KURT ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 20.4.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda seyir halindeyken meydana gelen trafik kazası sonucu hasara uğrayan sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini karşılayan sigorta şirketinin, zararın bir kısmının davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyalarının incelenmesinden; davacı şirketçe sigorta edilen 06 AN... plakalı aracın, 22.10.2012 tarihinde, sürücüsünün yönetiminde, Malatya’da Çevre Yolunu takiben Beydağı Hastanesi Kavşağından Viraj Kavşağı istikametine seyrederken, yol çalışması alanında,  yolda bulunan kum ve taş yığınına çarpmak suretiyle hasarlandığı; söz konusu kazanın, yolun yapım, bakım ve onarımından sorumlu bulunan davalı kuruluşun yolun trafik düzeni ve güvenliğini sağlamaması, gerekli uyarı önlemlerini almaması, gerekli ve yeterli sayıda işaret levhaları ile tedbir almaması yolun aydınlatılmasını sağlamaması sebebi ile meydana geldiği iddia edilerek; sigortalıya ödenen toplam 1.385,24.TL hasar bedelinin  davalının kusuru oranındaki 1.038,75.TL.lik kısmının ödeme tarihinden itibaren işleyen avans faiziyle birlikte davalı idareden rücuen tazmini istemiyle  dava açıldığı anlaşılmıştır. 

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin; 30.12.2014 gün ve E:2014/1092, K:2014/780 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin; 30.12.2014 gün ve E:2014/1092, K:2014/780 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 20.4.2018 gününde Üye Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKSU

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Birgül

KURT

 

Üye

Turgay Tuncay Varlı

 

 

 

 

 

                                                                 KARŞI OY

 

3.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/580 K:2015/592 sayılı kararında belirtilmiş olan düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 20.4.2018 

 

                                                       ÜYE

                                           Turgay Tuncay VARLI