Hukuk Bölümü         2007/377 E.  ,  2007/406 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

 

            Davacı            : Ö.E.

            Vekilleri         : Av. D.Ç, Av. A.K.   

            Davalı             :  Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı (İzmir Sigorta İl Müdürlüğü)

           

            O  L  A  Y       : Ek aylık sigorta primleri bildirgelerinin Kuruma verilmemesi ve işyerine ait defter ve belgelerin Yönetmeliğe uygun olarak düzenlenmemesi nedeniyle davacı adına 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 79. ve 140. maddelerine göre idari para cezası kesilmiş; yapılan itiraz, komisyon kararı ile reddedilmiştir.

Davacı vekili, söz konusu para cezasının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 1. İDARE MAHKEMESİ; 8.12.2005 gün ve E:2005/1540, K:2005/1365 sayı ile, Kabahatler Kanununun yürürlüğe girdiği 1.6.2005 tarihinden itibaren idari para cezalarına karşı açılan davaların, bu Yasa kapsamında olduğu ve idari yaptırım olarak para cezası öngören kanunlarda itiraz yeri olarak idare mahkemeleri gösterilmiş olsa dahi görüm ve çözümünün adli yargı yerlerinin görev alanına girdiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, aynı istemle  adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

İZMİR  1.  SULH  CEZA  MAHKEMESİ ; 22.1.2007 gün  ve  D. İş  E:  2006/43, D. İş K:2007/9 sayı ile, 5326 sayılı Kabahatler Kanunundan sonra 15.2.2006 tarihinde 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 140. maddesinde yapılmış olan değişikliğin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi ile 506 sayılı yasa’nın 140. maddesine müsteniden tahakkuk ettirilen idari para cezalarına ilişkin uyuşmazlıkların çözüm görevinin İdare Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.

Davacı vekili, 26.3.2007 tarihinde her iki karardan bahsederek tekrar idari yargı yerinde aynı istemle dava açmıştır.

İzmir 3. İdare Mahkemesi; 12.4.2007 gün ve E: 2007/568, K:2007/528 sayı ile, 506 sayılı Yasanın 140. maddesinin 8.2.2006 günlü ve 5454 sayılı Yasanın 5. Maddesiyle değiştirilen dördüncü fıkrasında idari para cezalarına karşı Sulh Ceza Mahkemelerini görevli kılan kanun yoluna ilişkin hüküm her ne kadar Anayasa Mahkemesinin 4.10.2006 günlü kararı ile iptal edilmişse de, Anayasa Mahkemesi kararı ile 506 sayılı Yasa uyarınca verilen idari para cezalarına karşı başvurulacak kanun yolu ile ilgili hukuki bir boşluk doğduğu; bu durumda, Anayasa Mahkemesinin 4.10.2006 günlü kararından sonra yürürlüğe giren ve 5326 sayılı Yasada değişiklik öngören 5560 sayılı Yasa ile özel kanunlarında kanun yolu olarak idare Mahkemeleri öngörülen idari para cezaları dışında genel görevli mahkemenin Sulh Ceza Mahkemeleri olduğunun hükme bağlanmış olması, Anayasa Mahkemesi kararından sonra 506 sayılı Yasada kanun yoluna ilişkin her hangi bir hüküm bulunmaması ve kanun koyucu tarafından İdare Mahkemelerinin görevli olduğuna ilişkin ilgili Yasada her hangi bir değişiklik yapılmaması karşısında Mahkemelerinde açılan iş bu davanın görüm ve çözümünde Sulh Ceza Mahkemesi'nin görevli bulunduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, karar kesinleştikten sonra, davacı vekilinin istemi üzerine oluşan görev uyuşmazlığının çözümü için dava dosyası Mahkememize gönderilmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN,  Ramazan TUNÇ, O.Cem ERBÜK, Ayper GÖKTUNA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 26.12.2007 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR  ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun11.7.1988günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.”,15. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlıklarında dava dosyası:

a. Ceza davalarında son görevsizlik kararını veren mahkemece, bu kararın kesinleş-mesinden sonra doğrudan doğruya,

b. Diğer davalarda son görevsizlik kararını veren mahkemece bu kararın kesinleş-mesinden sonra, taraflardan birinin istemi üzerine,Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir ve görevli mahkemenin belirlenmesi istenir.”denilmiştir. Aynı Yasa’nın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

İdare Mahkemesi dosyasından, Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamadığından, Başkanlığımızca, 30.7.2007 gün ve E:2007/377 sayılı yazı ile, İzmir 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nden, 22.1.2007 gün ve E:2006/43 D.İş, K:2007/9 D.İş sayılı görevsizlik kararının kesinleşme durumunu gösteren onaylı bir örneğinin gönderilmesinin istenilmesi üzerine, adı geçen Mahkemece gönderilen 7.9.2007 gün ve E:2006/43 D. İş, K: 2007/9 D.İş sayılı yazıda, söz konusu kararın temyiz edildiği, dolayısıyla kesinleşmediği bildirilmiştir.

Bu durumda, görev uyuşmazlığına konu edilen İzmir 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararı kesinleşmediğinden, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddine karar verilmesinin gerekmiştir.

 SONUÇ    : 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 26.12.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.