T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

          ESAS NO      : 2018 / 633

          KARAR NO  : 2018 / 569

          KARAR TR   : 22.10.2018

 

ÖZET : Davacının, Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde usta öğretici olarak çalışırken işten çıkarıldığından bahisle kendisine  kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesi istemiyle açtığı davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı      : Z.Ü.

Vekili       : Av. A.t B.& Av. M.S.

Davalı       : Milli Eğitim Bakanlığı (Gürpınar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Halk Eğitim

                  Merkezi )

Vekili       : Av. M. B.

 

O L A Y : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, Gürpınar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren Halk Eğitim Merkezinde, 2005 yılının Kasım ayından 2016 yılının Haziran ayına kadar usta öğretici/eğitmen olarak çalıştığını; burada yatak örtüsü, pike, salon takımı, mutfak takımı ve telikırma gibi işleri  öğrettiğini; kendisinin  2016 yılı Haziran ayında, ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı ödenmeden işten çıkarıldığını ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 1.000.00 TL kıdem, 1.000.00 TL ihbar tazminatı olmak üzere toplam 2.000.00 TL tazminatın faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle 29.9.2017 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

GÜRPINAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (İŞ MAHKEMESİ SIFATIYLA): 24.1.2018 gün ve E:2017/278, K:2018/35 sayı ile, Yargıtay HGK'nun 2015/9-736 Esas, 2017/25 Karar sayılı ve İstanbul BAM 31. Hukuk Dairesinin 2017/946 Esas, 2017/1543 Karar sayılı ilamlarına da yer vererek, “(…)Davacı taraf dava dilekçesinde davacı asilin halk eğitim merkezinde bir süre usta öğretici olarak çalıştığını, kıdem ve ihbar tazminatının ödenmeden işten çıkarıldığını belirtmiş, mahkememizce davacının çalıştığını iddia ettiği halk eğitim müdürlüğünden davacıya ait belgeler dosya arasına celbedilmiş, ilgili müdürlük cevaben; kurumlarında talep doğrultusunda kursların açıldığını, kursta kadrolu öğreticinin bulunmaması halinde milli eğitim müdürlüğünün onayı ile ek ders karşılığı usta öğretici çalıştırıldığını, davacının "Milli Eğitim Bakanlığı Yaygın Eğitim Yönetmeliği" gereğince kısmi zamanlı çalıştırıldığınım, sicil dosyası, iş sözleşmesi ve fazla mesai çizelgesinin bulunmadığını bildirmiş, belgelerin incelenmesinde ise davacının kadrosuz usta öğretici olarak müdür yardımcısı, şube müdürü, ilçe milli eğitim müdürünün onay işlemi ile ek ders karşılığı çalıştığı, davalı kurum ile davacı arasında herhangi bir iş sözleşmesinin kurulmadığı, davacının bir idari işlem olan onay işlemi ile görevlendirildiği, bu haliyle çalışma ilişkisi idarece yapılan bir görevlendirmeye dayalı olup taraflar arasındaki ilişkinin statü hukukuna tabi olduğu, davacının 506 sayılı Kanun gereğince sosyal güvenlik hukuku açısından Sosyal Sigortalar Kurumuna primlerinin yatırılmış olmasının iş sözleşmesi ile çalıştığı anlamına gelmeyeceği de dikkate alınarak, konuyla ilgili yukarıda yer verilen Yargıtay HGK ve İstanbul BAM kararlarında da belirtildiği üzere iş bu davaya bakma görevinin idari yargı mercilerinde olduğu anlaşılmakla, davacının davası hakkında 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b ve 115. maddeleri uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:

1-Davanın yargı yolu caiz olmadığından ve dava şartı yokluğundan 6100 Sayılı HMK'nın 114/1-b ve 115. maddeleri uyarınca reddine(…)” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

VAN 1.İDARE MAHKEMESİ: 20.6.2018 gün ve E: 2018/794 sayı ile, “(…)506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. maddesinde; Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar denilmiş, aynı Yasanın "Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri" başlıklı 134. maddesinde, Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görüleceği hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 3. maddesinde; kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79. madde ile başlayan Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde de “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların İş Mahkemelerinde görüleceği kural bağlanmıştır.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının, işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; devamındaki değişik maddelerinde de; kıdem tazminatı, ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 12.10.2017 gün ve 30221 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun;

"İş mahkemelerinin kuruluşu" başlıklı 2. maddesinde,

“(1) İş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenir.

İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde iş mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır. İhtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, daireler arasındaki iş dağılımı Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenebilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır. Daireler, tevzi edilen davalara bakmak zorundadır.

İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince, bu Kanundaki usul ve esaslara göre bakılır." denilmiş,

"Dava şartı olarak arabuluculuk" başlıklı 3/1. maddesinde;

" (1) Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır..." denilmiş,

"Görev" başlıklı 5. maddesinde;

" (1) İş mahkemeleri;

a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,

b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,

c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar" denilmiştir.

Aynı Kanun'un "Geçici Hükümleri" başlıklı Geçici 1. maddesinde;

"(1) Mülga 5521 sayılı Kanun gereğince kurulan iş mahkemeleri, bu Kanun uyarınca kurulmuş iş mahkemeleri olarak kabul edilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar, açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam olunur.

(2)Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.

(3)Başka mahkemelerin görev alanına girerken bu Kanunla iş mahkemelerinin görev alanına dâhil edilen dava ve işler, iş mahkemelerine devredilmez; kesinleşinceye kadar ilgili mahkemeler tarafından görülmeye devam olunur.

(4) İlk derece mahkemeleri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararlar, karar tarihindeki kanun yoluna ilişkin hükümlere tabidir. " hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; Van İli, Gürpınar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren Halk Eğitim Merkezi'nde usta öğretici/eğitmen olarak görev yapmaktayken işten çıkarılan davacı tarafından, ödenmediği ileri sürülen kıdem ve ihbar tazminatına karşılık toplam 2.000,00 TL tazminatın banka mevduatına uygulanan en yüksek faiz ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle Gürpınar Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 2017/278 sayılı esasına kayden açılan davada, anılan Mahkemenin 24/01/2018 tarih ve K:2018/35 sayılı kararıyla, davanın görüm ve çözümünün idari yargının görevine girdiğinden bahisle yargı yolu caiz olmadığından ve dava şartı yokluğundan reddine karar verildiği, 09.04.2018 tarihinde ilk derece mahkemesi kararının kesinleşmesi üzerine de davacı vekili tarafından Mahkememiz nezdinde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden, 506 sayılı Kanun yürürlükte iken mahalli mülkü amirin tasarrufu ile idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulmak suretiyle çalışan davacı tarafından talep edilen kıdem ve ihbar tazminatı alacağının, İş Kanunundan kaynaklanan haklardan olduğu, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 28/05/2018 tarih ve H:2018/286, K:2018/344 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle davanın adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 22.10.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da temin edilmek sureti ile 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının, Gürpınar Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde 2005-2016 yılları arasında usta öğretici olarak çalışırken işten çıkarıldığından bahisle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000.00 TL kıdem, 1.000.00 TL ihbar tazminatı olmak üzere toplam 2.000.00 TL tazminatın faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” Başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı Kanunun 3.maddesinde;  kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79.madde ile başlayan Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 1.maddesinde,  Kanunun amacının,  işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında, kıdem tazminatı,  ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 12.10.2017 gün ve 30221 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun;

"İş mahkemelerinin kuruluşu" başlıklı 2. maddesinde,

“(1) İş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenir.

(2) İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde iş mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır. İhtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, daireler arasındaki iş dağılımı Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenebilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır. Daireler, tevzi edilen davalara bakmak zorundadır.

(3) İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince, bu Kanundaki usul ve esaslara göre bakılır." denilmiş,

"Dava şartı olarak arabuluculuk" başlıklı 3/1. maddesinde;

" (1) Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır..." denilmiş,

"Görev" başlıklı 5. maddesinde;

" (1) İş mahkemeleri;

a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,

b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncümaddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,

c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar" denilmiştir.

Aynı Kanun'un "Geçici Hükümleri" başlıklı Geçici 1. maddesinde;

"(1) Mülga 5521 sayılı Kanun gereğince kurulan iş mahkemeleri, bu Kanun uyarınca kurulmuş iş mahkemeleri olarak kabul edilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar, açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam olunur.

(2) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.

(3) Başka mahkemelerin görev alanına girerken bu Kanunla iş mahkemelerinin görev alanına dâhil edilen dava ve işler, iş mahkemelerine devredilmez; kesinleşinceye kadar ilgili mahkemeler tarafından görülmeye devam olunur.

(4) İlk derece mahkemeleri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararlar, karar tarihindeki kanun yoluna ilişkin hükümlere tabidir. " hükmüne yer verilmiştir.

Dosya kapsamında yapılan incelemede; davacının Gürpınar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren Halk Eğitim Merkezinde 2005-2016 tarihleri arasında usta öğretici olarak çalıştığı, 2016 yılı Haziran ayında, ihbar tazminatı ve kıdem tazminatı ödenmeden işten çıkarıldığı iddiasıyla, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 1.000.00 TL kıdem, 1.000.00 TL ihbar tazminatı olmak üzere toplam 2.000.00 TL tazminatın faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

Davacının, idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu, talep edilen kıdem tazminatının İş Kanunu’ndan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Van 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Gürpınar Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 24.1.2018 gün ve E:2017/278, K:2018/35 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Van 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Gürpınar Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 24.1.2018 gün ve E:2017/278, K:2018/35 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 22.10.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                 Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                            Mehmet                             Birol        

    DURSUN                   BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                           Üye                                  Üye                                Üye                     

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                         Nurdane           

                                         AYDIN                             TUNÇ                           TOPUZ