T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

         

            ESAS NO      : 2018 / 334

            KARAR NO  : 2018 / 455

            KARAR TR   : 24.9.2018

 

ÖZET : Dere ıslah çalışmaları sırasında davalı idarece iş makineleri ile davacının taşınmazlarına girilerek, taşınmazların üzerindeki bitki örtüsüne zarar verildiği ve dere sınırı yapılırken taşınmazların yok edilerek dere içine katıldığı iddiasıyla uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, özel hukuk hükümlerine göre ADLİ YARGI YERİNDE  görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : B.K.

Vekili           : Av. N.K.

Davalı          : Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nü İzafeten 226.Şube Müdürlüğü

Vekili           : Av. C. K.

 

O L A Y      : Davacı vekili dilekçesinde; Bulancak İlçesi, Ahmetli Köyü, Değirmenarkası Mevkiinde bulunan 115 ada, 99 parsel ve 111 ada 269 parsel sayılı taşınmazın müvekkilinin mülkiyet ve zilyetliğinde olduğunu; Pazarsuyu Deresinde yapılan ıslah çalışmasında davalı Kurumun, bu taşınmaza müvekkilinden izin ve muvafakat almadan iş makineleri ile girdiğini, taşınmazı yok edip dere sınırı yaparken derenin içerisine kattığını, üzerindeki bitki örtüsünün tamamına zarar verdiğini; davalının haksız, hukuka aykırı ve suç sayılan işleminden dolayı müvekkilinin maddi ve manevi zarar gördüğünü; Medeni Kanunun 683. maddesinin,  bir şeye malik olan kimsenin, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahip olduğunu, malikin her türlü haksız el atmanın önlenmesini ve uğramış olduğu zararlardan dolayı tazminat davası da ikame edebileceğini düzenlediğini; davalının haksız ve hukuka aykırı olarak müvekkiline ait taşınmaza el atattığını, tamamen zarara uğrattığını; taşınmazı eski haline getirmek ve üzerindeki bitki örtüsü olan ağaçları canlandırması için müvekkilinin çok büyük masraf yapması gerektiğini; müvekkilinin uğradığı zarardan sorumlu olan davalının, zararı tazmin etmesi gerektiğini ancak bu güne kadar gereğini yapmadığını ifade ederek; fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile 20.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle 24.9.2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesi; 07.02.2014 gün ve E:2013/504, K:2014/74 sayı ile, HMK'nun 114/c ve 115/2. maddesi uyarınca mahkemenin görevsiz olduğu gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, dosyanın görevli ve yetkili Ordu İdare Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi; 14.5.2015 gün ve E:2015/5536, K:2015/6253 sayı ile, “(…)Yargı yolu bakımından görevsizlik kararlarında, davaya başka bir mahkemede devam edilmesi söz konusu olmayıp, kendine özgü usul kuralları bulunan farklı yargı yerinde yeniden açılan bir dava söz konusudur ve bu dava adli yargı yerindeki davanın devamı niteliğinde değildir. Bu nedenle gönderme kararı verilmiş olması doğru değildir.

Ayrıca 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331/2 maddesinde; “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder.” biçiminde düzenleme yapılmıştır.

Yukarıdaki yasal düzenleme 6100 sayılı HMK’da düzenlenmiş olup hiç kuşkusuz adli yargı yerinde görülecek davalarda ve adli mahkemeler arasındaki görevsizlik kararlarında uygulanmalıdır. Açıklanan maddede “davaya bir başka mahkemede devam edilmesi” hali düzenlenmiştir. Oysa yargı yolu bakımından görevsizlik kararlarında, davaya başka bir mahkemede devam edilmesi söz konusu olmayıp, kendine has usul kuralları bulunan farklı yargı yerinde yeniden açılan bir dava söz konusudur ve bu dava adli yargı yerindeki davanın devamı niteliğinde değildir.

Buna göre, davacı davasını, yürürlükte bulunan yasal düzenlemelere göre görevsiz yargı yerinde açmış ise “yargı yolu bakımından görevsizliği” nedeniyle dava dilekçesinin reddine dair verilecek kararla birlikte; harç, yargılama giderleri yönünden de hüküm kurulması gerekecektir. Mahkemece; dosyanın idare mahkemesine gönderilmesine, yargılama giderlerinin de görevli mahkemede nazara alınmasına yönelik verilen karar usul ve yasaya uygun olmadığından yukarıda (2) sayılı bentte açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine…” karar vermiş; davacı vekilinin kararın düzeltilmesine ilişkin dilekçesi de aynı Dairece; 25.2.2016 gün ve E:2015/14208, K:2016/2412 sayı ile reddedilmiştir.

BULANCAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 22.6.2016 gün ve E:2016/234, K:2016/387 sayı ile,  Mahkemelerince verilen kararın temyiz edilmesi sonucu Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin E:2015/5536 K:2015/6253 sayılı ilamıyla bozulduğu belirtilerek bu ilama yer verildikten sonra; “(…) yeniden yapılan yargılamada usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay ilamına uyulmakla; Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün birer kamu tüzel kişisi olduğu, eylem ve işlemlerinin kamusal nitelikte bulunduğu, 2577 sayılı İYUY. m.2 gereği kamu hizmetlerinin görülmesi sırasında ve hizmet kusurundan doğan zararların gideriminin idari yargı görevinde bulunduğu (Buna dair Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2012/18027 K. 2013/16655 K. sayılı ilamı) anlaşıldığından davanın HMK. 114/b maddesi gereği dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

Davanın Görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE…” karar vermiş; bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu defa, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmış; Ordu İdare Mahkemesi; 28.10.2016 gün ve E:2016/1215, K:2016/1174 sayı ile, dava dilekçesine dava konusu olayın cereyan tarzını vesaire ortaya koyan hiçbir bilgi ve belgenin eklenmediği, söz konusu idari eylemden ve oluşan zarardan ne zaman ve nasıl haberdar olunduğuna ilişkin hiçbir açıklama yapılmadığı, eylemin ve zararın öğrenilmesi üzerine idareye başvuru yapılıp yapılmadığı ya da delil tespiti yaptırılıp yaptırılmadığına ilişkin herhangi bir bilgi verilmediği, zararın tespitine yarar hiçbir evrak-ı müsbitenin eklenmediği, tüm bu yönleriyle dava dilekçesinin 2577 sayılı Kanun'un 3'üncü maddesine uygun düzenlenmediği gerekçesiyle; aynı Kanunun 15’inci maddesinin 1 ’inci fıkrasının (d) bendi gereğince dava dilekçesinin reddine karar vermiştir.

Davacı vekili yenilediği dilekçesinde; Pazarsuyu Deresinde yapılan ıslah çalışmasında davalı kurumun müvekkiline ait taşınmaza, müvekkilinden izin ve muvafakat almadan 2013 yılında iş makinaları ile girdiğini, taşınmazı yok edip dere sınırı yaparken derenin içerisine kattığını, üzerindeki bitki örtüsünün tamamına zarar verdiğini; bu olay 2013 yılında müvekkili tarafından öğrenilince müvekkilin de 18.09.2013 tarihinde taşınmazına yapılan müdahaleyi harita mühendisine ölçtürerek taşınmazının müdahale edilen alanını hesaplattığını ve 24.09.2013 tarihinde dava açtığını; bu olaya ait sadece harita mühendisine, müdahale yapılan alanın hesaplattırıldığını, zarar verilen alan halen davalının çalışma alanına geçtiğinden ve bu zarar devam ettiği için mahkeme tarafından yapılacak bilirkişi incelemesinde hesaplanacağından davadan önce tespit işlemi yapılmadığını, yapılan müdahâlenin halen devam ettiğini, ilk müdâhale alanı ile bugünkü müdahale alanının aynı şekilde devam ettiğini ifade ederek; artırma hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 20.000,00 TL’nin ilk dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 ORDU İDARE MAHKEMESİ; 19.2.2018 gün ve E:2016/1871 sayı ile, “(…) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2. maddesinde; "Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir." hükmüne yer verilmiştir.

(…)

Bakılan davada, Pazarsuyu Deresinde yapılan dere ıslah çalışmaları sırasında davacıdan izin ve muvafakat alınmadan davalı idarece iş makinaları ile davacının mülkiyetinde bulunan Giresun ili, Bulancak ilçesi, Ahmetli köyü, Değirmenarkası mevkiinde bulunan 115 ada 99 parsel ve 111 ada 269 parsel sayılı taşınmazlara girilerek taşınmazların üzerindeki bitki örtüsüne zarar verildiği ve dere sınırı yapılırken taşınmazların yok edilerek dere içine katıldığı iddiasıyla 20.000,00 TL'nin yasal faiziyle birlikte tazmini talebiyle bakılan davanın açıldığı, dava konusunun davacının malvarlığına ilişkin yapılan müdahaleden kaynaklandığı, idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak davalar ile idarenin aynı plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu, idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiştir.

Olayda, Mahkememizin 19/07/2017 tarihli ara kararına davalı idarece verilen yanıttan, davacının taşınmazları üzerine yapılan istifli taş tahkimat ile Q500 yıllık fezeyan debisi değeri ve yatak eğimi dikkate alınarak yapılan hesap sonucu oluşan minimum dere yatağı en kesitinin oluşturulduğu ve taşınmazların Pazarsuyu Deresi taşkınlarından korunduğunun belirtildiği, taşınmazlara ilişkin olarak herhangi bir kamulaştırma kararının da bulunmadığı, bu haliyle de davalı idarenin bu eyleminin "haksız fiil" kapsamında olduğu, bu durumda ise Pazarsuyu Deresinde yapılan dere ıslah çalışmaları sırasında davacının taşınmazlarında meydana geldiği iddia olunan zararların haksız fiilden kaynaklanmış olduğu ve uyuşmazlığın "haksız fiil" esaslarına ilişkin olarak çözümlenmesi gerektiği kanaatine ulaşıldığından, idarenin ayni bir hakka müdahalesinin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi işin esasını teşkil etmekte olup, taşınmaza yapılan müdahalenin önlenmesi ve haksız fiilden kaynaklanan zararların tazmini davasının, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

-Davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği kanısıyla 2247 sayılı Kanunun 19. maddesine istinaden görevli yargı kolunun belirlenmesi için (Mahkememizin dava dosyası ile Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E: 2016/234 sayılı dosyası aslının birlikte gönderilmek suretiyle) Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına,

-Uyuşmazlık Mahkemesince bir karar verilinceye kadar işbu davanın bekletilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Turgay Tuncay VARLI'nın katılımlarıyla yapılan 24.9.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, dere ıslah çalışmaları sırasında davalı idarece iş makineleri ile davacının taşınmazlarına girilerek, taşınmazların üzerindeki bitki örtüsüne zarar verildiği ve dere sınırı yapılırken taşınmazların yok edilerek dere içine katıldığı gerekçesiyle uğranılan zararın karşılığı olarak 20.000,00 TL maddî tazminatın yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

6200 sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun’un “Umumi hükümler” başlıklı 1.maddesinde; “(Değişik: 11/10/2011 - KHK - 662/49 md.) Bu Kanunun amacı; yerüstü ve yeraltı sularının zararlarını önlemek ve/veya bunlardan çeşitli yönlerden faydalanmak maksadıyla bu Kanun ve ilgili diğer mevzuatla verilen görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak üzere; Orman ve Su İşleri Bakanlığına bağlı, kamu tüzel kişiliğine sahip, merkezi Ankara’da bulunan özel bütçeli bir kuruluş olan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlemektir./Genel Müdürlüğün kısa adı DSİ’dir” hükmüne;  “Vazife ve salahiyetler” başlıklı 2.maddesinde;  Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğünün vazife ve salahiyetleri şunlardır: a) Taşkın sular ve sellere karşı koruyucu tesisler meydana getirmek;/ b) Sulama tesislerini kurmak, sulama sahalarında mevcut parsellerin tamamını veya aksamını gösterir harita ve planları yapmak veya yaptırmak ve icabı halinde kadastrosunu yaptırmak;/ c) (Değişik: 11/10/2011-KHK-662/49 md.) Sulak alanları ıslah etmek, erozyon ve rüsubat kontrolü ile ilgili etüt ve planlama işlerini yapmak veya yaptırmak, kendi tesislerini korumaya yönelik erozyon kontrolü maksatlı ağaçlandırma çalışmaları yapmak,/ d) (a) ve (b) fıkralarındaki faaliyetlerle ilgili olmak şartiyle sudan ve zaruret halinde yardımcı diğer kaynaklardan enerji istihsal etmek; / e) Şehir ve kasabaların içme su ve kanalizasyon projelerini tetkik, tasdik ve murakabe etmek; Köy içme suları için teknik organizasyon ve murakabeyi sağlamak ve bu iş için Bayındırlık Müdürlükleri emrinde çalışacak lüzumlu bilgiye sahip elemanları yetiştirmek;/ f) Akar sularda ıslahat yapmak ve icabedenleri seyrüsefere elverişli hale getirmek;/ g) Yukardaki fıkralarda yazılı tesislerin (Çalıştırma, bakım ve onarımdahil) işletmelerini sağlamak;/ h) Yukardaki fıkralarda yazılı işlerle ilgili olmak üzere rasat, tecrübe, istatistik, araştırma ve her türlü istikşaf işlerini yapmak ve ezcümle toprağın cins ve karakterini, yetiştirilecek mahsul nevilerini ve elde edilecek zirai, iktisadi faydaları ve verimlilik derecelerini tesbit etmek ve bu mevzularda gerekirse ilgili vekalet ve müesseselerden faydalanmak, amenejman planları hazırlamak ve bunları, temin edecekleri fayda ve ele alınmalarındaki zaruretlere göre seçmek, sıralamak ve Vekalete teklif etmek;/ i) Yukardaki fıkralarda yazılı işlerin her türlü etüd ve projelerini yapmak veya yaptırmak (…);/ j) Tesislerin yapılması hususunda her türlü mali imkanları araştırmak ve icabı halinde ortaklıklar kurulmasını Vekalete teklif etmek ve Maliye Vekaletinin muvafakat ve kefaleti ve İcra Vekilleri Heyeti kararı ile uzun vadeli iç ve dış istikrazlar yapmak;/ k) Umum Müdürlüğün yaptığı veya devraldığı tesislerden işletmelerini bizzat deruhte etmediklerinin işlemelerini sağlamak üzere işletmeler kurmak ya doğrudan doğruya veyahut da işletmeler marifetiyle ortaklıklar teşkil etmek ve lüzumu halinde tesisleri hakiki ve hükmi şahıslara devretmek üzere Vekalete teklifte bulunmak;/ l) Hükümet daireleriyle Hükümete bağlı müesseseler ve diğer hükmi ve hakiki şahıslar tarafından yapılıp amme menfaati bulunan ve Umum Müdürlüğün vazifesi ile ilgili işlere ait proje ve keşif evrakını tetkik ve tasdik etmek, inşaatın yapılmasının proje ve fenni icaplara uygunluğunu murakabe etmek ve bu işlerin etüd ve projelerini uygun gördüğü bir ücret mukabilinde yapmak veya yaptırmak;/ m) Umum Müdürlüğün yukarki fıkralarda yazılı çalışmalarının yürümesine ve gelişmesine muktazi garaj ve atelyeleri, makine ve malzeme ambar ve depolarını, idare binalarını, servis ve akaryakıt tesislerini, laboratuvarları, deneme istasyonlarını, işletme ve koruma emniyetlerini sağlayacak bina ve lojmanlarla telefon şebekelerini, radyo verici istasyonlarını, Umum Müdürlüğün vazifelerinin verimli yönetimine yarayacak diğer tesisleri yapmak veya yaptırmak, teçhiz etmek, kiralamak ve bakımlarını temin etmek;/ n) Umum Müdürlüğün vazifesi içinde bulunan işlerin yapılmasına lüzumlu arazi ve gayrimenkulleri kanunlarına göre muvakkat olarak işgal etmek veya istimlak etmek veya satın almak; o) Umum Müdürlüğün çalışma konusuna giren işleri yapmaya lüzumlu malzeme, makine, teçhizat ve taşıtları seçmek, sağlamak, çalıştırmak ve icabında kira mukabili vermek ve bunlar için gerekli tamir atelyeleri ile tesisleri kurmak ve işletmek./ p) (Ek : 11/10/2011 - KHK - 662/50 md.) Kullanılmış suları tekrar kazanmak maksadıyla gerekli tesisleri yapmak veya yaptırmak, /r) (Ek : 11/10/2011 - KHK - 662/50 md.) İşletmeye açılan hidroelektrik santrallerin su kullanım hakkı anlaşmalarına uygun olarak işletilip işletilmediğini kontrol etmek, bunlarla ilgili her türlü hesap ve tahsilât işlemlerini yapmak, baraj, gölet ve kanal gibi su yüzeyleri ile rezervuar alanında azami su kotu ile işletme kotu arasında kalan yerlerde güneş enerjisi sistemlerinin kurulmasına yönelik taleplerden uygun görülenleri bedeli karşılığında kiralamak, / s) (Ek : 11/10/2011 - KHK - 662/50 md.) Sınıraşan ve sınır oluşturan sular konusunda görev alanı ile ilgili çalışmalar yapmak,/ t) (Ek : 11/10/2011 - KHK - 662/50 md.) Yardım mahiyetindeki uluslararası su sondajı veya diğer faaliyetler ile sulama tesislerinin işletme ve bakım hizmetlerini devralan kuruluşlar hariç, kamu kurum ve kuruluşları ile yerli ve yabancı gerçek ve tüzel kişilere yurt içinde ve yurt dışında ücreti karşılığında eğitim, etüt, planlama, proje hazırlama, müşavirlik, laboratuvar ve kontrollük hizmeti vermek,/ u) (Ek : 11/10/2011 - KHK - 662/50 md.) Su tahsislerini yapmak, yerüstü ve yeraltı sularını kalite yönünden izlemek, atıksular sebebiyle yerüstü ve yeraltı sularının kirlenmesinin tespiti hâlinde durumu Orman ve Su İşleri Bakanlığına bildirmek, / v) (Ek: 19/4/2018-7139/2 md.) Arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetlerini yürütmek, / y) (Ek : 11/10/2011 - KHK - 662/50 md.) Mevzuatla verilen diğer görevleri yapmak.”hükmüne yer verilmiştir.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının, III. Bölümünde, “İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur” denilmektedir.

Davacı vekili; Pazarsuyu Deresinde yapılan dere ıslah çalışmaları sırasında davacıdan izin ve muvafakat alınmadan davalı idarece iş makineleri ile müvekkilinin mülkiyetinde bulunan Giresun ili, Bulancak ilçesi, Ahmetli köyü, Değirmenarkası mevkiinde bulunan 115 ada 99 parsel ve 111 ada 269 parsel sayılı taşınmazlara girilerek taşınmazların üzerindeki bitki örtüsüne zarar verildiği ve dere sınırı yapılırken taşınmazların yok edilerek dere içine katıldığı iddiasıyla uğranılan zarara karşılık maddi tazminat davası açmıştır.

Dava dosyalarının incelenmesinden; dere ıslah çalışmaları sırasında davacının taşınmazlarına, davalı idarece iş makineleriyle fiilen müdahalede bulunulduğu, bitki örtüsüne zarar verildiği, taşınmazların dere içine katıldığı iddiasına ilişkin olarak keşif ve bilirkişi  incelemesi yapılmadığı;  ancak Ordu İdare Mahkemesinin 19/07/2017 tarihli ara kararına davalı İdarece verilen 15.8.2017 tarih ve …562901 sayılı cevap yazısında; davacının taşınmazları üzerine yapılan istifli taş tahkimat ile Q500 yıllık fezeyan debisi değeri ve yatak eğimi dikkate alınarak yapılan hesap sonucu oluşan minimum dere yatağı en kesitinin oluşturulduğu ve taşınmazların Pazarsuyu Deresi taşkınlarından korunduğunun ve  taşınmazlara ilişkin olarak herhangi bir kamulaştırma kararının da bulunmadığının belirtildiği; yazıya eklenen krokilerde de davacının taşınmazlarının bir bölümünün davalı idarenin çalışma alanı ile örtüştüğü anlaşılmaktadır.

Mülkiyeti davacıya ait taşınmazların üzerindeki bitki örtüsüne zarar verildiği ve dere sınırı yapılırken taşınmazların yok edilerek dere içine katıldığı iddiasıyla meydana gelen zararın tazmini söz konusu olduğundan,  davanın haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılacağı kuşkusuzdur.

Belirtilen duruma ve davanın niteliğine göre, idarenin ayni bir hakka müdahalesinin hukuka uygunluğunun yargısal denetimi işin esasını teşkil etmekte olup, açılan dava ile bir idari tasarrufun iptalinin ya da böyle bir tasarruf nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenilmemiş bulunması karşısında, haksız fiilden doğan zararların tazmini davasının, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle,  Ordu İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile, Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.6.2016 gün ve E:2016/234, K:2016/387 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ordu İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.6.2016 gün ve E:2016/234, K:2016/387 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.9.2018 gününde Üye Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

      Başkan                    Üye                          Üye                         Üye                      

       Hicabi                   Şükrü                     Mehmet                    Birol             

    DURSUN             BOZER                    AKSU                   SONER            

 

 

                                      Üye                          Üye                         Üye                   

                             Süleyman Hilmi            Aydemir             Turgay Tuncay

                                   AYDIN                     TUNÇ                     VARLI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

 

            İdari eylemden kaynaklanan zararın tazminine karar verilmesi istemiyle açılan davanın görüm ve çözümü görevinin idari yargı yerleri olduğu görüşü ile aksi yönde oluşan karara katılmıyorum. 24.09.2018

 

 

 

ÜYE

Turgay Tuncay VARLI