T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2019 / 821

            KARAR NO  : 2019 / 828

            KARAR TR   : 23.12.2019

 

ÖZET: Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı      : P. İ. Ltd. Şti.

Vekilleri    : Av. M.T. ve diğ.

Davalı       : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili        : Av. H. K. Ö.

 

O L A Y        : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin  ilaç sektöründe faaliyet göstermekte olduğunu ve ilaçlarının tanıtımının Tıbbi Mümessil ve Bölge Müdürleri aracılığı ile sağlamadığını, bu tanıtım hizmetlerinin yerine getirilebilmesi için Tıbbi Mümessil ve Bölge Müdürlerine araç tahsis edilmekte olduğunu ve bu sebeple müvekkil şirket adına kayıtlı birçok aracın bulunduğunu;  31.12.2014 tarihinde İstanbul ili TEM Otoyolu Güney, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü gişeler çıkışında, Ankara istikametinden gişeleri 100 m geçtikten sonra 34 … 0125 plaka sayılı aracın seyir halindeyken aracın sağ tarafından geçen başka bir aracın hava muhalefetinden dolayı yola savrulmuş olan dubalara çarpması sonucu dubaların savrulduğunu ve müvekkil şirket adına kayıtlı 34 … 0125 plaka sayılı aracın sağ ön kısmına çarptığını,  çarpma sonucunda sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve aracın sol yanını bariyerlere çarptığını; kazanın meydana gelmesinde dubaları hava şartları ve yolun durumuna göre koymayan, herhangi bir mağduriyete sebebiyet vermemek için gerekli tedbirleri almayan ve yola savrulmuş olan dubaları toplamayan davalı idarenin kusurlu olduğunu ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile; aracın hasar ve işçilik bedeli toplamı 3.596,64 TL, 1.000,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 4.596,64 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile İstanbul Anadolu 15. Sulh Hukuk Mahkemesi 2015/4 D. İş. Sayılı dosya ile yapılan 481,10 TL tespit masraflarının tespit tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı idareden tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 11.İDARE MAHKEMESİ: 3.11.2015 gün ve E:2015/1045, K:2015/203 sayı ile,  “Uyuşmazlık davacının, davalı tarafın hizmet kusuruna bağlı tazmin isteminden kaynaklanmaktadır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunu’nun 14.maddesi ile değişik 110.maddesinde bu kanundan doğan sorumluluk davalarının (işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil) adli yargıda görüleceği hükmü getirilmiştir.

Anılan mevzuat hükmü uyarınca 2918 sayılı kanundan doğan sorumluluk davalarının hizmet kusuru veya kişisel kusur ayırımı yapılmaksızın adli yargı merciilerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan 2918 sayılı Kanunun Karayolu Trafik Güvenliği başlıklı 13. maddesinin 1. fıkrasında "Karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşlar, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlüdür." hükmü yer almaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden; bakılmakta olan davanın, davacı şirket aracı seyir halindeyken sağ tarafından geçen başka bir aracın hava muhalefeti nedeniyle yola savrulmuş olan dubalara çarpması sonucu dubaların davacı şirket aracının ön kısmında hasara neden olmasından dolayı davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle oluşan zararın tazmini istemiyle açıldığı görülmekte olup, 2918 sayılı Kanun ile yolun işletilmesi hususunda sorumluluğu bulunan davalı idarenin bu sorumluluğunu yerine getirilmediği iddiasından kaynaklanan davanın yukarıda yer verilen mevzuat hükmü uyarınca adli yargı mercilerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine…” karar vermiş, itiraz edilmesi üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü Kurulunca; 3.2.2016 gün ve E:2016/461, K:2016/455 sayı ile, itirazın reddine ve kararın onanmasına; karar düzeltme yoluna gidilmesi üzerine de İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü Kurulunca; 5.4.2016 gün ve E:2016/1767, K:2016/1462 sayı ile, istemin reddine karar verilmesiyle,  Mahkeme kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 25.Asliye Hukuk Mahkemesi:25.4.2017 gün ve E:2016/197, K:2017/170 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davanın kabulüne karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesi: 25.1.2019 gün ve E:2017/1534, K:2019/184 sayı ile, “(…) Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat talebine ilişin bulunmaktadır.

Yargı yolu dava şartlarından olduğundan öncelikle incelenmelidir. (HMK 114/1 -b)

Yapılan değerlendirmede; davalı kurumun yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolda, yola konulan plastik dubalara başka bir aracın çarpması sonucu rüzgar nedeniyle savrulan dubaların davacının aracına çarpması şeklinde meydana gelen kazada, davalı kurumun dubaları hava şartları ve yolun durumuna göre koymamasına istinaden sorumluluğunu yerine getirmediği belirtilerek hizmet kusuruna dayanıldığı, hizmet kusuru nedeniyle oluşan eylemde ise yargı yolunun idari yargı olduğu anlaşıldığından yargı yolu yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken davanın esasına girilerek karar verilmesi yerinde görülmemiştir. (Benzer mahiyette olan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 11/04/2017 tarih ve 2016/15802 E., 2017/3926 K. sayılı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/13720 E., 2017/6918 K. sayılı kararlarında görevli mahkemenin idari yargı olduğunun belirtilmiştir.) Açıklanan nedenlerle Mahkemece verilen kararın kaldırılması ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenle KABULÜ ile; istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/l-a/4 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,

2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde işlem yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE…” kesin olmak üzere karar vermiştir.

İstanbul 25.Asliye Hukuk Mahkemesi: 19.2.2019 gün ve E:2019/36, K:2019/58 sayı ile, “(…) İADE KARARI:

Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat talebine ilişin bulunmaktadır.

Yargı yolu dava şartlarından olduğundan öncelikle incelenmelidir. (HMK 114/1-b)

Yapılan değerlendirmede; davalı kurumun yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolda, yola konulan plastik dubalara başka bir aracın çarpması sonucu rüzgar nedeniyle savrulan dubaların davacının aracına çarpması şeklinde meydana gelen kazada, davalı kurumun dubaları hava şartları ve yolun durumuna göre koymamasına istinaden sorumluluğunu yerine getirmediği belirtilerek hizmet kusuruna dayanıldığı, hizmet kusuru nedeniyle oluşan eylemde ise yargı yolunun idari yargı olduğu anlaşıldığından yargı yolu yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken davanın esasına girilerek karar verilmesi yerinde görülmemiştir. (Benzer mahiyette olan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 11/04/2017 tarih ve 2016/15802 E., 2017/3926 K. sayılı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/13720 E., 2017/6918 K. sayılı kararlarında görevli mahkemenin idari yargı olduğunun belirtilmiştir.) Açıklanan nedenlerle Mahkemece verilen kararın kaldırılması ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir.

İADEDEN SONRA MAHKEMEMİZİN GÖRÜŞÜ VE GEREKÇE:

Kesin olan iade kararı kapsamında dava şartları yönünden dosya üzerinden karar verilebileceği gözetilerek HMK 114/1-b, 115/1-2 maddeleri uyarınca davaya bakma görevi İdari Yargıya ait olduğundan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-HMK 114/1-b, 115/1-2 maddeleri uyarınca davaya bakma görevi İdari Yargıya ait olduğundan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine…” karar vermiş, istinaf yoluna gidilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesi; 9.5.2019 gün ve E:2019/1294, K.2019/897 sayı ile, (…) Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat talebine ilişin bulunmaktadır.

Davacı vekili tarafından, davalı Karayolları Genel Müdürlüğüne hizmet kusuru nedeniyle husumet yöneltilmiştir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan idareler, kamu hizmeti sırasınca verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar, niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi uyarınca idari yargı mahkemelerinde tam yargı davası açılması gerekmektedir. (HGK.4.11.2015 Tarih 2015/17-86 E-2364 K ve 5 adet emsal dosya). Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re'sen) dikkate alınması zorunludur.

Dosyaya sunulan İstanbul 11. İdare Mahkemesinin 2015/1045 E., 2015/203 K. Sayılı ilam örneklerinde davanın daha önce idari yargıda açıldığı ve adli yargının görevli olduğuna dair karar verildiği, idare mahkemesince verilen bu karara karşı davalı KGM vekili tarafından yapılan itiraz üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 4. Kurul'unun 03/02/2016 tarih ve 2016/461 E., 2016/455 K. Sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği, verilen bu karara karşı davalı KGM vekili tarafından yapılan karar düzeltme talebinin de İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 4. Kurul'unun 05/04/2C16 tarih ve 2016/1767 E., 2016/1462 K. Sayılı kararı ile reddedildiği anlaşılmaktadır.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunu'nun 19. maddesinde; adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı merciinin, davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varması halinde gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuracağı ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteleyeceği hüküm altına alınmıştır.

Bu durumda mahkemece, İstanbul 11. İdare Mahkemesinin 2015/1045 E., 2015/203 K. sayılı dosyasının bulunduğu yerden getirtilerek görevsizlik kararının kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması, İstanbul 11. İdare Mahkemesinin 2015/1045 E., 2015/203 K. sayılı kararının kesinleşmiş olması halinde görülmekte olan dava dosyasındaki yargılamayı durdurmak suretiyle (2247 sayılı UMK m. 19/1), her iki dosyanın kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi amacıyla Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin kararı beklenilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 08/11/2017 tarih ve 2016/19195 E., 2017/10261 K. Sayılı kararı).

Bu nedenle Mahkemece verilen kararın HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtildiği işlem yapılması amacıyla Mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gere emiştir.

HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;

1-Davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, istinaf talebine konu İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 19/02/2019 tarih ve 2019/36 E., 2019/58 K. sayılı KARARIN KALDIRILMASINA,

2-Dosyanın, kaldırma gerekçesi uyarınca işlem yapılmak üzere Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE…” kesin olarak karar vermiştir.

 

İSTANBUL 25.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 7.11.2019 gün ve E:2019/198 sayı ile, (…) Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan Karayolları Genel Müdürlüğü'nün hizmet kusurundan kaynaklanan zararları için İdari Yargılama Usulü Kanunu 2.maddesine göre; idari yargıda tam yargı davası açılması gerekmektedir. Hizmet kusurundan kaynaklanan zararların özel hukuk hükümlerine tabii olarak tazmini istenemez. 2918 sayılı kanunun 85 ve devamı maddelerin de araç işletenin sorumluluğu belirtilmiş olup, yol bakım ve onarımından sorumlu olan davalının sorumluluğu 2918 Sayılı yasa 85 ve devamı maddeleri kapsamında değerlendirilemez. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun benzer olaylara ilişkin kararlarında da hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar için idari yargının görevli olacağı kabul edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle dava, hizmet kusurundan kaynaklanan idari nitelikte bir dava olduğu ve HMK 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından, davanın; HMK 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmelidir

Ancak İstanbul 11. İdare Mahkemesinin 2015/1045 E., 2015/203 K. Sayılı kesinleşmiş kararı ile aynı uyuşmazlık ile ilgili olarak Adli Yargının görevli olacağına karar verilmiş olduğundan, İdari ve Adli yargı mercileri arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olmaktadır.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunu'nun 19. Maddesindeki adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı merciinin, davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varması halinde, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuracağı ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteleyeceği şeklindeki hüküm gözetilmelidir.

Dolayısıyla İstanbul 11. İdare Mahkemesinin 2015/1045 E., 2015/203 K. Sayılı kararının kesinleşmiş olması hususu gözönünde bulundurularak, görülmekte olan bu davada yargılamanın durdurulmasına, (2247 sayılı UMK m. 19/1), ve her iki dosyanın kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi amacıyla Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine; Uyuşmazlık Mahkemesi'nin kararı beklenilerek sonucuna göre karar verilmesine karar verilmesi gerekmiştir.

G.D:

1-HMK 114/1-b, 115/1-2 maddeleri uyarınca yargı yolu caiz değil ise de; İstanbul 11.İdare Mahkemesi'nin 2015/1143 sayılı kararında adli yargının görevli olduğuna karar verilmiş olmakla her iki mahkeme arasında ortaya çıkan OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞININ GİDERİLMESİ İÇİN 2247 SAYILI YASANIN 19 MADDESİNE GÖRE DOSYANIN UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ'NE GÖNDERİLMESİNE,

2-Dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesinden dönüşüne kadar YARGILAMANIN DURDURULMASINA…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 23.12.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari ve adli yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığının doğduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda seyir halindeyken meydana gelen trafik kazası nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararların, davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığından bahisle tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirkete ait 34 … 0125 plaka sayılı aracın 31.12.2014 tarihinde İstanbul ili TEM Otoyolu Güney, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü gişeler çıkışında, Ankara istikametinden gişeleri 100 m geçtikten sonra seyir halindeyken başka bir aracın dubalara çarpması sonucu dubaların savrulduğu ve aracın sağ ön kısmına çarpması sonucunda araçta hasar oluştuğundan bahisle olayın meydana gelmesinde,  gerekli önlemleri sağlamayan Karayolları Genel Müdürlüğü’nün sorumlu ve kusurlu olduğu iddia edilerek; uğranılan maddi zararların  tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 25.Asliye Hukuk Mahkemesinin 7.11.2019 gün ve E:2019/198  sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 25.Asliye Hukuk Mahkemesinin 7.11.2019 gün ve E:2019/198 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 23.12.2019 gününde Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                             AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                  Üye                    

                                         Aydemir                           Nurdane                            Ahmet

                            TUNÇ                             TOPUZ                          ARSLAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                     KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.23.12.2019

                                                         ÜYE

                                                Ahmet ARSLAN