T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          ESAS NO     : 2019 / 449

          KARAR NO : 2019 / 426

          KARAR TR  : 8.7.2019

ÖZET : Davalı/borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamı, davalının %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

           

 

                                    K  A  R  A  R

 

Davacı         : A.S. A.Ş.

Vekilleri       : Av. E.T., Av.B.T.

Davalı          : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili           : Av.A.I.

 

O L A Y      : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirkete sigortalı 59 ... 461 plakalı aracın, 05/09/2014 tarihinde sürücüsünün sevk ve idaresinde İstanbul istikametinden Marmaracık istikametine giderken, çevre yolu Çerkezköy yolu köprü üzerindeki 20 metrelik su birikintisine kapıldığını, sürücünün aracının hakimiyetini kaybetmesi sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; kaza tespit tutanağında kazanın oluşumunda davalı idarenin sorumluluğu olduğunu ve araç sürücüsünün kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığını, alınan ekspertiz raporunda araçta ön kısımlarda ağır hasar olduğunu ve hava yastıklarının açılması sonucu 40.000,00 TL tutar belirlendiğini ve bu tutarın sigortalının hesabına ödendiğini;  davalıya Çorlu 2.İcra Müdürlüğünün 215/1672 Esas numarasından icra takibi yapıldığını, itiraz sonucu takibin durduğunu ifade ederek; davalı borçlunun Çorlu 2. İcra Müdürlüğünün 2015/1672 Esas sayılı icra dosyasında ileri sürdüğü haksız itirazlarının iptali ile takibe devam edilmesi, davalının %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi istemiyle, adli yargı yerinde dava açmıştır.

Çorlu 3.Asliye Hukuk Mahkemesi(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla): 27.4.2016 gün ve E:2015/367, K:2016/221 sayı ile,  uyuşmazlığın esasını inceleyerek, davanın kabulü ile, Çorlu 2. İcra Müdürlüğü'nün 2015/1672 Esas sayılı dosyasına davalı (borçlu) tarafından yapılan itirazın iptali ile, takibin devamına, icra inkar tazminatı isteminin reddine karar vermiş;  temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 16.10.2017 gün ve E:2016/15197, K:2017/9108 sayı ile, "(...) Dava, rücuen tazmine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.

Yargı yolu kavramı, bir hukuk sisteminde herhangi bir davanın o hukuk sistemine dahil yargı kollarından hangisinde bakılacağını ifade eder. Uyuşmazlığa hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, davanın genel koşullarından olup mahkemece re'sen dikkate alınması gereklidir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan Karayolları Genel Müdürlüğü, kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Hizmet kusurundan dolayı açılan davaların İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun' un 2. maddesi uyarınca tam yargı davası olarak ikame edilmesi gerekmektedir. Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Esasen 2918 Sayılı KTK'nun hukuki sorumluluğa ilişkin 85. ve devamı maddelerinde araç işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur.

Somut, olayda; davacı vekili, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü'ne karşı hizmet kusuruna dayanarak işbu davayı açmıştır.

Bu durumda mahkemece, davanın HMK'nın 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK'nın 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi karar verilmesi doğru görülmemiştir.

(…) açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA..." karar vermiştir.

ÇORLU 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA): 3.7.2018 gün ve E:2018/132, K:2018/309 sayı ile, Yargıtay bozma ilamına uyduktan sonra; dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerektiği gerekçesiyle, yargı yolu caiz olmadığından davanın HMK'nun 114/1-b maddesi gereğince ve HMK'nun 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermiş ve bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez 05.09.2014 tarihinde Tekirdağ ili, Çorlu ilçesi, Marmaracık istikametinde sürücüsünün sevk ve idaresinde olan 59 ... 461 plakalı aracın, Çerkezköy yolu köprü üzerindeki su birikintisine kapılarak hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen hasar nedeniyle sigortalıya ödenen 15.800,00-TL tazminatın ödeme tarihi olan 08.10.2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte  tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Tekirdağ İdare Mahkemesi:10.12.2018 gün ve E:2018/1493, K:2018/1597 sayı ile, "(...) 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, açılan bu davanın görüm ve çözümü adli yargının görev alanı içinde bulunmaktadır.

Nitekim; Uyuşmazlık Mahkemesinin 30.11.2015 tarih ve E:2015/753, K:2015/771, 15.02.2016 tarih ve E:2016/54, K2016/89 sayılı kararları da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle; davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine..." karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dokuzuncu İdare Dava Dairesi: 5.4.2019 gün ve E:2019/266, K:2019/246 sayı ile, "(...) Dosyanın incelenmesinden; iş bu davanın açılmasından önce adli yargı mercileri nezdinde açılan davada idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine 2577 sayılı kanunun 9.maddesi uyarınca idare mahkemesi nezdinde davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, olayda adli yargı yerinin görevsizlik kararı üzerine idari yargı yerinde davanın açıldığı anlaşılmakla İdare Mahkemesince, uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna ulaşılması nedeniyle yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi için ara kararı ile Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurulması ve Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından verilecek kararın sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın yeniden görev yönünden reddedilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle; Tekirdağ İdare Mahkemesi'nce verilen 10/12/2018 tarih ve E:2018/1493. K:2018/1597 sayılı kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınıp yeniden yargılama yapılması amacıyla dosyanın mahkemesine gönderilmesine..." temyiz yolu kapalı olmak üzere karar vermiştir.

TEKİRDAĞ İDARE MAHKEMESİ: 21.5.2019 gün ve E:2019/586 sayı ile, "(...)2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1., 2., 10.,  19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne; ayrıca  2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesinin iptal istemini reddettiği 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararına yer verdikten sonra; “Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştı.

Bu durumda, açılan bu davanın görüm ve çözümü adli yargının görev alanı içinde bulunmaktadır.

Nitekim; Uyuşmazlık Mahkemesinin 08.04.2013 tarih ve E:2012/306, K:2013/482 sayılı; 13.05.2013 tarih ve E:2012/l88, K:2013/624 sayılı; 17.11.2014 tarih ve E:2014/968, 2014/1022 sayılı; 17.11.2014 tarih ve E:2014/930, K:2014/975; 11.04.2016 tarih ve E:2016/163, K:2016/210; 05.06.2017 tarih ve E:2017/303, K:2017/360 sayılı kararları da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle; Mahkememizin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine..." karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 8.7.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında;  adli yargı yerinde aynı somut olay nedeniyle borçlunun itirazının iptali ile icranın devamına ve %20'den az olmamak kaydıyla inkar tazminatına hükmolunması; idari yargı yerinde tam yargı davası açılmış ise de; ikinci davanın, ilk davada verilen karar doğrultusunda oluşturulduğu ve  “itirazın iptali ile icranın devamına ve %20'den az olmamak kaydıyla inkar tazminatına hükmolunması” istemi yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu kanaatine varıldığından ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı/borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamı, davalının %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargı görevli olduğundan; Tekirdağ İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Çorlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla), 3.7.2018 gün ve E:2018/132, K:2018/309 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Tekirdağ İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Çorlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla), 3.7.2018 gün ve E:2018/132, K:2018/309 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 8.7.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                             Üye                                  Üye                                 Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                          Nurdane           

                            AYDIN                            TUNÇ                            TOPUZ